YAZARLAR

Mesele yangın değil, haysiyet yoksunluğu

Kim Grand Kartal Oteli katliamının müsebbibi? Bakmayın vaatlere, muhtemelen bu sorunun cevabını asla bulamayacağız. Haysiyetli bir şekilde özür dileyip istifa eden kimse de çıkmayacaktır. Maden ocaklarında, yurtlarda, orman yangınlarında, işçi cinayetlerinde istifa eden kimseye rastlamadığımız gibi...

İnsanlar herkesin gözü önünde linç edilmez, yakılmaz. Böyle bir vahşeti insanın aklı almaz, değil mi? Ama 2 Temmuz 1993'te, Mardin'de, bir çay bahçesinin televizyonundan Sivas'taki yangını, katliamı canlı olarak izledim. Birkaç kişi ile birlikte. Otelde yakılan insanların romanlarıyla, şiirleriyle, türküleriyle büyümüştüm. Memleketin yüz akı sanatçılar eninde sonunda kurtarılacak, diye düşünmüştüm. Öyle olmadı.
Sanatçılara yönelik linç girişimi ve sonunda otelin ateşe verilmesi süreci uzun sürmüştü fakat Ankara'dan Sivas'a kadar hiçbir yetkili kılını kıpırdatmamıştı. 33 şair, yazar, müzisyen, dansçı Madımak Oteli'nde yanarak, dumandan boğularak can vermişti.
Böyle bir vahşete imza atan güruha ilk tepkiler şöyleydi:
Başbakan ve DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, Madımak Oteli'nde yaşananların ardından, "Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir" demişti.
İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu ise Aziz Nesin'i hedef gösterdi: "Aziz Nesin'in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir."
Suçlu kim? Öldürülenler, yaralananlar.
Dava süreci yakınlarını kaybedenlerin acısını katladı. Sivas Katliamı Davası 20 yılın ardından 2014'te zaman aşımı gerekçesiyle kapatıldı.
Karar üzerine dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, "Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun" dedi.
Sivas katliamından sonra İzmir'de, Sivaslı inşaat işçisi bir gençle tanışmıştım. Sivas'taki katliamdan dolayı ağabeyi cezaevindeydi ve bu genç, katliamı savunuyordu. İşte, insan severek ve umudunu koruyarak yaşadığı memlekette, bu fütursuz, bağnaz, vahşi cesaret nedeniyle kendisini bir mengenede hissediyor.

*

2016'da, Adana Aladağ'da bir tarikat yurdunda en küçüğü 6 en büyüğü 13 yaşında 11 kız çocuğu yanarak öldü.
Yurtta çıkan yangınla ilgili hazırlanan raporda, yangının elektrik panosundan çıktığı, yanıcı özellikteki ahşap merdiven ve halı kaplama nedeniyle alevlerin yurdun üst katlarına çıktığı, yangın merdiveninin kilitli olduğu belirtiliyordu. Binada 11 çocuğun yanı sıra bir eğitmen de ölmüştü.
Tarikat yurdundaki yangınla ilgili davada 3 yılın sonunda karar çıktı. Sanıkların cezaları ölüme sebebiyet vermekten değil, görevi kötüye kullanma suçundan hükme bağlandı. Çocuklar öldürülüyor ve birileri her defasında paçayı kurtarmanın yolunu bulabiliyor. Paçayı kurtaran insanlarla aynı havayı teneffüs etmek, an geliyor insanı nefessiz bırakıyor.

*

Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde başlayan ve Mardin'in Mazıdağı ilçesine yayılan yangınlarında 15 kişi öldü. 78 kişinin etkilendiği yangında yüzlerce küçük baş ve yük hayvanı da ya yaralandı ya da telef oldu. Çiftçilerin ürünleri heba oldu. Yangını söndürmek için helikopter yoktu. İtfaiye ve yıllardır kayyım yönetiminde bulunan belediyeler yangını söndürmekte yetersiz kaldı.
Yangın elektrik tellerinden mi yoksa çiftçilerin anız yakması sonucu mu çıkmıştı? 15 insanın yanı sıra yüzlerce hayvan ölmüş ya da yaralanmış, binlerce dönüm arazide ürün yanmış ve yangın neden çıktı, öyle mi? Nasıl kısır, manasız, acımasız bir tartışma. İnsan, işte böyle tartışmalarla yitiriyor geleceğe dair umutlarını.

