YAZARLAR

Müzikli Atlas | Vagıf Mustafazade ile Sovyet Azerbaycanı'nda ‘makamlı caz’

Mustafazade’nin çalışmaları kısa zamanda Sovyetler Birliği çapında da dikkat çeker. Estonya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin başkenti Tallin’de düzenlenen caz festivalindeki performansıyla sadece Sovyet dinleyicilerinin beğenisini kazanmakla kalmaz, dünya çapında da yankı uyandırır.

Geçtiğimiz haftalarda Müzikli Atlas’ta Sovyetler Birliği’ndeki kimi avangart müzik akımlarını işlemiştik. Sirenlerin Senfonisi ile bilinen Avraamov’un Ekim Devrimi’nden sonra -kabul edilemese de ses getiren- ‘ülkedeki tüm piyanoları yakma’ önerisini hatırlayabiliriz. (1) Fakat sanmayın ki Sovyetler Birliği ‘yanan piyanoların’ memleketidir. Bugün dünyada türünün tek örneği diyebileceğimiz bir başka ismi anacağız: Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nde (ASSC) dünyaya gelen usta piyanist Vagıf Mustafazade. Fakat durun, yargıya varmakta acele etmeyin. Mustafazade yeni bir caz stilinin yaratıcısıdır: Makamlı caz!

BİR ŞAİRİN İSME DOKUNUŞU

Vagıf Mustafazade, Bakü’nün kalbi diyebileceğimiz İçerişehir’de 1940 yılında dünyaya gelir. İsim babası, Azerbaycan’ın yetiştirdiği en önemli şairlerden olan Samed Vurgun’dur. (Nazım Hikmet’le de arkadaşlık paylaşmış olan Vurgun, Sovyetler Birliği’nde prestijli ‘Halk Şairi’ unvanı da dahil olmak üzere önemli edebiyat ödülleri kazanmıştır. Kendisi aynı zamanda Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin Milli Marşı'nı (2) yazan kişidir.) Mustafazade’lerin aile dostu olan Vurgun, geleceğin müzisyeni dünyaya geldiğinde, yakın zamanlarda doğan kendi çocuğunu kastederek “Bizde bir tane Vagıf var, sizde de bir tane olsun” der.

Bir şairin gölgesiyle hayata gelen Mustafazade, erken bir yaşta babasını kaybeder. Böylece, halk müziği öğretmeni olan annesinin üzerindeki etkisi daha da artar. Sadece hayatındaki rolü değil, müzikal olarak katkıları da belirleyici olur. Küçük yaşlardan itibaren devlet müzik okullarına giden Mustafazade, annesinden öğrendiği makamları, geleneksel piyano çalma tekniklerini hep beraberinde taşıyacaktır.

Sovyetler Birliği’nin alanında yetenekli çocukların ekonomik arka planına bakmadan sunduğu eğitimin de etkisiyle eğitimine hep müzik okullarında ve konservatuvarlarda devam edebilir. Kısa süre içerisinde eğitim gördüğü okullarda yaşıtları arasında sivrilir. Akademik hayatında Avrupa müzik geleneklerinin inceliklerini kavrasa da melodik becerilerini geliştirmeye çalışır. Mustafazade, son olarak çeşitli caz tarzları üzerine çalışmaya başlar.

AZERBAYCAN MÜZİĞİNİN MÜCEVHERİ: SEVİL

Müzikal olarak çeşitli kaynaklardan beslense de Mustafazade tek başına bu kaynaklardan birine bağlanmaz. Öğrendiklerini yeni ve devrimci bir şekilde harmanlamayı tercih edişi, onu akademiden uzaklaştırır. Ancak akademi defterinin kapanmasıyla birlikte Mustafazade’nin kendini gerçekleştireceği yeni bir kapı aralanır. Caz çalışmalarında güçlü bir müzik geleneği olan Azerbaycan’ın geleneksel makamlarını kullanır. Bu yeni caz stili ‘makamlı caz’ olarak tarihe geçer.

Mustafazade’nin pek çok grup yönetme tecrübesi bulunuyor. Fakat bunların arasında en dikkat çekeni şüphesiz 1971-1977 yılları arasında aktif olan Sevil Grubu. Mustafazade’nin lirik müzik üslubu, yetenekli kadın vokaller ile birleşince ortaya büyülü bir müzik çıkıyor.

