Muhalefette boşluk
Karamsarları haklı çıkaracak bir çaresizlik iklimi var siyasette. Muhalefet kendi boşluğunda boğuluyor.
Muhalefetin iktidardan daha fazla eleştirildiği ve tartışıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Çünkü yerel seçimde muhalefet lehine ortaya çıkan olumlu hava önemli ölçüde dağıldı. AKP güçleniyor. Küskün halk kitleleri ve elitler tekrar iktidar partisine yönelmeye başladı. Bu tersine dönüşün somut kanıtları elbette sadece siyasal gözlemlere dayanmıyor. Son iki ayda yayımlanan pek çok anket CHP’nin birinci parti pozisyonunu kaybettiğini, CHP ile AKP arasındaki makasın çok daraldığını, halkın, özelikle de muhalif seçmenlerin muhalefeti başarısız bulduğunu gösteriyor. Ayrıca kararsız oylar ve protesto oyları çok yüksek. Keza bizde seçim öncesinde yüksek olan kararsızlık hali seçim yaklaşınca dağılır. Propaganda ikliminin sertleşmesi ve aday listelerinde kesinlik halkı da karar vermeye zorlar. Ancak seçim arası dönemlerdeki bu düşük motivasyon hali yine de yorumlanmaya değer. Siyaset kurumuna güven her zamanki gibi yerlerde sürünüyor.
Muhalefetteki boşluğu ise iki katmanda tartışmalıyız. Önce sağ muhalefete bakalım: AKP ve MHP’nin tabanını muhalefet adına işleyecek partilerde dram yaşanmakta. DEVA ve Gelecek büyük bir hayal kırıklığına yol açtı. Bu iki partinin toplumda bir karşılığı yok. AKP’den seçmen devşirme konusunda başarısız oldular. İYİ Parti sağ muhalefetin amiral gemisiydi. Onun içine girdiği türbülans muhalif cepheyi daha da kırılgan hale getirdi. Partideki erime durdu. Ama oy oranı yüzde 4’ler seviyesinde. İYİ Parti idealinin çökmesi milliyetçi demokrat kesimde büyük bir enkaza yol açtı. Yeniden Refah ve Zafer ise kısmi seçim başarıları da elde etmiş sağ partiler. Zafer Partisi 2023 seçim sürecinde popülerliğinin doruğuna çıktı. Ama o günden beri ciddi bir sıçrama yapamıyor Ümit Özdağ liderliği. Üstelik mülteci/göçmen sorununda somut hiçbir iyileşme de olmadı. Mülteci kaynaklı huzursuzluğun medyada daha az görünmesi bile Zafer Partisi7ni durağan bir çizgiye mahkum etti. Yeniden Refah'ın ekonomik kriz, sokak köpekleri ve LGBT karşıtlığı gibi gündemlerle belli bir seçmen gücüne ulaştığını görüyoruz. Bu güç onu 2024 yerel seçiminin CHP ile birlikte iki muzaffer partisinden biri yaptı. Ancak AKP’nin karşı hamlesi karşısında sürekli bir şekilde geri çekiliyor Yeniden Refah. Partiye katılan elitlerin desteği çok konjonktürel çünkü. Yeniden Refah'tan seçilen pek çok belediye başkanı AKP’ye geçti. Partide moraller bozuk. Ayrıca muhalif sağ veya muhalif İslami kesimleri birleştirme girişimleri çok konuşulsa da ortada dişe dokunur başarılı bir sonuç yok. AKP ve CHP’nin baskısı altında giderek iddiasız hale gelen küçük sağ partiler kendi yok oluşlarına doğru ilerliyor. Bu durum Cumhur İttifakına büyük bir siyasal sosyolojik avantaj yaratmakta. Muhalif sağda CHP’yi tamamlayacak güçte bir parti çıkmazsa CHP tek başına yetersiz kalacak.
Muhalefetin sağ ayağının çökmesi sonucu neredeyse muhalefet kelimesiyle eş anlamlı bir etki düzeyine ulaşan CHP’de ise huzursuzluk artmakta. Öncelikle Özel ile Kılıçdaroğlu arasında, artık her iki tarafın da inkar edemediği bir çapta çatışma yaşanmaktadır. Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı kaybetme süreci parti iç barışında zedelenmeye yol açtı. Özel’in normalleşme adına yaptığı ve söylediği şeylerin parti tabanında tepkiyle karşılaştığını da görüyoruz. Kılıçdaroğlu liderliğindeki parti içi muhalefet Özel’i AKP siyaseti doğrultusunda hareket etmekle suçlamakta. CHP içindeki ikinci mesele ise İmamoğlu ile Yavaş arasındaki yarıştır. Parti adına hangi başkanın cumhurbaşkanı adayı ilan edileceği belli değil. Burada dikkat edilmesi gereken husus bu iki hattın tam anlamıyla birbirleriyle örtüşmediği gerçeğinde somutlaşıyor. Kendiliğinden bir şekilde şunu diyemiyoruz: Özel-Kılıçdaroğlu çatışması ile İmamoğlu-Yavaş yarışması birbirine paralel gitmekte. Çünkü Özel’i destekleyen herkes İmamoğlu yanlısı değil, ayrıca Yavaş’ın parti içindeki tüm gücü de Kılıçdaroğlu destekçilerinden gelmiyor. Kaldı ki iç çatışmanın bu biçime doğru evirilmesi, yani Özel-Kılıçdaroğlu çatışmasının Özel (İmamoğlu)- Kılıçdaroğlu (Yavaş) çatışması şekline dönüşmesi partinin iç bütünlüğünü tehdit edebilir. Yine de deneyimlediğimiz şey konusunda gerçekçi olmakta yarar var. CHP’de asabiye düzeyi düşük. Partinin cumhurbaşkanı adayının kim olacağı ve mevcut liderinin politik meşruluğu yoğun biçimde tartışıyor. Bu tartışma muhalefeti güçten düşürdü.
Son olarak TİP ve DEM’e değinmek lazım. Her iki partide de doğrultu, örgütlenme ve ideoloji sorunları var. Kürt hareketi 2015’ten beri kan kaybediyor. Sosyalist sol CHP’nin istikrarlı bir alternatifini yaratma konusunda yeterince başarılı değil. TİP seçmeni siyasetin keskinleştiği anlarda CHP’ye dönmeye eğilimli. DEM ise bugünlerde yoğun bir şekilde tartıştığımız üzere müzakere olasılığı karşısında muhalif konumunu yumuşatabiliyor. Özetle karamsarları haklı çıkaracak bir çaresizlik iklimi var siyasette. Muhalefet kendi boşluğunda boğuluyor.
* Doç. Dr. Artvin Çoruh Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü.