Mert Er Karagülle: İktidarla tam barışık bir baro başkanı olmamalı
'Güçlü baro' sloganıyla yola çıkan Avukat Mert Er Karagülle, "Baro başkanı, TBB başkanı her daim muhalif ama objektif muhalif olmak zorunda. İktidar kim olursa olsun..." diyor.
DUVAR - Dünyanın en büyük barosu olan İstanbul Barosu Genel Kurulu hafta sonu Haliç Kongre Merkezi'nde yapılacak. Baro, Genel Kurul ile yeni başkan ve yönetimini belirleyecek. Dokuz avukat grubundan adaylar baro başkanlığı için yarışacak. 51 bin 352 kişinin oy kullanacağı düşünülen baronun başkan adayları şöyle:
- Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adayı Filiz Saraç.
- İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi ve Önce Avukat Grubu'nun adayı Avukat Elif Görgülü.
- Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu Yükseliş Hareketi adayı olan Hasan Kılıç.
- Bağımsız Avukatlar Grubu'nun adayı Gülden Sönmez.
- Avukat Hakları Grubu'nun adayı Mustafa Gökhan Ahi.
- İstanbul Avukatlar Birliği adına Metin Uracin
- Avukat Mert Er Karagülle.
- Milliyetçi Avukatlar Grubu adına Hakan Çatak.
- Genç Hukuk Hareketi'nden Türkan Kara.
İstanbul Barosu seçimi öncesinde adaylarla görüştük. Söz sırası Avukat Mert Er Karagülle'de...
'İSTANBUL BAROSU'NUN SESİ ÇOK CILIZ ÇIKIYOR'
Baro başkanlığına neden aday oldunuz?
Avukatlık Kanunu’nun tanımıyla savunma; yargının kurucu unsurlarından birisi. Ancak, bu yasa değişikliğinde TBMM komisyonunda temsil edilen İstanbul Barosu şunu söyledi: “Savunma yargının sadece kurucu unsuru değil hali hazırda bağımsız kurumudur. Savunma olmazsa yargı olmaz. Savunma yargıda halkı, halkın hak arama özgürlüğünü temsil eder. Baro da savunmanın kurumudur.” İstanbul Barosu, tarihçesinde birçok kez toplumsal yönden çok önemli olaylarda tavrını hukuk devletinden, insan haklarından yana net biçimde koymuş ve aksi yöndeki çabaların karşısında dimdik durmuştur. Oysaki bugün rektörler bir gecede görevden alınırken, İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çekilme kararı verilirken, sansür yasası Meclis'ten geçerken, madende halen emekçiler can verirken İstanbul Barosu sessiz veya sesi çok cılız çıkıyor. Aynı durum yargının ve avukatların sorunları için de geçerli. Yeni veya kıdemli her avukat, kendini yalnız hissediyor. Baroyu yanında görmüyor. Tabii ki, yaşama yeni atılan genç avukat bu sancıyı daha fazla çekiyor, bunalıyor ve ne yazık ki psikolojik sorunlar ile başlıyor mesleğe, kaybediyoruz bazı arkadaşlarımızı. 1996-2000 döneminde yönetim kurulu üyesi ve genel sekreter olarak görev yaptığım dönemde Susurluk kazası, F tipi cezaevleri tartışması, deprem, ölüm oruçları gibi gelişmelerin hepsinde İstanbul Barosu bunların peşindeydi. Çözümün tam ortasındaydı. Bugünkü tablo beni bu nedenle rahatsız etti, ediyor. Benim gibi düşünen pek çok meslektaşımla birlikte bunu değiştirebileceğimize inandığım için adayım.
'İKTİDARI KULLANMA ANLAYIŞINDAN UZAK DURACAĞIZ'
Sizi diğer adaylardan ayıran özellik nedir?
