Musa Anter’in ardıllarının hayatı farklı olur mu?
Çok uzun süre önce bir sıfır geriden başlayıp, 1992 yılının Eylül ayında öldürülen Musa Anter’in davası vardı dün. Öldürülmesinin yıl dönümüne 5 gün kalaya, 15 Eylül 2022’ye ertelendi. Zaman aşımının kapısına!
"(Musa Anter’e yönelik) yargılanmaların/savunmaların içinde en iyi bilinenlerden biri "49’lar Davası" olmalıdır. 1961 yılında Canip Yıldırım ve Yusuf Azizoğlu ile birlikte İleri Yurt gazetesini çıkarır Musa Anter. Sonradan kitap olarak çıkacak Kürtçe şiiri “Qimil”ı bu gazetede yayımlar. Qimil şiiri, Türkçedeki "kımıl zararlısı"nı mesele eden dolaylamacı, muhalif bir şiirdir. Bu şiirin yayımlanması üzerine dava açılır ve Anter’e destek veren 50 kişi gözaltına alınır. Mehmet Emin Batu’nun mide kanamasından ötürü hayatını kaybetmesi üzerine 49 kişi kalır yargılanan ve dava bu isimle anılır. Sanıklar, bir şiirin yayımlanmasına verdikleri destekten ötürü 14 ay tutukluluklarının ardından mahkeme beklerken, 27 Mayıs gerçekleşir. Kimine göre devrim, kimine göre darbe olarak anılan 27 Mayıs’ın ardından, anca 3 Ocak 1961’de mahkeme işlemeye başlar. 25 sanık idamla yargılanır, nihayetinde 10’u beraat eder, 15’i 16 ay hapis 5 ay 10 gün sürgün cezası alırlar. Denebilir ki, Anter’in hayatı tıpkı öncülleri ve ardılları aydınların hayatı gibi sürekli mahkeme, hapis, sürgün arasında gidip gelecektir."
Mehmet Said Aydın, Musa Anter’in 100. yaşı için Yeni e'de yayınlanan yazısında böyle anlatıyor 49’lar davasını. Qimil'ın başına gelenlerin Anter’in öncülleri ve 'ardılları' için ne anlama geldiğini…
***
Diyarbakır’da 8 Haziran günü gözaltına alınıp daha sonra tutuklanan gazetecilerden Ömer Çelik’in eşi Tülay Çelik, Hacı Bişkin’e yaşadıklarını anlatırken şöyle söylüyordu:
"Ömer’in geldiği özgür basın geleneğinin farkındayız. Burada devletin basına baskısı bir gelenek haline geldi. Özgür basın çalışanlarının ısrarla yazı yazması gazeteciliğe devam etmeleri de gelenek haline geldi. Bu rotadan hiçbir zaman çıkılmadı. Ömer kendisini 'Apê Musa’nın ardıllarıyız' diye tarif ediyor. Kendisini her zaman gerçekliğin tarafında tarif eder. Haklının yanında yer alır."
***
"Karşılaştığı onca haksızlığa, gördüğü onca zulme karşın, kin gütmeden, nefretle yüklenmeden, sağduyusunu, serinkanlılığını hep koruyarak sürdürmüştür mücadelesini. Yaşar Kemal’e, "Musa Anter gibi öfkesiz bir Kürt görmedim. Onu öldürdüğü için bağışlamıyorum bu devleti" dedirten şey, onun her durumda muhafaza ettiği bu barışçıl, insancıl yanıdır." *
Murathan Mungan da böyle anlatıyor, Musa Anter’i Yaşar Kemal'i de hatırlatarak. Adanalı Yaşar Kemal’in, Mardinli Musa Anter için 'bağışlamazlığını'…
***
16 gazetecinin tutuklanmalarının ardından yargı sürecine ilişkin de bilgiler geliyor. 'Gizli tanıklar'... 'Seçenekli' formlar… Fotoğraf makineleri ve kameraların 'suç aleti' olarak sergilendiği emniyet fotoğrafları…
Aziz Oruç'un eşi Hülya Oruç diyor ki: "Bu tutuklamalar gazeteciliğe yapılmış büyük bir darbe. Bu durum sadece kimlik üzerinden tartışılmamalı. Maalesef Kürtler bir sıfır geriden başlıyor."
***
Çok uzun süre önce bir sıfır geriden başlayıp, 1992 yılının Eylül ayında öldürülen Musa Anter’in davası vardı dün. Öldürülmesinin yıl dönümüne 5 gün kalaya, 15 Eylül 2022’ye ertelendi. Zaman aşımının kapısına!
***
Musa Anter’le bitirelim o zaman:
"Hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmayın. Ulusların uzun bir tarihi vardır. Şimdi 70 yaşındayım. 55 yıldır bu mücadeleyi vermekteyim. Halen umudumdan zerre kadar bir şey kaybetmedim. Yaptığınız çalışmalar, çok değerli. Belki şimdi hiçbirinin değeri anlaşılmaz ama gün gelecek, yazdığınız her şey bir bayrak gibi dalgalanacak." **
* 'Apê Mûsa 100 Yaşında', Hazırlayan: Hüseyin Aykol, Aram Yayıncılık, 2020.
Bu yazı, Mungan’ın 2022’de Metis Yayıncılık tarafından basılan kitabı 'Evrak Çantası'nda da yer almıştı.
** Anter’in Fırat Cewerî’ye 1990 yılında Nusaybin’de verdiği röportajdaki sorulara yanıtları, son olarak 2020 yılında Dilop dergisinin Mayıs-Haziran 2020 tarihli 14. sayısında, "Zaloğlu gibi gürzüm yok ama kalemim var" başlığıyla yayınlanmıştı.
Süreçte zaman kayması: İktidarın planı ortaya çıktı! 04 Kasım 2024
Bahçeli açılımının sırrı ortaya çıktı! 30 Ekim 2024
‘Süreç’ soruları ve devletin ‘fikir birliği’ 26 Ekim 2024
Çözüm şüphesi! 18 Ekim 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI