Türkiye Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu: Müteahhitler, sorumluluk zincirinde sadece bir halka

Eski Cumhuriyet Savcısı Özgündüz, enkazlardan savcı gözetiminde numune alınması, Türkiye Mimarlar Odası Genel Başkanı Muhçu da yıkımlardaki siyasi ayağın görmezden gelinmemesi konusunda uyardı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 10 ilin etkilendiği iki büyük depremle sarsılan Türkiye'de arama-kurtarma çalışmaları devam ederken, yıkılan binalarla ilgili de soruşturmalar sürüyor.

Yıkılan 6 bin 444 binanın tespit edildiği depremlerde, sorumluların tespitine yönelik delillerin yok olmaması için eski Cumhuriyet Savcısı ve 24. Dönem CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu enkazlardan savcı gözetiminde numune alınması gerektiğini söyledi.

‘NUMUNELER ASIL DELİL OLACAKTIR’

1999 yılındaki Marmara Depremi’ni soruşturan Özgündüz, savcılarının bölgede enkaz tespitlerine katılması gerektiğini ifade etti. Binalardan alınacak numunelerin soruşturma için çok önemli olduğunu kaydeden Özgündüz, elde edilecek yapı denetim, imar ve iskan ruhsatları ile bilirkişilerin analiz yapacağını ve sorunların tespit edilebileceğini kaydetti.

Hatay'da Yapı Denetim Şube Müdürlüğü'nün acil olarak yıkılması tepki çekmiş ve delillerin karartılması için yıkımın gerçekleştiği öne sürülmüştü. Özgündüz, bu iddialarla ilgili yapı denetim raporlarının kaybolmasının failleri cezalandırmanın önüne geçmeyeceğini ifade ederek, bu belgelerin birçok suretinin kamu kurumlarında ve özel yapı denetim firmalarında bulunduğunu belirtti. Özgündüz, "Bütün evraklar yok olsa bile binalardan alınacak örnekler, asıl delil olacaktır. Bu örnekler mevzuata aykırı bir inşaat yapıldığını ortaya koyuyorsa 'o zaman gel, hesap ver' denecektir" diye konuştu.

Eski Cumhuriyet Savcısı ve 24. Dönem CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz

‘İMAR AYKIRILIĞI VARSA BELEDİYE YETKİLİLERİ DE SORGULANIR’

Yıkılan binalarda suçlunun tespitinin rapora göre yapılacağını dile getiren Özgündüz, raporda çıkacak sonuçlara göre yargılama yapılacağını ifade etti. İnşaatların gerekli kurallara göre yapılmaması durumunda taksirle insan öldürme suçuyla sorumluların yargılanacağını belirten Özgündüz, "Yapı denetim firmaları gerçeğe aykırı belge düzenlemişse, denetim yapmadığı halde rapor oluşturmuşsa ayrıca resmi evrakta sahtecilikten ceza alacaktır. İmara aykırılıkları görmeyen belediye yetkilileri varsa onlar da suça iştirakten yargılanacaklardır. Çok yönlü suç ortaya çıkabilecektir. Bina ruhsata ve usulüne uygun yapılmışsa, raporlar da doğru ise ve yine de yıkıldıysa bu sefer sorumluluk imar planlarını yapanlara gelecektir" dedi.

‘SİYASİ SORUMLULUĞUN HESABINI TOPLUM SORMALI’

Yıkımların siyasi sorumluluğu olduğunun göz ardı edilemez olduğunu söyleyen Özgündüz, toplumun konuyla ilgili hesap sorması gerektiğini ifade etti. "İmar affından yararlanan binalar yıkıldıysa sorumluluk kimin olacak?" diye soran Özgündüz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Vatandaş diyecek ki 'ben imar affıyla yapı kayıt belgemi aldım, kimse binama gelip deprem yönetmeliği tespit yapmadı.' O zaman bu işin siyasi sorumluluğu da var. Maalesef bizim toplumumuz bu tür kaçak yapıların yıkılması için değil, tam aksine kanunsuz yapıların göz yumulması için talepte bulunuyor. Ondan sonra da kendi mezarını kazmış oluyorsun. İmar affı nedeniyle yıkılan binalarda hazine aleyhine tazminat sorumluluğu doğacaktır. Bu yasa nedeniyle meşrulaşan yapılarda zarar görenler talepte bulunabilir."

Türkiye Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu
‘SORUMLULUK ZİNCİRİNE GÖRE SUÇLULUK DEĞERLENDİRİLİR’

Türkiye Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu da TMMOB'un Hatay'da kurduğu Afet Koordinasyon Merkezi'nde enkazların tespitinin önemine dikkat çekti. Savcı, hakim veya devlet görevlisi gözetiminde enkazlardan örnek alınması ve bunların tutanağa dökülmesi gerektiğini kaydeden Muhçu, delillerin toplanamamasının davalarda vatandaş aleyhine olacağını belirtti.

Yıkılan binalarla ilgili kaybolan belgelerin suçluların tespitini tam olarak engellemese de süreci ve sorumluluğu değiştirebileceğini dile getiren Muhçu, şöyle devam etti: "Numuneler ve diğer kamu kurumlarındaki belgelerden yine durum ortaya çıkar. Plan ve imar kararları çok değerlendirilmiyor. Doğru bir zeminde yapılaşma yapılması gerekiyor. Buna aykırı bir yer seçimi varsa, planı yapan ve onaylayan da sorumludur. Fakat sorumluluk zincirinden sadece birini değerlendirmek doğru olmaz. Planlamadan projelendirmeye, malzeme seçiminden yapı denetime kadar süreci toptan ele almak gerekir. Bu, sorumluluk zincirine göre suçluluk değerlendirilir."

‘BU SİSTEMİ DAYATANLAR BİRİNCİ SORUMLULARDIR’

Gözaltına alınan müteahhitlerin tek sorumlu olmadığını belirten Muhçu, suçun sorumluluk zincirinde tek bir halkaya yüklenmesinin yıkılan sistemi aklamaya yönelik bir çaba olduğunu dile getirdi.

"Depreme karşı uygun olmayan yapı sistemini de sorgulamak gerekir" diyen Muhçu, "Bu sistemi dayatanlar, uygulayanlar, yurttaşların bu sistemde yer almasını sağlayanlar, birinci sorumlulardır. Bunu göz ardı ederek bir değerlendirme yapılması doğru değil. Sadece zincirin bir aşamasına sorumluluğu indirgemek, çöken imar düzenini aklamaya yönelik bir çabadır" dedi.

Hasar tespit çalışmaları başlayan bazı illerde ‘ağır hasarlı’ ya da ‘az hasarlı’ olarak binaların değerlendirilmesi yönünde mimar ve mühendislere telkinlerde bulunulduğunu öne süren Muhçu,  şunları dedi: "Bu bilime aykırı. Bu vatandaşların sağlam yapıda oturmaları konusunda çok ciddi riskler ortaya çıkarıyor. Çürük yapının korunması durumunu oluşturabilir. Bunun da bedelini yeniden vatandaşlar can ve mal kayıpları ile ödeyebilir."