MESS'in önerdiği zam oranına tepki: Bıçak kemikte, işçi öfkeli
İşçiler, MESS’in önerdiği yüzde 60 zam önerisini kabul etmedi. Geçinemediklerini anlatan işçiler fabrikalarda öfkenin büyüdüğünü ve grev talebinin yükseldiğini belirtiyor.
İSTANBUL - Türkiye genelinde 140 binden fazla metal işçisini ilgilendiren toplu pazarlık masasında, Metal Sanayicileri Sendikası’nın (MESS) yüzde 35’lik teklifi kabul görmedi. 17 bin 2 TL olarak belirlenen asgari ücretin ardından sendikaları tekrar masaya davet eden MESS, bu kez teklifini yüzde 50 olarak güncelledi ancak bu teklif de kabul görmedi. Uyuşmazlık sonrası yapılan üçüncü toplantıda MESS tarafı, teklifini yüzde 60 olarak revize etse de masada bir kez daha anlaşma sağlanamadı.
Metal işçilerinin yoğunlaştığı Bursa ve Kocaeli gibi işçi havzalarında, Türk Metal ve Birleşik Metal İş sendikaları, örgütlü oldukları fabrikalarda uyarı eylemlerine başladı. Peki, işçiler MESS'in teklifini neden kabul etmedi? işçiler bu soruya yanıtı kendi yaşamlarından verdikleri örneklerle anlatıyor.
12 YILLIK İŞÇİ VERGİ KESİNTİSİYLE 11 BİN LİRA MAAŞ ALIYOR
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) hazırladığı raporlara göre Türkiye’de asgari ücretle çalışanların sayısı yüzde 50’ye yaklaştı. Asgari ücretin son yıllarda yaygın ücrete dönüşmesi, işçilerin de en çok rahatsız olduğu sorunlardan biri olarak öne çıkıyor. Metal sanayide bundan 10 yıl öncesine kadar yaklaşık iki asgari ücret tutarında maaş alan işçiler, bugün asgari ücretin yalnızca birkaç bin lira üzerinde maaş alıyor. Yüksek enflasyon nedeniyle alım gücünün düştüğü Türkiye’de işçiler, insani ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandıklarını anlatırken bunun da büyük bir öfkeyi biriktirdiğini söylüyor.
Yüz binlerce işçiden biri olan ancak bütün işçilerle hikayesinin ortak olduğunu anlatan 26 yıllık emekçi Okan D., son 12 yıldır Isuzu’da çalışıyor. Okan D.’ye göre metal işçisi en çok ‘kıvrandığı’ dönemi yaşıyor. Nedeni ise enflasyondan ötürü alım gücünün düşmesi. Isuzu’da 12 yıllık bir işçinin saat ücretinin 66 lira olduğundan söz eden Okan D., maaşının 15 bin lira olduğunu ancak bunun da vergi kesintileriyle 11 bin liraya kadar düştüğünü belirtiyor.
BORÇLANARAK YAŞIYORLAR
Ancak bu durum her fabrikada aynı değil. Hyundai ve Toyota gibi fabrikalarda aylık ücretler 30 bin liraya kadar çıkabiliyor. Okan D., üyesi oldukları sendikaya ilettikleri talebin, 30 bin TL civarında olduğunu kaydederek geçinemediğini şöyle ifade ediyor:
“Patronlar, bizim hayal edemeyeceğimiz paralar kazandılar. Ölçüsüz bir fark var arada. TÜİK’in açıkladığı enflasyonun yalan olması nedeniyle bu ücretlere mahkûm edildik. Patronlar istiyor ki biz ucuz işçilik yapalım, onlar karlarına kar katsın.”
‘FABRİKADAKİ YEMEĞİ EVE GÖTÜREN VAR’
Pek çok işçiden farklı olarak kendi evinde yaşadığı için şanslı olduğunu sözlerine ekleyen Okan D., Türkiye’de herhangi bir işçinin kirada yaşayamayacağına vurgu yapıyor:
“Gebze’de 10 bin liranın altında kira yok. Şu koşullarda şanslı olan işçilerden biriyim. Biz iki kişi yaşıyoruz, ona rağmen en düşük ısı ayarında doğal gaz kullandığımız zaman bin liranın altında fatura gelmiyor. Haftalık pazar alışverişimiz 600 liranın altına düşmüyor. Eskiden çuvalla aldığımız patatesi şimdi taneyle alıyoruz. Market alışverişiyle birlikte 3-4 bin lira harcıyoruz ayda. İş yerinde öğle yemeğinde çıkan yemeği eve götürenler var. İnsanlar bunu neden yapsın, geçinemediği için yapıyor. Geçimimizi kredi kartıyla sağlıyoruz. Yani bu bahsettiklerim sadece temel insani giderlerin kısılmış hali.”
