MÜZİKLİ ATLAS | Komünist uzay şarkılarına bir yolculuk
Sovyetler Birliği’nde yapılmış uzay şarkılarının önemli bir kısmı epik bir üslupta ve marş havasında işleniyor. Hoş, mesele uzaya giden insanlar olunca işin içine kahramansı bir anlatı katmamak pek kolay değil. Ancak tıpkı Sovyet müziğini Kızıl Ordu Korosu’na indirgeyemeyeceğimiz gibi uzay temasını da epik zemine hapsedemeyiz.
Her hafta dünyanın farklı köşelerine ve farklı zaman dilimlerine seyahat ederek yerküre üzerinde seyahatlere çıkıyoruz. Bu hafta ise ayaklarımızı bastığımız gezegenden ayrılıp uzayın sesine kulak vereceğiz.
Kökleri oldukça eskilere giden Sovyet Uzay Programı’yla birlikte, uzayın kültür hayatı için de yeni bir ufuk olduğunu gözlemliyoruz. Çünkü Sovyetler Birliği’nin uzay programını basit bir ‘yarış’ olarak değerlendirmek mümkün değil. Peki ama neden? Neden Sovyetler Birliği için uzay, diğer ülkelerdeki yürütülen uzay programlarından daha geniş bir toplumsal yankı yaratabilmiş? Belki bugünkü yolculuğumuzda bu soruya da yanıt arayabiliriz. O halde hemen turumuza başlayalım…
UZAYDA SÖYLENEN İLK ŞARKI
‘İlk’ veya ‘en’ gibi tanımlar oldukça tehlikeli, bazen bizi bağlamdan uzaklaştırabiliyor. Yine de ‘uzayda seslendirilen ilk’ şarkı için bir parantez açabiliriz, çünkü ‘ilk’ olduğu kadar daha sonraki süreçte ‘o anın’ büyüsünü ifade eden bir şarkı olarak hafızalarda yer edinir.
Yıl 1961, Nisan ayının 12’si. Henüz 27 yaşındaki pilot Yuri Gagarin, Vostok 1’e binip dünyadan ilk kez uzaya çıkan insan olarak tarihe geçer. Döndüğünde yaptığı açıklamada izlenimlerini “Dünya, belirgin ve epey mavi bir haleyle çok güzel bir görüntüye sahipti. Açık maviden maviye, lacivertten mora ve tamamen siyaha doğru yumuşak bir geçişi vardı. Büyüleyici bir manzaraydı” sözleri ile anlatıyordu.
Bu manzarayı seyrederken ise Gagarin bir şarkı tutturur. Belki omuzundaki ‘ilk’ olma yükünün heyecanını yenmek için, belki de büyünün etkisiyle Sovyet besteci Dmitri Şostakoviç’in Rodina Slyshit yani 'Anavatan Duyar' şarkısını mırıldanmaya başlar.
“Anavatan duyar, anavatan bilir / Oğlunun bulutların üzerinde uçtuğu yerde. / Dostça bir kucaklama ile / borç veren sevgi ile / o seni gözlüyor. / Moskova kulelerinin kızıl yıldızıyla, / Kremlin'in aşağılarıyla / Anavatan duyar, anavatan bilir / Oğlu için kazanmak ne de zor / ama o, cesur ve haklı/ asla pes etmez. / Koruduğum tüm kaderinle / sen savun / Barışın en büyük sebebi / Anavatan duyar, anavatan bilir / Oğlunun kendi yoluyla karşı karşıya kalması gereken şey / yolunu nasıl ipe diziyorsun / fırtına bulutları boyunca / Yine de öfkeli bir kara fırtına olabilir / ne olursa olsun / Emin kal, Yoldaş!”
MARSTA ELMA AĞAÇLARI
Sovyetler Birliği’nde yapılmış uzay şarkılarının önemli bir kısmı epik bir üslupta ve marş havasında işleniyor. İleriyi gözleyenlere Şan Olsun (1964) isimli şarkıyı örnek verebiliriz.
“Lenin’in bayrağı üzerimizde. / Mutluluğu inşa etmeye geldik. / Genç ellerimizle yazacağız, / Dünya’nın biyografisini. / İleriyi gözleyenlere şan olsun! / İleriye atılanlara şan olsun! / Bizim yolumuz şimdiki zamandan yıldızlı geleceğe uzanır. / Bizim yolumuz şimdiki zamandan yıllar sonrasına uzanır. (…)”
Hoş, mesele uzaya giden insanlar olunca işin içine kahramansı bir anlatı katmamak pek kolay değil. Ancak tıpkı Sovyet müziğini Kızıl Ordu Korosu’na indirgeyemeyeceğimiz gibi uzay temasını da epik zemine hapsedemeyiz.
Örneğin Gagarin’in dünyaya dönmesiyle birlikte yapılan bir etkinliğe gidelim. Gagarin ve diğer kozmonotlar masa başlarında, çalan/söylenen şarkılara kulak veriyorlar. O anda, belki de en özgün uzay şarkılarından biri çalıyor. Marsta Elma Ağaçları Açacak şarkısı, hüzünlü bir havası olmasına karşın geleceğin fethine dair vurgularıyla dikkat çekici bir kompozisyon haline geliyor. Eh, dinleyicilerden biri Gagarin olunca söz konusu kayıt bambaşka bir anlam kazanıyor.
“Yaşamak ve inanmak -bu harikulade. / Bizim emsalsiz adımımızdan önce / Kozmonotlar ve hayalperestler diyecekler ki: / Mars'ta elma ağaçları çiçek açacak. / Peki, siz yoldaşlar / Tüm dünyayı gördüğünüzde ve geçtiğinizde / Yıldızlar donanacak eski Dünya'ya / ve Mars'ta elma ağaçları çiçek açacak. / Yıldız mesafelerinde dostlar kazandım / benim için endişelenme ve üzülme / dünyamızı terk ediyoruz, söz verdik bir gün / Mars'ta elma ağaçlarının çiçek açacağına.”
(Mars’ın Sovyetler Birliği ve komünizm için ne ifade ettiğini daha önce ayrıntılı bir şekilde konuşmuştuk, dileyenler faydalanabilir.)
BULGARİSTAN’IN UZAYLI POPU
Gagarin’in söylediği ve dinlediği şarkılardan söz ettik. Fakat Gagarin’in bizzat kendisi hakkında yapılan şarkılar başlı başına bir külliyat. Bunların arasında oldukça dikkat çekici bir eser var. Bulgaristan Halk Cumhuriyet’inde 1979 yılında yayınlanan Yuri Gagarin İçin Bir Şarkı ilk bakışta bize herhangi bir özellik çağrıştırmıyor. Fakat müziğe kulak verdiğimizde pop ritimlerinin ön planda olduğunu ve bu anlamda diğer ‘uzay’ şarkılarından biraz daha dikkat çekici olduğunu görüyoruz. A. Zaberski imzalı beste, Bulgaristan Halk Ordusu tarafınca seslendiriliyor.
“Hâlâ aklımızdadır Yuri Gagarin, / senin altından güneşe dokunduğun gün. / Sessiz evrende ilk defa havalandın, / Rusça bir konuşma ve ilham verici bir şarkı, / dünyanın dört bir yanına dağıldı! / İlk defaydı ve hep ilk kalacak, Yuri Gagarin. / Balkanlar seni hep hatırlayacak, Yuri Gagarin. / İsminle, özgür şarkınla, hayalinle / uzay gemileri senin yıldızlı yolunda uçacak.”
Söz konusu albüm sürprizlerle dolu. Grup ismi olmasa da çeşitli sanatçıların yer aldığı albüm, Bulgaristan-Sovyetler Birliği ortak uzay programı kapsamında uzaya giden ilk Bulgaristanlı, kozmonot Georgi Ivanov’a armağan ediliyor. Bulgaristan Savunma Bakanlığı’nın katkılarıyla çıkan albümün içinde uzay temalı pek çok şarkı var. Hatta bunlardan bazıları, pop ruhundan etkilenip şarkıları biraz mizah ile süslüyor ve UFO’lara dahi yer veriyor.
(Gagarin’in uzay yolculuğu üzerine daha önce konuşmuştuk, dileyenler faydalanabilir.)
KOSMOSUN KARDEŞLİĞİ ADINA
Sovyetler Birliği’nde uzay temasının daha eski Rus kozmolojisine dayanıyor olması kuvvetle muhtemel. Ancak konu tek başına bu da değil. Ya da Soğuk Savaş döneminde ABD’yi ele alalım. ABD’de uzaya bakış, sistemin doğası gereği bir rekabet sahası olarak özümsendiği için toplumsal-kültürel yansıması da bu yönde oluyor. Fakat Sovyet toplumu için uzay, komünist bir dünya düşüne zincirlenmiş bir halka olarak algılanabiliyor. Şüphesiz Sovyetler Birliği’nin 19. Yüzyılın ikinci yarısında uyguladığı rekabetçi politikalar, uzayı dönemin siyasi hattını doğrulamak için kullanmıştır. Fakat miladımızı daha eskilerden, henüz Sovyetler Birliği’nin ilk yıllarından alırsak eğer bakış açısının daha ‘ideolojik’ olduğunu söyleyebiliriz. Sovyetler Birliği’nin erken dönemlerinde ülkede nice belgesel ve bilimkurgu romanı, sadece kurgusal zenginlikle değil aynı zamanda sosyo-ekonomik derinlikle farkını ortaya koyar (Dileyenler Aleksandr Bogdanov’un hayatına ve eserlerine göz atabilir).
Belki anlatmaya çalıştığımız ufuk farkını en iyi Kosmosun Kardeşliği Adına şiirinde Nazım Hikmet açıklıyor olabilir:
"Kosmosda bizden başka düşünen var mı / var / bize benzer mi / bilmiyorum / belki bizden güzeldir / bizona benzer mesela ama çayırdan nazik / belki de akarsuyun şavkına benzer / belki çirkindir bizden... / ...yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz / hangi dilde bilmiyorum / yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz onunla / Tovariş [Rusça 'Yoldaş'] diyecek / söze bu sözle başlayacak biliyorum / Tovariş diyecek / ne üs kurmağa geldim yıldızına / ne petrol ne yemiş imtiyazı istemeğe / Kola-kola satacak da değilim / selamlamaya geldim seni yeryüzü umutları adına, / bedava ekmek ve bedava karanfil adına / mutlu emeklerle mutlu dinlenmeler adına / "Yarin yanağından gayrı her yerde her şeyde hep beraber" / diyebilmek adına / evlerin / yurtların / dünyaların / ve kosmosun kardeşliği adına"
Hikmet’in bu şiirini besteleyen Moldovyalı sanatçı Eugen Doga’ya kulak vererek bugünkü seyahatimizi sonlandıralım.
Gelecek hafta farklı coğrafyalarda buluşmak dileğiyle…
*
Yazıda bahsi geçen şarkıları ve daha fazlasını dinlemek isteyenler için çalma listesi:
https://open.spotify.com/playlist/0IutF7RZXRLeukTATBofzG?si=b01d6ffe256b4e63
Kavel Alpaslan Kimdir?
1995'te İzmir'de doğdu. İzmir Saint Joseph Fransız Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü'nde eğitim gördü. Gazeteciliğe 2014 yılında Agos’ta başladı. Gelecek/Umut Gazetesi’nde çalıştı. 1+1 Express Dergisi’nde yazıyor. 2016 yılından bu yana Gazete Duvar’da yazı ve haberleri yayınlanıyor. "Aynı Öfkenin Çocukları: Dünyadan Devrimci Portreleri" kitabı 2023 yılında Sel Yayıncılık tarafından yayınlanmıştır.
İran’da bir Sovyet deneyimi: Azerbaycan Milli Hükümeti 16 Kasım 2024
Komünist aerobik öğretmeninden İsrail işgaline suikast 06 Kasım 2024
Baalbek’in yıkımı ve mirası 02 Kasım 2024
Lübnanlı komünist tutsak Abdallah: Geri çekilmek rezilliktir 30 Ekim 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI