Mehmet Uçum'dan 'adaylık' makalesi: Amaç Erdoğan'ın önünü kesmek
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Erdoğan'ın yeniden aday olmasının önünde yasal bir engel olmadığını belirtti, karşı görüşleri "hileli muhalefet" yapmakla suçladı.
DUVAR- Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Erdoğan'ın yeniden adaylığı tartışmaları değerlendirdiği "Cumhurbaşkanının en fazla iki kez seçilebilmesi kuralı" başlıklı yazısında muhalefeti, "uluslararası partnerleriyle birlikte kumpas siyasetine gönüllü yazılmakla" itham etti, " hileli bir yolla hukuku kullanarak ve hukukun üstüne basarak Ülke Lideri'nin önünü kesmeye ve Tam Bağımsız Türkiye hedefini zaafa uğratmaya çalışıyorlar." diye yazdı.
"Anayasa madde 8'in yeni haline göre üstlenilmemiş bir cumhurbaşkanlığı görevine ait sürenin yeni sistemin döneminden sayılması ve adaylığa engel görülmesi Anayasa Madde 8'e açık aykırılık oluşturur." diye yazan Uçum, Erdoğan'ın yeniden aday olmasının mümkün olduğunu belirtti. Uçum'un yazısının ilgili bölümü şöyle:
"Öte yandan iki kez seçilme sınırı ve bu konudaki istisnalar adaylık şartlarına ilişkindir. Nitekim hüküm "Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir" şeklindedir. Adaylık şartları da her sistemin kendi esaslarına göre belirlenir. Buna göre Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde cumhurbaşkanı adayı olabilmek için anayasada gösterilen özelliklere sahip olmanın yanında daha önce "iki kez tek başına yürütme yetkisi ve görevini üstlenmek için seçilmemiş olmak" gerekir.
Diğer deyişle yeni sisteme uygun şekilde değiştirilmiş olan Anayasa'nın 8'inci maddesine göre iki kez cumhurbaşkanı seçilmemiş olmak gerekir. Dolayısıyla Anayasa madde 8'in yeni haline göre üstlenilmemiş bir cumhurbaşkanlığı görevine ait sürenin yeni sistemin döneminden sayılması ve adaylığa engel görülmesi Anayasa Madde 8'e açık aykırılık oluşturur.
Bilindiği gibi literatürde genel olarak üç hükümet sisteminin olduğu kabul edilir. Başkanlık, yarı-başkanlık ve parlamenter sistem. Her ülke kendine özgü unsurları, tercih ettiği hükümet sistemi içinde hayata geçirebilmektedir. Ama ülkesel özgünlükler hükümetlerin genel olarak bu üç sistemden biri içerisinde yer almasını engellemez. Buna göre güçlü özgün yanları olmasına rağmen CHS sonuçta bir başkanlık sistemidir. Bu bağlamda anayasa yapıcı eğer yeni statünün adını cumhurbaşkanı değil başkan olarak koysaydı hukuken anlamsız olan bu tartışma hiç gündeme gelmezdi. Bu nedenle kanun koyucunun yeni statüye eski ismi koyması da hukuken bir farklılık yaratmaz.
İsim aynı olsa da iki ayrı cumhurbaşkanlığı statüsü vardır. Yeni statünün literatürdeki adı başkanlıktır. Her statünün dönemi kendisi için geçerlidir. Bu nedenle eski statünün dönemini yeni statünün döneminden saymak Anayasa'nın yoruma bile gerek bırakmayan açık ihlali olur.
5- İki dönem tartışması pratik sebepler
Eski sistemdeki cumhurbaşkanlığı süresinin yeni sistemde dönemden sayılmasının gerekçesi olarak ileri sürülen (eski hükmün muhafazası ve geçici hüküm konulmamış olması şeklindeki) iki görüş de yukarıda açıklandığı gibi hukuki değildir, tamamen ideolojik bir yaklaşımdır. Demagojik siyasetin malzemesi olarak kullanılmaktadır.
Asıl amaç geçmişte de denendiği gibi hileli yollarla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önünü kesme çabasıdır. Çünkü 2023 seçimlerinde yeniden aday olacağı kesinleşen Sayın Erdoğan'ın yeni sistemdeki ikinci dönemini de kazanacağı çok güçlü bir öngörüdür.
Atatürk'ten sonra ilk kez hem Ülke Liderliği pozisyonunu ihya etmeyi başarmış hem de Atatürk'ün Tam Bağımsız Türkiye hedefi konusunda çok büyük bir ilerleme kat etmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı girdikleri seçimlerde her seferinde yenilenler Sayın Erdoğan'ın karşısında 2023 seçimlerinde de aynı akıbete uğrayacaklarını kabullenmiş görünüyorlar. Demokratik muhalefet yapmak yerine, Türkiye karşıtı olan uluslararası partnerleriyle birlikte kumpas siyasetine gönüllü yazılanlar, bu kez de hileli bir yolla hukuku kullanarak ve hukukun üstüne basarak Ülke Lideri'nin önünü kesmeye ve Tam Bağımsız Türkiye hedefini zaafa uğratmaya çalışıyorlar.
Toplumsal irade, ülke gerçekliği, dönemsel koşullar ve bu yollara tevessül edenlerin yetersizlikleri gözetildiğinde bu tür kumpasların işlemesi artık mümkün değildir. Ayrıca bu hileli muhalefet biçimine, hukuk içinde bir alan açılması da zaten söz konusu olamaz." (YAZININ TAMAMI)