Sorunlardan sadece birkaçını saydık. Buna karşılık, yöneticilerimiz veya yönetime aday olan meslektaşlarımız sorunu göstermekle yetiniyorlar. Buna “Sorunu fotoğraflamak” diyorum genellikle ama bu mecazi anlamda da olmuyor. Selfi çekip sorunu rafa kaldırıyorlar. Ve sorunun varlığından dolayı haklı olmakla yetiniyorlar. Sorunlar derinlemesine ve özgürce ele alınmıyor. Ben diyorum ki, problem çözme süreci, problemin kendisinden daha önemli. Hukuk ve yargı sorunları üzerine düşünürken ise, yaklaşım yöntemi pek çok konuda belirleyici olacak. İstanbul Barosu’nda yalnızca görünen soruna odaklanmayan, sorunun kaynağını da irdeleyen, özgür ve özgün fikirler üreten bir yaklaşıma ihtiyaç var. Bu yaklaşımın ortaklaşabileceği, verilerin en uygun şekilde değerlendirilebileceği, demokratik bir ortamda en fazla seçeneğin tartışılabileceği ve seçilen çözümlerin en güçlü biçimde hayata geçirilebileceği bir ortam oluşturacağız. İktidarı kullanma anlayışından uzak olacağız. Üretimi ve paylaşımı sürdürülebilir kılan bir baro yönetim olacağız.
'AVUKATLIĞIN YARGI İÇİNDE TANIMLANMASI GEREKTİĞİNİ KABUL ETTİRECEĞİZ'
Avukatların sık sık savunma alanında engellendiklerini duyuyoruz. Sizce savunmanın en önemli sorunları neler? Bu sorunlara ne tür çözümler öneriyorsunuz?
Başlangıçta dedim ki savunma yargının bağımsız kurumudur. Savunma olmazsa yargı olmaz. Savunma yargıda halkı, halkın hak arama özgürlüğünü temsil eder. Ancak; ülkemizde bu hep kağıt üstünde kalmıştır. Özellikle siyasi iktidarlar ve onlarla aynı anlayışa sahip yargı sistemi, savunmayı, avukatları yardımcı, hatta yargının dışında, daha da ileri gidelim bazen yargıyı engelleyici olarak görmüşlerdi. Esasında savunma olmasa yargıyı ne güzel yürütürüz düşüncesinde olmuşlardır. Biz savunmanın yargıdaki yerini hem yargı erkine hem de siyasi iktidara hatırlatacağız. Ancak bundan sonra mesleğimizin diğer sorunları çözülebilir. Avukatlığın sadece bir meslek olarak görülmeyeceğini, yargı içinde tanımlanması gerektiğini kabul ettireceğiz.
Şu an Türkiye'de yargının bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz. Yargının sorunları sizce nelerdir?
Yargı şu anda halk gözündeki güvenini yitirmiş durumda. Basına yansıyan ve mahallemizdeki bakkal dostumuzun merak ettiği bir yolsuzluk iddiasını bir tane cumhuriyet savcısı merak etmiyor. Çünkü güvencesiz, istenmeyen bir yere dokunup tayin edilebilir hatta meslekten atılabilir. Hakimlerimiz de aynı kaygıda, son dönemin sınavlarıyla siyasi ilişkilerle atanmışları bir kenara koyalım, o kapsamda olmayanlar da aynı savcılar gibi tedirgin. Hakimlik teminatı yok.
'İKTİDARLA TAM BARIŞIK BİR BARO BAŞKANI OLMAMALI'
Türkiye Barolar Birliği’nin eski Başkanı Metin Feyzioğlu Lefkoşa Büyükelçiliği’ne atandı. Yapılan bu atamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sayın Feyzioğlu, siyasi çizgisindeki değişimi TBB Başkanlığı'nı son döneminde ortaya koymuştu zaten. Baro başkanı, TBB başkanı her daim muhalif ama objektif muhalif olmak zorunda. İktidar kim olursa olsun... İktidarla tam barışık bir baro başkanı olmamalı, bu da bir halk adına kuvvetler dengesidir esasında. Sayın Feyzioğlu, önce muhalif konumunu terk etti, sonra da meslektaşlarının çoğunun gözündeki yerini. Ben hiçbir zaman kendisine yer ayırmadığım için, pişmanlık ya da aldatılmışlık hissi taşımıyorum doğrusu.
'STAJ DESTEK BİRİMİ KURACAĞIZ'
Stajyer avukatlarla ilgili bir çalışmanız var mı?
Stajyer arkadaşlarımız için stajın başlangıcından ruhsat aşamasına kadar kesintisiz rehberlik edecek Staj Destek Birimi kuracağız. Staj dönemi boyunca; sosyal güvence sağlanması ve devlet tarafından asgari ücret seviyesinde aylık ödenmesi konularında yasal/idari düzenlemenin hayata geçirilmesi için her türlü girişimde bulunacağız. Vekaletnamelerimize yapıştırdığımız pul uygulamasının amacı doğrultusunda, staj kredisi meblağının staj yapılan il koşulları da dikkate alınarak yükseltilmesi ve geri ödeme koşullarının iyileştirilmesi için TBB nezdinde her türlü girişimde bulunacağız. Staj Eğitim’i, Akademi projesi kapsamında yeniden organize edeceğiz.
Çoklu baro tartışmaları devam ediyor. İstanbul ve Ankara’da iki baro var. Bu konudaki görüşleriniz neler?
Bu konudaki görüşlerimi Gazete Duvar’da ayrıntılı olarak yazdım. Savunmanın kurumunu bölmek, siyasi iktidarın, savunmanın yargı içindeki konumunu güçsüzleştirme ya da kendine endeksleme projesidir. Yapay bir uygulama. Ve mevcut haliyle uygulanması hukuken olanaksız bir paradoks vardı. Ama Sayın Feyzioğlu yönetimi o konuda da bir direnç göstermedi.
'EKONOMİK TABLONUN SONUCU'
Avukat mesleğinde tartışma konusu olan bazı konular var. Bunlardan biri de tevkil (birini kendisine vekil etme) konusu. Çoğu avukat yerine başka bir avukatı göndererek iş yaptırıyor. Bunun karşılığında ise çok düşük ücretler ödeniyor. Binlerce avukat da bunu bir gelir kapısına dönüştürmüş durumda. Tevkil konusuna nasıl bakıyorsunuz, baro başkanı olursanız bu konuyu kurumsallaştırma gibi bir çalışmanız olur mu?
Atıf yaptığınız haliyle tevkil uygulaması, söyleşimizin en başında bahsettiğim ekonomik tablonun bir sonucu. Tanımladığımız ve hedeflediğimiz avukatlık anlayışında ne yazık ki etik sorunlar barındırıyor. Ama bu sorunu salt disiplin sorunu olarak ele alıp çözemezsiniz. Sistemsel sorunları düzeltmek zorundasınız. Biz de bir yandan Adli Yardım Büroları ile ki asıl işlevi halkın hak arama mekanizmasına katkı sağlamaktır yan olarak da genç meslektaşlarımız için bir iş ve deneyim alanı olacaktır, bir yandan da genç avukat-üstat avukat ilişkisi kurarak bu sorunu doğal yatağında çözeceğiz.
'SAVUNMA GÖREVİNE SAYGI DUYMAYI HERKES ÖĞRENECEK'
İstanbul Barosu'na başkan olursanız avukatların hangi sorunlarını dile getirmekte ısrar edeceksiniz?
Adliye içerisinde hakimin, savcının, icra müdürünün ve diğerlerinin psikolojik şiddetine, karakolda kolluğun psikolojik şiddetine zaman zaman fiziksel şiddetine, görevini yaparken özellikle karşı taraflardan gelen fiziksel şiddete, kimden ve nereden gelirse gelsin tacize, mobinge karşı biz varız diyeceğiz ve bu sorunla mücadele edeceğiz. Avukata daha doğrusu savunma görevine saygı duymayı herkes öğrenecek. Meslektaşlarımızı sağlık sorunları karşısında sosyal güvencesiz kalmasına izin vermeyeceğiz. Örneğin, kadın meslektaşlarımızın HPV aşılarını biz karşılayacağız ve onlar adına SGK ile biz mücadele edeceğiz. Özetle; avukatlar hiçbir sorunda yalnız kalmayacak ve biz bunları dile getirmekte, çözmekte ısrarcı olacağız.
- Rahim ağzı kanserine karşı kesin önleyici nitelikte olmasına karşın, ulusal aşılama programına alınmamıştır. Aşı bedellerinin SGK’den tahsili mücadelesini yükümlenerek, aşılama aralığında bulunan tüm kadın meslektaşlarımızın en az iki aşı olması için gerekli organizasyonu sağlayacağız ve aşıların bedelini karşılayacağız.
- TBB-SSYF kapsamı dışında kalan veya limiti aşan sağlık harcamaları için, İstanbul Barosu Yardımlaşma Sandığı’nı yeniden organize edeceğiz. Yardımlaşma Sandığı, tüm avukatlar tarafından bilinir kılınacak.
- Meslektaşlarımız, sağlık konusunda SGK, özel hastaneler ve diğer kurumlarla yaşadıkları uyuşmazlıklarda yalnız kalmayacak; uyuşmazlıkları önleyici, üstlenici girişimler yapacağız.