Nevin Soyukaya: UNESCO, surlar ve Hevsel Bahçeleri için uyarıyor

Diyarbakır surları ve Hevsel Bahçeleri, 'Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi'ne alınmaya hazırlanıyor. Nevin Soyukaya, kararın nedeni olarak yaşanan tahribatı gösterdi.

Google Haberlere Abone ol

Evrim Deniz

DİYARBAKIR - UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Diyarbakır surları ve Hevsel Bahçeleri'nin, “Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi”ne alınmasına hazırlık yapılıyor. Henüz taslak olan kararın 9 Eylül’de Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da yapılacak Kültürel Miras Merkezi toplantısında kesinleşmesi bekleniyor. 

Bu kararı sosyal medya hesabından duyuran ise eski Diyarbakır Müze Müdürü ve eski Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Alan Başkanı Nevin Soyukaya oldu. Soyukaya, UNESCO'nun kararını, “Üzgünüm! Bunca yıkım, bunca tahribattan sonra olacağı buydu. Planlı ve sistematik bir şekilde yok edildi Suriçi. UNESCO, dünya mirası Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanını, Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’ne almaya karar verdi" sözleriyle duyurdu.

Peki UNESCO neden böyle bir karar alma noktasına geldi? Surların ve Hevsel Bahçeleri'nin akıbeti, bu kararın ardından nasıl şekillenecek?

Diyarbakır'ın kültürel varlıklarının yaşaması, kaybolmaması için mücadele eden Nevin Soyukaya'ya sorduk...

'ALAN BAŞKANI ANKARA'DA YAŞAYAN BİR MEMUR'

UNESCO neden böyle bir karar alma noktasına geldi?

2015'te yaşanan çatışmalar ve sonrasında başlayan yıkımla; Suriçi’nde önce 6, daha sonra Alipaşa ve Lalebey mahalleleri de dahil edilerek 8 mahalle yerle bir edildi. Suriçi’nin yüzde 47’si yıkılıp düz bir araziye dönüştürüldü. Ardından yürürlükte olan 2012 yılı Koruma Amaçlı İmar Planına aykırı uygulamalar başladı. 7 metre genişliğe sahip Yenikapı sokak 25 metre genişlikte bir bulvara dönüştürüldü, yeni sokaklar açıldı, tarihi kentin yüzyıllardır süre gelen plan örgüsü yok edildi ve özgün dokuyla hiçbir şekilde uyuşmayan kimliksiz yeni yapılar inşa edildi ve tarihi kent yaşam alanı olmaktan çıkarılıp ticari alana dönüştürüldü. Bu alanda yaşayan ve kültürün taşıyıcıları olan halk Sur dışına çıkarıldı. Kamulaştırma kararıyla mülklerine el konuldu.

 

'UNESCO REAKTİF MİSYON HEYETİ GELDİ VE ALANDA İNCELEMELERDE BULUNDU'

