Mısır Çarşısı patlamasında 25 yıldır giderilmeyen kuşku: Davanın seyrini akrabalık bağları mı belirledi?
25 yıldır süren Mısır Çarşısı davasının 'terör davası'na dönmesinin arkasında büfe sahiplerinin dönemin Tarım Bakanı ve dönemin İstanbul Emniyet Müdürü ile ilişkilerinin etkili olduğu ileri sürülüyor.
DUVAR - İstanbul'un tarihi ve turistik bölgesi Eminönü, 9 Temmuz 1998'de patlama sesiyle sarsıldı. Ortalığı savaş alanına çeviren patlama, Mısır Çarşısı'nda bulunan Ünlüoğlu Büfe'de meydana gelmişti. 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin yaralandığı bu patlama, tam 25 yıldır süren bir 'terör saldırısı' davasına dönüştü. Davanın yeni duruşması ise yarın görülecek.
İÇİŞLERİ BAKANI: BOMBA BULGUSU YOK
Dönemin İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu'nun Milliyet gazetesinde yayınlanan sözleri, patlamada bir terör şüphesi olmadığına işaret ediyordu. Patlamanın olduğu bölgeyi gezen Bakan Başesgioğlu, uzmanlardan aldığı bilgileri kamuoyuna şu şekilde duyuruyordu:
"Uzmanlar, elbise parçalarını laboratuvarlarda inceledi. Şu ana kadar onların şifahen verdikleri bilgiye göre herhangi bir bomba konusunda bulgu yok… Üzerinde yoğunlaşılan şey, gaz kaçağından dolayı yoğunlaşan gazın patlaması neticesi bu infilak meydana geldiği yolundadır"
Sekiz bomba uzmanı, yaptıkları incelemede olay yerinde bomba unsuru veya patlayıcı madde bulunmadığını raporlaştırmıştı.
BÜFE SAHİPLERİ: BOMBA KONULDU
Ancak patlamanın yaşandığı Ünlüoğlu Büfe'nin sahipleri, işyerlerine bomba konduğu iddiasını dile getiriyordu. İşyeri sahiplerinin ifadeleri ise şöyleydi:
"Tüplerimiz incelendi ve hepsi sağlam çıktı. Biz diyoruz ki buraya bomba konuldu. Bazı gazeteler bizi katil ilan etti, ama erken konuşuyorlar. Henüz kesinleşen bir şey yok. Bizim bir iddiamız var. Patlamadan 10 dakika kadar önce çocuklar bir paket bulmuş. Üstte bisküvi varmış. Sahibi gelir diye büfenin altına koymuşlar… Bizim iddiamız buraya bomba konuldu."
İBB'DEN LPG CEZASI
Patlamadan tam 9 ay önce, Recep Tayyip Erdoğan'ın yönettiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekipleri, Ünlüoğlu Büfe'ye o dönem için hatırı sayılır bir miktar olan 1 milyar 140 milyon lira para cezası kesmişti. Bu cezanın sebebi ise, büfede LPG tüpü bulunması ve yangın tüpü eksikliğiydi. Büfenin yönetmeliğe göre LPG tüpü kullanmaması gerekiyordu.
SELEK GÖZALTINA ALINDI, 25 YILLIK DAVA BAŞLADI
Patlamayla ilgili incelemeler devam ederken, 11 Temmuz 1998'de akademisyen Pınar Selek gözaltına alındı. O dönem Kürt sorunu konusunda araştırmalar yapan Selek, sorguya alındı, işkence gördü ve 18 Temmuz 1998'de tutuklandı. Selek'in tutuklanması 25 yıllık Mısır Çarşısı davasını da başlatıyordu.
Selek cezaevine girdikten 1,5 ay sonra bir tanık ifadesinden sonra Mısır Çarşısı'ndaki patlamayla ilişkilendirildi. O tanık, daha sonra verdiği ifadenin işkence altında alındığını mahkemede itiraf etti.
