Narin Güran davası | Mahkeme Başkanı, 2 baro avukatının polis tarafından salondan çıkarılması talimatı verdi

Narin Güran'ın öldürülmesiyle ilgili davada sanıklar mütalaaya karşı savunma yapıyor. Ağabey Enes Güran, "Ömrümün sonuna kadar cezaevinde kalabilirim ama vicdanım rahat" dedi.

Fotoğraf: Arşiv
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Diyarbakır'ın Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolduktan sonra dere yatağında ölü bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin davaya yarın saat 10.00'da devam edilecek.

Cinayet davasının ikinci duruşması dün (26 Aralık 2024) başlamıştı. Salim Güran'ın işçisi 15 yaşından küçük R.A., pedagog eşliğinde adli görüşme odasında Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden dinlendi. Ardından Çoban A.A. ve Narin’in amcası Erhan Güran dinlendi.

Baba Arif Güran duruşmada söz aldı, tutuklu sanıklar ve avukatlar savunma yaptı. Mahkeme başkanı, dün 14 saat süren duruşmayı bugün sabah 09.00’a erteledi.

Duruşma öncesi tutuklu sanıklar, cezaevinden yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde çıkarılarak adliyeye getirildi. 

'SABAH BU VAHŞİYİ GÖRDÜM'

Gazeteci Emrullah Erdinç'in aktardığına göre duruşmada, Narin'in amcası tutuklu sanık Salim Güran savunma yaptı. Güran savunmasında şunları söyledi:

"Her sabah olduğu gibi tarlaya gittim. Mehmet Selim ve oğlu Ramazan ile birlikte. Ardından Bağlar tarafındaki sağlık ocağına gittim. Hükümet Konağı’nın karşısında bulunan bankadan 4 bin lira para çektim ve çocuklara verdim. Daha sonra iki oğlumla çay ocağında oturdum. Ardından aynı istikametten köye döndüm. Petrolden benzin aldım ve eve geldim. Hava sıcaktı, klimanın önünde eşim ve iki oğlumla oturdum, yemek yedik ve dinlendim. Daha sonra yukarı tarlaya gittim, işlerime baktım. O sırada elektrikçiler geldi ve Mehmet Şerif’in arızasına bakmak için geldiklerini söylediler. Onların arabasıyla birlikte gittik.

Pamukların kurtlandığını gördüm. Elektrikçiler ücret konusunu söyledi, ben de amcamın oğlu ile konuşmalarını istedim. Ramazan aradı, tarla işleriyle uğraşıyordu, yanına gittim. Orada bir süre oturduk. Narin’in kaybolduğu saatlerde kızım beni arayıp durumu söyledi. Mehmet Selim gelmişti, onunla birlikte olay yerine gittik. Kalabalığı görünce herkesin ağladığını fark ettim.

Komutanı aradım ve 'Abimin kızı kayıp, ekip gönderin' dedim. Ancak komutan izinde olduğunu söyledi. Bunun üzerine Sabri’ye söyledim, 'Okulun kamerasına bakalım, jandarma gelecek' dedim. Samet Hoca duydu. Sabri anahtarı getirdi, jandarmadan bir arkadaş geldi. Kamerayı inceledik, amcamın çocuklarının Narin ile yürüdüğünü ve patikadan yukarı çıktıklarını gördük. O bölgeye gittik, koyunların olduğu yere baktık, ama bir iz bulamadık. Gün doğmadan önce Barış kardeşimin evine gittik. Barış’ın eşi Yasemin bağırarak, 'Sabahleyin bu vahşiyi gördüm!' dedi. (Nevzat Bahtiyar’ı işaret ediyor.) Bunun üzerine, 'Neden bundan şüphelenmiyorsunuz?' dedim."

