Meriç Nehri’ne atılan mülteciler: Hayatta kalanlar adalet bekliyor

45 mültecinin Meriç Nehri’ne atıldığı iddialarıyla ilgili Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, suç duyurusunda bulundu. Avukat Çelik, savcının istemesi halinde olayı açığa çıkartabileceğini söylüyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Yunanistan’dan Türkiye’ye iade edilen 45 kişilik mülteci grubunun Türk askerler tarafından Meriç Nehri’ne atıldığı iddiasıyla ilgili Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu.

Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi’nden Ahmet Baran Çelik, hukuki süreçle ilgili “Olayı açığa çıkarmak isteyen bir savcı için çok kolay bir dosya” dedi.

MÜLTECİLERİN MERİÇ NEHRİ’NE ATILMASINA SUÇ DUYURUSU

24 Ağustos’ta Suriyeli Abdulkerim ve beraberindeki 45 kişilik mülteci grubu, Meriç Nehri üzerinden Türkiye’den Yunanistan’a geçti. Burada yakalanıp gözaltına alındılar, bütün eşyaları alınıp botlarla Türkiye tarafına geri itildiler. Yaşadıklarını HDP Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu’na anlatan Abdulkerim, Türkiye tarafına geçtiklerinde bir komutanın emriyle mültecilerin askerler tarafından nehre atıldığını söyledi. Beraber atıldığı 2 kişiden haberi yok Abdulkerim’in. Boğuldular mı yoksa kayıp mı oldular, bilmiyor. Meriç Nehri’ne atılan 5 kişiyle Abdulkerim, Özgürlük için Hukukçular Derneği’ne (ÖHD) başvurdu. Avukat Ahmet Baran Çelik, dün ÖHD olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu ve şüphelilerin tespit edilerek, “insanlığa karşı suç, kasten öldürme, kasten öldürmeye teşebbüs ve kasten yaralama” suçlamalarıyla cezalandırılması istedi.

‘BİR MÜLTECİ ASKER TARAFINDAN VURULUP NEHRE ATILDI’

Toplam 6 mültecinin yaşadıklarını dinlediklerini ve 4’ünün vekaletini alarak suç duyurusunda bulunduklarını belirten Çelik, mültecilerin kendilerini güvencesiz hissetmekle beraber sorumluların cezalanması konusunda kararlı olduklarını anlatıyor. Çelik, konuştukları bütün mültecilerin ortak olarak aynı şeyi söylediğini ifade ediyor: "Bir komutan geldi, askerlere hepsini nehre atın dedi." İlk önce kadın ve çocukların gruptan ayırıldığını söyleyen Baran, mültecilerin beşerli gruplar halinde atılmaları nedeniyle farklı şeyler yaşadıklarını vurguluyor: “İlk atılan kişi, Lübnanlı Hıristiyan bir mülteci. Diğerlerinden daha farklı bir tipi ve giyim kuşamı olduğu için komutanın dikkatini çekmiş ve onunla konuşmuş. Hıristiyan olduğunu öğrenince darp edilmiş ve ilk o nehre atılmış. Ondan haber alamıyoruz. Muhtemelen kayıplardan bir tanesi de o. Bu olayı herkes görmemiş mesela.” Mültecilerle yaptığı görüşmelere göre Baran, 5 mültecinin ölü, sayısız kişinin de kayıp olduğunu dile getirdi. Hatta yüzme bilmediği için bir mültecinin kaçmaya çalıştığını ama asker tarafından vurulup nehre atıldığı iddiasını da paylaşıyor.  

‘GÖRGÜ ŞAHİTLERİ VAR’

Çelik, suç duyurusundan sonuç alabileceklerini düşünüyor, olayı açığa çıkarmak isteyen bir savcı için dosyanın çok kolay olduğunu söylüyor:  “Önemli olan husus şu, bu olaya tanıklık eden kişiler var. Yani askerleri görünce teşhis edecek görgü şahitleri mevcut. İş burada bize ve savcıya düşüyor. O gün görevde olan bütün askerlerin işleme tabi tutulması gerekiyor. Direnç gösterip üstünü örtmeye çalışırlarsa işimiz zorlaşır.” Olayın, Meriç Nehri hattında tam olarak hangi lokasyonda gerçekleştiği henüz net değil. Mültecilerin bölgeyi iyi bilmedikleri için bu konuda net bir şey diyemediklerini anlatan Çelik, yer tespiti yapılması halinde mültecilerin lokasyonu kolaylıkla gösterebileceğini dile getiriyor.

‘EDİRNE VALİLİĞİ KLASİK DEVLET REFLEKSİ GÖSTERDİ’

Edirne Valiliği de konuyla ilgili geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaparak "olayın varlığına ilişkin hiçbir sonuca ulaşılamadığını" açıkladı. Medyada yer alan haberlerin hatırlatıldığı açıklamada mültecilerin bölgede görevli jandarma komutanına dikkat çekmesine yönelik şu ifadeler kullanıldı: “1. derece askeri yasak bölgeler sınır birliklerimizin sorumluluğunda olduğu için jandarmanın bu bölge içerisinde görev ifa etmesi söz konusu değildir. Bu şekildeki iddiaların 27 Ağustos 2021 tarihinden itibaren sosyal medyada yer alması üzerine, herhangi bir başvurunun bulunmamasına rağmen, hem jandarma hem de sınır birliklerinin yetkilileri tarafından kendi sorumluluk alanlarıyla ilgili araştırma yapılmış olup, iddia edildiği gibi bir olayın varlığına ilişkin hiçbir sonuca ulaşılmamıştır.”

Valiliğin bu açıklamasını 'klasik devlet refleksi' olarak değerlendiren Çelik, “Daha taraflarla görüşmeden mültecilere sormadan, muhtemelen kendi personelleriyle dahi görüşmeden bir yalanlamaya gidildi. Biz buradan şunu anlıyoruz: Olayın üstü örtülmeye çalışılacak. Edirne özelinde bu gerçek ortaya çıktı. Olayın gerçekliğini ortaya çıkarmak ve adaleti sağlamak gibi bir niyet göremiyoruz. Bunu görerek ve kabul ederek hareket ediyoruz” şeklinde konuşuyor. Bundan sonraki hukuki sürece ilişkin olarak da Çelik, önümüzdeki hafta Edirne’ye giderek savcılık ile görüşme yapılacağını ve müvekkillerinin dinlenmesini ve keşif yapılarak bölgenin tespit edilmesini talep edecekleri bilgisini veriyor. Yer tespiti yapılmasının çok önemli olduğunun altını çizen Çelik, böylece o gün, orada görevli olan kişilerin de tespit edilebileceğini ifade ediyor.