Memleketine sahip çıkmaya gitti, korona oldu: Hiç mi vicdanınız yok

Kaz Dağları’ndaki altın madenine karşı yürütülen mücadeleden tanıdığımız Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Derneği Başkanı ve Ekoloji Birliği Eş Sözcüsü Süheyla Doğan Ünal, siyanürlü altın madenine karşı çıkmak için gittiği memleketi Tokat Erbaa’da koronaya yakalandı. Doğan, pandemi sürecinde dahi devam eden ve doğaya zarar veren uygulamalara karşı, “Hiç mi vicdanınız yok” diye seslendi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Derneği Başkanı ve Ekoloji Birliği Eş Sözcüsü Süheyla Doğan Ünal, Kaz Dağları’nda altın madeni çalışmaları nedeniyle yaşanan ağaç katliamına karşı yürütülen mücadele ile kamuoyunda tanınmıştı. Ancak Süheyla Doğan Ünal'ın çevre mücadelesi sadece Kaz Dağları ile sınırlı değildi. Türkiye’nin her yerinde kesilen ağaçların, evsiz kalan hayvanların, kuruyan derelerin sesi olmaya çalışıyordu. Mücadelesi içinde son olarak sıra, memleketi Erbaa'ya geldi. TÜMAD Madencilik’in Kazdağları'nda 14 köyün su ihtiyacını karşıladığı Kaynarca Deresi’nin yakınında sondaj çalışması yapması ve bunun için dereden su çekmesi ile ilgili görüşmek için kendisini aradığımızda bu kez memleketi olan Erbaa’daydı.

‘BU NE AÇ GÖZLÜLÜK’

Erbaa'daki Kelkit Havzası ile Boğalı Yaylaları’nda siyanürlü-sülfürik asitli altın ve bakır çıkarma çalışmaları başlamasına karşı hemşerileriyle birlikte hareket eden Süheyla Doğan Ünal, bu sırada korona virüsüne yakalanmıştı. Durumu sosyal medyadan yaptığı açıklamalarda, “Verusa Holding, Erbaa'yı terk et! Senin yüzünden ben ve tüm ailem kovid olduk!” diyerek duyuran Doğan, maden şirketine şöyle sesleniyordu: “Pandemi demedin, geldin dağlarımıza! Bizi de mecbur bıraktın pandemi koşullarında köy köy dolaşmaya! Anneme, babama, kardeşlerime bir şey olursa bunun sebebi sensin! Durun ya, bi durun! Bu ülkede pandemi var pandemi! Hiç mi insafınız yok? Bu ne para hırsı, bu ne doymazlık, bu ne aç gözlülük?”

‘PANDEMİDE 766 MADEN ALANI İHALE EDİLDİ’

Süheyla Doğan Ünal, bu firmalara ruhsat veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’na da “Durun” diye seslendi: “Pandemi koşullarında 766 maden alanını ihale ettiniz, her gün yeni alanları ihaleye çıkarıyorsunuz. Her gün yeni ruhsatlar veriyorsunuz! Ayıp artık. Hiç mi vicdanınız yok?”
Çevre ve Şehircilik Bakanı’na ise şunları diyordu: “Pandemi koşullarında ÇED süreçleri başlatıyorsunuz. Halkın katılımıyla toplantılar yapıyorsunuz. O kadar itiraz dilekçesi verdiğimiz halde Cengiz Holding'e halkın katılımı toplantısı yaptırmaya kalktınız ve ortalık birbirine girdi!. O ortamda acaba kaç kişi kovid kaptı!”... Doğan, bir kaç gün önce de TÜMAD Madencilik A.Ş.’nin Ayvacık'ın 14 köyüne su sağlayan kaynakların üstünde altın madeni sondajına başladığını hatırlattı.

‘TERK EDİN DAĞLARIMIZI’

Şimdiden suların bulanık akmaya başladığını ifade eden Doğan, “TÜMAD'ın faaliyet yürüttüğü alanın çok yakınında Ayvacık Barajı ve Akçin Göleti var. Ayvacık Barajı, Ayvacık'ın içme suyunu sağlıyor. Akçin Göleti'nden bir sürü köyün tarım alanları sulanıyor. Dün dernekten arkadaşlarım sondaj faaliyetlerini görüntülemek ve bilgi almak amacıyla mecburen bir araya gelerek sondaj alanına gittiler. Ben orada olsaydım mecburen ben de gidecektim. Arkadaşlarıma da bir şey olursa bu işin müsebbibi sensin TÜMAD! Lapseki'yi yiyorsun, Burhaniye-İvrindi'yi yiyorsun, yetmedi mi? Şimdi sıra Ayvacık'ta mı! Erbaa'da Verusa, Taşova'da Uğur Barlık, Niksar'da Eczacıbaşı, Amasya'da Koza Madencilik, Pozitif A.Ş. ve daha yüzlerceniz, yettiniz yaaa. Terk edin dağlarımızı!” dedi.

‘YETER ARTIK, DURUN Bİ DURUN’

Ülkenin yüzde 70’inin maden alanına döndüğünü ifade eden Doğan, memlekette ne yaylaların ne meraların ne ormanların ne de su kaynaklarının kalmadığını vurguladı. “Anneme, babama bir şey olursa iki elim yakanızda haberiniz olsun! Hepinize tazminat davası açacağım” diyen Doğan, şu soruları sordu: “Kovid pandemisinin nedeni zaten ormansızlaşma ve yaban hayatına müdahale. Bizi daha ne kadar ormansızlaştıracaksınız? Daha kaç pandemiye sebep olacaksınız? Kuraklık var, susuzluk var, iklim krizi var! Siz bilmiyor musunuz? Size ne var ki, krizlerin yükünü yoksul halk çekiyor ne de olsa. Yeter artık, durun bi durun!”