Mahkeme yıkım tamamlandıktan sonra ihaleyi iptal etti: 'Maalesef adalet yine geç geldi'

Tartışmalara neden olan Buca Cezaevi'nin yıkımına ilişkin İzmir Barosu tarafından açılan davada mahkeme, ihalenin iptaline karar verdi. Mahkemenin bu kararından önce ise yıkım tamamlandı.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR - İzmir Barosu Başkanlığı, İzmir Valiliği tarafından 4 Mart tarihinde yapılan "Buca Açık ve Kapalı Cezaevi Yerleşkesinde Bulunan Taşınmazların Hurda Karşılığı Yıkım İşine İlişkin İhale" işleminin iptali ve yıkım faaliyetlerinin durdurulması istemiyle 17 Mart'ta dava açtı. Yıkım sürecinde herhangi bir karar vermeyen mahkeme, yıkım işlemi tamamlandıktan sonra davanın kabulüne ve ihale işleminin iptaline karar verdi.

'ASBEST' VURGUSU YAPILMIŞTI

İzmir Barosu tarafından açılan davada; ihalenin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na, İhale Hukukunun temel ilkelerinden Rekabet ilkesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 56'ncı maddesine, Binaların Yıkılması Hakkında Yönetmeliğin 16'ncı maddesine, Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği'nin 25'inci maddesine, Çevre Kanunu'na ve Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine aykırılık teşkil ettiği belirtildi.

Yine ihalede yıkım işi verilen firmanın hurda karşılığı yıkım işi şartnamesine aykırı olarak çevrenin korunması (asbest, gürültü, çevre kirliliği vb.) hususunda gerekli özeni göstermediği ve derhal yıkım işlemine başladığı ifade edilen davada, cezaevi çevresinde ikamet edenlerde ve bu yıkımda çalışacak işçilerde serbest asbest liflerine maruz kalınması neticesinde çeşitli hastalıkların doğacağı vurgulandı.

MAHKEME: ASBESTLİ YAPILARIN YIKIM İŞİ ÖZEL NİTELİK TAŞIYOR

Asbestli yapıların yıkımı işinin özel bir nitelik taşıdığı ve bu hususta dikkat edilmesi gereken kuralların daha ayrıntılı düzenlendiğini ifade eden İzmir 2'inci İdare Mahkemesi ise kararında, “Gerek çalışanların gerekse kamu sağlığının doğrudan ve ciddi düzeyde olumsuz etkileneceği dikkate alındığında, yıkıma başlamadan önce yıkım izni alınması gerektiğine veya yıkıma başlanılmadan önce asbestli imalatın var olup olmadığı, varsa asbest içeren imalatlar için asbestin türünü, miktarını ve yerini belirlemeye yönelik envanter çalışması yapılmasının zorunlu olduğu, asbest ve diğer benzeri tehlikeli atıkların diğer atıklardan ayrı ve buna münhasır personel ve ekipmanlarla ayrıştırılması zorunluluğunun anılan mevzuatta yer aldığı halde, bu hususlara ilişkin olarak uyuşmazlık konusu ihaleye ait idari şartnamede yer verilmediği görülmektedir" ifadelerini kullandı ve ihaleyi iptal etti.

'YARGI BİR KEZ DAHA HUKUKSUZLUĞA YENİK DÜŞTÜ'

Mahkeme kararını değerlendiren İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi Şefika Yıldırım Sert, kararın ihaledeki hukuksuzluğu tescil etmesi açısından sevindirici olduğunu ifade etti.

Karar verilmekte geç kalındığını da söyleyen Sert, “Maalesef adalet yine geç geldi. Dava dilekçesinde ortaya koyduğumuz hususlar tümüyle yaşam hakkıyla ilintili olmasına ve yıkım sürecinin kontrolsüz biçimde başlatıldığına ilişkin tüm delilleri sunmamıza rağmen yıkım tüm hızıyla sürmüş ve tamamlanmıştır" dedi.

"Bu olay bir kez daha göstermiştir ki; yargı sistemindeki hantallık hukuksuzluğun ve özellikle idarenin hukuka aykırı eylemlerinin payandası olmaktadır" diyen Sert, "Talebimize ve ortaya koyduğumuz tüm delillere rağmen ‘yürütmeyi durdurma’ kararı verilmediğinden, ihale ile öngörülen yıkım kararı uygulanmış ve yıkım işlemi sonuçlanmıştır. Deyim yerindeyse yargı bir kez daha hukuksuzluğa yenik düşmüştür” şeklinde konuştu.

'MAHKEMENİN KARARI SONRASI İÇİN EMSAL OLUŞTURACAK'

Geç de olsa kararın asbestli binaların yıkımına dair emsal oluşturacağını ifade eden Sert, şöyle devam etti:

“Temennimiz iki yönlüdür; birincisi, idarenin bundan sonra bu tür eylem ve işlemlerinde hukuka uygun davranması, oldu bitti yaratmadan, öncelikle halk sağlığı ve kamu yararını düşünerek hareket etmesi, ikincisi ise idarenin hukuka aykırı eylemleri konusunda tek güvence olan yargının daha hızlı çalışması ve özellikle de yaşam hakkı ile ilintili konularda, uygulandıktan sonra iptali mümkün olmayan işlemler yönünden yürütmenin durdurulması kararlarında daha titiz ve hızlı davranmasıdır. Son olarak; mahkemenin asbestli binaların yıkımına dair kararı, son derece kritik ve sonrası için emsal oluşturacak bir karardır. Her ne kadar ihaleyi alan firma tarafından yıkım gerçekleştirilmişse de kararın kesinleşmesi ile birlikte sorumlular hakkında hukuki ve cezai süreci devam ettirmekte kararlıyız.” (DUVAR)