"NARİN MAKARNA YİYOR' DEDİ'

"Nevzat eve geldi, araba meselesini konuştuk. Ona, 'Senin aracı aldığın kişi cezaevine girmiş' dedim. Nevzat, 'Param yok' dedi. Daha sonra cemaat toplandı, aramızda zararı hesapladık. Nevzat’ın parası olmadığı için, 'Sen bizim evin sıvasını yaparsın' dedik. Sonrasında Nevzat bu işi üstlendi ve 200 bin liraya sıva işine para biçti. Ancak bu olaydan sonra Nevzat ile 3 ay boyunca konuşmadık. Normalde tarlada beni gördüğünde yanıma gelir, otururdu. Ama 3 ay boyunca yanıma hiç gelmedi.

Narin kaybolduktan sonra jandarma ile konuştuk. Bana, 'Dara’daki 2 kameraya bakalım' dediler. Komutan, 'Kaç tane yol var?' diye sordu. Bazı yollara beni götürdüler, bazılarına ise götürmediler. Daha sonra JASAT ekibi geldi ve 'Bütün kameraları inceleyeceğiz' dedi. Ancak şimdi kolluk kuvvetleri aileyi suçluyor, ama kendi eksiklerinden bahsetmiyorlar. İfade almışlar ama Narin’in patikada kaybolduğu saatlerde neden kameraları incelemiyorlar? Bir şey bulamayınca aileyi suçlamaya başladılar.

Sonrasında beni merkeze götürdüler. Muhtar dedi ki, 'Köyde kaç tane kuyu var?' Bana sordular, 'Bilmiyorum' dedim. Köydeki kuyulara birlikte baktık. En son, 'Mehmet Kaya’nın evinin arkasında bir kuyu var' dediler, oraya baktık. Gelelim terlik meselesine: Komutan o sırada, 'Bir şeyler var' dedi. 'Narin’in terliği bulunmuş' dedi. Vallahi en son bilen kişi benim. Köye geldik, Melike ile Birsen okulun yanındayken, 'Kamerayı açsınlar! 17.30' diye söyledi. O sırada jandarmanın benden şüphelendiği belliydi. Devlet geldi artık köye. Sonra baktık jandarma orada. Bir hoca, Muhammet ile konuşuyordu. Hocaya dedim ki 'Dede, Narin’in yerini bize göster' dedim. Ne demek istediğini anlamadı. Ben de 'Narin’in yerini göster' dedim. 'Dede, burayı aydınlat' dediler. Şok oldum. 'Narin makarna yiyor' dedi. Yanında yaşlı bir dede varmış. 'Ne yapıyor Narin?' diye sordum. 'Telefonla internette' dedi. Bir an umutlandım. Daha sonra Muhammet’i petrole bıraktım."

'ÜFÜRÜKÇÜLERE İNANMIYORUM’

"İkinci günden beri beni arıyorlar, ‘Bir tane üfürükçü var’ diyorlardı. Dedim ‘Devlet gelmiş.’ Bir tane istihbaratçı geldi, ‘Yenge ile Muhammed’i gönder, para istemiyor’ dedi. ‘Ben onları yalnız göndermem’ dedim, ‘Yenge Muhammed’i al, gel’ dedim. Oraya gittik. Kolluk kuvvetleri bizi götürmüş. İki tane hoca orada okuyor. Muhammed konuşmasa, ben üfürükçülere inanmıyorum. Muhammed’e ‘Bir şey görüyor musun’ dediler. ‘Bir dede görüyorum’ dediler. Muhammed’e, ‘Dedeye Narin’i sor’ dediler. ‘Çarıklı’daki sokağa gitti’ dedi. ‘Taşlı bir eve’ dedi. ‘Dede Narin’i bana göster’ dedi, ‘Karanlıktır’ dedi. Dediler, ‘Söyle, dede aydınlık yapsın orayı.’ Sonra dedi ki ‘Aha, Narin. Narin makarna yiyor. Yanında da iki kişi var. Yüzleri karanlık.’ Bir heyecanlandım. Sonra geldik yengemi köye bıraktık. İstihbaratçı, ‘Muhammet’i getir’ dedi. ‘Ekip gelmeden ben yeğenimi getirmem’ dedim. Götürdüm, yeğenimi petrole bıraktım. ‘Ben ölürsem bir şey olmaz’ dedim. Daha sonra eve gittik. Bacanağımın evi de o tarafta. Bacanağımın oğlu da geldi. ‘Acıkmışım’ dedim. Tandır ekmeği getirdik. ‘Ekip gelecek’ dediler. Gün doğmadan ekip geldi. Gidene kadar bir kapıyı kırdılar. DİSKİ müdürünün evi. ‘Hayırdır, bu bana özel midir’ dedi. ‘Narin içindir’ dediler. ‘Narin içinse başım gözüm üstüne’ dedi. Orada bir şey yoktu. İkinci bir ev vardı. Onu da kırdılar. Daha sonra ‘Muhammed'i getirin’ dediler. Bir pompalı çıktı. O ev kimindir bilmiyordum. Nevzat'la bir akrabalık bağım yok. Sözde jandarmayı yönlendirmişim."

