YAZARLAR

‘Meslek öğrenirken’ ölünür mü?

Siyasette normalleşme konuşuluyor ya hani aylardır. “Oluyor”, “olmuyor”, “yarıda kaldı”, “devam eder mi” diye… Gayet de normalleşmiş, normal normal devam eden bu işte: Çocukları ‘meslek öğrenirken’ ölen bir ülke!

Sadece kelimeleri yan yana dizdiğinizde bile ortaya çıkan çelişki büyük:

“Mesleki Eğitim Merkezi kapsamında çalışırken öldü…”

15 yaşında, 16 yaşında, 17 yaşında…

Hikayelerini günlerdir Osman Çaklı’nın kaleminden okuyorsunuz. 

Hikayelerini ve yarım kalan hayallerini...

‘Hikayesi’ ne olur ki o yaşta çocukların?

Doğmuşlar, okula gitmişler, ölmüşler!

‘Mesleki Eğitim Merkezi’nde…

Meslek öğrenilirken ölünür mü? Ölünürse de, ‘ölmüş işte ekmek davası ne yapalım’ denilip geçilir mi?

Geçiliyor!

Her gün yeniden okuyoruz, öğreniyoruz ki bu böyle…

Siyasette normalleşme konuşuluyor ya hani aylardır. “Oluyor”, “olmuyor”, “yarıda kaldı”, “devam eder mi” diye… Gayet de normalleşmiş, normal normal devam eden bu işte: Çocukları ‘meslek öğrenirken’ ölen bir ülke!

Ve onların ölüm haberlerinde bazen isimleri dahi olmuyor, canlarının peşine düşen bile bulunmuyor. 

Yıllardır reform üstüne reform, bakan üstüne bakan değiştirilen Milli Eğitim’den çıt yok: ‘Mesleki eğitim’ tam gaz devam!

Aileler çoğunlukla çaresiz, çocuğu ‘işçi’ edilirken ‘yok’ diyememişler ki, şimdi arkalarından onların davalarını sürdürüp sonuç alabilsinler…

Ki çare olsa zaten baştan buna engel olmazlar mıydı?

“Eli iş tutsun da yarın aç kalmasın” dediklerinde ne kadar çaresizlerse, çocukları ölüp gittikten sonra da öyle işte…

Çocukların ucuz iş gücü olarak sömürülmesi, uzun saatler boyunca, güvencesiz ve düşük ücretler verilerek çalıştırılması normalleşemez.

Normalleşmemeli…

Değil siyasetin normalleşmesi, bir yılda 9 çocuğunu çalıştırarak öldüren bir ülkede, geri kalan hiçbir şey ‘normal’ olamaz…

Beyoğlu Belediyesi, Hükümet Konağı'na giriş engellendiği için çadırda hizmet veriyor. 

Kaymakamlık belediyeye ‘çık’ der mi?

Beyoğlu’nda demiş!

Belediye ile kaymakamlığın ortaklaşa kullandığı vakıf malı binadan belediye atılmış

Belediye de çadır kurmuş ki boşaltılan birim hizmete devam edebilsin. Vatandaş ve aynı zamanda ‘seçmen’ tabii, elde evrak çadıra!

İstediğin kadar ‘Beyoğlu’nda seçimi CHP değil AK Parti kazansa da belediye orayı boşaltacaktı’ de artık. İktidarın neden iki dönem ve üç seçimdir İstanbul’u kaybettiğini bundan daha net anlatan örnek bulunur mu?

Belediyenin mekanını bozmanın faturasını halkın ödeyeceğini öngöremeyen bir merkezi iktidar, böyle akıllarla seçim kaybedebileceğini nasıl öngörsün!

CHP’nin herhangi bir sözcüsünün yapacağı herhangi bir açıklama meseleyi bu kadar net ortaya koyamazdı herhalde…

Anter Anter

Musa Anter’i anarken giden Anter Anter…

Vecdi Erbay dün Gazete Duvar yayınında anlattı Musa Anter’in oğlu Anter Anter’in babasının öldürülmesinden 32 yıl sonra ve aynı günde bu dünyadan çekip gidişini. 

Bir yerde, ‘futbol ilgisi’ni de hatırlatarak.

Futbolla ilgilenecek, eğitim görecek, siyaset yapacaktı belki babasıyla birlikte. Ama işte baba hapiste, kendi yurtdışı sürgününde geçen uzun yılların ardından birbirine doyulamadan, hasret giderilemeden, babasının son yolcuğunda bile bulunulamadan geçip giden bir aile öyküsü…

Anter Anter'in ablası Rahşan Anter ve yakınları taziye evine giderken. 

Ülke aydınının çilesi, ölümünün üzerinden onlarca yıl geçtikten sonra da devam ediyor.

72 yaşında öldürülen Musa Anter’in oğlu Anter Anter, 79 yaşında ve aynı günde dünyayı bırakıp giderken bir kez daha anlatmış oldu!