Merkel'den Erdoğan'a veda hediyesi
AB zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a barış eli uzatıldı. Bu yıl yapılacak seçimlerden sonra görevi bırakacak olan Almanya Başbakanı Merkel, Türkiye'yle ilgili olumlu karar çıkması için çok uğraştı.
KÖLN - 24-25 Haziran tarihleri arasında Brüksel’de yapılan AB zirvesinde Erdoğan'la yola devam etmek için yeni bir dönem başlatıldı. Öncelikli olarak AB Zirvesi’nde Türkiye’ye 2024 yılına kadar yapılması planlanan 3 milyar euroluk mali destek kararı çıktı. Komisyon verilecek bu desteği “Birliğin stratejik çıkarınadır” diye formüle etti. Yani Suriyeliler Türkiye’de tutulmaya devam ettiği sürece AB para vermeye devam edecek.
Bu yardım her ne kadar mültecileri desteklemek için verilen bir para olarak ifade edilse de aslında Türkiye, bu paranın en azından bir kısmını doğu sınırını korumak için de kullanabilecek. Ayrıca Brüksel, Ankara'nın deniz sınırını da güvence altına almasını bekliyor. Sınır koruma ajansı Frontex'in son verilerine göre, Libya, Tunus ve İtalya arasında yasadışı sınır geçişleri bu yılın ilk beş ayında iki kattan fazla artarken, Türkiye-Yunanistan arasında yarıya indi.
Almanya Başbakanı Merkel’in şikâyet ettiği bir konu var, o da sığınma talebi reddedilenlerin Türkiye'ye geri dönüşlerinin hala yeterli düzeyde olmaması. Türkiye, 2016 mülteci anlaşmasında geri alımları kabul edeceğini taahhüt etmişti. O zamandan beri Yunanistan'dan sadece 2 bin 700 kişi geri alındı. Fakat Türkiye'den AB ülkelerine yaklaşık 30.000 korunmaya muhtaç mülteci yerleştirilmiş.
Buna rağmen zirveden Ankara’ya uzatılan barış eli bu kez oldukça cömertti. Zira Gümrük Birliği'ni genişletmek veya yenilemek için çalışmak istediklerini net bir biçimde belirttiler. Merkel ve Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, AB'nin Erdoğan'a doğru pozitif adım atmasının nedeninin Türkiye’nin Akdeniz’deki tansiyonu düşürmüş olmasına bağladı. Ancak tüm kamuoyu asıl nedenin Türkiye'nin mültecilerin bekçiliğini yapmaya devam etmeyi kabul etmiş olması olduğunu biliyor.
Angela Merkel ve Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, zirveden Türkiye ile ilgili olumlu kararlar çıkması için çok çalıştılar. Özellikle Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’la şahsen görüşerek, Türkiye'ye yönelik mümkün olan en büyük miktarda mülteci yardımı çıkması için onayını almayı başardı. Fransa'nın yanı sıra Ankara'yı eleştiren Yunanistan, Kıbrıs, Avusturya ve Belçika’nın da ikna edilmesi gerekti.
Türkiye’deki demokrasinin artık işlemediği, Anayasa Mahkemesi tarafından HDP'nin kapatılması başvurusunun kabul edildiği, 451 HDP’li isme siyaset yapma yasağı talep edildiği, tüm muhaliflerin baskı altına alındığı bir dönemde AB, Almanya’nın yoğun çabasıyla Ankara’ya önemli fırsatlar sundu.
Gümrük Birliği'nin genişlemesi her iki taraf için ekonomik büyümenin yolunu açacak; bu da herkesin asıl hedefine ulaşması anlamına geliyor. Gümrük Birliği yenilendiğinde Türkiyeli şirketler Avrupa'daki milyarca euroluk pazara daha kolay dâhil olacaklar. Özellikle tarım ve hizmet sektörlerine açılma, Türkiyeli şirketlerin tüm hizmet sektörlerinde Avrupalı şirketlerle rekabet etmesini sağlayacak. AB’ye girme hedefinden uzun zamandır vazgeçmiş olan Ankara’ya sunulabilecek en güzel teklif sunulmuş oldu.
Merkel ve hükümeti başta olmak üzere AB, LGBTİ+ hakları için Macaristan Başbakanı Orban’la kıyasıya kavga ederken Erdoğan ve hükümetinin LGBTİ+ hakları konusundaki sert tavrına sessiz kalmayı tercih etti. Rusya ve Belarus’un karşısına basın özgürlüğü için dikilen ve yaptırım uygulama kararını bir gecede alabilen AB, Erdoğan hükümetinin gazetecileri kriminalize etmesini, muğlâk bir biçimde ifade edilen ‘terör iddiası olması durumunda' basın kartlarının iptal edilmesi kararını, Türkiye’nin dünyada en çok tutuklu gazetecilerin olduğu ülkelerden biri olmasını söz konusu dahi etmeyebildi.
Merkel, Erdoğan'ın AB’deki en önemli desteği ve elbette Erdoğan da bunu biliyor. Merkel görevinden ayrıldıktan sonra Ankara için vize serbestisinin hayata geçirilmesi, Gümrük Birliği'nin genişletilmesi çok daha zor olacak. Bu nedenle de mülteciler ve geri kabul hala en önemli koz olarak duruyor. Buna bir de şimdi Afganistan’daki zorlu görevi Türkiye’nin üstlenmesi eklendi. Ankara bu nedenle elini biraz daha yükseltmeye çalışarak AB'nin verdiklerini yeterli bulmadığını, yarım kalan fasılların açılması gerektiğini de ifade ediyor. Konunun sadece mültecilere yardım parasına indirgenmesine yalandan da olsa kızıyor.