Mehmet Şimşek: Ben asla vergi borcu silmedim
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Hiçbir bakanın veya idarenin, vergi borcunu silme yetkisi yok. Vergileri silme yetkisi sadece ve sadece Meclis'indir. Ben vergi borcu asla silmedim" dedi.
DUVAR - Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, bakanlık ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçe görüşmelerinin ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Anadolu Ajansı'nın haberine göre, asgari ücretin, komisyon tarafından belirlendiğini hatırlatan Mehmet Şimşek, "Bu aşamada değerlendirmede bulunmam doğru olmaz. Gönül ister ki katma değeri yüksek ürünler üretelim, verimliliğimiz, teknolojik boyutu çok yüksek olsun ve asgari ücretimiz bunun çok çok üstünde olsun. Biz oraya ulaşmak için zaten yapısal reform gündeminde en büyük başlığı AR-GE'ye, teknolojik, yeşil ve dijital dönüşüme ayırdık" diye konuştu.
Asgari ücretin reel olarak yüzde 212, dolar bazında ise yüzde 343 arttığını söyleyen Şimşek, "Çalışanlarımızı hiçbir şekilde enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz. Geçen sene asgari ücret yüzde 107,5 arttı. Geçen sene enflasyon neydi? Yüzde 65. Bu sene enflasyon yüzde 44'e revize edildi, yüzde 49 vermişiz" dedi.
'853 MİLYAR LİRAYI ASGARİ ÜCRETİN VERGİ DIŞI BIRAKILMASINDA KULLANDIK'
Vergi harcamalarıyla ilgili sorulara yanıt veren Şimşek, bu harcamaların 853 milyar lirasının asgari ücretin vergi dışı bırakılmasından kaynaklandığını belirtti. Şimşek, "Asgari ücrete vergi mi getirelim? Siz onu mu istiyorsunuz? Yatırımları teşvik etmeyelim mi? Engelli, yaşlı, emekli, şehit, dul ve yetimler için 259,2 milyar liralık vergiden vazgeçmişiz. AR-GE, yenilik, tasarım faaliyetlerinin teşvik edilmesi 147,3 milyar lira. 'Sermaye için 3 trilyon liradan vazgeçtiniz' diyor. Neresi sermaye bunun?" ifadelerini kullandı.
'ZENGİNİ VERGİLENDİRİYORUZ'
Birçok şirketin, indirimlerden yararlandığı için vergi vermediğini, bu yüzden yurt içi asgari kurumlar vergisini getirdiklerini dile getiren Şimşek, düzenlemeyle şirketlerin en az yüzde 10 vergi vereceğini ifade etti.
Şimşek, "Çok uluslu şirketler minimum yüzde 15 vergi verecek. Peki bunu ne zaman getirdik? 'Sermayeyi destekleyen' Mehmet Şimşek'in bakan olmasından sonraki dönemde getirdik. Şirketlerin taşınmaz satışlarında yüzde 50 kazanç istisnasını, serbest bölgede faaliyet gösterenlerin istisnasını daralttık. Kur korumalı mevduata (KKM) stopaj vergisi getirdik. Zengini vergilendiriyoruz" şeklinde konuştu.
Vergi adaleti konusunda yapılan eleştirilere değinen Mehmet Şimşek, gelir vergisi tarifesinin en alt dilimini yüzde 15'e düşürdüklerini, en üst dilimini de yüzde 40'a çıkarttıklarını anımsattı. Şimşek, 850 bin esnafın gelir vergisi istisnasına tabi olduğunu belirterek bunların KDV mükellefiyetinin de bulunmadığını dile getirdi.
