24.00'dan sonra canlı müzik yasaklandı
7 Ocak 2022
Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle birlikte eğlence mekânlarında müziğin 24:00’te kesilmesi kalıcılaştırıldı.
Düzenleme ile konut, hastane, bakımevi gibi "çok hassas alan" olarak tanımlanan bölgelerdeki eğlence merkezlerinin tüm cepheleri ve tavanının kapalı hale getirilmesine karar verildi. Ayrıca otel, dini tesis ve okul gibi "hassas alan" bölgelerindeki söz konusu eğlence merkezlerinde 24.00'ten sonra canlı müzik yayını yasaklandı.
Woodstock festivalinin organizatörlerinden Michael Lang öldü
11 Ocak 2022
Woodstock Müzik ve Sanat Festivali'nin yaratıcılarından Michael Lang, 77 yaşında öldü. Lang ailesinin sözcüsü Michael Pagnotta, Lang'in New York'taki Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi'nde öldüğünü aktardı.
77 yaşındaki Lang'in ölüm nedeninin Non-Hodgkin lenfomasının nadir görülen bir formu olduğu belirtildi.
Sezen Aksu hakkında suç duyurusu yapıldı
17 Ocak 2022
Sanatçı Sezen Aksu'nun 'Şahane Bir Şey Yaşamak' adlı şarkısındaki 'Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem'e' sözleri yargıya taşındı. Ankara'da aralarında avukat Mikail Yılmaz'ın da bulunduğu bir grup, Sezen Aksu hakkında suç duyurusunda bulundu. Çıkışta adliye önünde grup adına açıklama yapan avukat Mikail Yılmaz, Aksu'nun şarkısında kamuoyunda infiale yol açabilecek tarzda, Hz. Adem ve Hz. Havva hakkında aşağılayıcı ifadeler kullandığını ileri sürdü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cuma namazı için gittiği camide "Hz. Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yer geldiğinde koparmak bizim görevimizdir. Havva validemize kimsenin dili uzanamaz" dedi.
Yaşananların ardından yazılı açıklama yapan Sezen Aksu "Öncelikle bireysel veya kurumsal olarak, ayrıca TV kanallarındaki açık oturumlarda, sağduyulu açıklamalarıyla farklı açılardan ele alıp konunun anlaşılmasına çalışan, destek mesajları veren, arayan soran, tanıdığım tanımadığım tüm dostlarıma teşekkür ederim. Malumunuz olduğu üzere konu ben değilim, konu memleket" dedi.
Aksu açıklamasında, yaşananlara yanıt olarak bir gece önce yazdığı "Avcı" şarkısının sözlerini de paylaştı.
Gülşen sahne kıyafetleriyle ilgili yorumlara yanıt verdi
20 Ocak 2022
Bir süredir özellikle sahne kıyafetleri ve dansları bahane gösterilerek sosyal medyada ve televizyon programlarında özellikle kimi meslektaşlarının ağır ithamlarına maruz kalan Gülşen, suskunluğunu bozdu.
Instagram hesabından bir metin paylaşan Gülşen şunları söyledi:
“‘Bu kıyafet plajda giyilir ama sahnede giyilmez.’ ‘Bu kıyafeti sesi olmayan, şarkılarıyla gündeme gelemeyen giyer ama sanatkâr olan giymez.’ ‘Bu kıyafeti yabancılar giyer ama burası Türkiye.’ Giyemez.’ ‘Hadi giydi ama o dansı edemez.’ ‘Evliliği yolunda değilse, aldatılıyorsa, boşanıyorsa ve yeni bir erkek peşindeyse giyer ama her şeyi yolunda giden bir evliliği varsa giymez.’ ‘Şu ana kadar tamamdı ama bu sefer limiti aştı.’
Şimdi tüm o ‘ama’ların sonrasındaki cümlelerinize cevaben:
Ben bir kadın bedeninde dünyaya gelmiş bir insanım. İsmim Gülşen. 26 yıldır tek başıma ayaklarımın üzerinde duruyor ve arı gibi çalışıyorum. Hiç kimseye muhtaç değilim. Pop müziğe değer ve yenilik katabilmek adına sayısız şarkı yazdım. Tabii bu uzun yolculukta hiçbir şey bana altın tabakta sunulmadı. Düştüğüm, kalktığım, mücadelesini verdiğim, çok da yaralandığım oldu elbet. Ama bugün geldiğim noktada ve her zaman, ihtiyacım olan gücü hep kendi içimde buldum. Taştan duvardan olmadığımı, sadece bir insan olduğumu hep hatırlattım kendime.
'HİÇBİR SIFATIN KÖLESİ DEĞİLİM, KİMSEYE AİT DEĞİLİM'
Mesleki hayatım boyunca hep zamanın ruhunu okumaya inandım. Müziğimin, bedenimin, zihnimin hep özgür ve bağımsız kalabilmesine gayret ettim.
Meğer insan performansına gösterdiği özeni giyimine de gösterince sanatkârlığı yok oluyormuş.
Vazgeçmem istenen şey, daha az göze batmak ya da daha çok onay görmek için kendimi, bedenimi, vizyonumu yok etmem mi? Yoksa asla inanmadığım belirli yaftalara itaat etmem mi?
Kıyafet üzerinden farklı farklı ‘ama’larla sırf beni ya da sizden olmayanları nasıl alaşağı ederiz diye düşünerek çıktığınız bu yolda aslında kendi ayaklarınıza, hemcinslerinizin ve evlatlarınızın ayaklarına takmaya çalıştığınız prangaların farkında mısınız? Bir gün gelip kadını ya da kendinden olmayanı yok saymaya, baskılamaya ve gerektiğinde yok etmeye hevesli bu ataerkil sistemin sizin gibi düşünenlerden de aldığı güçle gelip sizi de boğabileceğini, hatta boğmakta olduğunu görmüyor musunuz?
Evet, ben bir anne babanın kızı, evet bir erkeğin eşi ve bir yavrunun annesiyim. Babasının kızı, bir erkeğin karısı, bir çocuğun annesi olmaktan öte ben aklı ve düşünme yeteneği olan, özgür iradeye sahip bir insanım. Bu sıfatlardan fazlasıyım. Hiçbir sıfatın kölesi değilim. Kimseye ait değilim. Ben kendimim. Kendime aitim.
Kadınlara ‘anne’ olma, ‘evlat’ olma, ‘eş’ olma; erkeklere ‘erkek olma’, ‘hükmetme zorunluluğunda olma, aksi takdirde eksik olacağı’ üzerinden uygulanan tüm tahakkümün nasıl bir cehennem olduğunu ve bu tahakkümün en sonunda erk’lik taşımayanın ya da onun yasalarına uymayanın yaşamdan silinmesini meşrulaştırmaya hizmet etmekte olduğunu ne olur görelim artık hep birlikte. Bir insanın yaşam hakkı, yaşam tercihleri bir başkası tarafından belirlenemez. Bir cins ya da insan bir diğerinden üstün olamaz.
Bana kıyafetim, yaşım, anneliğim, cinsiyetim, eşliğim ya da sanatkarlığım üzerinden kurulmaya çalışılan tüm baskılar gibi eğer çeşitli baskıların içine hapsedilmiş, nefessiz, umutsuz, çaresiz bırakılmaya çalışılmış tek bir kişi dahi varsa okuyup nefes bulsun, küçük sandığı dünyada aslında yalnız olmadığını, kabul görüldüğünü ve çok sevildiğini bilsin istedim. Çünkü yaşam, bu zihniyetler kadar küçük değil. Yaşam kocaman ve yaşamak çok güzel.”