Mehmet Oktay: Gerçek sabotaj küresel iklim krizidir
13 bin hektar ormanlık alanın yandığı Marmaris’in Belediye Başkanı Mehmet Oktay’a göre bu bölgedeki yangının sonuna yaklaşıldı. Oktay’a göre ortada bir sabotaj varsa, o da küresel iklim krizidir.
Yangında hayatını kaybetmiş ineğinin başında ağlayanlar, alevlerden kurtardığı kaplumbağaya pet şişeyle su içirenler, Türkiye’nin ücra köşesinden koşup söndürme çalışmalarına destek verenler, alevler içinde çaresizce dolananlar… Bir yanda felaket karşısında müthiş bir dayanışma ve ortaklaşma yaşanırken, yangına körükle giden, silahlı, sopalı, yol kesici grupları teşvik eden, komplo teorileriyle puslu bir hava yaratanlar, Türkiye’nin nasıl bir yangın yerine çevrildiğini dramatik bir biçimde ortaya koyuyor.
Türkiye’nin nadide ormanları, doğa harikası bölgeleri cayır cayır yanarken iktidar medyası “neden bu yangına su dökmüyorsunuz” diyenleri hain ilan ediyor, basına yasaklamalar getiriliyor ve nihayet yargı, dünyadan yardım talep edenlerin defterini dürüyor.
Peki yangın yerinde neler oluyor? 5 Ağustos itibariyle 13 bin hektarlık devasa bir ormanlık alanı kaybeden Marmaris’in Belediye Başkanı Mehmet Oktay olay mahallinden bildiriyor…
5 Ağustos itibariyle Marmaris’te vaziyet nedir? Sizce yangın felaketinin hangi aşamasındayız?
Şu an için Amos civarında yangın devam ediyor. Dün gece Orhaniye Köyü’nde iki noktada yangın vardı, bir noktada yangın büyük ölçüde bitti. Diğer noktada ise ekiplerimiz hem söndürme faaliyeti hem de yangının yerleşim alanlarına ulaşmaması için bir koridor oluşturuyorlar. Turgut Köyü’nde de iki farklı noktada yangın devam ediyor. Fakat nihayet bu sabah havadan takviye de geldi ve söndürme çalışmaları, mücadele devam ediyor.
Yangının başlamasından bu yana ilk defa mı havadan söndürme çalışması başladı?
İlk başlarda da havadan söndürme çalışmaları vardı ama yetersizdi. Nitekim o yüzden başından beri daha çok hava desteği talebinde bulunduk ve bunu defalarca yineledik. Maalesef, herhalde imkânlar yeterli olmadığından bu talebimiz tam anlamıyla karşılık bulamadı ve neticede yangın bu kadar büyük bir alana yayıldı. Yanan alanlara baktığımızda, birçok noktaya karadan müdahale neredeyse imkânsızdı. Tek alternatifimiz havadan müdahaleydi ama bu da yeterli yapılmadığı için 13 bin hektarın üzerinde alan yanmış durumda.
Sadece Marmaris’te mi?
Evet, sadece Marmaris’te kaybettiğimiz alan bu düzeyde.
'KONSANTRASYONUMUZ, MARMARİS’TEKİ YANGINLARI BUGÜN SONLANDIRMAK'
Peki yangının seyrine baktığınızda, bu felaketin ne zaman sonlanacağını düşünüyorsunuz?
Büyük konuşmak doğru değil. Neticede havanın, rüzgârın dönmesiyle bambaşka bir tabloyla da karşılaşabiliriz. Ama bununla beraber bugün Marmaris’teki yangınları tamamen sonlandırmayı hedefliyoruz. Konsantrasyonumuz o yönde. Bundan sonra artık tamamen soğutma çalışmalarına geçmeyi hedefliyoruz.
Pek çok insan bir şekilde sizinle dayanışmak, çeşitli yardımlarda bulunmak istiyor. Bunun için nasıl bir yol öneriyorsunuz?