'DOLAYLI VERGİLER DÜŞTÜ AMA ARZULADIĞIMIZ YERDE DEĞİLİZ'
Dolaylı ve dolaysız vergiler konusunda Türkiye ile diğer ülkeler arasında karşılaştırma yapılmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Şimşek, şöyle devam etti:
"Uluslararası standartlarda dolaylı ve dolaysız vergi tartışmasında sosyal güvenlik primleri var. Belediyelerin topladıkları vergiler var. Ben OECD tanımını kullanıyorum. 2002'de dolaysız vergilerin toplam vergiler içerisindeki payı yüzde 53,1'di. Şimdi yüzde 56,1'e çıkmış. 2002'de yüzde 46,9 olan dolaylı vergilerin oranı yüzde 43,9'a düşmüş. Arzuladığımız yerde değiliz ama yüzde 70 dolaylı vergi dediğiniz zaman uluslararası tanıma uymuyor."
Bakan Şimşek, şirketlerin vergi borçlarının silindiği tepkilerine ilişkin, "Türk vergi hukukunda, hiçbir bakanın veya idarenin, vergi borcunu silme yetkisi yok. Vergileri silme yetkisi sadece ve sadece yüce Meclis'indir. Uzlaşmalarda ana parada hiçbir şekilde indirim yapılamaz. Ben vergi borcu asla silmedim. Çünkü ben hiçbir şekilde böyle bir sorumluluk üstlenmem. Maliye Bakanı'nın hatta Cumhurbaşkanı'nın vergi silme yetkisi yoktur. Ben hiçbir zaman, hiçbir şirketin vergisini silmedim, silmeyeceğim. Çünkü silemem, benim bir yetkim yok" dedi.
'DEMİRÖREN GRUBU, ZİRAAT BANKASI'NA TAKSİTLERİNİ ÖDÜYOR'
Demirören Grubu’nun Ziraat Bankası'ndan kullandığı ve tepkilere neden olan kredinin taksitlerini ödediğini ve vadesi geçen borcunun olmadığını ifade eden Şimşek, bankanın Antalya'daki toplantısına ilişkin eleştirilerle ilgili şunları söyledi:
"Genel Müdürün bana söylediklerini aktarıyorum. Tüm bankaların yaptığı gibi Ziraat Bankası da son 13 yıldır düzenli olarak yılın sonunda, bir sonraki yılın hedeflerini tartışmak, istişarede bulunmak üzere toplanıyor. Yapılan toplantı da bu bağlamda. Bir gazetede, ‘Bakan Şimşek 5 bin dolarlık otelde kalacak’ diyorlar. Ben nereye gidiyorum, nerede kalıyorum, hangi villada, ben de merak ettim. Bir kere o toplantıya gitmiyorum. Gitsem bile günübirlik, gittiğim yerde kalmıyorum."
'BİZİM KİTABIMIZDA ASLA AYRIMCILIK OLMAZ'
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne yapılan yatırımları anlatan Şimşek, şu ifadeleri kullandı:
"2003-2024 döneminde sabit fiyatlarla Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne tam 1,1 trilyon liralık yatırım yapılmış. Bunun yüzde 14'ü tarıma, yüzde 12'si enerjiye, yüzde 11'i madencilik, yüzde 6'sı sağlık alanına. İmalat sanayisinde 29 organize sanayi bölgesi (OSB) kurduk. Batman'ın rakamlarını hatırlıyorum. 1990'da bir OSB kuruluyor, 2002'ye kadar sadece bir un fabrikası. Orayı biz büyüttük. Şimdi üçüncü OSB üzerine çalışılıyor. Bizim kitabımızda asla ayrımcılık olmaz. 60 bin derslik yapmışız, 7 üniversite kurmuşuz, 2 bin 604 kilometre çok şeritli yol yapmışız. Sağlıkta 50 milyar lira yatırım yapmışız. Kişi başına gelirde Türkiye yüzde 77 büyürken Doğu Anadolu Projesi (DAP) bölgesi yüzde 80 büyümüş, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) bölgesi yüzde 98 büyümüş."
'ÖZELLİKLE 2026 VE SONRASI İSTİKRAR DÖNEMİ OLACAK'
Enflasyonun gelir dağılımını bozduğunu, alım gücünü düşürdüğünü ve büyümenin kapsayıcılığını azalttığını söyleyen Şimşek, bu nedenle programı tasarlarken birincil hedeflerinin fiyat istikrarı olduğunu vurguladı.
