Masumiyetin dayanılmaz hafifliği
Louis Garrel, "Masum" filmiyle yönetmenlik kariyerine sağlam adımlarla devam ediyor. Bu isimde bir babaya (Philippe Garrel) da böyle bir oğul yakışırdı zaten!
Ülkemizde de bilinen ama özellikle Fransa’da tanınan ve saygı duyulan bir aktör olan Louis Garrel, kuşkusuz ülkesinde 'genç jenerasyonun' en umut verici isimlerinden biri. Göreceli olarak genç (henüz 39 yaşında) olmasına rağmen ciddi bir sinemasal mirası devir almış durumda (babası ünlü yönetmen Philippe Garrel). Oyuncu, birçok bağımsız ve önemli filmde rol almakla yetinmeyip belli bir süredir yönetmenlik görevini de üstleniyor.
"Masum", Garrel’in yönetmenliğini yaptığı dördüncü uzun metrajlı sinema filmi ve bu kez daha önceki filmlerine nazaran çok ayrı bir yöne doğru akan bir hikâyeyi beyazperdeye taşıyor. Kuşkusuz bu filmde de Garrel’in sinemasında sık sık kullandığı aldatma, göründüğü gibi olmama, yalan gibi temalar var ama bu sefer karşımızda olan ne "İki Arkadaş"(2015) ve "Sadık Bir Adam"(2018) filmlerinde olduğu gibi karmaşık aşk ilişkisinde kaybolan bir adam ne de "Kurtarıcı" filminde olduğu gibi kendisini fantastik (ama sosyal bir karşılığı olan) bir planın ve ideolojinin içinde bulan genç bir 'baba'… Garrel bu sefer gerilimli sayılabilecek bir dram görüntüsü altında sosyal konuları işleyen, polisiye film izleri taşıyan hatta romantik komedi esintileri de barındıran melez ama bir o kadar da 'lezzetli' bir yapım çıkarmayı başarıyor. Hatta bazı açılardan belki de yönetmenin en olgun filmi diyebiliriz!
Hikâyeye dönecek olursak: Abel, otuzlu yaşlarda bir yer altı akvaryum parkında zoolog olarak çalışan bir adamdır. Eşinin ölümüne yol açan bir kazaya dahil olduğu için bir suçluluk duygusu çekmektedir ve Clémence’a karşı ölmüş eşinin en iyi arkadaşı olduğu için, itiraf edemediği güçlü bir hoşlanma duygusu beslemektedir. Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de hapiste oyunculuk atölyesi yapan yalnız annesi Sylvie, yakında hapishaneden çıkacak Fas kökenli Michel’e aşık olacak ve onunla evlenecektir. Bu olayı tam olarak hazmedemeyen Abel, Michel’in hapisten çıktıktan sonra bir açığını aramaya başlar.
SUÇ VE CEZA
Bir suçlunun, uzun bir süre sonra hapishaneden çıkması, normal hayata alışmaya çalışması ve bazen tekrar eski 'işlerine' dönüp dönmemek arasında tereddüt yaşaması birçok polisiye filmde karşımıza gelen süreçlerdir. Garrel ise Michel karakterinin hapishanede yatma süresini tamamen 'rafa' kaldırarak, normal hayattaki 'suçlulara' kamerasını çeviriyor: Abel, eşinin ölümüne yol açtığı kazada bulunduğu için suçlu. Annesi Sylvie, eski bir 'suçluya' aşık olduğu ve evlendiği (üstelik bu evlilik hapishanede oluyor!) için 'suçlu'. Hatta Abel’e karşı tamamen boş olmayan Clémence bile Maude’un (Abel’in ölmüş eşi) en iyi arkadaşı olduğu için ve dolayısıyla 'aşık olunamayacak' bir pozisyonda bulunduğu için 'suçlu'. Kaza sonucu olsa da bütün bu suçlular arasında en ‘'aktif' olan Abel, sanki kendi cezasını Michel’in çekmesini istiyor ve nedense onun hapishaneden 'temiz bir sayfa' açmak için çıktığına inanmak istemiyor. Burada asıl amaç annesini korumak gibi görünse yine de 'saplantılı' bir durum var. (Bir de isimlerinin aksine Abel’in 'safkan' bir Fransız, Michel’in ise doğal olarak yabancı kökenli bir Fransız gibi göründüğünü de not olarak düşelim.)
