Moskova: Soğuk Savaş'ın sakin kalesi
Çeyrek asır sonra yeniden Moskova sokaklarına dönünce fark ettiğim ilk değişiklik insanların görüntüsüydü. Belli ki şehir ciddi bir ekonomik değişim yaşamış...
Anıl Ergin
Dev ülkeler “ticaret savaşları” diyor ama yaşananlar, 30 yıl önce geride bıraktığımız ya da bıraktığımızı zannettiğimiz tarihi bir dönemin tekrarı aslında. Soğuk Savaş geri döndü. Yeni savaşın farkı, kutupların sayısında saklı. ABD kendine rakip olarak Çin’i görüyor, yakında bir Hollywood prodüksiyonunda genç bir bir boksör Çinli rakibini yere sererse şaşmamak gerek. Avrupa Birliği çelişkileri aşıp, varlığını ispatlamak derdinde. Avustralya ve Hindistan “ben de varım” diyor… Ve tabii ki vazgeçilmez kötü adam Rusya var.
Türk medyasının ısrarla ayrıntılarını vermediği bu yeni soğuk savaşın tedirginliğini çok da hissetmeden, hala oyunun en büyük oyuncularından olan Rusya’nın başkenti Moskova’ya indi uçağım. Devam etmekte olan küresel gerilime dair ipuçları toplamak değildi amacım hiç şüphesiz ama Vnukovo Havaalanı’ndan dışarı adım attıktan sonra gördüğüm her şeyi dikkatle inceledim yine de.
Rusya’nın başkentine ilk yolculuğum değildi. İlk kez 1997’de adım atmıştım yaklaşık 1000 yıllık geçmişi olan bu şehre.
İlk gidişim, 24 yıl önce Ukrayna Havayolları’na ait dev bir uçakla olmuştu. İlk yurt dışı seyahatimdi. Her şey ilginç ve güzeldi benim için. İyi ısıtılan küçük bir barakada misafir olmuştum. Sovyet İmparatorluğu’nun çöküşü sonrasında sefalet artık yavaş yavaş geride kalıyordu. Ama her şey hala bugünkü Rusya’nın çok gerisindeydi.
Kapitalizmi isteyen, sistemin nasıl işlediğini tam anlayamamış bir ülkeydi Rusya. Yeni kurulan büyük mağazalarda hizmet yetersizdi. Çalışanlar beceriksiz, ürünler de standardın altındaydı.
İnsanlar bakımsızdı. Fakirliği görmek için çok da detaya girmeye gerek yoktu. Avrupa’daki korsan CD pazarının merkezi Moskova’ydı. Büfelerde, parklarda, marketlerde korsan CD satışı, görülmedik boyuttaydı. Piyasa fiyatının onda birine hiçbir yerde bulamayacağım albümler almıştım. Mp3’lerin daha yaygınlaşmadığı bir dönemde muhteşemdi benim için bu illegal ortam.
Sovyetler Birliği döneminden kalan en önemli miras ise metroydu. Şehirde tüm ulaşım, çok düzenli bir yapılanmayla, yer altından sağlanıyordu. Metro tercih etmeyenler için ise en önemli ulaşım aracı yollardaki tüm arabalardı. Elinizle işaret ettiğiniz herhangi bir araba, ücret karşılığı sizi istediğiniz yere götürüyordu.
Soğuk Savaş sonrası, Putin öncesi o döneme ait yazılacak çok konu var. Ama geriye dönüp baktığımızda görülen şu: Rusya çok uzun yıllar ABD gölgesinde kaldı. Ya da biz öyle zannettik. Bir görüşe göre, 11 Eylül saldırıları nedeniyle kimyası bozulan ABD, Ortadoğu’da kontrolü ele almaya çalışırken Putin’in ülkeyi nasıl toparladığını, belki de Suriye’deki iç savaşa kadar tam anlamadı.
Bu süreçte iki kere daha gittim Rusya’ya. 2018’deki gidişimde, Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biri olan St. Petersburg’u da gördüm, Dünya Kupası yarı final ve final maçlarını izledim. On binlerce seyirciyle Guns N' Roses konserinde eğlendim.
Ülkedeki değişimi gerçek anlamda algılamam için, 1997’dekine benzeyen bir yolculuk yapmam gerekiyormuş anlaşılan. 24 yıl sonra tekrar tek başıma sokaklarda yürüyünce yeni Soğuk Savaş’ın, bu sefer ABD ve dostları açısından ne kadar zorlu olduğunu anladım.
Çeyrek asır sonra yeniden Moskova sokaklarına dönünce fark ettiğim ilk değişiklik insanların görüntüsüydü. Belli ki şehir ciddi bir ekonomik değişim yaşamış. Gerek merkezde gerekse kenar mahallelerde artık hem erkekler hem de kadınlar daha bakımlı, daha şık. Avrupa şehirlerinde olduğu gibi insanlar modayı takip eden bir çizgiye gelmiş.
Sadece büyük ve gösterişli olanlar değil, küçük restoranlar bile yıllar öncesinden çok daha iyi bir noktada. Önceden, küçük yerlerde yemek yememiz çok önerilmezdi. Ama örneğin çok güzel bir akşam yemeği yediğim ve güzel şarapların tadına baktığım Pioppo Albero, Türkiye’deki pek çok başarılı restoran ile aynı çizgideydi.
Roma’da bulamadığım pizza lezzetini Kremlin’den 15-20 km uzaklıktaki bir restoranda yakalamak şaşırtıcıydı.
Zaten Moskova’daki restoranlar dünyanın en iyileri arasında gösteriliyor. Daha yakınlarda, şehirdeki 9 restoran Michelin yıldızı aldı. Novikov Group ve Ginza Project gibi restoran grupları Londra ve New York seviyesinde gösteriliyor.
Yeşillikler içinde bir ülke olan Rusya’da parklar da şehir kültüründe önemli yere sahip. Herkesin adını bildiği Gorki Park değil sadece sözünü ettiğim. Pek çok semtte büyük parklar var. Bir kaydırak ve bir koşu parkından ibaret Ankara parklarından söz etmiyorum. İçinde gölleri olan, gençlerin spor yaptığı, gün batımında kanoya bindiği küçük ormanlara şehrin her tarafından rastlamak mümkün.
İlk gittiğimde Moskova’da Arbat dışında yaya caddesi yoktu. Ama özellikle son on yılda merkezdeki bütün caddeler yenilendi, birçok sokak yaya yoluna dönüştürüldü. Şehir, gezmesi daha zevkli bir hale geldi. Bisiklet de gezerken kullanılacak bir alternatif olarak yerini aldı.
Metro ağı, gelişen şehirle beraber büyümüş. Sanat eserleriyle dolu 159 istasyon vardı 24 yıl önce. Şimdi ise istasyon sayısı 241 olmuş. Hala dünyanın en büyük metro ağlarından biri olma özelliğini koruyor.
Ulaşım için ise metroya çok önemli bir alternatif var şehirde: Taksi. Düzeltiyorum, Yandex Taksi.
Bu noktada, yaptığım en net gözlemi aktarmanın zamanı geldi. Rusya’nın küresel ticarette doğalgaz ve petrolle beraber önemli kozu Yandex. Yandex’i sadece bir arama motoru gibi algılamayın. Tıpkı Google gibi pek çok alana el atmış durumda Yandex. Google gibi küresel değil henüz ama ülke çapındaki etkisi Google’ın gücünü epey geçiyor.
Ruslar Google Maps kullanmıyor. Her yere Yandex’in navigasyon uygulaması ile gidiyorlar. Yandex hiç şaşırtmıyor. Güvenlik kameralarının nerede olduğunu da biliyor, hangi yolun daha kısa olduğunu da. Evet Google da alternatif yolları gösteriyor. Ama karşılaştırma yapma şansı buldum. Rusya içinde Yandex’in hata yaptığını görmedim.
Yandex Taksi ise mükemmel. Akıllı telefonlarınıza indirdiğiniz uygulamayla bulunduğunuz noktaya ya da istediğiniz başka bir yere taksi çağırmanız mümkün. Yandex’e bağlı sistem konumunuzu milimetrik olarak saptıyor. Gideceğiniz yeri ve istediğiniz araba tipini, business ya da standart, yazıyorsunuz. Ne kadar ödeyeceğiniz ekranda yazıyor. İster sisteme tanımlı kredi kartıyla o anda, isterseniz de nakit olarak arabada yapıyorsunuz ödemeyi. "Bu dediğin zaten Uber’de var" diyebilirsiniz. Doğru. Uber ve Yandex bu işte 2017’den beri beraber. Ama diğer ülkelerdekinden farkı sistemin gücü ve çok yaygın kullanılması. Ortaklık, Rusya dışında da ağırlıklı olarak eski doğu bloku ülkelerinde, Finlandiya’da ve İsrail’de faaliyet gösteriyor.
Sadece Yandex değil Rusya’nın internet teknolojilerindeki gücü. Ülkede Facebook kullanılmıyor. Facebook yerine tercih edilen sosyal medya platformu ise VK. Rus yapımı VK hem Instagram hem de Facebook’un işlevini görüyor.
Yani, var olan ekonomik gerilimde ABD, patenti kendisinde olan Google ve Facebook gibi ağlara erişimi kapatırsa Rusya çok da etkilenmez. Belki YouTube’un boşluğunu doldurmak zaman alır.
Bu arada 24 yılda altyapı gelişirken nüfus 10 milyondan sadece 12.6 milyona çıkmış. Konut arzı nüfus artışını rahatlıkla karşılıyor. Şehir içinde kalan bütün endüstriyel tesisler de şehir dışına taşınıyor.
Tarihi Gum alışveriş merkezinde kahvemi yudumlarken tekrar düşündüm, ucundan da olsa tanık olduğum tarihi değişimi. Tabii ki hiçbir şey mükemmel değil. Ülkedeki demokrasiye ilişkin soru işaretleri var. Ama demokrasinin hiç olmadığı çökmüş bir ülkeden, demokrasinin emeklemeye başladığı modern bir ülkeye bu kadar kısa sürede ulaşmak da önemli olsa gerek.
Not: Rusya’yı anlamak için yazılı pek çok kaynak var. Ama bugününü anlamak için birkaç yıl önce yayınlanan, Oliver Stone imzalı The Putin Interviews isimli belgeseli öneriyorum soranlara. Ünlü yönetmenin Rusya Devlet Başkanı ile farkı zamanlarda yaptığı röportajları üzerine kurulu belgesel, günümüz soğuk savaşının, Rusya’nın kalesinden nasıl gözüktüğünü anlatıyor.