Maltepe notları: Kılıçdaroğlu’nun sırrı ortaya çıktı!

Millet İttifakı’nın dün İstanbul Maltepe’de düzenlediği mitinge doğru yürüyen kalabalığın içinde, üzerine “CHP Sancaktepe” yazılı önlük giymiş bir genç vardı. Elinde taşıdığı büyükçe bir hoparlörden, Kılıçdaroğlu’na uyarlanmış ünlü bir türkü çalıyordu. Arada, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun, “Millet İttifakı’nın 200 yıllık modernleşme tarihinin en büyük toplumsal barış projesi olduğunu” söylediği konuşmasına geçiliyor, sonra yeniden türkü devam ediyordu…
Hemen önünde, TBMM’ye CHP listelerinden giren, daha sonra TİP’e katılan Sera Kadıgil’in, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na hapis cezası verildikten sonra Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmayı yayınlayan bir başka hoparlörü taşıyan başka bir katılımcı yürüyordu. Hani Kadıgil’in, “Reisiniz 30 yıl önce okuduğu bir şiir için yattığı 4 aylık hapsin ekmeğini hâlâ yerken İmamoğlu’nu hapse attırmaya çalışmak çok ahmakça değil mi?” dediği konuşma...
İki seyyar hoparlörden yayılan Kılıçdaroğlu türküsü, Davutoğlu ve Kadıgil konuşmaları, İYİ Parti’nin ses aracının önüne gelindiğinde Meral Akşener’in sesine karıştı!
 
***

Miting alanındaki herkese Türk bayrağı ve aynı boyda ‘Sana Söz’ yazılı kampanya bayrağı verilmiş. Alana girdikten sonra Sol Parti şapkalı birini gördük, elinde her iki bayrakla gülümsüyordu. Yan tarafta CHP Tuzla gençliği, “Sonra belki düşüncelerin asılmadığı bir yere gideriz…” pankartı açmıştı. Üzerinde bir 6 Mayıs günü idam edilen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın isimleri ve fotoğrafları ile ‘Özlemle anıyoruz” yazısı vardı.

Sonra, öndeki kalabalığın arasında Yeşil Sol Parti bayrağını miting bayraklarıyla birlikte havaya kaldıran birini gördük. Ve ilk konuşmacı SAADET Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu sözlerine, “Selamünaleykum” diye başladığında yanımızdaki CHP’li bir katılımcıdan karşılık geldi, “Ve Aleykümselam dedem, adam bu adam!”

Bu sıcak selam, Karamollaoğlu'nun ittifakın en zor zamanlarında öne çıkan birleştirici tutumuyla doğrudan ilişkili görünüyordu...

***
Mitingde iktidara karşı tepkinin en çok yükseldiği anlardan biri Ekrem İmamoğlu’nun, “Eşlerimizin görüntülerini yüzbinlerce kişiye izleterek oy kapmaya çalışıyorlar. Ama biz eşleri ve çocukları her zaman siyaset sahnesinden uzak tuttuk. Çünkü biz ahlakı temsil ediyoruz, ailenin kutsallığına inanıyoruz, onları hedef haline getirmedik, getirmeyiz. Yapacak olsak o kadar çok malzeme var ki…” demesiyle yaşandı. Tepkisi, eşi Dilek İmamoğlu’nun, Van mitinginde zafer işareti yaptığı anın görüntülerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mitinglerinde ekrana getirilmesineydi.

Seçim meydanlarında Erdoğan’ın muhalefete karşı en çok kullandığı ve dozunu giderek artırdığı, “PKK ile işbirliği yapıyorlar” söyleminin ‘satın alındığı’ düşünülüyor olsa gerek. Ki son yerel seçimlerde benzer bir söyleme rağmen İmamoğlu’nun iki defa kazanmış olması bile bu dilden vazgeçirmiyor iktidar kanadını.
 
***
Kemal Kılıçdaroğlu’nun yedi cumhurbaşkanı yardımcısı adayı ile dün İstanbul’da düzenlediği miting, kutuplaştırıcı bir siyasete karşı birleştirici bir muhalefetin yükselmekte olduğunun en net kanıtı oldu. En netiydi çünkü alanın sonundan girip kurulan uzun sahneyi görene kadar iki, belki üç miting dolduracak yoğunlukta insan kitlelerini geçmeniz gerekiyordu. En netiydi çünkü aktarmaya çalıştığımız ‘birlik’ duygusunun, Kemal Kılıçdaroğlu adı etrafında güçlü şekilde oluştuğu en büyük şehirdeki en büyük mitingde açıkça görülüyordu. Zaten kendisi de seçim konuşmalarında bu durumun farkında olduğunu güçlü bir ‘herkesin cumhurbaşkanı olacağım’ vurgusuyla gösteriyor. Onu ‘seçimi kazanan aday’ yapabilecek sırrın burada yattığını biliyor.
 
***
Eğer 2018’deki cumhurbaşkanlığı yarışının sonuçlarına bakacak olursak, Kılıçdaroğlu sandığa zaten yüzde 46-47 gibi bir seçmen desteğini hemen ilk anda alarak gidecek. Üzerine eklenecek oylarsa İstanbul mitinginde ete kemiğe bürünmüş birliğin sandığa ne kadar büyüyerek taşınacağına ve sayıları 3 milyona ulaşan yeni seçmenin tercihine kalıyor.
Gençlerin mitingdeki varlığı mı?

CHP’nin gençlere pek ulaşamadığına dair önceki yıllardan gelen yaygın tespiti yanlışlayacak kadar yoğundu diyebiliriz.
Son söz, muhalefetin kampanyasının ana ekseni olan ülkedeki sıkıntılı ekonomik manzaraya dair olsun. Sahneye çıkan her siyasetçinin bu konudaki her sözü güçlü bir karşılık buldu. Muhalefetin ekonomiden yüklenmesi boşa değil, çünkü seçmenin en çok bam teline dokunan yer orası…