Murat Yetkin yazdı: İyi polis, kötü polis oyunuyla reform vaatleri ve AB
İktidarın son zamanlardaki reform söylemlerini ve Avrupa Birliği temaslarını politika ve hukuk bağlamında değerlendiren gazete Murat Yetkin, yaşananları "iyi polis-kötü polis" oyununa benzetti ve "Biz mi AB’yi kandırmış oluruz, AB mi bizi?" sorusunu yöneltti.
DUVAR - Gazeteci Murat Yetkin YetkinReport'ta yayınladığı son yazısında, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile yaptığı görüşmeleri ve bu dönemde sıkça dillendirilen reform çalışmalarına değindi. Tüm yaşananları "iyi polis-kötü polis" oyunu olarak değerlendiren Yetkin, konuyla ilgili örneği Terörle Mücadele Yasası üzerinden verdi:
"Örneğin AB ile görüşmelerin siyasi kısmında Terörle Mücadele Yasasının yenilenmesi gerekmektedir. 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimi ardından OHAL döneminde yasada açılan gediklerin tıkanması yeterli olacaktır. Oysa AK Parti’nin elinde hem AB yetkililerine hem CHP ve diğer muhalefet partilerine 'Ne yapalım? MHP istemiyor' bahanesi vardır."
Ayrıca diplomasideki hareketleri "Mehter adımlarına" benzeten Yetkin, dış politikada sadece vaat verildiğini ama ortada henüz icraat olmadığını belirtti. Yetkin'in yazısından "AB’yi mi, kendimizi mi kandırıyoruz?" başlıklı bölüm şöyle:
"Tabii hak ve özgürlükler bakımından durum da AB’nin Türkiye’ye müthiş bir Kıbrıs kazığı attığı 2004 yılından bu yana değişti. Özellikle son beş, altı yılda gerileyen sadece Türkiye’deki demokrasinin kalitesi değil. AB üyeleri arasında 'tam demokrasi' sayılmayan Macaristan, Polonya gibi ülkeler var artık. ABD’de Joe Biden Başkanlık yeminini bir darbe girişimi gölgesinde ve Washington sokaklarında devriye gezen 25 bin askerin korumasında yaptı.
Öte yandan 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimi ardından kısıtlanan hak ve özgürlüklerin artık ekonomiyi de siyaseti de zorlayan bir hal aldığı açık. Bunu Erdoğan da görüyor ve bu kısıtlamaların bir kısmını, kontrolün AK Parti’den çıkmasına izin vermeyecek kadar, reform adı altında gevşetecek. Türkiye’yi dış politika ve güvenlik alanında Rusya’ya kaybetmek istemeyen AB de bunları iyi yönde atılmış adımlar olarak kabul edecek.
Zaten Anayasa’da yazılı olan, mahkemelerin AYM ve AİHM kararlarına uyması gereğinin vurgulanması bunların arasında olabilir. Ama işi yine de -en azından bir on yıl- garantiye almak için bazı kilitler konuyor sisteme; İrfan Fidan’ın AYM üyeliği bu kilitlerdendir. AB (ve ABD) işine öyle geldiği için Doğu Akdeniz’de uzlaşma karşılığında bu tür reform adımlarını yeterli görebilir, o da yatırımcılara vize kolaylığı gibi tavizler dahi verebilir.
Biz mi AB’yi kandırmış oluruz, AB mi bizi? Sanırım en çok kendi kendimizi…"