En kıymetli değerlerimizden biri olan yardımseverliğimiz, dayanışmamızdır. Ama bunu plansız-programsız yaptığımızda, zaman zaman faydadan çok zarar veriyoruz. Dolayısıyla yardım etmek isteyen tüm yurttaşlarımızın bunu resmi kanallar üzerinden yapması çok daha sağlıklı oluyor. Su veya farklı bir materyal gönderiyorsanız ve bu ihtiyaç fazlasıysa, burada fazladan yoğunluğa, işgücü ve zaman kaybına neden oluyor. O yüzden resmi kanallar üzerinden iletişimle bu yardımları yapmak çok daha sağlıklı. Burada su veya ayran ihtiyacı yok ama herkes bunu yaptığında, bu sefer esas ihtiyaçlar da ıskalanabiliyor. Gerçi ilk günlerde bunun handikaplarını yaşadık ama bu konuda hızla toparlandığımızı da söyleyebilirim.
Herhalde sadece yangın esnasında değil, sonrasında da bu devasa enkazı kaldırmak için dayanışmaya ihtiyaç olacak, değil mi?
Muhakkak. Şu anda hasar tespit çalışmalarımızı yapmaya devam ediyoruz. Bu çalışmayı tamamladığımızda zaten gerekli duyuruları yapacağız. Kendi karşılayabileceğimiz ihtiyaçların dışında, acil ihtiyaçlarımızın ne olduğunu o zaman kamuoyuyla paylaşıp yardım talebinde bulunacağız.
'SADECE MARMARİS’TE 13 BİN HEKTAR YANDIYSA, NASIL BİR YETERLİLİK SÖZ KONUSU?'
Dün akşam (4 Ağustos) Tayyip Erdoğan katıldığı TV programında yangın söndürme sorumluluğu konusunda önceliğin büyükşehir belediyelerinde olduğunu, iktidar olarak yangına yoğun ve yeterli düzeyde müdahalede ettiklerini ifade etti. Erdoğan’ın bu açıklamalarına yanıtınız nedir?
Sayın Cumhurbaşkanı yangının söndürülmesi konusunda önceliğin büyükşehir belediyelerinde olduğunu ifade ediyor ama oradaki cümlesinde bir eksiklik var. Meskun mahallerde, yani konutların bulunduğu bölgelerde eğer bir yangın varsa, evet, bunun yetkisi büyükşehirde, itfaiyededir. Ama ormanlık alandaki yangınları söndürme yetkisi tamamen Tarım ve Orman Bakanlığı’na aittir. Büyükşehir belediyesinin buralara izinsiz bir şekilde müdahale yetkisi yoktur. Nitekim yangınlar zaten ormanlık alanlarda yaşanıyor ve yer yer oralardan yerleşim alanlarına sirayet etmiş durumda. Yerleşim alanlarında ise itfaiyemiz gerekli çalışmaları yaptığı için konut alanlarında çok ciddi bir yangın söz konusu değil. Ama az önce söylediğim gibi, 13 bin hektarlık ormanlık alanımız yanmış durumda. Bu kadar büyük bir alanın yanması söz konusuyken, “yeterli müdahaleyi yaptık” deniyorsa, bir şey diyemiyorum. Sadece Marmaris’te bu kadar büyük bir alanı kaybetmişken, nasıl bir yeterlilik söz konusu?
Gönüllülerin sosyal medyada yaptığı bazı paylaşımlarda, “hortumu götürüyoruz ama ilgili birimler tarafından engelleniyoruz” deniyor. Bu iddialar doğru mu?
Sahadaki çalışmalar sırasında, orada bulunan gönüllülerimizin bu tarz şeylerle karşılaştığına dair birkaç noktada benzer şeyler bana da iletildi. Ancak ormanlık alandaki yetki ve sorumluluk tamamen Tarım ve Orman Bakanlığı’na aittir. Dolayısıyla oradaki bilinçli, görevli arkadaşlarımızın yönlendirmesiyle bir hareket daha sağlıklı olacaktır. Öte yandan ezberden veya iyi niyetli ama yapılan çalışmayı sekteye uğratabilecek unsurlarla da karşılaşma ihtimali olabilir. Dolayısıyla ormanlık alanlardaki inisiyatif tamamen oradaki görevlilere ait.
'YANGIN KARŞISINDA YETERSİZ KALININCA KADERİNE BIRAKILIYOR'
Yaygın sorulardan biri şu: İktidar yetersizlikten dolayı mı bu yangınların önünü alabilecek düzeyde müdahale edemedi yoksa bu bölge kaderine mi terk edildi? Sizin değerlendirmeniz ne yönde?