Bu süreci 3 aşamalı planladıklarını dile getiren Şimşek, ilk yılın dezenflasyona geçiş dönemi olduğunu belirtti.
Şimşek, "Şu anda dezenflasyon dönemindeyiz. Özellikle 2026 ve sonrası istikrar dönemi olacak. Yani enflasyonun artık tek haneye doğru evrildiği ve kalıcı şekilde kontrol altına alındığı dönem olacak. Amacımız enflasyonu kalıcı olarak düşük tek haneye düşürmek. Çünkü fiyat istikrarının tanımı da budur" diye konuştu.
'BU SENE CARİ AÇIK ÖNGÖRÜLERİMİZİN ÇOK ALTINDA KALACAK'
Bu yılın ekonomi göstergelerini değerlendiren Şimşek, "Bu sene büyük ihtimalle cari açık öngörülerimizin çok altında kalacak. İşsizlik oranı da öngörülerimizin oldukça altında. Bu, iyi bir şey. İstihdam artışı da böyle. Enflasyon öngörümüzün üstünde. Niye? Para politikasının etkili olduğu alanlar var, etkili olmadığı alanlar var. Mesela hizmetlerin bir kısmı, temel mallar para politikasına iyi tepki veriyor. Hizmetler o düzeyde vermiyor. Enflasyonu kalıcı şekilde düşürmek için gereken ilave tedbirleri almak zorundayız. Alacağız" dedi.
'KKM'DEN ÇIKIŞ YAKINDIR'
Kur korumalı mevduatın (KKM) neden uygulamaya alındığına ilişkin soru üzerine Şimşek, Aralık 2021'de kurlarda baskı oluştuğunu ve KKM'nin geçici tedbir olarak devreye sokulduğunu söyledi.
Şimşek, KKM'den çıkış sürecinin süreceğine işaret ederek, KKM stokunun Ağustos 2023'te zirveyi gördüğünü, 8 Kasım itibariyle 1,3 trilyon liraya gerilediğini aktardı. Şimşek, "Eğer öngörmediğimiz bir şey yaşanmazsa buradan çıkış yakındır" ifadesini kullandı.
'MUAZZAM HARCAMA DİSİPLİNİ VAR'
Kamu harcamalarına ilişkin sorulara yanıt veren Şimşek, deprem harcamalarına ilişkin tasarrufta bulunmanın söz konusu olmadığını dile getirdi.
Şimşek, bütçe esnekliklerinin yüksek olmadığını belirterek, "Bütçe harcamalarımızın yüzde 41,6'sı personel ve bu personelin sosyal güvenlikle ilgili prim transferlerine gidiyor. 2025 yılında bütçe açığını azaltacağız. Bu sayede mutlaka Merkez Bankası'nın dezenflasyon sürecini çok daha güçlü şekilde destekleyeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.
Tasarruf tedbir paketini açıkladıklarını hatırlatan Şimşek, şöyle devam etti:
"Meclisimizin onayladığı bütçeyle gerçekleşen bütçe arasındaki faiz dışı harcamalardaki yukarı yönlü sapmanın, son 10 senede yıllık ortalaması yüzde 9,1'dir. 2024'te bu sapmanın yüzde 0,8'e düşeceğini öngörüyoruz. Bir harcama disiplini olmasaydı, tasarruf felsefesi olmasaydı sapma yüzde 9,1'den yüzde 0,8'e düşürülebilir miydi? Sapma son 10 yılın ortalamasında gitseydi bu, 814 milyar liraya denk gelecekti. Muazzam harcama disiplini var, tasarruf var."
Görüşmelerin ardından, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçesinin yanı sıra Gelir İdaresi Başkanlığı, Türkiye İstatistik Kurumu, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Kamu İhale Kurumu, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Yatırımcı Tazmin Merkezi ile Bankalararası Kart Merkezi A.Ş.'nin Sayıştay raporları kabul edildi.
(ANADOLU AJANSI)