Azerbaycan’ın hem geleneksel şarkılarını hem de şiirlerini makamlı caz ile buluşturan grubun birden çok etkileyici şarkısı var. 1971 yılında kaydedilmiş olmasına karşın 1978’de yayınlanan ve grupla aynı ismi taşıyan albüm, bugün bildiğimiz tek albümleri olsa da Azerbaycan müziğinde eşsiz bir mücevher olarak parladığını söyleyebiliriz. Bu yüzden ilgisi olanlar mutlaka bu albümün tamamına zaman ayırmalı. İnternette tahammül dakikaları gün geçtikçe kısalsa da, Sevil’in albümü her saniyesine değecektir, kefil olabiliriz:

‘EŞDEĞERİNİ BELİRLEMEK İMKANSIZ’

Mustafazade’nin çalışmaları kısa zamanda Sovyetler Birliği çapında da dikkat çeker. Estonya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin başkenti Tallin’de düzenlenen caz festivalindeki performansıyla sadece Sovyet dinleyicilerinin beğenisini kazanmakla kalmaz, dünya çapında da yankı uyandırır. Tallin’de bulunan Voice of America’nın ünlü caz eleştirmeni Willis Conover, Mustafazade’nin müziğine hayran kalır. Conover şunları söyleyecektir: “Bay Mustafazade sıra dışı bir piyanist. Eşdeğerini belirleyebilmek imkansız. Kendisi bildiğim en lirik piyanist.”

Tabii Mustafazade’yi tek bir grupla özdeşleştirmek güç. Enstrümantal ‘Mugam’ isimli bir grupla çeşitli festivallerde boy gösterir örneğin. Fakat emeği bulunan gruplardan bir diğerini de söylemeden geçmeyelim. Hayatının bir bölümünde Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin başkenti Tiflis’e taşınan Mustafazade, belli bir zaman aralığında burada yeni kurulan bir gruba dahil olur. Böylece Gürcistan’ın 1960’larda ciddi bir popülerlik kazanan grubu Orera’da da Mustafazade’nin izlerini görüyoruz.

Mustafazade’nin ayrıca Tiflis’teki 1978 Caz Festivali performansını izlemek, bizi onun müzik tarzını anlamaya biraz daha yaklaştıracaktır. Yakın tarihlerde ABD’li efsane Blues sanatçısı B.B. King, onunla tanıştığında “Bana ‘Blues’un Kralı’ diyorlar, ama sizi temin ederim ki blues’u sizin gibi çalabilmeyi dilerdim” diyecektir.

KIZINA VE KIZINDAN ŞARKILAR

Coşkulu ve üretken hayatı talihsiz bir şekilde erken bir tarihte, 1979 yılında henüz 39 yaşındayken sonlanır. Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin başkenti Taşkent’te, manidar bir şekilde sahnedeyken hayatını kaybeder. Fakat anısı, sadece ismi ve eserleriyle değil, aynı zamanda başarılı bir müzisyen olan kızı Aziza Mustafazade ile birlikte yaşamaktadır. Babası gibi bir piyanist ve besteci olan Aziza Mustafazade, makamlı cazı yer yer avangart bir üslupla yorumlamaktadır.

Kendisi için Mustafazade’lerin üçüncü jenerasyon piyanistidir de diyebiliriz. Hatta müzik ailede öyle bir seviyeye gelmiştir ki, baba ile kızın farklı zamanlarda yaptıkları farklı şarkılar aracılığıyla birbirleriyle adeta konuştuğuna tanıklık ediyoruz. Vagıf Mustafazade’nin kızı için yaptığı ‘Aziza’ isimli şarkıya Aziza Mustafazade babasının ölümünden yıllar sonra yaptığı ‘Vagıf’ isimli şarkıyla yanıt verir. Biz de baba-kızın bu sohbetiyle bugünkü yolculuğumuzu sonlandıralım.

Kaynaklar ve daha detaylı bilgilerin yer aldığı adresler

Yazıda geçen şarkıların bazılarına ve daha fazlasına ulaşmak için çalma listesi: https://open.spotify.com/playlist/1V8XCzQDDE2weAL7TPqrK5?si=a19a34c472d84f19 

- http://vagif.musigi-dunya.az/en/biography.html 

- https://teleqraf.com/news/senet/133511.html 

- http://www.visions.az/en/news/292/57d3b82a/ 

- https://www.azizamustafazadeh.de/vagif/ 


1) https://www.gazeteduvar.com.tr/muzikli-atlas-sovyetler-birliginde-makineli-tufekli-bir-senfoni-unutulan-bir-muzik-dehasi-avraamov-makale-1628152 
2) https://www.youtube.com/watch?v=YcWUX5ERuuI&ab_channel=KashgarKhanate 


Kavel Alpaslan Kimdir?

1995'te İzmir'de doğdu. İzmir Saint Joseph Fransız Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü'nde eğitim gördü. Gazeteciliğe 2014 yılında Agos’ta başladı. Gelecek/Umut Gazetesi’nde çalıştı. 1+1 Express Dergisi’nde yazıyor. 2016 yılından bu yana Gazete Duvar’da yazı ve haberleri yayınlanıyor. "Aynı Öfkenin Çocukları: Dünyadan Devrimci Portreleri" kitabı 2023 yılında Sel Yayıncılık tarafından yayınlanmıştır.