Her ikisi de olabilir, her ikisi de! Özellikle sahada, yer yer biz de kendimizi çaresiz hissettik. Çünkü bu ormanlar bizim ortak değerlerimiz ve siyaset üstü bir şey. Tüm insanlığa ait ortak değerimiz bu ormanlar. Ve buralar gözümüzün önünde cayır cayır yanarken elimizden hiçbir şey gelememesi, bizi derinden etkiledi. Eğer bu kadar geniş bir alan yanıyorsa, burada hepimizin eksikliği olmuş.
Evet ama esas sorumlu, bunun önünü alması gereken iktidar değil mi?
Gayet tabii. Neticede tüm kurumların yetki ve sorumluluk alanları yasalarla çizilmiş durumda.
Az önce yetersizlik veya göz yumma ihtimallerini sorunca, “her ikisi de olabilir” dediniz. Ne demek istiyorsunuz?
Bir kere maalesef bir yetersizlik oluştu. Ve elden bir şey gelmeyince de kaderine bırakıldı. Yangın karşısında yetersiz kalınınca kaderine bırakılıyor. Fakat tersinden bir örnek vereyim size. Dün akşam Delik Yol dediğimiz mevkide, tam Turgut, Selimiye yol hattı üzerinde yangın akşam saatlerinde devam ediyordu. Köylülerimiz, gönüllülerimiz bizzat ormanın içine girerek, ilgili kurumların da desteğiyle cansiperane bir mücadele verdi ve orada belli alanların kurtarılma çabaları başarıyla sonuçlandı.
'DÜNYACA BİLİNEN GÜZELLİĞİMİZ ÖNEMLİ ORANDA KAYBEDİLMİŞ DURUMDA'
Orman yangınları hep olurdu ama böylesi bir felakete her zaman rastlamıyoruz. Sizce yangının bu kadar büyümesinin temel nedeni ne?
Temel neden gerekli önlemlerin zamanında alınmamış olması. Oldukça sarp ve sık ormanların olduğu bir coğrafyadayız. Dolayısıyla bu tür olumsuzluklara karadan ulaşılması pek çok alanda neredeyse imkânsız. O halde buralara ancak uçak ve helikopterle müdahale yapılabilir. Fakat bu konuda eksiklik yaşanınca karşılaştığımız sonuç bu oldu. Sonuçta dünyaca bilinen güzelliğimiz, yeşilliğimiz maalesef önemli oranda kaybedilmiş durumda. Tabii halkımızda, buraların imara açılıp açılmayacağı yönünde bir tedirginlik var. Başından beri söylüyoruz, yanan alanlarda hiçbir şekilde, en ufak bir yapılaşmaya müsaade etmeyeceğiz. Aklımızın ucundan bile geçirmiyoruz bunu. Böyle bir amaç besleyenler olursa, hangi siyasi partiden, hangi dünya görüşünden olursa olsun, Marmaris halkı olarak karşı dururuz.
Şu anda Marmaris halkının genel halet-i ruhiyesi ne yönde?
Tabii derin bir üzüntü var. Hem pandemi hem de son günlerdeki yangınlar, dünyaca ünlü bir turizm kenti olan Marmaris’te ciddi etkiler yarattı. Kent ekonomisinin yüzde 90’ı turizme dayanıyor. Pandemi dolayısıyla bu sene dış ülkelerden yeterince misafir alamadık. Bununla beraber en azından yerli turistleri ağırlıyorduk. Fakat son yangınlarla birlikte iç turistler de döndü ve kent bir miktar daha boşaldı. Tüm bunlar bir yana, ama esas varlığımız olan ormanlarımızı kaybetmiş olmak, halkımızda tarifi zor bir acı yarattı. Ayrıca biliyorsunuz, Marmaris için çam balının dünya başkenti diyebiliriz. Fakat bu yangınlar arıların doğal alanlarını ortadan kaldırdı. Önümüzdeki süreçte maalesef arıcılık sektörü de önemli sorunlar yaşayacak.
'DİYELİM Kİ ÇİFTÇİYE HAYVAN VERDİNİZ, İYİ AMA ONLARIN BESLENEBİLECEĞİ ALANLAR YOK OLDU'
İktidar, yaşanan kaybın tazminatlarla, desteklerle telafi edileceğini söylüyor. Hakikaten yaşanan kayıplar telafi edilebilir durumda mı?
