Malki cinayetinden bugüne: Erol Evcil'in 40 yıllık suç trafiği
Geçtiğimiz günlerde gözaltına alınan Erol Evcil, 90’lı yılların kilit isimlerinden biri. Nesim Malki cinayetinin azmettiricisi olan Evcil, mafyatik yöntemlerle pek çok şirketi ele geçirdi.
DUVAR - Son aylarda doksanların aktörleri adeta birer “zombi” gibi diriliyor. Bu dönemin en ünlü isimlerinden biri Erol Evcil, “tekel oluşturmak, kara para aklamak, sahte fatura düzenlemek” gibi suçlamalarla 374 kişiyle birlikte gözaltına alındı. Bu, son yıllarda organize suçlara yönelik bu kadar çok sayıda kişinin gözaltına alındığı en büyük operasyon oldu.
ADI ÇAKICI İLE BİRLİKTE ANILDI
Erol Evcil’i tanıyanların bildiği bir gerçek vardır. İsmi hemen her defasında Alaattin Çakıcı ile birlikte anılır. Ama Erol Evcil’e ününü sağlayan Kurtlar Vadisi dizisinde “İplikçi Nedim” karakterine ilham verdiği söylenen Nesim Malki cinayetiydi. Yıllarca tartışılan bu cinayet, Cumhuriyet’in bitmeyen servet aktarma transferlerinin bir kesitini gösterdi. Ülkenin gizli zenginlerinden birisidir Nesim Malki… Bursa’da iplik ticaretini tekelinde bulundurduğu bilinir. Özellikle Bursa’nın en önemli iş insanlarından eski başbakan ve cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in en yakınlarından olan Cavit Çağlar’ın ürettiği ipliklerin tek alıcısıdır. Cavit Çağlar, bir ara Süleyman Demirel hükümetinde bakanlık yapacak, Demirel sonrası Doğru Yol Partisi'nin (DYP) genel başkan adaylarından biri de olacaktır.
DOKSANLARIN BANKA SKANDALLARI
Ama en önemlisi Malki’nin, Sümerbank’ın 'gizli ortağı' ve yüzde 50 hissesinin sahibi olduğu iddiasıdır. Kendisinin banka sahibi olma hakkı yoktur. Sadece kanunları biraz farklı olan Kıbrıs'ta iki küçük bankası vardır.
Cumhuriyet tarihinde her dönemin bir servet aktarma biçimi vardır. Bazıları kanlıdır. Azınlıkların tasfiyesi en bilinenidir. Ama servet aktarımı kesintisiz devam eder. 12 Eylül darbesinden sonra, 17 yaşında çocukların bile bankerlik yaptığı yıllarda, yoksulların cebinden devletin gözü önünde milyonlar bir başka cebe aktarılır. Doksanlı yılların en büyük vurgunu ise bankalardır. Nesim Malki'nin gizli ortak olarak Sümerbank'ın yüzde 50 hissesine nasıl sahip olduğunu bilmiyoruz. Öldürüldüğünde de kamuoyunda çok tanınan biri değildi.
NESİM MALKİ CİNAYETİ İLE TANINDI
Nesim Malki, 28 Kasım 1995'de İstanbul’dan havalanan ve yine Bursa’nın önemli iş insanlarından DYP Milletvekili Ali Osman Sönmez’e ait olan bir uçakla Bursa Yenişehir Havalimanı’na indi. Kendisini bekleyen şoförü Cengiz Yüksel’in aracına bindi. Fakat bu sefer bir gariplik vardı. Malki uzun zamandır tehdit alıyordu ve çok tedbirliydi. Ama her zaman kendisini karşılayan zırhlı aracı yerine Renault marka bir araçla gelmişti Cengiz Yüksel. Yola çıktıklarında çok profesyonel bir cinayetin de senaryosu işlemeye başladı. İki sivil polis kendisini takip ediyordu, onların hemen ardında yine içinde iki eski polis ve iki mafya mensubunun bulunduğu bir araç vardı. Sivil polislerin bulunduğu araç trafik ışıklarında Malki’nin aracının önüne geçerek durdu. Malki’nin aracının da durması üzerine arkadaki araçtan inen üç kişi arka koltukta oturan Nesim Malki’ye ateş etmeye başladılar. Önde sivil polislerin bulunduğu araç Malki’nin şoförünün kaçma teşebbüsüne karşı durmuştu. Malki, saldırganlar ateş açmaya başladığında ortağı Erol Erkohen ile konuşuyordu. Erkohen telefondan silah seslerini duymuştu. Saldırganlar şoför Cengiz Yüksel’e dokunmadan kaçıp gittiler.
Nesim Malki ismini Türkiye, bu olayla duydu. Cinayetin işlendiği yer -özellikle seçildiği söylenen- jandarma bölgesiydi. Süleyman Demirel cumhurbaşkanı, Tansu Çiller taze başbakandı.
İZLER EVCİL’E ÇIKTI
“Suçluyu bulmak istiyorsan parayı takip et” der eski bir kural. Nesim Malki, son yıllarda Bursa’da Erol Evcil adlı genç bir iş insanı ile çalışmaya başlamıştı. Malki büyük bir tefeciydi. Evcil’e yüklü miktarlarda para vermişti. Beraber iplik alışverişine girmişlerdi ve Evcil bütün ödemelerini düzenli yapmıştı. Fakat bilinen bir gerçek daha vardı. Erol Evcil, Alaattin Çakıcı’nın gizli kasasıydı.
Ancak son zamanlarda Erol Evcil’in çekle yaptığı ödemeler aksamaya başlamıştı. Ödenmeyen para büyük miktarlara ulaştı. Malki’nin ölümünden sonra kasasından çıkan toplam 116 çekin karşılığı 310 milyon Alman markı, 223 milyon Amerikan doları ve dönemin kuruyla -TL'nin altı sıfırı atılmamış haliyle- “2.5 trilyon” liraydı.
Dönem, Malki cinayeti gibi birçok cinayetin işlendiği bir dönemdi. Sonuçta Nesim Malki, Evcil ile ticaretini sonlandırmış ve ödemelerini yapmasını istemişti. Bu olaydan sonra da tehditler almaya başlamıştı.
ÇAKICI: O BENİM EKMEK KAPIM
Malki bu tehditleri o dönem iş yaptığı Korkmaz Yiğit’e aktarmıştı. Yiğit de tehdit altında bir iş insanıydı. Malki ve Korkmaz Yiğit, 9 Haziran 1994'te İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu’nu ziyaret etti. Malki bu ziyarette verdiği ve polis tarafından koruma sağlanması için yazdığı dilekçede, “Finans ve tekstil konusunda hizmet veren bir kuruluşun başında bulunuyorum. Yaptığım işlerin çapından ötürü zaman zaman büyük miktarda para taşımaktayım. Buna bağlı olarak zaman içerisinde muhtelif tehditler aldım. Huzursuzum ve korku içerisindeyim” demişti.
Fakat görüşmeden hemen sonra daha onlar vilayetin kapısındayken Korkmaz Yiğit’e “o” telefon geldi. Telefondaki Alaattin Çakıcı'ydı: “Nesim Malki’yi valiye götürmüşsün. Onu koruma, o benim ekmek kapım. Ben bir sürü insana bakıyorum. Arada bir ona fatura çıkarttığımda, onu almaya mecburum.”
Nesim Malki öldürüldükten sonra bankalar ödenmeyen çekler yüzünden ortağı ve bazı çekleri ciro eden Erol Erkohen’i sıkıştırdı. Erkohen'in aslında Malki’ye ait olan Sümerbank'taki hisseyi sattığı, borçları ödemeye çalıştığı ama Erol Evcil’den borcunu ödemesini istemek bir yana kendi elinde olan çekleri ona vermek zorunda kaldığı söylendi. Ancak Erkohen sonunda bütün bunları da yeterli görmediği için olacak, daha güvenli gördüğü İsrail’e gitti.
EVCİL'İN ŞİRKETLERİNDE ÜST DÜZEY EMNİYETÇİLER VARDI
Erol Evcil’in otomotivden tekstile kadar bir çok şirketi bulunuyordu. Şirketlerin yönetim kurullarında bulunan eski üst düzey emniyet mensupları dikkat çekiyordu. Mesela Malki cinayetini de soruşturan Bursa Emniyet Müdür Yardımcısı Yusuf İlhan, Eze Zeytincilik’in yönetim kurulu başkanı olmuştu.
Cinayet ile ilgili en önemli gelişme, üç yıl sonra Mesut Yılmaz’ın başbakanlığı döneminde yaşandı. Yılmaz’ın mafya üzerine daha kararlı gitmeye karar verdiği dönemde Malki cinayeti üzerine haberler de yoğunlaştı. Bu bilgiler arasında dava dosyasında olmayan “olaya iki sivil polisin karıştığı” gibi ayrıntılar vardı. Aslında herkesin her şeyi bildiği ama harekete geçmediği bir dönemdi. Bütün oklar Erol Evcil’i gösteriyordu.
TÜRKBANK’I ALMAK İSTEDİ
Evcil, yine o dönemde yaşadığı sorunlar nedeniyle Hazine’ye devredilen Türkbank ihalesine girmeye çalışmıştı. Bursa’da “zeytin kralı” olarak bilinen bir iş insanıydı. Satın almak istediği Türkbank’tan yüklü miktarda kredi çekmişti. Bankaya Nazif Zorlu’dan, Erol Aksoy’a kadar dönemin bilinen iş insanlarının da talip olduğu ama bankanın genel müdür yardımcısı Burhan Ünlüata'nın bu girişimlere engel olduğu söyleniyordu. Evcil bunun üzerine Ünlüata’nın yakın arkadaşı Adil Öngen’i aradı. Fakat bu görüşmeler pek de olumlu sonuçlanmadı. Adil Öngen, Evcil’in yaptığı tehditlerin ardından 1997 yılında yapılan bir silahlı saldırıdan aracının zırhlı olması sayesinde kurtuldu.
Bu süreçte ortaya çıkan bir başka skandal Evcil’in gücünü gösteriyordu. Türkiye İş Bankası Evcil’in şirketi Eze Zeytincilik’e 150 milyon dolar kredi vermişti. 26.7 milyon dolarlık bir başka borcu banka üstlenmişti. Olay ortaya çıkınca İş Bankası Genel Müdürü Ünal Korukçu hemen emeklilik dilekçesini verdi.
Görünen o ki, Türkbank’ı aslında Evcil aracılığı ile Alaattin Çakıcı alıyordu. İkisi arasındaki ilişkiyi herkes biliyordu. Çakıcı ve Evcil, Türkbank için bir başka ismi devreye soktular. Korkmaz Yiğit, Türkbank’a talip oldu. Sonrasındaki olaylar ise Mesut Yılmaz hükümetini sarsacak boyutlara ulaştı. O dönemden Korkmaz Yiğit’in Meclis Araştırma Komisyonu’na verdiği ifadede yer alan şu sözler akılda kaldı: “Çakıcı her aradığında vücut kimyam bozuluyordu.”
MOSSAD’IN PARASI
Nesim Malki öldürüldükten sonra bu cinayetle ilgili spekülasyonlar bitmedi. Malki’nin aynı zamanda MOSSAD’ın parasını da kullandığı, kaybolan paranın bir kısmının İsrail'e ait olduğu söylentileri yayıldı. Üstelik bu iddia son derece resmi tanıklar tarafından dile getirilmişti. Emniyet Eski İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, Ergenekon duruşmalarında tanık olarak verdiği ifadede şöyle diyordu: “Nesim Malki öldürülünce bu paralara da konacaklarını sandılar ama paraların MOSSAD’a ait olduğu ortaya çıktı. Malki ölünce MOSSAD paralarını Türkiye’den çekti. Cavit Çağlar’ın Interbank’ı böyle boşaldı. İçi boşalan bankalar bu şekilde krizin çıkmasına yol açtı.”
Bu iddialar 2012 yılında kurulan Meclis Araştırma Komisyonu’nda da gündeme gelmiş, Cavit Çağlar bu olay nedeniyle oğlunun MOSSAD tarafından kaçırıldığı iddiasını ret etmişti.
'EVCİL’Dİ 'EŞREFOĞLU' OLDU
Erol Evcil’in soy ismi de değişikliğe uğramıştı. Bir iddiaya göre, aslında gerçek soyadı Eşrefoğlu'ydu ancak Evcil soyadını almıştı. Sonra tekrar Eşrefoğlu'na dönmüştü. Resmi olarak bilinen ise Evcil olan soyadını, Mudanya Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 18 Ağustos 1994 tarihinde Eşrefoğlu olarak değiştirdiğiydi.
Bu arada cinayet soruşturmasında aradan geçen üç yıldan sonra gelişmeler olmaya başladı. İktidar değişmiş, Mesut Yılmaz’ın başbakanlığı başlamıştı. Ve Alaattin Çakıcı’nın Evcil’in de dahil olduğu başka olayları ortaya çıkmaya başlamıştı. Cinayet soruşturmasında ise bütün izler Erol Evcil’e çıkıyordu. Bu arada Adil Öngen’in aracının kurşunlanması olayında telefon görüşmeleri ortaya çıkan Evcil, önce bu yüzden aranmaya başlandı. Ardından olayı gerçekleştiren tetikçilere yönelik operasyon yapıldı. Evcil, Malki cinayetinden dolayı da aranmaya başlandı. Bir yıl kaçtı ve 1999 yılında yakalandı. Bu cinayetten dolayı müebbet hapis cezası ile yargılandı. Mahkeme 2004 yılında sonuçlandı ve Evcil olayın tetikçileri Burhanettin Türkeş ve Şükrü Elverdi ile yargılandığı davada müebbet hapis cezası aldı. Ancak kamuoyunda “Rahşan affı” olarak bilinen ceza indirimi yasasından faydalanarak tahliye edildi. İndirimle cezası on yıla inmişti. 34 ay tutuklu kalan Evcil, cezası Yargıtay'da onaylansa bile sadece dört yıl hapis yatacaktı.
DEMİR ÇELİK İŞİNE GİRDİ
Dışarı çıktıktan sonra demir çelik sektörüne göz dikti. O yıllarda gazete sayfalarına düşen bir haber bu konudaki ilk 'operasyonu' aktarıyordu. Emniyet Genel Müdürlüğü’ne sunulan bir rapora göre, Çakıcı-Evcil ikilisi İzmir'de kurulu bulunan Say Metal'i ele geçirmişlerdi. Önce yüzde 22 ile başlayan ortaklık daha sonra tehditle yüzde 100’e ulaşmıştı. Üstelik polis dinlemesine göre yasal olarak yüzde 10 ortaklığı gözüken Çakıcı şöyle diyordu: “Erol Evcil yüzde 58 patronu ise ben yüzde 10 artı yüzde 100 patronuyum.”
SUÇ GRAFİĞİ HİÇ AZALMADAN SÜRDÜ
Evcil, 2015 yılında yargılandığı başka suçlardan ve Nesim Malki cinayetinden dolayı aldığı hapis cezalarını çekmek için tekrar cezaevine girdi. 2020 yılında tekrar serbest kaldı. Ancak son operasyonda verilen rakamlara göre demir çelik işinde büyük bir dev olmuştu.
Demir çelik piyasasını manipüle edecek bir güce kavuşan Evcil ve suç ortaklarının sektördeki diğer firmaları devre dışı bırakarak tekel oluşturmaya çalıştığı ileri sürülüyordu. Bu son operasyon nasıl sonuçlanacak bilmiyoruz. Bildiğimiz Evcil’in suç trafiğinin seksenlerin sonundan bugüne hiç azalmadan sürdüğü.