Murat Yetkin yazdı: Erdoğan, Bahçeli, Hisarcıklıoğlu ittifakı ve zor dönemeç
Gazeteci Murat Yetkin, AK Parti iktidarında TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun aldığı yeri değerlendirdi ve son dönemdeki kararlarda oynadığı rolü yazdı. Geçen haftaki NATO zirvesi ve bu hafta yapılacak AB zirvesini hatırlatan Yetkin, "Siyasette Bahçeli’nin, ekonomide Hisarcıklıoğlu’nun frenlemesine rağmen Erdoğan önümüzdeki günlerde, haftalarda başka zor kararlar, sor dönemeçler alabilir" dedi.
DUVAR - Gazeteci Murat Yetkin, son yazısında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun devletin aldığı kararlardaki etkisine değindi. Hisarcıklıoğlu'nun AK Parti iktidarının diğer bir gizli ortağı olduğunu kaleme alan Yetkin, "Erdoğan için siyasette Bahçeli neyse, ekonomide Hisarcıklıoğlu o" ifadelerini kullandı.
Hisarcıklıoğlu’nun taleplerinin Erdoğan’ın kararları üzerindeki etkisini daha salgının ilk günlerinde görüldüğünü hatırlatan Yetkin, 1 Aralık'ta TOBB öncülüğünde Türk-İş, Hak-İş, TESK, TİSK, Memur-Sen, Kamu-Sen başkanlarının topluca Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ı ziyarete gitmesine değindi. Bu ziyareti "28 Şubat günlerinden bir esinti" diye yorumlayan Yetkin, "TOBB Başkanı, askeriyeyi 'düşmanlara' karşı savunmak için geldiği toplantıda NATO sorumluluklarından söz ediyordu. Hem de tam NATO’da ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun tartışmalarının uluslararası medyaya yansıdığı gün. İşin ilginç yanı, Akar ve askerleri ziyaret eden bu ekibin temel aktörlerinin 28 Şubat günlerinde de 'sivil kuvvetler' olarak askere destek vermiş olmaları. Başta Hisarcıklıoğlu yoktu henüz. Ama TOBB, Türk-İş, TESK, TİSK ve DİSK saflarını askerden yana ilan etmişlerdi. O ekipten DİSK gitmiş, yerini Hak-İş almış; iki de memur sendikası var. Bir küçük ayrıntı daha: 28 Şubat’ın Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın Özel Kalem Müdürü Kurmay Albay Hulusi Akar idi" cümlelerini kullandı.
Yetkin'in yazısından bir bölüm şöyle:
"Erdoğan hükümeti içeride ve dışarıda zorluklar yaşıyor. Bir yandan ekonominin yaşatılması önemli ama salgın da ölümler de giderek artıyor.
Ekonomide acı ilaç deyince akla sadece faizlerin yükseltilmesi geliyor. Oysa milyonlarca vatandaş bakımından faizlerin ne kadar yükseltildiği değil, geçim sıkıntısı önemli, iş bulmak, işini kaybetmemek ve o işten asgari koşullarda da olsa insanca yaşayacağı kazancı bulmak önemli. Sadece sermaye ve emek talepleri arasında çatlak büyümüyor, sermaye kesimi arasındaki çatlak da büyüyor. Ve bu durum Türkiye’nin dış politikasına giderek daha çok bağımlı hale geliyor. Dış ticaretin yarısı AB ile, savunma ilişkilerinin neredeyse tamamı NATO ve dolayısıyla ABD ile sürüyorken ve dünya korona değişimi yaşıyorken değişime direnmenin sınırları var.
Siyasette Bahçeli’nin, ekonomide Hisarcıklıoğlu’nun frenlemesine rağmen Erdoğan önümüzdeki günlerde, haftalarda başka zor kararlar, sor dönemeçler alabilir. Sadece vatandaş değil, kendisi de acı ilacı almak zorunda kalabilir.
O zor kararlar, acı ilaç siyasi sonuçlara da yol açabilir."