MUÇEP: Gizlenen sit raporlarının sonuçları vahim olacak

Muğla Çevre Platformu, daha önce kamuoyuyla paylaşılmayan Doğal Sit Alanları Ekolojik Temelli Bilimsel Raporlar'ın Muğla ile ilgili olanını mahkeme kararıyla aldı. Daha önce 21 bölgeye ait raporun hazırlandığına ancak bunların da saklandığına dikkat çeken platform, raporların tüm ülkede doğal alanların daha fazla tahrip edilip, yok olmasına sebep olacağını kaydetti.

Google Haberlere Abone ol

MUĞLA- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü’nün “Canlıların yaşam haklarını korumak, doğal güzelliklerin talan edilmesini önlemek” adı altında 22 bölge için hazırladığı ve kamuoyuyla paylaşılmayan Doğal Sit Alanları Ekolojik Temelli Bilimsel Raporlar'ının Muğla'yı kapsayanlarına Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), açtığı bir dava sayesinde ulaşmayı başardı. Bu planların tüm Türkiye’yi ilgilendirdiğini söyleyerek, ülke genelinde tüm çevreci kuruluşlara ve vatandaşlara “Türkiye’nin doğasını sit alanlarını birlikte koruyalım” çağrısında bulunan platform adına Medya ve Halkla İlişkiler Komisyonu adına İstem Akkoyunlu, sorularımızı yanıtladı.

Bu çağrıyı yapmanıza sebep olan 22 bölgede Doğal Sit Alanları Ekolojik Temelli Bilimsel Raporlar’ın hazırlandığını ilk nasıl öğrendiniz?

05 Kasım 2016’da Mimarlar Odası Muğla Şubesi’nin düzenlediği Oktay Ekinci’yi anma günü etkinliklerinde Bodrum Kent Konseyi tarafından paylaşılan bilgi ile haberdar olduk. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü, Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne, “gizli” ibaresi ile “Doğal Sit Alanlarının Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Projesi”ni gönderip, raporu inceleyerek görüş bildirmesini istedi. Ancak raporun tamamı yerine sadece 31 paftadan oluşan haritalar yollandı. Bu haritaları inceleyen Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyelerinin de aynı çalışmayı yapması için elindeki tüm belgeleri gönderdi ve onlardan görüş istedi. Ancak, Büyükşehir Belediyesi’nin cevabının ulaşmasından önce, Muğla Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nda raporla ilgili karar alındığı öğrenildi.

‘BİLİM SIR OLUR MU?’

Bu raporları görmek istediğinizde nasıl bir yanıtla karşılaştınız? Neden verilmedi size?

İstem Akkoyunlu

Şeffaf bir şekilde katılımcı bir süreçle hazırlanması ve sonuçları paylaşılması gereken bu raporlar, başvurularımıza rağmen verilmedi. Hatta 19 Ekim 2017’de Bodrum Kent Konseyi’nin daveti üzerine Bodrum’a gelen Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürü Kemalettin Tekinsoy’a; MUÇEP üyeleri tarafından “Bütün canlıları hatta cansızları ilgilendiren bir konuda çok güzel çalışma yapıyorsunuz ama bu bilimsel raporu biz neden bilmiyoruz? Bu nasıl bir devlet sırrıdır? Bilim sır olur mu?” soruları yöneltildi ve herkesi hayretlere düşüren, “İnsanların evleri herkese açık mıdır? Bakanlığımızın kendine saklayacağı şeyler vardır. Fakat sizleri burada dinliyoruz, not alıyoruz ve sizinle neticeleri paylaşacağız” cevabı alındı.

Daha sonra bu raporları nasıl elde ettiniz?

Datça-Alavara bölgesinde doğal sit derecesinin düşürülmesi dolayısıyla, Muğla Büyükşehir ve Datça belediyeleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bir dava açtı. Daha sonra 35 MUÇEP’li arkadaşımız da bu davaya müdahil oldu. Dava sürecinde kamuoyundan sır gibi saklanan Muğla İli Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporları’nı davacı tarafın mahkemeden talep etmesiyle elde ettik.

İHALE İLE ‘BİLİMSEL’ ÇALIŞMA

Peki, bu raporları hazırlayanlar kimler? Gerçekten raporların bilimsel dayanağı var mı?

Sit alanlarının koruma statüsünden çıkarılması veya derecesinin değiştirilmesi için gereken bilimsellikten ve ekolojik yaklaşımdan uzak bu raporların Muğla ile ilgili olanları bakanlık tarafından ihale ile ENİSA Gayrimenkul Yatırım Şirketi’ne verilmiş. Onlar da CRK Planlama adlı bir başka şirketi taşeron olarak kullanmış. Doğal alanların korunmasına yönelik bilimsel olması beklenen bu çalışmayı, bakanlık mimarlık-mühendislik projesi olarak ihaleye açmış.

Sizce kim hazırlamalıydı?

Bu tür bilimsel çalışmalar ihale ile hizmet satın alımı şeklinde değil, daha önce olduğu gibi Özel Çevre Koruma (ÖÇK) Kurumu’nun kendi uzmanları tarafından yapılmalıydı. Ama kurumun yapısını ve mevzuatı değiştirilerek uzmanlar etkisiz konuma getirildi, ÖÇK artık özerkliği olmayan, bilimsel çalışma üretemeyen bir şekle sokuldu. Böylece bilimsel çalışmalar artık ihale yolu ile uygun görülen şirketlere yaptırılır hale geldi. Bilimsel çalışmalar, politik olarak önceden verilen kararlara kılıf uydurmak için araca dönüştürüldü. Yani bu raporlar, Sayıştay denetleme raporunda da belirtildiği gibi zaten bakanlık nezdinde çalışmakta olan uzmanlar ya da üniversiteler tarafından hazırlanmalıdır.

‘USÜLSÜZLÜK VE TALAN VAR’

Bu raporların ortak noktası nedir? Sebep olacağı sonuçlar nelerdir?

Raporlar kamuya açıklanmadığı için ne yazık ki tümünün içeriği hakkında fazla bilgimiz yok. Biz bir dava sürecinde elde edebildik. Ancak Sayıştay’ın 2019 Yılı Denetim Raporu’na baktığımızda bizden daha fazla veriye ulaştıklarını anlıyoruz. Sayıştay İzmir-Manisa ve Muğla raporlarında 2019 yılına ilişkin denetiminde çok ciddi uygunsuzluklar tespit etti. Buradan ortak noktanın ihale sisteminde usulsüzlükler içermesi ve koruma amaçlı değil yeni yapılaşma ve talan alanları açmak için yapılmış olması sonucu net bir biçimde çıkıyor.

Sebep olacağı sonuçların en vahimi tüm ülkede doğal alanların daha fazla bölünüp, tahrip edilip, yok olması. Tüm dünyada iklim ve biyoçeşitlilik krizlerini durdurma, geri döndürme çalışmaları iyice aciliyet kazanmışken, Anadolu gibi biyoçeşitliliği dünyada ender zenginlikte olan bir coğrafyanın bir insan ömrü içinde yok edilmesi gibi ölümcül sonuçları olacak.

‘HEP BİRLİKTE MÜCADELE ETMELİYİZ’

Sizin talebiniz nedir?

MUÇEP olarak, bilimsel olduğu iddia edilen raporlarla doğal sit alanlarına yapılan saldırıların meşru kılınmak istendiğine dikkat çekiyoruz. Bilimsel olduğu iddia edilen bu raporlara itirazların tüm Türkiye’de ayrı ayrı dillendirilmesi yerine mümkün mertebe ortaklaştırılmasını ve yürütülecek mücadelenin hep birlikte yapılması gerektiğini söylüyoruz. Dolayısıyla tüm yurt sathında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yaptırılan bu raporların iptali talebinin, bütün ülkede güçlü bir biçimde dile getirilmesini ve hep birlikte harekete geçilmesini istiyoruz.

Change.org kampanyamızda da dile getirdiğimiz gibi: Doğal Sit Alanları Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporları’nın tümünün iptal edilerek, sit alanı kararlarına dayanak kabul edilmemesini; tüm raporların bakanlık internet sitesinde ilan edilmesini; iptalini talep ettiğimiz bilimsel raporlara dayanarak bugüne kadar alınmış tüm doğal sit alanı tespit kararlarının iptal edilmesini ve bilimsel olmayan raporlara dayanarak yeni sit alanı kararı alınmamasını; doğal sit alanları ile ilgili Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporları’nın; halkın katılımı, şeffaflık, bilimsel yeterlilik, ulusal ve uluslararası taahhütlere uygunluk sağlanarak, en önemlisi de koruma yaklaşımı esas alınarak yeniden hazırlanmasını istiyoruz.

‘EKOLOJİ KOLEKTİFİ DE DAVA HAZIRLIĞINDA’

Dediğiniz gibi bu raporlar tüm Türkiye’yi ilgilendiriyor. Birlikteliği yakalamak için nasıl bir çalışma yürüteceksiniz? İletişime geçtiğiniz birlik ve dernekler var mı?

2016 yılından bu yana öncelikli gündemimiz olarak bu konu üzerinde çalışmaktayız. Tabii ki tüm Türkiye’yi ilgilendiren bir konu olduğu için ülke genelinde bir mücadele örgütlemek gerekiyor. Başlattığımız mücadeleyi bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurduk ve bir imza kampanyası başlattık. Kampanyanın başlamasıyla birlikte çağrımızı başta bileşeni olduğumuz Ekoloji Birliği ve bileşenleri olmak üzere dayanışma içinde olduğumuz diğer bölgelerden birçok ekoloji örgütüne ilettik. Dönüşler de almaya başladık. Bu arada Ekoloji Kolektifi Derneği’nin bu konuda dava hazırlığında olduğunu da öğrendik. Önümüzdeki günlerde diğer bölgelerde de bu raporların talep edilmesi yönünde girişimler olacaktır. Bu 22 bölgenin ortak mücadelesi için girişimlerimiz var. Somut adımlar önümüzdeki süreçte sizlerle de paylaşılacaktır.

Change.org kampanya linki: http://change.org/DogalSitlerDogalKalsin