Mafya artık TikTok'ta racon kesiyor: Korku salıp, adam topluyorlar
TikTok sokak çetelerinin, mafyanın gücünü gösterdiği, rakiplerini tehdit ettiği ve eleman devşirdiği bir platform haline geldi. Uzmanlar yeni bir yeraltı dünyası kültürünün ortaya çıktığını söylüyor.
DUVAR - Sosyal medya uygulaması TikTok’ta yayınlanan ve yabancı bir ülkede çekildiği belli olan bir videoda iki genç, ışıltılı bir caddede ilerliyor. Fonda çalan rap şarkının sözleri, "Altımda siyah Mercedes Maybach Maybach, Daltonlar şehirde, Daltonlar şehirde" diye devam ediyor. Araçtaki genç bir yandan da bağırıyor: 'Berlin, Roma, Paris, Daltonlar her yerde.' Bunlar, çeteye bağlı bir rapçinin yaptığı bir şarkının sözleri.
Aynı araçtaki gençlerden birinin cenazesi ise geçtiğimiz hafta İstanbul'un bir gecekondu bölgesinden kaldırıldı. Sosyal medya uygulaması TikTok’ta böyle binlerce video bulunuyor. İzlediğimiz videolardan anladığımıza göre artık Türkiye yeraltı dünyasının farklı bir evresine tanıklık etmekteyiz.
ÖLDÜRÜLEN RAKİP ÇETE ÜYELERİNİN VİDEOLARI PAYLAŞILIYOR
Yalnızca gösteriş için konulan videolar değil, kurulan ittifaklar, karşı çetelerden öldürülenlerin cinayetini sahiplenen görüntüler de TikTok’a yüklenmiş durumda. Bir araya veya karşı karşıya gelenlerin kültürel yapıları, etnik kökenleri, hatta mezhepleri de farklılık gösteriyor. İsimler ise "kabadayı" mafya kültürünü bilenler için oldukça şaşırtıcı… Geçmişin yeraltı dünyası aktörleri daha çok geldikleri şehir veya kasabaların isimleri ile anılırdı. Bugünse biraz daha mizahi isimler tercih edilmiş: Daltonlar, Şirinler, Ret Kitler en büyük çetelerin isimleri. Üstelik yaş ortalaması da oldukça düşük. Ancak karıştıkları şiddet olayları, boyutlarının bir mahalle çetesinin çok ötesine geçtiklerini gösteriyor.
KÜRTÇE ŞARKIYLA, ÜLKÜCÜ MARŞ BİR ARADA
İttifaklar ve düşmanlıklar söz konusu olduğunda kültürel yapı, etnik kimlik önemini kaybediyor. Bir videoda Avrupa'dan Türkiye'ye yerleşmiş Almanya'da bir motosiklet çetesi üyesi olarak bilinen uzun saçlı, vücudu dövmeler ile kaplı ayağı terlikli bir liderin, sarkık bıyıklı 'ağır abilerle' sarılmasını izliyoruz. Fonda 'Ötüken'de cenk olur' sözleriyle milliyetçi bir marş çalıyor. Ama aynı kişiyi fonda bu kez Kürtçe bir şarkı çalarken bir başka grupla otururken de görüyoruz.
TikTok'a yüklenen bu videolar emniyet güçleri ve savcılar için sağlam birer delil haline gelmiş durumda. Son günlerde kendisine yapılan operasyonla gündeme gelen Ayhan Bora Kaplan'ın da TikTok'a yüklenmiş çok sayıda videosu bulunuyor. Özellikle oğlunun sünnet düğününün yüklendiği video ve diğerleri savcılık dosyasında yer alıyor. Bu videolara bakılarak düğüne katılan kişiler ile olan ilişkileri de kendisine soruldu.
RACON MAHALLEDEN TİKTOK’A TAŞINDI
Peki, yeraltı dünyası TikTok'u neden bu kadar yoğun kullanıyor? Geçmişte ün yapmak isteyen yeni türeyen, suç dünyasına adım atmak isteyenler kendi mahallelerinde 'nam' yapmak için suç işlerlerdi. Karagümrük çetesi mahallenin futbol kulübüne de hakimdi. Gültepe, Nurtepe, Ümraniye gibi semtlerde bazı kahvehaneler mafyanın eleman devşirme büroları gibi çalışırdı.
Eski Organize Şube yöneticisi olan Mustafa Böğürcü geçmişte mahallede 'kabadayı', 'mafya' veya 'sokak çeteleri' olduğunu, çalışma alanlarının ise daha dar olduğunu aktarıyor: "Bu tanımlamaların kendine göre raconları bulunmaktaydı. Kabadayılar toplum tarafından benimsenir ve semtin sorunlarını çözen abiler olarak bilinir, sayılırdı. Mafya ise zorla menfaat temin eden bir yapılanma olarak karşımıza çıkar ve illegal işlerde faaliyet gösterir, mahalle veya semtte kötü insanlar olarak bilinirdi. Sokak çeteleriyse daha çok yaş ortalaması düşük gençlerden oluşan biraz da ilk iki gruba özenerek kendisine yer edinmeye çalışarak adi suçlar (hırsızlık, yankesicilik, oto hırsızlığı, kap kaç vb.) işleyen gruplardı. Bugün bu kavramların değiştiğini gözlemliyor. Mafyanın çalışma şekli mahalleden çıkarak daha geniş bir alana yayılmış durumda. Bugün bu süreçte de asıl işlevi sosyal medya görüyor."
GÜNÜMÜZ MAFYASI YENİLİKÇİ
Türkiye mafyası üzerine çalışan gazeteci Cengiz Erdinç, TikTok’ta yoğun şekilde yapılan bu paylaşımların yeraltı dünyasının çalışma tarzı açısından yeni bir durum olduğunu belirtiyor.
