Neden Tarık Ziya Ekinci?
Siz, yüzyılımızda, akışkan hayatlarımıza inat kararlı, köklü ve sarsılmaz mücadeleci kişiliğiniz ve duruşunuzla, kök salmış ulu çınarımızdınız. Kök lü geçmişinizle bağladınız bizleri de düne.
Tarık abi,
Senin ardından, üzüntümüz büyük, acımız derin. Üzüntümüzün büyüklüğünü, acımızın derinliğini, hayatımda ve nice farklı hayatlarda bıraktığınız silinmez etkileri anımsayarak, anımsatarak anlayabiliriz ancak! Yüzyılımızda iz bırakan değerlerini, tanık olduklarımı dile getirirsem anlaşılabilirim belki. Ardında bıraktığın izlerden hatırladıklarımı anlatarak, tanık olduklarımı yazarak, üzüntümün yerine, bize bıraktığın hayatının zenginliğinin ve derinliğinin galebe çalmasına çabalıyacağım.
Siz, yüzyılımızda, akışkan hayatlarımıza inat kararlı, köklü ve sarsılmaz mücadeleci kişiliğiniz ve duruşunuzla, kök salmış ulu çınarımızdınız. Köklü geçmişinizle bağladınız bizleri de düne. Sağlam duruşunuzdan feyz aldık, kararlı duruşunuza öykünerek geleceğe umutla bakabildik. Uzun ve zengin hayatınızın tümüne tanık olmadık, olamadık tabii. Meslekte yollarımız kesişti. Meslektaşınız olmakla gururlandık. Yola sizin rehberliğinizle revan olduk. Yoldaşlığınızdaki kararlılığınız bir arada tuttu bizleri. Düşünceleriniz, teorik birikimleriniz önümüzü açtı. Birçok alandaki duruşunuz bize hep örnek oldu. Feyz aldık sizden. El verdiniz, fikir verdiniz beraber olduğumuz dönemlerde.
Siz dünümüz, bugünümüz ve yarınımızdınız.
Dünümüzü birlikte mücadele ettiğimiz döneme siz bağladınız. Geleneklerinizle, deneyimlerinizle. İkinci TİP Diyarbakır il örgütü kurulurken birlikteydik. 1976'da Mehdi Zana başkanlığında kurulan il teşkilatında üye olarak beraber görev aldık. Siz yönetimde görev almadan “sıradan bir üye” olarak yol açtınız, deneyimlerinizi aktardınız. Sizin, sizlerin tecrübeleriyle yürüdük o zor dönemleri. İl binasında, avlulu Diyarbakir evinde, "üye olarak gerekirse yerleri bile süpürürüm", diyebilen, mütevazı “sıradan üye” duruşunuzla, seminerlerde ve yönetim anlayışı tartışmalarındaki engin bilgi birikiminizi birleştirdiniz ustalıkla. Bu ustalığınızı her yönden gelen saldırılara rağmen hiç sarsmadınız. “Neden Tarık Ziya Ekinci?” sorusunu sorarak ve rasyonel cevaplar üreterek hem bizlere anlattınız hem de kendi sağlam duruşunuzun teorik zeminini pekiştirdiniz. O dönemlerdeki bilgeliğiniz hep aklımızda. Sonraki dönemi ise 1979 yılına dek birlikte yönettik. İdeolojik ve politik değerleri ısrarla ve sabırla bize aktardınız.
12 mart dönemi deneyiminizi ve 1. TİP dönemini sizden öğrendik. O dönemde ilk toparlanma dönemlerinden itibaren TİP içinde Doğu grubunda yer aldınız, mücadele ettiniz. Kürt hareketine sosyalizm fikirlerini taşıdınız. Türkiye sosyalist hareketini Kürt hareketi, Kürt ulusal başkaldırısı ile tanıştırdınız. DDKO'nun kuruluşuna ve Doğu mitinglerine el verdiniz, destek oldunuz. 12 mart öncesinde, Ekim 1970'de, TİP’in 4. Büyük Kongresi'nde sizlerin mücadelesiyle “Türkiyenin doğusunda Kürt halkının yaşamakta olduğu”, hakim sınıfların baştan beri Kürt halkı üzerinde baskı, terör ve asimilasyon uyguladıkları tespitleriyle çok önemli kararlar aldı. Hakim sınıfların şoven-milliyetçi görüşleri mahkum edilerek, Kürt halkının anayasal vatandaşlık haklarını kullanmak için mücadele edeceği ileri noktaya gelinebildi.
Siz Kürd halkı ve Türkiye sosyalist hareketi arasında köprü oldunuz. Bu fikirleri sadece bu dar çevrede değil 1965-68 yılları arasında milletvekilliği döneminizde geniş halk yığınlarına ulaştırdınız.
Sadece mücadele birliğinde yollarımız kesişmekle kalmadı aynı zamanda meslektaştık. 1958-80 yılları arasında üç farklı dönemde Diyarbakir-Siirt-Mardin Tabip Odası Başkanlığı'nı yürüterek, tabip odamızın bugünkü ilkeli geleneklerinin temelini attınız. Anadilde sağlık hakkı, savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğu gibi bakış açılarımızın temeli sizlerin bakış açısı ve mücadelesiyle atıldı.
12 Eylül zulmünde işkence ve tehditler nedeniyle yurtdışına, Fransa’ya gitmek zorunda kaldınız. Şartlar uygun olduğunda da, Diyarbakır’a dönüşünüzde, havaalanında Tabip Odası yönetimi olarak bizler karşıladık sizi, hasretle. Tabip Odası'nda yaptık ilk hoşgeldin toplantımızı. Düşüncelerinizi dikkatle okuduk, dinledik hep. Devam eden yıllarda iyilik haberlerinizi almak önemliydi bizim için.
2019 Aralık’ında arkadaşlarla birlikte bir ziyaret yapmaya çalıştık. Ruhi, İlhan, Ferit ve Vedat’ın yaptığı ziyarete katılamadım ne yazık ki… Halen üzüntüsü içimde. Arkadaşların vefalı ziyaretinin anısını üzüntümü hafifletsin diye burada da paylaşıyorum.
Siz hayatınız boyunca kararlılıkla düşüncelerinizi geliştirerek aynı hat üzerinde yürüdünüz. Fikirlerinizi olgunlaştırdınız, hiçbir güç karşısında da tavizkar olmadınız. Düşüncenizi eğip bükmeden dosdoğru ve apaçık savundunuz. Bu yürekliliği 2017'de Süleymaniye’de Kürtler arası konferansa gönderdiğiniz mektupta dillendirdiniz; o toplantıdaki mektubunuzda Kürt ulusal birliğinin önemine vurgu yaptınız. O birliğin temelinin tek bir güç yerine demokratik çoğulçuluk olduğunu bilgece ve cesaretle yazdınız:
“Demokratik çoğulculuğa karşı çıkmak Kürtleri, içinde bulundukları olumsuz koşullarda sürgit yaşamaya mahkûm etmek demektir. Keza örgütlü mücadelede örgüt içi tartışmaları yasaklamak, kurulları yok saymak lider kültüne dayalı yönetim anlayışını savunma ve uygulama düşüncesi de son derece muhataralıdır (zararlı-tehlikeli).”
Bilgeliğiniz, kararlılığınız ve cesaretiniz yolumuzu aydınlatacak, rahat uyuyun!
*Dr.