YAZARLAR

Memur-Sen’in sendikacılık ‘dansı’

Hükümet yandaşı olarak kabul edilen Memur-Sen, son yaptığı açıklamayla kamu işverenin teklifini kabul etmediğini bildirdi ancak sorunun masada çözülmesinde ısrar etti. Oysa emekçiler, üretimden gelen güçlerini kullanmadıkları sürece işveren karşısında etkili olamazlar. KESK, Memur-Sen’e ortak eylem yapmayı teklif etti, yandaş sendika ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözüne güveniyor.

Yaklaşık 4 milyon memur ile 2.5 milyon memur emeklisini ilgilendiren kamu görevlileri toplu sözleşme görüşmelerinde “son düzlüğe” girildi. En fazla üyeye sahip olduğu gerekçesiyle AKP Hükümeti ile toplu sözleşme görüşmelerini yürüten Memur-Sen, 2024-2025 yılları için üçer aylık dönemleri kapsayan ve iki yıllık süreçte toplam yüzde 110 oranında bir ücret artışı talep ettiklerini ortaya koydu.

Üye sayısı bakımından ikinci sırada olan Kamu-Sen’in de biraz daha yüksek bir oranda ücret talebi var, üçüncü sıradaki KESK de en düşük memur maaşının 45 bin lira olmasını önerdi. Kuşkusuz bu ücret artışı teklifleriyle birlikte sosyal haklar ve emeklilere dönük de talepler bulunuyor.

Kamu işveren heyeti adına da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 17 Ağustos’ta yaptıkları son teklifle ilk altı ay için yüzde 15, ikinci altı ay için de yüzde 10’luk bir öneri getirdi. 2025 yılı için de ilk altı ay yüzde 6, ikinci altı ay da yüzde 5’lik bir teklif söz konusu.

Her üç memur konfederasyonu da, işverenin bu teklifine karşı çıktılar, Merkez Bankası’nın bile Aralık 2023 enflasyon hedefinin yüzde 58, 2024 için de yüzde 33’lük öngörüsü karşısında kabul edemeyeceklerini açıkladılar.

MEMUR-SEN MASADA ÇÖZÜMDEN YANA

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, dün (21 Ağustos 2023) yaptığı açıklamada, kamu işvereninden uzlaşmaya yönelik bir teklif beklediklerini söyledi. Ali Yalçın, sözlerini şöyle tamamladı:

“Nasıl daha önceki süreçlerde toplu sözleşme masası kamu görevlilerinin sorunlarını çözmenin en etkili yoludur dediysek; bugün de bu sözümüzün arkasında duruyor ve masanın sonuç üretme kapasitesini sonuna kadar zorluyoruz. Süreç devam ediyor, tüm bu gerçekleri dikkate alarak Kamu İşvereni ve Hükümetten yarın (22 Ağustos); aileleriyle birlikte 25 milyon kamu görevlisi ve emeklisini mutlu edecek ve Memur-Sen’e imza attıracak teklifi bekliyoruz.”

Bugün kamu işverenin yeni bir teklif getirmemesi ve uyuşmazlığın sürmesi halinde Kamu Görevlileri Hakem Kurulu devreye giriyor. Uyuşmazlığın bu kurula gitmesindeki yetkili sendika, en fazla üyeye sahip olduğu için sadece Memur-Sen’dir.

Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, 11 kişiden oluşuyor. Bu kurulun 7 üyesini Cumhurbaşkanı atıyor. Geriye kalan 4 üyenin ikisi Memur-Sen, biri Kamu-Sen, diğeri de KESK’in temsilcisidir.

Yani bu kurulda hükümet kesimi ağırlıklıdır. Ayrıca kurulun kararları da kesindir, itiraz hakkı yoktur. Grev hakkının olmadığı bu göstermelik toplu sözleşme görüşmeleri, zaten uzun yıllardır bir “orta oyunu” şeklinde devam etmektedir.

KESK’TEN ORTAK EYLEM ÇAĞRISI

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Eş Başkanı Mehmet Bozgeyik, bugün ya da daha sonraki süreçte Memur-Sen ve diğer kamu çalışanları sendikalarıyla birlikte ortak eylem çağrısında bulundu.

KESK Başkanı Bozgeyik, “Şu aşamada Memur-Sen’in, Kamu-Sen’in talepleri bize yakın duruyor. Birbirine yakın taleplerimiz olduğuna göre neden ortak bir mücadele yapmayalım? Memur-Sen, geçen dönemlerde işverenin teklifine yakın bir ücret artışına imza attı. Şu anda kamu emekçileri ve emekliler büyük bir ekonomik sıkıntı yaşıyor. Memur-Sen’in bir milyon üyesi var neden bunu harekete geçirmiyor” diye konuştu.

Bozgeyik, uyuşmazlığın Hakem Kuruluna gitmesini takiben, yani 22 Ağustos’tan itibaren sözleşme görüşmelerinin nihayete ereceği 30 Ağustos tarihine kadar ortak ve güçlü bir eylem yapılabileceğine işaret etti.

KESK Başkanı, “Memur-Sen’in tabanı da genel merkezlerine baskı yapmalı yoksa yine enflasyonun altında kalacak bir ücret artışı söz konusu olacak” dedi.

Memur-Sen, 18 Ağustos’ta 81 ilde basın açıklaması yaparak hükümetten “gerçekçi bir teklif bekliyoruz” dedi ama hiç öyle bir teklif gelmedi. Ricacı bir anlayışla sendikacılık yapılmaz. Emekçiler, üretimden gelen güçlerini kullanmadıkları, iş bırakmadıkları sürece işvereni etkileyemezler.

Memur-Sen, AKP iktidarı döneminde üye sayısında hızlı bir artış kaydetti, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve AKP iktidarını, seçimlerde, referandumlarda açıktan destekledi. “Yandaş sendika” sıfatını kazanan Memur-Sen, yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerine itibar ediyor ama grevsiz, gerçek toplu iş sözleşmesinin olmadığı bir ülkede “ricacı sendikacılık” da ancak bu kadar yapılabilir…


Atilla Özsever Kimdir?

1967 yılında Kara Harp Okulu’nu bitirdi. 12 Mart (1971) döneminde piyade üsteğmeni iken siyasi görüşleri nedeniyle ordudan çıkarıldı. 2.5 yıl cezaevinde kaldı. Daha sonra iktisat öğrenimi gördü, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yüksek lisans yaptı, doktorasını İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde tamamladı. 1974 – 2002 yılları arasında gazetecilik yaptı. 2003- 2011 yılları arasında da Maltepe Üniversitesi’nde kadrolu öğretim üyeliği görevinde bulundu. 2011 yılından itibaren de çeşitli üniversitelerde çalışma ekonomisi ve medya alanında dışarıdan dersler veriyor. “Tekelci Medyada Örgütsüz Gazeteci” ve “Mesele Teslim Olmamakta” isimli iki kitabı ile çeşitli kitap ve dergilerde yer alan makaleleri bulunuyor.