'Matematik ve fendeki başarı, okuduğunu anlamayı artırıyor'

PISA 2022 sonuçlarını değerlendiren Prof. Dr. İsmail Karakaya, "Matematik ve fen başarısını artırma yönelimine gittiğimiz zaman aslında okuduğunu anlamayı artırmamıza da katkı sağlıyor" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. İsmail Karakaya, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2022 sonuçlarına göre okumadaki düşüşün, önümüzdeki yıllarda gerekli tedbirler alınmadığı durumda başarıyı alta çekebileceğini söyledi.

Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından uygulanan PISA 2022, Türkiye’de 19 Nisan-13 Mayıs 2022 tarihleri arasında 60 ilden 196 okul ve 7 bin 250 öğrencinin katılımıyla bilgisayar tabanlı gerçekleştirildi. Toplamda 81 ülkenin katıldığı araştırmada, Türkiye’nin matematik puanı 2018 yılına göre sabit kalırken; fende 8 puan artış, okumada ise 10 puan azalış görüldü. Türkiye her üç alanda da 2018’e göre daha üst sıralarda yer aldı; ancak OECD ülkeleri içerisinde ortalamanın altında kaldı. 

'OLUMLU YÖNDE DEĞİŞİM VAR'

DHA'nın haberine göre, PISA 2022 sonuçlarını değerlendiren Gazi Üniversitesi, Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. İsmail Karakaya, bu uygulamanın 3 yıl aralıklar halinde 15 yaş grubu üzerinde yürütüldüğünü belirterek, son uygulamanın matematik ağırlıklı olduğunu söyledi. Karakaya, "Matematik genel olarak çok değişim göstermedi. Fenle ilgili belli bir artış olduğunu söyleyebiliriz. Tüm ülkelere ait ortalama ile OECD ülkelerine ait ortalama arasında 34 puanlık fark var. Türkiye burada OECD ortalamalarına daha yakın duruyor, 9 puan altında. Tüm ülkelere ait ortalamaya göre ise 29 puan üzerinde. Sıralamaya baktığımızda olumlu yönde değişim var. Katılımcı ülke sayısının artması da ayrı bir durum. Fen alanında sıralamanın kısmen belli bir oranda yükseldiği görülüyor. Bu yükselmenin bütün okul türlerinde durumu nedir, onu irdelemek gerekiyor. Bu bağlamda fen liseleri, sosyal bilimler liseleri ve Anadolu liselerindeki öğrencilerin başarısı OECD ortalamalarının üzerinde. Matematikte de aslında belli bir oranda fen lisesi ve sosyal bilimler lisesi öğrencilerinin OECD ülkelerine yakın bir ortalamada olduğunu görüyoruz” dedi.

'OKUMADAKİ DÜŞÜŞ PANDEMİYLE İLİŞKİLİ OLABİLİR'

Programın en önemli hususlarından birinin okuma olduğunu ifade eden Karakaya, "Okuma performansına baktığımızda fen alanına ve matematik alanına göre düşüş olduğunu görüyoruz. Bu üç alan içerisinde fende gelişme varken, matematik genel olarak sabit olduğu söylenebilir; ama okuma alanında düşüklük söz konusu. Tabii bu düşüklüğün sadece ülkemiz için geçerli olduğunu söylemek mümkün değil. Bütün alanlarda; hem fen hem matematikte hem de okumada 2022 yılında ortalamalarda bir düşüş var. OECD ülkelerinin ortalamalarında da var. Bu düşüşün yaşamış olduğumuz pandemiyle de ilişkilendirilebilecek bir boyutu söz konusu. Teknolojik olarak da öğrencilerin sosyal medya ve interneti yoğun kullanımıyla da ilişkilendirilebilir. Burada baktığımızda tüm ülkelere ait ortalama 435, OECD ortalaması 476 yani 40 puanlık bir fark var. Türkiye ortada kalıyor. Fende OECD ortalamasına daha yakınken okumada ortalamanın altında olduğu görülmekte" diye konuştu.

'FEN VE MATEMATİK BAŞARISI, OKUDUĞUNU ANLAMAYLA İLİŞKİLİ'

Fen lisesi, Anadolu lisesi ve sosyal bilimler liselerinde okuyan çocukların okuma konusunda OECD ortalamasına benzer puanlar aldıklarını aktaran Karakaya, Türkiye’nin PISA 2022’ye yüzde 56’lık oranda Anadolu liselerinden katılım sağladığını bildirdi. Karakaya, "Bir öğrencinin fen başarısı, matematik başarısı yüksekse okuduğunu anlama becerisi de yüksek oluyor. Yani bizler öğrencilerin matematik ve fen başarısını artırma yönelimine gittiğimiz zaman aslında okuduğunu anlamayı artırmamıza da katkı sağlıyor. Öğrenci başarısını, zihinsel başarıyı arttırmak için aslında bir bütün olarak öğrenciyi düşünmemiz lazım. Sosyal ve duyusal becerileri dikkate alarak eğitim öğretim üzerinde odaklanmamız gerekiyor. Özellikle OECD ülkeleri içerisinde PISA’da başarılı olan ülkelere baktığımızda becerilerin öğretimi ve becerilerin değerlendirilmesine ilişkin uygulamaların ağırlıklı olduğunu görüyoruz. Beceri odaklı iş yürütüldüğünde öğrencilerin sadece zihinsel başarısına odaklanmıyoruz. Aynı zamanda sosyal ve duyusal becerileri de işin içine katmış oluyoruz" ifadelerini kullandı. 

‘GELECEĞİN MESLEKLERİ 21’NCİ YÜZYIL BECERİLERİNE SAHİP’

Öğretim sürecinde ve tasarımında yeni yaklaşımların kullanılmasının ve ölçme uygulamalarının da bununla eşgüdümlü yapılması gerekliliğinin altını çizen Karakaya, "Örneğin senaryo tabanlı öğrenme yöntemleri, senaryo tabanlı ölçme uygulamaları, proje tabanlı öğrenme uygulamaları yapmak buna göre de ölçme uygulamaları yürütmek gerekiyor. Geleceğin mesleklerinde başarılı olabilecek bireylerin 21’nci yüzyıl becerilerine sahip bireyler olduğunu görüyoruz. Örneğin yaratıcılık, örneğin iş birliğine dayalı problem çözümü; dolayısıyla bu tür beceriler üzerine odaklanmak durumunda kalmamız söz konusu. Milli Eğitim Bakanlığı son 1,5 yıldır bu bağlamda çalışmalar yürütüyor. Çalışmalara baktığımızda bir öğrencinin yazma becerisi yüksekse okuduğunu anlama becerisi yüksek oluyor. Kısacası dil becerileri yüksekse fen ve matematik başarısı da yüksek oluyor. Buradaki sonuçlara baktığımızda matematikte artış, fende de belli bir miktar artış var ancak okumadaki düşüş önümüzdeki yıllarda bize gerekli tedbirler alınmadığı durumda başarıyı alta çekebilir" değerlendirmesinde bulundu. (HABER MERKEZİ)