Millet İttifakı nedir ne değildir?
Millet İttifakı tam da Erdoğan’ın söylediği gibi “5 benzemezden” oluşuyor... Bileşenlerinin parlamenter sisteme geçtikten sonra en büyük rakiplerinin kendileri olacaklarını da unutmamak lazım...
Sedat Bozkurt*
Millet ittifakı 3’ü mevcut 3’ü de katılma potansiyeli yüksek 6 partinin adıdır diyerek yazıya başlayalım. Başka partiler de katılabilir bu seçim ittifakı modeline ama biz parlamento çatısı altında bir araya gelerek parlamenter sisteme dönüş için Anayasa değişikliği metni hazırlayan partileri millet ittifakı bileşenleri olarak adlandıracağız. Çünkü sonuçta, olası seçimler sonrasında parlamento zemininde gündeme getirecekleri ve altında imzaları bulunan mutabık kalınmış bir Anayasa değişikliği teklifleri mevcut.
Millet İttifakı'ndan önce onun kurulmasına neden olan Cumhur İttifakı'na bir bakalım. Çünkü sonuçta Millet İttifakı bir tercih değil, yeni sistem nedeniyle AKP’nin MHP ile oluşturduğu ittifakın getirdiği bir zorunluluktur.
Cumhur İttifakı'nda işler kolay. Devlet yönetimindeki tek kişiye karşılık Cumhur İttifakı'nda karar alma ve uygulama sürecinde 2 kişi var. MHP lideri Devlet Bahçeli ile AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan bu ittifakın her şeyi. Herhangi bir kurul veya sürece gerek kalmaksızın bir araya gelerek muhtelif konularda mutabık kalabiliyorlar. Mutabık kaldıkları konuları kamuoyu ve seçmenleriyle birlikte parti yöneticileri ve parti organlarında yer alanlar da aynı zamanda, bu ikili tarafından yapılan açıklama ya da basın aracılığıyla öğreniyorlar. Cumhur İttifakı politik olarak yelpazenin hayli sağından en uçtaki sağına kadar bir alanı ifade ediyor. Çok kalın sağ bir siyaset, 80 öncesinin milli cephe hükümetlerinden daha fazla sağ.
Millet İttifakı tam da Erdoğan’ın söylediği gibi “5 benzemezden” oluşuyor. Bu 5 benzemezi bir araya getirme başarısı doğal olarak Erdoğan’a ait. Bunu senkronize işletme, başarılı sonuç alma ve devam ettirme başarısı da kuşkusuz CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na. Bu ittifakın böyle başarıyla işleyip sonuç alabileceğini öngörseydi Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne herhalde geçmezdi.
Sonuçta Millet İttifakı önüne seçimde iş birliğini koymuş bir ittifak modeli. Politik olarak siyasi yelpazede konumlandıkları yerler de birbirinden farklı siyasi partilerden oluşuyor. Nitekim bu farklılık muhtelif günlük siyasi tercih ve söylemlerde kendini gösteriyor. İstanbul Sözleşmesi gündeme gelince Saadet Partisi ayrışıyor, yurtdışına asker tezkeresi gelince İYİ Parti ile CHP ayrışıyor. Ama bu ayrışmalar ittifakta sıkıntı yaratmıyor çünkü bütün bu politik tercih ve tartışmalar seçim için bir araya gelmiş olan ittifakı etkilemiyor. Partiler bu ayrımın farkındalar. Millet İttifakı siyasi yelpazenin merkez solundan en sağına kadar hayli geniş bir alanı kaplıyor. Bu tabanda çok geniş bir temsili sağlarken karar alma ve uygulamada ciddi sıkıntılar da yaratıyor. Millet İttifakı partilerinde işleyen parti organları ve karar alma süreçleri mevcut. İYİ Parti ile CHP kongrelerinde parti yönetimi oluşurken buna tanıklık yaptık. SP’de Oğuzhan Asiltürk meselesinde parti içinde farklı görüşlerin dile getirilebildiğini gördük. Yeni kurulan partilerde de benzer tablolar var.
Millet İttifakı'nın bu özelliği hayati kararlarda da kendini gösteriyor. 24 Haziran 2018 seçimleri öncesinde çatı aday meselesinde Meral Akşener’in tavrı buna iyi bir örnektir. Yerel seçimler öncesinde bazı il ve ilçelerde gösterilen adaylar da buna eklenebilir. Öte yandan Cumhur İttifakı'nda bu tür sorunlar hiç yaşanmamıştır. Hatta MHP, önümüzdeki seçimlerde AKP’den önce hem de hiçbir organında görüşüp karara bağlamadan Cumhurbaşkanı adayını Erdoğan olarak açıklamıştır. Oysa Millet İttifakı'nda hala cumhurbaşkanı aday profili ve belirleme yöntemi tez olarak dillendirilmektedir.