Mısır Çarşısı davası, 25 yılda dört kez beraatle, bir kez de müebbet hapis cezasıyla sonuçlandı. Mahkemeden çıkan kararlar her seferinde Yargıtay tarafından bozuldu. Dava, yarın görülecek duruşmayla devam edecek.
PROF. ORAN: BAKAN, BÜFE SAHİPLERİYLE AKRABA
Dava sürerken, 2013 yılında Prof. Baskın Oran'ın kaleme aldığı yazıda dile getirdiği iddia, Mısır Çarşısı davasının seyrini değiştirecek türdendi. Prof. Oran, büfenin sahipleriyle, dönemin bakanı ve üst düzey emniyet müdürünün hemşerilik ve akrabalık ilişkisi olduğunu belirtiyordu. Oran'ın yazısında yer verdiği iddia şu şekildeydi:
"Dönemin Tarım ve Köyişleri Bakanı G. Antepli. Anteplilerin anlattığına göre, amca çocuklarından biri, büfe sahibi ailenin çocuklarından biriyle evli. Yani Bakan, büfe sahipleriyle ayrıca ‘akraba'."
'OTEL AYISI' LAKAPLI BAKAN
Oran'ın sözünü ettiği bakan, Mustafa Rüştü Taşar idi. 2007'de geçirdiği bir trafik kazasında vefat eden eski bakan Taşar, Gaziantepli. Siyasi hayatında 'otel ayısı' olarak tanınan Taşar, patlamanın olduğu dönemde görevde bulunan 55. Hükümet'in Tarım ve Köyişleri Bakanı'ydı.
Taşar, bürokrasi geçmişi olan bir siyasetçiydi. Turgut Özal'ın da yolunun geçtiği Devlet Planlama Teşkilatı'nda daire başkanıyken, Anavatan Partisi'nin kurucu ekibinde yer alan Taşar, 47., 48., 53., 55. ve 57. hükümetlerde bakanlık görevi yaptı.
ÖZTÜTÜNCÜ AİLESİ ANTEP'E GELİN VERMİŞ
Gelelim Taşar'ın Mısır Çarşısı patlamasıyla ilgisine. Patlamanın yaşandığı Ünlüoğlu Büfe'nin ruhsat sahibi olarak Güzide Öztütüncü görünüyordu. Ancak büfeyi oğulları Hakan Öztütüncü ve Mehmet Selim Öztütüncü işletiyordu. İstanbul'da yaşayan Öztütüncü ailesinin bir de kadın üyesi var. Ailenin Antep'le bağı da bu kişi sayesinde kuruluyor. Evlenerek Antep'e giden ailenin kadın üyesi, burada yaşamaya devam ediyor. Prof. Oran'ın yazısında yer verdiği iddiaya göre bu evlilik, Öztütüncü ailesiyle Taşar ailesini akraba yapıyor.
EMNİYET MÜDÜRÜ DE HEMŞERİ
Prof. Oran'ın yazısında sözünü ettiği üst düzey emniyet müdürü ise Hasan Özdemir. Patlamanın yaşandığı dönemde İstanbul Emniyet Müdürü olan Özdemir de Gaziantepli. Özdemir, Taşar ve Öztütüncü ailesinin kadın üyesinin gelini olduğu ailenin ortak noktası ise kökenlerinin Oğuzeli ilçesi olması.
MISIR ÇARŞISI DAVASI: TAZMİNATTAN VE CEZA DAVASINDA KURTULMA KURGUSU MU?
Bu hemşerilik bağı ve akrabalık iddiası, 25 yıldır süren 'terör saldırısı' davasında, manipülasyon kuşkusu doğuruyor. Çünkü, Ünlüoğlu Büfe'de yaşanan patlamanın tüpten kaynaklandığı kesinleşirse, işletme sahipleri ciddi miktarda tazminat ödemek zorunda kalacak ve ceza davasıyla karşı karşıya kalacaktı.