‘YARATTIĞIMIZ DEĞERDEN PAY İSTİYORUZ’
MESS’in tavrı nedeniyle grevin artık güçlü bir seçenek olarak masada olduğuna işaret eden Okan D,. işçi ücretlerinin 10 yıl öncesine göre değişimini şöyle örneklendiriyor:
“Bakın bundan 10 yıl önce fabrikadan emekli olan bir işçi kıdem tazminatı ile ev ya da araba alabiliyordu. Hatta cebine para bile kalıyordu. Ben 26 yıllık işçiyim, bugün emekli olsam en kötü arabayı bile alamam. Biz artık insanca yaşamak istiyoruz. İstediğimiz işe yeni başlayan bir işçinin 30 bin lira alması. Bizim emeklerimizle yaratılan değerden pay istiyoruz. Patronlar bu parayı çok rahat verebilirler. Şirketimizin geçen yıl açıkladığı kar oranı 2023’ün ikinci çeyreğinde yüzde 250 arttı. Ancak bize masada önerdikleri ilk oran yüzde 35 oldu. Taleplerimiz kabul edilmezse grev uzak değil. Fabrikalarda öfke büyüyor. Grev açıktan konuşulur hale geldi. Biz kazanamayacaksak patron da kazanmasın. Herkes grev çadırını bekliyor. Haysiyetimizi koruyacağız.”
‘ÇOCUKLARIMIN MASRAFINI KARŞILAMAKTA ZORLANIYORUM’
12 yıldır Isuzu işçisi olan Erkut A. ise iki çocuk babası. Çocuklarının masraflarını karşılamakta zorlandığını anlatan Erkut A., anaokuluna giden çocuğunun bir etkinliğe katılması için 400 lira istendiğini ancak ödeyemediğini söyledi. Erkut A., “400 lira bu zamanda baktığınızda para değil. Ancak ‘unuttum’ diyerek yalan söylemek durumunda kaldım” dedi.
‘BİR KİLO ALDIĞIM PEYNİRDEN 100 GRAM ALABİLİYORUM’
İşe başladığı tarihlerde 10 yıllık fabrika işçilerinin iki asgari ücretten fazla maaş aldığını hatırladığını sözlerine ekleyen Erkut A., “O zamanlar bizden daha tecrübeli olan arkadaşlarımızın aldığı maaşları ilerde biz de alırız diye düşünüyorduk. Ancak asgari ücret seviyesinde kaldık. İki yıl önce toplu sözleşme imzaladığımızda ekmek 2 liraydı, şu an 8 lira. 20 lira seviyelerinde olan beyaz peynir 300 liraya dayandı. Önceden bir kilo aldığım peyniri artık 100 gram alıyorum” diyerek geçim zorluğunu anlattı.
‘ARKADAŞIM YANIMDA AĞLADI’
Çalıştığı fabrikada ürettikleri araçların satışıyla ilgili değişimi de anlatan Erkut A., 400 bin TL’ye satılan bir otobüsün bugün 6 milyon TL’ye satıldığını ifade etti:
“Patronlar enflasyon karşısında ezilmedi. Çarkı çeviren bizler ezildik. ‘Aç eşek kurttan korkmaz’ derler ya biz o durumdayız. Aylık kahvaltı sadece 4 bin lira. Bu en ucuz harcamayla yapılan kahvaltı bakın. Kiraların 20 bin liraya kadar ulaştığı yerlerde, bu maaşları alan bir işçi nasıl yaşayacak? Geçen hafta arkadaşım yanımda ağladı. İnsan Kaynakları ile görüştüm. ‘Vicdanınız rahat mı?’ diye sordum. Bizler geceleri rahat uyuyamıyoruz. ‘Haklısınız’ dediler. Onlar çocuklarını istedikleri okullara gönderiyorlar. Bunların hepsi bizim emeğimizle oluyor. Gece kulüplerinde eğleniyorlar. Biz çalışmazsak hiçbir şey yapamazlar.”
ZAM TALEBİNE ‘FABRİKANIN KASASININ ANAHTARINI SİZE VERELİM’ YANITI
İşçiler, saat ücretlerine yüzde 140, sosyal haklarına ise yüzde 450 zam talep ediyor. Bu taleplerin kulağa ‘uçuk’ geldiğini ancak gerçeğin farklı olduğunu ise yine Erkut A., şu sözlerle anlattı:
“İnsan Kaynakları bize ‘fabrikanın kasasının anahtarını size verelim!’ dedi. Biz kasayı değil, pastanın diliminden pay istiyoruz, dilimi de değil. Yeni başlayan bir işçi 30 bin TL maaş almalı. İşçiler bir saatte bir aylık maaşını çıkarıyor. Grevden başka çaremiz yok.”