Meclis’in yasama karnesi – Orman yangınlarına ortak olmak
Milleti Meclis'e sokmayan vekiller ordusu sizce THK uçaklarını kaldırabilir mi? İktidar neden uçakları kullansın ki? Vekiller bir yıl boyunca iktidara çalışmışlar, toplamda yüzde 50 katılım gösterip bunun da yüzde 93’ünde kabul vermişler. Ama bu kadar değil. Meclis'i millete açmalıyız. Sadece millete değil, kurda, kuşa, yaban keçisine, domuza, böceğe, kuşa da açmalıyız. Zor biliyorum ama bunun yolu 120 imzayı toplayıp ülke yanarken tatil yapan Meclis'i açmaktan geçiyor.
27'nci yasama dönemi ve dördüncü yasama yılı tarihi bir yıl olarak kayıtlara geçecek. Yasamanın yıkıcı olabileceğinin, bu yıkıcılığın ölçeğinin ve hızının korkunç olduğunun ispatlandığı bir yıl oldu. Bu yıkıcılık ölçeği ve hızında, suçu iktidara indirgeyen muhalefetin vermediği RED oylarının ve hatta verdiği KABUL oylarının büyük payı vardı.
Bu yasama yılında Genel Kurul 105 defa toplandı. Vekillerimizden tam katılım beklerdik ama tam katılmamışlar. 23 birleşimde oylama vardı. Ona eksiksiz katılacaklarını düşünürdük. Ona da tam katılmamışlar. Zahmet edip oy kullandıkları zaman ise daha çok AKP politikalarına KABUL oyu vermişler.
Çünkü AKP çoğunluktu. Çünkü vekillerin, partilerin elinden bir şey gelmezdi. Çünkü vekillerin dışarıda işleri vardı. Çünkü parti onlara Meclis görevlerini yapmalarını izin vermeyecek işler verebiliyordu. Mesela CHP büyük bir rahatlıkla Turizm Kanunu görüşmelerinde neden 34 vekilinin RED oyu verip 101 vekilinin vermediğini ‘hastalıklar ve görevlendirmeler’ diye açıklıyordu.
Fatura ağır oldu, çok ağır oldu. 1 Ocak ile 5 Ağustos arasında ülkede 157 bin hektardan fazla alan yandı. Bu alan Antalya’dan büyük. Antalya kadar alanda yaşayacak ağacı, kurdu, kuşu, böceği, canları kaybettik.
TURİZM KANUNA AKP’DEN RED OYU
Muhalefetin yasama süreçlerini neden halktan sakladığını şimdi daha iyi anlıyoruz. Çünkü bu kanun teklifini halk bilse iktidar bile kabul edemez. Nitekim Turizm Kanunu için İYİ Parti KABUL oyu verebilirken AKP Bursa vekilinin RED oyu vermesi ilginç değil mi?
Bu yangınlar çok net bir şey anlattı. Biz aslında yasama faaliyetlerini katılmayan muhalefetin faturasını ödedik. Biz aslında yasama faaliyetlerine halk katılmasın diye çaba sarf eden bir muhalefetin faturasını ödedik. Biz aslında AK Parti politikalarına onay veren muhalefet politikalarının faturasını dedik. Bu yasama yılında geçen 80 kanun ve bunun içindeki 55 uluslararası anlaşma bize çok net bir şey gösteriyor; (i) muhalefet görevini yapmıyor, (ii) muhalefet bahane üretiyor ve (iii) ihtiyacı yokken bile iktidarı destekliyor.
Bütün bu manzarada en çok dikkati çekense, siyasi partilerin programlarında ya da liderleri aracılığıyla dile getirdikleri ilke ve siyaseti TBMM’ye taşımakta ne kadar isteksiz oldukları. Bunun bir kısmı TBMM’nin nasılsa etkisiz bir yer olduğu iddiasıyla ilgili. Ne var ki, halkın hayatını doğrudan etkileyen tüm yasalar etkisiz olduğunu söyledikleri o TBMM’de yapılıyor. Bu durumda seçmenlerin TBMM seçiminde verdiği muhalif oylar aslında hiçbir şekilde orada temsil edilmiyor. Seçmen muhalefet partilerine oy verse de, onun oyunu temsil eden parti vekilleri iktidar partisinin tüm tasarılarına ya ilgisiz ve çekimser kalarak ya da doğrudan kabul oyu vererek razı oluyorlar. Yani toplumdaki muhalif enerji TBMM’ye taşınmıyor. Şöyle de denilebilir: İktidar dışı partiler seçimlerde aldıkları oylar aracılığıyla topladıkları muhalif enerjiyi TBMM çatısı altında iktidarın kurduğu rejimi tahkim ettikleri bir siyaset takip ediyorlar. Bu yoldaki tüm eleştiriler ise TBMM’nin işe yaramadığı, kanunların iktidarı bağlamadığı gibi argümanlarla savuşturuluyor. Oysa TBMM’de yapılan o kanunlar sıradan yurttaşların, yani seçmenlerin hayatında gayet bağlayıcı, sınırlayıcı, kısıtlayıcı işlevler görebiliyorlar. Aşağıdaki tablo, ateşli nutuklarıyla muhalif oylara talip olan genel başkanların başlıca işleri olan TBMM çalışmalarına katılma görevini ne denli ihlal ettiklerini ortaya koyuyor.