Filmin en başında göründüğü için ve dolayısıyla gerçek anlamda bir spoiler veriyor olmayacağımız için ilk sekanstan bahsetmek istiyoruz: Filmin açılış sekansında Michel’in önce sesini, sonra yüzünü suç dünyasına yeni bulaşmış bir gence öğüt verirken duyuyoruz ve görüyoruz. Ardından bunun bir tiyatro atölyesi çalışması olduğunu, üstelik bunun gerçek bir hapishanede yapıldığını anlıyoruz. Daha bu ilk dakikadan gelen üçlü 'sürpriz' Garrel’in ne kadar değişik film türleri arasında dolaşacağının ve ne kadar değişik derecelerde gerilimler yaratacağının sinyallerini veriyor. "Masum" sonuç olarak bir 'suç' filmi ve yönetmenin önceki filmlerinde hikâyenin tamamına hakim olan naif hava burada senaryo ilerledikçe bazı sekanslarda kendini gösteriyor. Belki de bu yüzden filmi Garrel’in en olgun yapımı olarak adlandırıyoruz.
ÖNEMLİ YAZARLARLA BİRLİKTELİK…
Louis Garrel’in başarısında değişik türleri filminde ustaca 'harmanlamasının' payı çok büyük. Üstelik son filmlerinde yönetmen/başrol oyuncusu/ortak senarist gibi çok önemli üç görevi üstlendiğini düşünürsek… Ama bu süreçte çok büyük isimlerden de yardım aldığını, daha doğrusu onları seçtiğini de kabul etmemiz gerekir. Örneğin daha önce sadece Avrupa’nın değil dünyanın en önemli senaristlerinden biri olan Jean-Claude Carriere ile çalışmış olan Garrel bu sefer ise ödüllü polisiye roman yazarı Tanguy Viel’le ortaklık kuruyor. Viel’in romanlarında sadece aile içi karışık ilişkiler ve yalanlarla ilgilenmeyip aynı zamanda değişik sosyal sınıfların çatışmasına eğilmesi filme de ciddi bir ölçüde sirayet ediyor.
Bu başarılı ortak çalışmadan güç alan Garrel, filminin atmosferini ustalıkla kurmayı başarıyor ve hikâyesine belli bir 'zarafet' katıyor: Krom renginde kontrastlar (özellikle akvaryum parkı sahnelerinde), şüphe uyandıran 'travelling'ler (Abel’in Michel’i izlemesi), ekranı ikiye bölmeler vb.
Bütün bunların yanında filmde çok samimi ve sıcak bir hava da var. Özellikle beraberce eğlenme sekansları (karaoke sahnesi, bir içki soygunu planının giderek absürt noktaları varması…) sık sık duygusal çatışmalarla kesiliyor ama bu, filme bir kopukluk değil aksine bir bütünlük ve yeni bir katman katıyor.
Filmdeki oyunculardan da bahsetmemiz gerekir: Louis Garrel zaten kendi 'yönetiminde' her zaman 'sahici' karakterler çizmeyi beceriyor. Annesi rolünde dev oyuncu Anouk Grinberg adeta harikalar yaratıyor. Kırılgan ve yalnız, belli bir yaşta bir kadının geçirdiği mutluluk, endişe, üzüntü gibi değişik evreleri bu kadar ustaca seyircilere hissettirmek gerçekten kolay bir iş değil! Michel karakteriyle usta oyuncu Roschdy Zem, filme ciddi bir ağırlık, Clémence kompozisyonuyla Noémie Merlant ise çok hoş bir mizah katıyorlar.
Sonuçta Louis Garrel, "Masum" filmiyle yönetmenlik kariyerine sağlam adımlarla devam ediyor. Bu isimde bir babaya (Philippe Garrel) da böyle bir oğul yakışırdı zaten!