MEB’in iş bırakma eylemine katılan öğretmenlere uyarı yazısı Meclis gündeminde
DEM Partili Cengiz Çiçek, Bakan Yusuf Tekin'e "Bakanlığınız, eğitim emekçilerinin iş bırakma hakkını hangi hukuki ve idari gerekçeyle yasa dışı ilan etmektedir?" diye sordu.
DUVAR - DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, MEB’in iş bırakma eylemine katılan öğretmenlere gönderdiği uyarı yazısını Meclis’e taşıdı.
Çiçek, konuyla ilgili verdiği yazılı soru önergesinde, MEB’in sendikal haklara yönelik baskılarının arttığını belirterek, “Millî Eğitim Bakanlığı, son dönemde sendikal haklara yönelik baskılarını artırarak, sendikal özgürlükleri açıkça ihlal eden bir noktaya taşımıştır. Bunun en güncel örneği, 13 Ocak 2025 tarihinde gerçekleşen iş bırakma eylemi sonrasında eğitim emekçilerine tebliğ edilen uyarı yazısıdır. Bu yazı, sendikal faaliyetlerin meşruiyetini sorgulayan ve eyleme katılan öğretmenleri yaptırımlarla tehdit eden bir içeriğe sahiptir” ifadelerini kullandı.
DEM Partili Cengiz Çiçek, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in yanıtlaması istemiyle şu soruları yöneltti:
" 1. Bakanlığınız, iş bırakma eylemini “eğitim hakkının ihlali” olarak nitelendirerek hukuka aykırı bir yazı tebliğ etmiştir. Oysa sendikal haklar kapsamında yapılan iş bırakma eylemleri, meşru bir protesto biçimi olup, eğitim hakkının ihlali olarak değerlendirilemez. Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları bu yöndeyken, Bakanlığınız bu hukuksuz uygulamasını nasıl savunmaktadır?
2. Bakanlığınız, eğitim emekçilerinin iş bırakma hakkını hangi hukuki ve idari gerekçeyle yasa dışı ilan etmektedir? Bu uygulamanın, sendikal hakların kullanımını kısıtlamayı ve kamu çalışanları üzerinde caydırıcı bir baskı mekanizması oluşturmayı amaçladığı açık değil midir?
3. Öğretmenlere gönderilen uyarı yazısı, TCK 118. madde kapsamında sendikal hakların engellenmesi suçunu teşkil etmektedir. Bu yazının hazırlanması ve uygulanması, Bakanlığınızın bilgisi ve talimatı doğrultusunda mı gerçekleşmiştir? Bakanlığınız hakkında bu açık hukuksuzluk nedeniyle yasal bir süreç başlatılmasını gerektiren bir durum söz konusu değil midir?
4. Bakanlığınız, eğitim hakkını gerçekten gözetiyorsa, öğretmen maaşlarının reel olarak düşmesi, alım gücünün hızla gerilemesi ve eğitimcilerin geçim sıkıntısına sürüklenmesi karşısında neden adım atmamaktadır?
5. Bakanlığınızın sendikal hakları fiilen ortadan kaldırmaya yönelik sistematik bir politika izlediği açık değil midir?
6. Devlet Denetleme Kurulu’na verilen geniş yetkilerin sendikal faaliyetler üzerinde caydırıcı bir etki yaratmayacağını garanti eden herhangi bir güvence var mıdır?
7. Bakanlığınızın sendikal haklara yönelik baskıları, kamu yönetiminde artan merkeziyetçi ve denetimci politikalarla birlikte otoriterleşme sürecinin bir parçası olarak değerlendirilebilir mi?"