120 VEKİL ARANIYOR!
Yangının başladığı 28 Temmuz’dan bu yana siyaset Meclis'teki sorumluluğunu unutup sahadan görüntü veriyor, iktidarı topa tutuyor. Bu aslında muhalefetin görevini yerine getirmemesi anlamına geliyor. Anayasa’nın 93’üncü maddesi ve Meclis İç Tüzük yedinci maddesine göre sadece 120 vekil imzası ile bu tatil bitebilir, başta Turizm Kanunu olmak üzere ormanları yok eden diğer kanunları tartışmaya açabilir. Ama yapmıyorlar. Şimdiye kadar Saadet Partisi Konya vekili Abdülkadir Karaduman, HDP Kocaeli vekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Türkiye İşçi Partisi’nin dört vekili olmak üzere 6 vekil imza verdi. Diğer partiler yanaşmıyor.
İYİ Parti geçen Turizm Kanunu’na 14 vekili ile kabul oyu vermesine rağmen 36 imza vermeyi red ediyor. Kabul oyu vermesini ise verdiği şerh ile gerekçelendiriyor. Böyle bir şerhe kabul verebilmesi aslında bu kadar şerhe rağmen karşı çıkamadığını gösteriyor.
CHP ise 135 imza verebilecek iken hiçbir adım atmıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu yasama yılında bir kere bile olsun Meclis yasama faaliyetlerine katılmamış olması, bir kere bile olsun AKP’ye RED oyu vermemiş olması ve partisinde kendisi dışında 7 vekilin de aynı durumda olması Meclis'i tatilden çağırmak için imza vermeyi zorunlu hale getiriyor. CHP şu an MHP’den sonra iktidara en çok destek veren parti durumunda.
HDP’nin ise durumu CHP’den de kötü. Çünkü ekoloji gibi bir çizgisi olan parti Turizm Kanunu’nu halka anlatmadığı gibi, partiye bile anlatmamış. 15 vekilin RED oyu verip 41 vekilinin katılmaması, koca bir yıl boyunca Meclis'e uğrayıp bir oy bile kullanmayan 6 vekilinin olması, eş genel başkanlarının bile sadece 2 ya da 3 defa oy kullanması yeterince büyük ayıp sayılabilir. Ancak eş genel başkan Mithat Sancar’ın anayasa hukuku üstüne çalışmış bir akademisyen olmasına rağmen Meclis'in toplanması için çağrı yapması durumu daha vahim hale getiriyor. Çünkü Anayasa ve iç tüzük gereği görevlerini bilmiyor gibi davranıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu, Pervin Buldan ve Mithat Sancar Turizm Kanunu'na karşı çıkmamış, RED oyu bile vermemiş. CHP ve HDP seçmeni için bu kadar üzücü bir resim olabilir mi?
SORUN BİZDE, ÇÖZÜM KİMDE?
Meclis'in işlevsiz olduğuna inananlardan mısınız? Vekillerin ve partilerin çaresiz olduğunu düşünenlerde misiniz? Yoksa hepsi istifa etsin AKP’nin mutlak iktidarı verme hatasını göze alabilenlerden misiniz?
Üzgünüm ama böylesi bir ‘majestelerinin muhalefeti’, verdiği oyu takip etmeyen, hesabını sormayan bizlerin sorumluluğu. Siz hiç kanun gelince haber veren bir vekil gördünüz mü? Ama iş işten geçtikten sonra yaygara çıkartan o kadar çok vekil var ki. Bu nasıl mümkün? TV’lerde iktidara topa tutan vekillere bakın. Hiçbiri bu kanuna RED oyu vermemiş. Ama hepsi vitrinde. Rahatsızlık duymuyorlar, çünkü kimse sorgulamıyor. Onların vekillik görevini yerine getirmesi için bizim millet olmamız lazım.
Milleti Meclis'e sokmayan vekiller ordusu sizce THK uçaklarını kaldırabilir mi? İktidar neden uçakları kullansın ki? Vekiller bir yıl boyunca iktidara çalışmışlar, toplamda yüzde 50 katılım gösterip bunun da yüzde 93’ünde kabul vermişler. Ama bu kadar değil. Meclis'i millete açmalıyız. Sadece millete değil, kurda, kuşa, yaban keçisine, domuza, böceğe, kuşa da açmalıyız. Zor biliyorum ama bunun yolu 120 imzayı toplayıp ülke yanarken tatil yapan Meclis'i açmaktan geçiyor.
İktidarın tek motivasyonu var, ülkeyi nakde çevirmek. Bizim motivasyonumu ize çok daha basit, çok daha sade. Bu motivasyonun Meclis'e sirayet etmesi çok şey değiştirir, ki umut tam da burada.