*

2024'te İstanbul’un Beşiktaş ilçesindeki Masquerade adlı gece kulübünde çıkan yangında 29 kişi hayatını kaybetti. Gece kulübü tadilattaymış ve fakat kulübün yöneticileri ücretsiz izinde olan çalışanları tadilat işinde çalıştırmak konusunda bir beis görmemiş. Yangında öldürülenlerin bir kısmı, normal koşullarda izinli olması gereken garson, komi ve diğerleri. Hayatını kaybedenlerin yakınları, ücretsiz izindeki çalışanların işini kaybetme korkusuyla orada bulunduğunu ifade etmişlerdi.
Bir binanın alt katındaki büyük kulüp, anlatılanlara göre labirenti andırıyor ve yangın gibi bir felakete davetiye çıkaran eksikliklere sahipmiş. İnsan canı mevzubahisse ihmallerin mutlaka vicdansızlıkla bir ilgisi vardır. Ne vakit bu kadar vicdansız oldu memleket? Hep mi böyleydi?

*

Diyarbakır'da kış kurak geçiyor. Bırakın kar yağışını, doğru dürüst yağmur bile yağmadı. Bolu'da kar var. Okullar ara tatildeyken hali vakti yerinde olanlar çocuklarını da alıp kar manzarasının tadını çıkarıyor. Felaketin yanıbaşlarında olduğunun farkında olmadan.
Bolu'da, Grand Kartal Otel'de çıkan yangında 78 kişi öldü. Yangınları ve yangınlarda ölenlerin hatırlanmasına ol sebep bu feci hadisedir, katliamdır.
Günlerdir ihmaller konuşuluyor. Konuşulsun ve kimsenin gözünün yaşına bakılmasın. Çünkü otelde çocuklar, üç kuruşa çalıştırılan genç kadınlar öldürüldü.
Suçlu (fail) aranıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Bolu İl Özel İdaresi, Bolu Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ve Otel işletmesi, yangın sistemleri ve tadilatlarından sorumlu mimar ve mühendisler, bakım, onarım ve denetiminde görevli yapı denetim ve işletme yetkilileri… Kim Grand Kartal Oteli katliamının müsebbibi? Bakmayın vaatlere, muhtemelen bu sorunun cevabını asla bulamayacağız. Haysiyetli bir şekilde özür dileyip istifa eden kimse de çıkmayacaktır.
Maden ocaklarında, yurtlarda, orman yangınlarında, işçi cinayetlerinde istifa eden kimseye rastlamadığımız gibi...
Ahmet Davutoğlu hem Kültür ve Turizm Bakanını hem de Bolu Belediye Başkanını istifaya davet etti. Memleketin mümtaz siyasetçilerinden biri olarak böyle haklı bir talepte bulunabilir elbette. Fakat insanın aklına geliyor ve soramadan edemiyor işte: Sayın Davutoğlu, sizin başbakanlığınız döneminde Ankara'dan Suruç'a bombalar patlarken, Diyarbakır’dan Cizre'ye insanlar bodrumlarda katledilirken siz neden istifa etmediniz? Süreç tam da istediğiniz gibi mi ilerliyordu yoksa büsbütün inisiyatifsiz mi kalmıştınız?
Memlekette istifa etme geleneği yok, hepimiz biliyoruz. Nitekim sorumlu konumundaki insanların suçu diğerine atmak konusunda ne denli mahir olduğuna Grand Kartal Oteli katliamında da tanık oluyoruz. Sımsıkı sarıldıkları koltukları bırakmadan, ustaca top çeviriyorlar. Olan memleketin çiftçisine, işçisine, yazarına, hali vakti yerinde olanına, yoksuluna oluyor. Memleketin yetkili ve etkili şahsiyetleri ayrım gözetmeksizin insanların öldürülmesine göz yumuyor ve zerre haya duymaksızın ölümleri mukadderata havale ediyor. Ölen, öldüğü ile kalıyor.
Velhasılıkelam, memlekette mesele yangın değil, liyakatsizlik, vurdumduymazlık, fütursuzluk ve maalesef bütün bunları besleyen haysiyet yoksunluğu.


Vecdi Erbay Kimdir?

Mardin, Şenyurt doğumlu. Üniversite eğitimini tamamlayamadı. Çeşitli dergilerde yazıları, şiirleri, öyküleri yayımlandı. On yıla yakın bir süre Özgür Gündem gazetesinin kültür sanat editörlüğünü üstlendi. Çeşitli yayınevlerinde çalıştı. Yayımlanmış iki şiir kitabı var: Kuşkular Zamanı (Toplumsal Dönüşüm Yayınları, 1997), Yaz Sayıklamaları (Piya Kitaplığı, 2003). Öykü kitabı Masalın Ölümü, 2006 yılında Agora Kitaplığı'ndan çıktı. İnatçı Bir Bahar-Kürtçe ve Kürtçe Edebiyat derleme kitabı Ayrıntı Yayınları’ndan 2012’de çıktı. Şiir: Görülmüştür, Türkiye Barışını Arıyor, General Electric -Halil İncesu karikatür albümü yayıma hazırladığı kitaplardan birkaçı. Diyarbakır'da yaşıyor ve Gazete Duvar bölge temsilcisi olarak çalışıyor.