Millet İttifakı bileşenlerinin parlamenter sisteme geçtikten sonra en büyük rakiplerinin kendileri olacaklarını da unutmamak lazım. Meral Akşener başbakan olacağını ilan etti. Bunun için seçimden birinci parti olarak çıkması gerekiyor. Oysa birinci parti olma iddiası olan bir başka parti de CHP. Dolayısıyla İYİ Parti ile CHP, parlamenter sistemin potansiyel rakipleridir. Aynı tabana yaslanan SP, Gelecek ve Deva için de aynı denklemi kurabiliriz.
Millet İttifakı içinde de özellikle cumhurbaşkanı adaylığı öncesinde “ön almaya yönelik” bazı hamlelere tanıklık yapıyoruz. Meral Akşener’in ortaya çıkıp “ben başbakan olacağım, cumhurbaşkanlığına aday değilim” demesi buna bir örnek. Ardından “Kılıçdaroğlu aday gösterirse Mansur Yavaş’ı da Ekrem İmamoğlu’nu da destekleriz” dedi ama buradaki Kılıçdaroğlu detayının altını da kalınca çizdi. Sonra Kılıçdaroğlu her iki belediye başkanının aday olmaması gerektiğini söyledi. Bahçeli sürpriz bir biçimde devreye girdi, Mansur Yavaş’ın adını dillendirerek konuşulmasını sağladı, Akşener, İstanbul’da bir programda İmamoğlu’na “cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de çok çalışacaksın” diyerek tartışmalara onu dahil etti. Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, son dönemde arasının iyi olmadığı bilinen Abdullah Gül’ü ziyaret edeceğini, ne kadar gerekli olduğu tartışılır bir şekilde canlı yayında ilan etti ve 3 saat görüştüğünü uzun uzun anlatarak tekrar çatı adayı meselesine Gül’ü de dahil ederek tartıştırdı. Ardından Gül’ü Temel Karamollaoğlu ziyaret ederek tartışmayı genişletti.
Millet ittifakında “güven” öncelikli olarak tarif edilen cumhurbaşkanı adayı profilinde Kılıçdaroğlu hep bir adım öne çıkıyor. Kılıçdaroğlu da bir paratoner gibi, tartışmaları üzerine çekerek absorbe etmek için bu mevzisini muhafaza ediyor. Karamollaoğlu ile Akşener’in, Kılıçdaroğlu için kurdukları övücü cümleleri de dikkate almak gerekir. Ama bütün bu “aday kim olacak” tartışmalarına karşın millet ittifakı, cumhurbaşkanı adayı özelliklerine ilişkin biraz yol almış gözüküyor, mutlak olmamakla birlikte.
Parlamenter sisteme dönüş için temel ilkeleri belirleyen 6 muhalefet partisi temsilcisinin yaklaşık 2 aydır sürdürdükleri çalışmaya 14 Aralık'ta nokta konulacak. Yaklaşık 70 başlıkta varılan uzlaşmayı içeren rapor daha sonra genel başkanlara sunulacak. Genel başkanlar bu metinde itiraz ettikleri nokta yoksa bunu açıklayacaklar. Parlamenter sisteme dönüş için anlaşan millet ittifakı bileşenlerinin toptan bir anayasa yapmak için masaya oturdukları zaman aynı biçimde anlaşacaklarından emin olamayız. Mesele de tam bu. Millet İttifakı önüne koyduğu ve sınırları net olan meselelerde birlikte hareket etme yeteneği olan bir ittifaktır. Seçim için kurulan ittifaka seçim sonrası potansiyel koalisyon ortakları denilebilir kuşkusuz. Ama bunun sağlanmasının, Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nde zorunluluk olarak kurulan seçim ittifakı kadar kolay olmayacağı da açıktır.
Not olarak düşmek lazım, yerel seçimlerde ittifak dışında kalmasının daha yararlı olacağı düşünüldüğü için SP, millet ittifakında yer almadı. Dışarıdaki varlığıyla Millet İttifakı'nı destekledi. 3. Bir ittifak olarak HDP’nin de Millet İttifakı yörüngesindeki çok da organize olmayan politik katkısının halen bir biçimde devam ettiğini unutmamak gerekir. Kaldı ki Parlamento'da anayasa değişikliği için de en az cumhurbaşkanlığı seçimi için olduğu kadar HDP’ye Millet İttifakı'nın ihtiyacı olacaktır.
*Gazeteci