Diyelim ki hayvanlarını kaybeden çiftçiye küçükbaş, büyükbaş hayvan verdiniz, arı verdiniz. İyi ama bu hayvanların beslenebileceği alanlar yok oldu. Hayvanlar otlaklarını, beslenme alanlarını kaybetti. İneği getirip verirsiniz çiftçiye de, o hayvan orada yaşamını nasıl devam ettirecek? Ayrıca yabanıl hayat, habitat çok ciddi darbe aldı. Çok sayıda yabani hayvan da kaybettik.
'EĞER BİR SABOTAJ VARSA, KITALARA YAYILMIŞ BİR SABOTAJ BU'
İktidar ve medyası, bu yangınların sabotaj sonucu olduğuna dair iddialarda veya imalarda bulunuyor. Başından beri felaketin içinde yer alan biri olarak, bu yangınların sabotaj sonucu çıkarıldığına dair herhangi bir bilginiz, şüpheniz var mı?
Ortalıkta çeşitli söylentiler dolaşıyor ama işin şu boyutu daha açık: Mevcut meteorolojik durumumuz, normalin çok üzerinde bir sıcaklığa işaret ediyor. Ayrıca normalin çok çok altında bir nem oranı var. Üstelik bu durum sadece bizim ülkemizle sınırlı değil. Yunanistan, İtalya, İspanya’da, Avrupa’nın çeşitli yerlerinde çok sayıda yangın var. Eğer bir sabotaj varsa, kıtalara yayılmış bir sabotaj bu. Bugün Güney Afrika’da neredeyse Türkiye’den büyük bir alan yanmış durumda. Gerçek anlamda sabotaj iklim krizidir. İklimlerin çok kaydığını, değiştiğini hepimiz çok net görebiliyoruz.
Başta Manavgat olmak üzere yangın bölgelerinde bazı silahlı veya sopalı grupların yol kesip kimlik kontrolü yaptığı, “sabotajcı” aradığını görüyoruz. Marmaris’te de bu tür hadiseler yaşanıyor mu?
Yangında bir haftayı doldurmuş durumdayız. Dolayısıyla hem fiziksel hem de psikolojik bir yorgunluk da var ve bu da bazı tartışmaları, gerilimleri tetikleyebiliyor. Fakat kalkıp da kimlik kontrolü yapılması gibi ciddi sorunları Marmaris’te yaşamadık. Herkes yetkililere güvenmek durumunda. Özellikle sosyal medyada hem kişisel hem de sahte hesaplardan birileri bir kuyuya taş atıyor, bin kişi o taşı çıkartmaya çalışıyor. Bunlara itibar etmemek, daha bilinçli davranmak zorundayız. Gerçek bilgiye ulaşmak çok zor değil.
Başından beri bu yangının içinde olan bir belediye başkanı olarak nasıl bir ruh hali içindesiniz?
Ben ilk günden beri sükunetimi korumaya devam ediyorum. Global düzeyde ağır bir süreç yaşıyoruz. Pandemi, yangınlar, depremler, seller… Burada önemli olan, tüm bu yaşadıklarımızdan ayrı ayrı dersler çıkarıp ona göre geleceğe hazırlanmamızdır. Önümüzdeki günlerde daha sağlıklı değerlendirmeler yaparak biz de buna göre adımlarımızı atacağız. Fakat hiçbir zaman umudumuzu yitirmeyeceğiz. Çünkü umudumuzu yitirdiğimizde artık felaketleri önleme irademiz kalmaz. Umudun bittiği yerde çok daha büyük kayıplar yaşarız.
İrfan Aktan Kimdir?
Gazeteciliğe 2000 yılında Bianet’te başladı. Sırasıyla Express, BirGün, Nokta, Yeni Aktüel, Newsweek Türkiye, Birikim, Radikal ve birdirbir.org ile zete.com web sitelerinde muhabirlik, editörlük veya yazarlık yaptı. Bir süre İMC TV Ankara Temsilciliği’ni yürüttü. "Nazê/Bir Göçüş Öyküsü" ile "Zehir ve Panzehir: Kürt Sorunu" isimli kitapların yazarı. Halen Express, Al Monitor ve Duvar'da yazıyor.
Akşener’in taht oyunları continues 27 Eylül 2021
Korkut Boratav: Ekonomik kriz yok, yoksuldan alıp zengine veriyorlar 25 Eylül 2021
Oğuz Kaan Salıcı: Çözüm sürecindeki önerilerimizin arkasındayız 18 Eylül 2021
Mahmut Aytar: Bizi örgütleyen açlığımızdır 13 Eylül 2021 YAZARIN TÜM YAZILARI