Yeni bir yeraltı dünyası kültürü ile karşı karşıya bulunduğumuzu söyleyen Erdinç, “Günümüz mafyası yenilikçi. Aslında bu tür videolar ketumluğuyla tanınan Rus klanlarında ölenleri anmak için var. Türkiye’de son birkaç yılda ortaya çıkan grupların gösterişli araçlar ve zenginlik sergilemesi yeni gelecekleri cezbetmek, sokağa güç mesajı vermek için yapılıyor. Bu bir yanıyla farklı bir yeraltı kültürü oluşturuyor. Ahmet Kaya'nın ve Ferhat Tunç’un şarkılarına varana kadar protest müziğin her türüyle birlikte, rap da güçlü bir fon oluşturuyor bu videolara. Kimi gruplarla bağlantılı rap müzisyenleri de var. Meydan okuma, tehdit savurma ve kimi saldırıları üstlenme de bu dünyanın bir parçası” diyor. Bazı paylaşımlarda çete üyelerinin birbirlerine 'yoldaş' diye hitap ettikleri de görülüyor.
Mafya liderlerinin şaşaalı lüks yaşamlarını gözler önüne sermelerinin temel nedenlerinden biri etki alanlarını genişletmek. Bu yanıyla bu videoların altına yapılan yorumlar ulaşılan etkileşimi göstermesi açısından iyi birer örnek: “Seninle görüşmek istiyoruz reis, Bir gün biz de o masada olabilecek miyiz?” Türkiye’nin dört bir yanından her videonun altına yapılan yüzlerce yorum, gençliğin nasıl bir etki altında olduğunu gösteriyor.
RAKİPLER TİKTOK’DAN İZLENİYOR
TikTok yalnızca bu grupların kendilerini göstermek için kullandıkları bir platform değil. Yapılan bu paylaşımları izleyerek rakiplerinin yerlerini tespit ediyorlar. Bir mafya grubunun yaptığı paylaşımda rakip çete üyelerini Rusya'ya bağlı Abhazya bölgesini nasıl takip ettikleri gösteriliyor. Yine Fransa’nın Lyon şehrinde öldürülen Halil Ay’ın bu yöntemle yerinin tespit edildiği ileri sürülüyor. Cengiz Erdinç yeni tip bu mafyanın teknolojiye hakim olduğunu belirtiyor.
Mustafa Böğürcü de sosyal medyanın, “Bir racon kesme, korku salma, eleman devşirme platformu” haline geldiği tespitini yapıyor. Bu videolarda dikkat çeken bir diğer özellik ise Kurtlar Vadisi, 01 Adana, Çukur vb. dizilerden repliklerin sürekli kullanılması. Bu da söz konusu dizilerin ve filmlerin mafya üyeliğini meşrulaştırıcı, özendirici bir yanının olduğunu gösteriyor. Böğürcü de bu duruma dikkat çekiyor: “Bu mecralar onlar için hem çeteye yeni eleman temini hem de karşı çeteye korku salmak ve elindeki silah kapasitesini göstermek için bulunmaz bir reklam alanı yaratmakta. Ülkedeki mafya içerikli diziler ve filmler silaha meraklı olan Türk toplumundaki gençlerin sokak çetelerine olan ilgisini artırmaya devam ediyor.”
TİKTOK’DA DENETİM MEKANİZMASI YOK
En önemli saha hemen hiç denetim mekanizmasının olmadığı TikTok benzeri mecralar. Mustafa Böğürcü’nün de dikkat çektiği gibi: “Sosyal medya sokak çeteleri için çetenin eleman potansiyelini güçlü ve kalabalık göstermek için bulunmaz bir reklam mecrası olmuş gibi gözüküyor.” Peki sosyal medyadaki bu yeni gelişmeye karşı ne yapılmalı?
Eski asayiş şube müdürü Böğürcü kolluk güçlerinin bu yeni duruma karşı yeni bir strateji geliştirmesi gerektiğini söylüyor: “Hızlı bir şekilde sanal polis ve jandarma devriye sayısını artırmak gerekiyor."
Sosyal medyada açılan bir çok davaya bakan avukat Veysel Ok ise diğer sosyal medya uygulamaları ile karşılaştırıldığında Tik-Tok’un kendi içsel denetiminin zayıf olduğunu söylüyor. Özellikle diğer sosyal medya paylaşımlarında iktidara yönelik eleştirilerin ya da söylemler hakkında hemen yargısal süreçlerin işletildiğini belirten Ok, emniyetin dikkatini daha çok muhaliflerin kullandığı sosyal medya araçlarına yönelttiğini belirterek şunları söylüyor: “Ben kişisel olarak neredeyse her gün bu tür davalar duyuyorum ya da bize bu tür davalarla başvuruluyor. TikTok sosyal paylaşım uygulamasında ise zaten bir iç denetim yok. Şiddet, cinsellik, nefret söylemi gibi konularda herhangi bir bariyer olmadığı için, TikTok’ta bu tür paylaşımları çok daha fazla görüyoruz. Ben kişisel olarak TikTok üzerinden açılmış bir davaya rastlamadım. Elbette vardır ama diğer sosyal medya mecralarından daha az olduğunu söyleyebiliriz.”
Yargı ve emniyet güçlerinin bu denetimi dışında ise asıl sorumluluk bu sosyal medya platformlarını uygulamaya koyanlara düşüyor. Bu ise bilişim uzmanlarının, hukukçuların, bağlı bulundukları devletlerin sorumluluğunda. Bu konuda ise yakın bir gelecekte olumlu bir müdahale ihtimali gözükmüyor.