Dünya mirası Hevsel Bahçeleri ve Dicle Vadisi'nde nehir ıslahı bahanesiyle alanın doğallığını, bütünlüğünü ve özgünlüğünü bozan yeni düzenlemelere gidildi. Hevsel Bahçeleri'nde endüstriyel üretim başlatıldı ve yetkililer buna seyirci kaldı. Endüstriyel üretimle elde edilen ürünler, büyük araçlarla alan dışına çıkarabilinsin diye belediye tarafından Hevsel Bahçeleri'ndeki patika yollar 12-15 metrelik caddelere dönüştürüldü, yeni yollar açıldı, endüstriyel tarım adeta teşvik edildi. Bin yıllardır korunmuş bahçe sınırları, parseller birleştirilerek genişletildi, geleneksel üretim durma noktasına geldi. Tabi bütün bu uygulamalar, dünya miras alanı Hevsel’in ve Dicle Vadisi'nin ekosistemini de kötü etkiledi. Mısır ekiminde kullanılan ilaçlar toprağa ve Dicle’ye aktı, Dicle yatağında bulunan bataklıklar, sazlıklar, çalılıklar tahrip edildiği için bu alandaki canlı türlerinin yaşam alanı da yok edilmiş oldu. Dicle’nin kıyı şeridi boyunca ve özellikle Ongözlü Köprü çevresinde kaçak işyerleri ile alan yoğun yapılaşmaya açılmış oldu. Bütün bu uygulamalar, miras alanının yönetim sisteminin de sorgulanmasına neden oldu. Zira Dünya Mirası Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj alanının, alan başkanı, Ankara’da Kültür Bakanlığı’nda çalışan bir memur olarak gözüküyor. Ankara’da yaşıyor. İlk kayyımın atanmasıyla birlikte Büyükşehir Belediyesi'ndeki Kültürel Miras Daire Başkanlığı ve Alan Yönetim Şube Müdürlüğü lağvedildi. Son derece katılımcı bir yöntemle 2014’de hazırlanan ve UNESCO tarafından da kabul edilen Alan Yönetim Planı hiçbir şekilde uygulanmadı. Danışma Kurulu, Yürütme Kurulu gibi yerel katılımcı yönetimi sağlayan kurullar fiili olarak lağvedildi. Dolayısıyla UNESCO ile yerelin bağı kesilmek istendi. Bütün bu sorunlar, 2016’dan beri UNESCO tarafından alanı koruma taahhüdünde bulunmuş taraf devlete, yani Türkiye Cumhuriyeti'ne defalarca bildirildi, çözüm önerileri, ortaklıklar önerildi ve düzeltilmesi istendi. Ancak gelinen noktada çözülmediği gibi yanlışlar katlanarak devam etti.

UNESCO’yu bu kararı alma noktasına getiren nedenler budur. Zira En son Kasım 2022'de UNESCO Reaktif Misyon heyeti geldi ve alanda incelemelerde bulundu ve bir rapor hazırlandı alanın durumuna dair. UNESCO’nun aldığı bu karar da Reaktif Misyon'un raporuna dayanmaktadır. 

Nevin Soyukaya

'KARAR, CİDDİ BİR UYARIDIR'

Böyle bir kararın alınması ne anlama gelecek? Surlar ve Hevsel Bahçeleri nasıl etkilenecek?

Bu karar, adaylık başvurusu yapılırken taraf devletin koruma taahhüdüne uymadığı ve korumak için işbirlikleri yapmadığı anlamına geliyor. Aynı zamanda ciddi bir uyarı niteliğindedir. Zira Dünya Miras Listesi'nden, Risk Altındaki Miras Listesi'ne taşınması ciddi bir prestij kaybıdır. Bu durumun, yerel aktörlerle, gerçek bir katılımcılık modeliyle, ulusal ve uluslararası işbirlikleri yaparak düzeltilmesi, kaybedilen prestijin geri kazanılması, böylece alanın tekrar dünya miras listesine kazandırılması gerekmektedir. Bu karar ile UNESCO ciddi bir uyarıda bulunurken, Türkiye Cumhuriyeti devletine de yanlışlardan dönülmesi için fırsat tanımış oluyor. 

'KAYYIM UYGULAMASINA DA SON VERİLMELİ'

Böyle bir kararın önüne geçmek mümkün mü? Bunun için ne yapılmalı?

Bu kararın önüne geçmek; alanda 2016’dan beri yapılan uygulamaların ve yaklaşımların, alanı tahrip eden, değiştirip dönüştüren, özgünlüğünü yok eden uygulamalar olduğu gerçeğini değiştirmez. Zira kararda atıfta bulunulan tüm tahribatlar inkar edilemeyecek kadar aşikar ve UNESCO Reaktif Misyonu da bunu tespit etmiş durumda. Yapılması gereken tek şey UNESCO’nun önerileri de dikkate alınarak, katılımcı, şeffaf, yerelden yürütülen bir plan ve programla yanlışlardan dönmek olacaktır. Tabi katılımcı, şeffaf bir süreç için; öncelikle ve özellikle kayyım uygulamasına da son vermek gerektiğini de vurgulamak gerekir.