'İKİ YERDE OLABİLİR MİYİM?'

"Bazla ilgili, ben aynı anda iki yerde olabilir miyim? Baz beni derede gösteriyor, ben köydeydim. Benim aile bireylerime bak. Fuat, onlara çay vermiş. Diyor ‘Bizi dinlemiş’. Eniştem Şevket Kaya, Narin’i bulmak için mücadele etmiş. Mehmet Bahtiyar diyordu, ‘Nevzat işe gitmiş.’ Ama şimdi demiyor. Hani bunun aile bireyleri bir tane gözaltında var mı? Hem kızımızı hem ailemi yok etti. Türkiye’yi parmağında oynatıyor. Allah peygamber aşkına, bu kolluk kuvvetlerine bir soruşturma açsınlar. Bu kadar kötülük niye? Dediler, ‘DEM Partilin yemek arabasını kovmuş.’ Peşlerine takmışlar gazetecileri, şov yapıyorlar. Ailem, hepsi perişan. Yeter artık lütfen. Niye bu kadar kötülük, art niyet? Bakın bir DNA yüzünden başıma ne geldi. Suçlamalarımı kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum.”

'BEN PAPAĞAN DEĞİLİM, ÖYLE OLSAYDIM ORMANDA YAŞARDIM'

Duruşmaya duruşmaya saat 14.00'te devan edilmek üzere 2 saat ara verildi. Verilen aranın sonrasında duruşma Nevzat Bahtiyar'ın savunması ile devam etti.

Bahtiyar savunmasında şunları söyledi: “Taşıma cezam neyse ben razıyım. İnkar etmiyorum ama ben Narin’i öldürmemişim. Ben taşımışım oraya bırakmışım. Ama onlar mecburen bana kabul ettirdiler, suçu benim üzerime atıyorlar. Ben öldürmediğim kişi için neden suçu üzerime alayım? Ben sadece cesedi taşıdım, başka bir suç işlemedim. Salim tüm suçu bana yıkmaya çalışıyor. Salim’in avukatı bana 'vahşi papağan' dedi. Ben papağan değilim, öyle olsaydım ormanda yaşardım. Ailem güvende olmadığı için yalan söyledim. Cezaevine geldiklerinde her şeyi anlatmaya hazır olduğumu söyledim. Cezaevinde ne televizyon var ne radyo; bilgileri nereden bilebilirim? 'Patlıcan' dedim, herkes güldü. Sadece espri yapmıştım."

'BURADA ENES’İ KURTARMA OPERASYONU VAR'

Nevzat Bahtiyar'ın savunmasının ardından Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz söz aldı.

Eryılmaz, şunları söyledi: "Sayın Başkan, burada adeta Er Ryan’ı Kurtarmak filmindeki gibi bir 'Enes’i kurtarma' operasyonu görüyoruz. Aile bu amaç doğrultusunda hareket ediyor. Ancak kimse Narin’i düşünmüyor. Bir sürü insan var. Peki, bir sürü insan varken neden Nevzat? Neden Salim? Ben de savunmalardan bazı örnekler vereceğim. O gün düğün olduğu için köyden herkes gitmiş. Sözde köyde kimse kalmamış. Eğer köyde kimse kalmadıysa, Salim’in en yakın, en iyi arkadaşı kim? Salim’in dostu, Nevzat. Aralarından su sızmıyor. Beraber oturup içki içiyorlar. Dahası, olaydan 9 dakika önce telefonla konuşuyorlar. Salim’in o an neyi fark etti. 'Nevzat evindeydi ve ben onu kontrol edebilirim. Ben ne dersem yapar' diyor. Salim’in abisi nerde yok, kardeşleri yok, çocukları yok. Nevzat’tan daha iyi bir 'kukla' bulabilirler mi? Evet, Nevzat ifadelerini değiştirdi. Ancak bu ifadelerin içerisinde sabit olan birkaç unsur var.

Nevzat her zaman, 'Cesedi Salim verdi' dedi. Her zaman, 'Salim bana, ‘Şundan dolayı öldürdüm’ dedi' diye belirtti. Yani, öldüren kişinin sebebini ve cesedi kimden aldığını açıkça ifade etti. Nevzat’ın ifadelerinin farklılık göstermesi, davanın esasına ilişkin önemli bir değişiklik yaratmıyor. Çünkü davanın kilit noktasını yine Nevzat’ın bu ifadeleri oluşturuyor. Sayın Savcı da zaten Nevzat’ın ifadelerine dikkat çekmiştir. Ancak görüyoruz ki, bazı kişiler bu ifadeler üzerinde yeterince durmamış. Bazı unsurlar, Nevzat’ın ifadeleri kadar çelişkili olsa bile bu mahkemede dikkate alınmaya değer niteliktedir. Diğer sanıkların ifadelerine baktığınızda da onların defalarca ifade değiştirdiğini görüyorsunuz. Ama hangi ifadeyi esas aldılar? Zaten bu ifadelerin çoğu gerçekleri yansıtmıyor. Sonuç olarak, Nevzat’ın ifadeleri, mahkemenin aydınlatılmasında en önemli delillerden biri olmalıdır."

'ÖMRÜMÜN SONUNA KADAR CEZAEVİNDE KALABİLİRİM, VİCDANIM RAHAT'

Narin Güran'ın ağabeyi Enes Güran sanık kürsüsünde savunma yaptı. Dün olay çıkardıkları için salona girişleri yasaklanan Güran ailesinin yakınları da içeri alındı. Mahkeme Başkanı taşkınlık yapılmaması konusunda uyarılarda bulundu.

Enes Güran savunmasında şunları söyledi:

"Evdeyim diye bir şey biliyorum diye bir şey yok. HTS kayıtlarına kimileri yalan olduğunu bile bile hala burada konuşuyor. Olay günü evdeydim evet. İl jandarma bana 'Konuş' diyor. 'Bildiğim bu kadar' diyorum, yok hala 'Konuş' diyorlar. Ne konuşayım? Bana 'Cezaevine gireceksin' dediler. Psikolojim bozulmuş, kardeşim, yok, ben cezaevindeyim. Nezarethanedeyim, zile bastım, gittim, ifademi verdim. Sonra bana 'Kendi g.tünümü kurtarmaya mı çalışıyorsun?' dediler. 'İfademe geçirmeyecek misiniz söylediklerimi?' dedim, 'Geçirmeyeceğiz' dediler.

Sayın hakim, gözümdeki morluk konusuna değinmek istiyorum. Ben kimsenin yanında kendime zarar vermem. Memorial Hastanesi’nin kamerası iyi çekmemiş. Oraya gittim, eğer gözüm mor ise neden öyle dolaşayım? Kimse öğrenmesin diye gitmezdim. Avukatlarıma da söyledim, 'Kameralara baktıklarında gözümün mor olmadığını göreceksiniz' dedim, ama kameralar maalesef bunu çekmemiş. Kolumdaki morluğa gelince, ben kendim ısırdım. Hakkımı helal etmiyorum, zehir zıkkım olsun. Onlardan çıkmasa da çocuklarından çıkacak. Gerekirse kafamı koparın ama beni Narin’in ölümüyle suçlamayın. Baro başkanı bir elbiseden bahsetti. Ömrümün sonuna kadar cezaevinde kalabilirim, ama vicdanım rahat.

Bugün bana dediler ki, 'Kardeşin geri gelecek, kafana sık. Sıkmazsan namussuzsun'. Ali Bey diyor ki, 'Nevzat Bahtiyar sizin köpeğiniz bile olamaz'. Evet, köpeğimiz bile olamaz, ama o bir katil. Gözümdeki morluktan bahsediyorsunuz, ama bir kanıt var mı? Yok. Kolumdaki ısırığı merak ediyorlardı ya, annem benim çene ve diş yapılarımı almıştı. Türkiye’de kaç diş profesörü var, söylesinler."

SALONDA GERGİNLİK ÇIKTI

"Nevzat Bahtiyar, kardeşimin üzerine üç taş koymuş. Bu adam bana, 'İnşallah bulursunuz' diyor, sonra işe gidip çalışıyor. Hiçbir şey umurunda değil" diyen Enes Güran, "Nevzat’ın oğlu, her gece bizimleydi. Onu camide gördüm, yardım ettim, keşke etmeseydim. Ama siz kafanızda bir şey uydurmuşsunuz, öyle olacak diye karar vermişsiniz. İnsanlar diyor ki, Güran ailesi, Güran ailesi... Bana savcılar, 'Annen yapmıştır' diyor. Gelsinler, burada yüzüme karşı söylesinler" ifadelerini kullandı.

Güran'ın "Keşke kolumu ısırmasaydım. Benim namusumu konuşan kişilerin kendilerinin namusu yoktur. Biz suçsuz olarak çıksak ne diyecekler? Onlara zehir edeceğim. Bugün burada yatarım, 50-60-90 yıl da yatarım, ama ahirette ne diyeceğiz? O zaman karşılaştığımızda ne yapacaksınız? Ben bu mahkemede konuşmayacağım, Nevzat hakkında da konuşmam. (Nevzat Bahtiyar’a dönerek) Kızından anlayacaksın," sözlerine üzerine salonda gerginlik yaşandı.

Nevzat Bahtiyar ayağa kalkarak, "Şerefsizlik yapma" diye karşılık verdi, Güran ise "Nevzat Bahtiyar’ın ailesini nasıl bir aile olduğunu ben bilirim. Biz gençler biliriz" şeklinde konuştu.

Suçlamaları reddeden Güran, "Suçsuzum, hiçbir suçu kabul etmiyorum. Son olarak, keşke ben ölseydim. Herkesi de öldürseydim. Keşke buraya gelmeseydim. Bu iftiraları kabul etmiyorum" dedi.

Savunma yapan Enes Güran'ın avukatı Muhammet Fatih Demir, "Nevzat 30 dakika boyunca orada. Peki, bu süre boyunca ne yaptı? Kendisi 52 yaşında, oldukça akıllı bir adam. Şimdi, bir adli hata yapılmış olması mümkün. Peki, bir vakayı adli hataya götüren nedir? Genellikle görgü tanıklarının yaptığı hatalar. Bu dosyada da buna benzer birçok durum var. Daraltılmış baz çalışması yapanların bilirkişi olmadığına dikkat çekmek istiyorum. Bu konuyla ilgili bilirkişi olarak çalışanlarla konuştum ve bu çalışmalara 'saçmalık' dediler. Ancak ne yazık ki bize bu konuda resmi bir rapor veren olmadı" ifadelerini kullandı.

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren'in dün mütalaaya karşı beyanına değinen Demir'in "Dün Nahit Eren yaptığı konuşma…" dediği sırada, Eren ve avukat ekibi hakkında konuşulması üzerine Diyarbakır Barosu’ndan bir avukat müdahale etti.

Mahkeme Başkanı ise savunmanın sözünü kestikleri gerekçesiyle iki avukatın dışarı çıkarılmasını istedi. İtiraz edilmesi üzerine, Mahkeme Başkanı, "Polis tarafından dışarı çıkarılmasına karar veriyorum. Çıkmıyorlarsa yaka paça çıkarılmalarını talimat veririm" diyerek iki avukatın salondan çıkartı. 

Enes Güran'ın avukatlarının savunmasının ardından, duruşmaya yarın saat 10.00'da devam edilmek üzere ara verildi.

 

 

(HABER MERKEZİ)