Nil Kural: Sinemada kadın sinemacıların filmlerini daha fazla görmek istiyoruz
26'ncı Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali'nin direktörü Nil Kural ile festivali konuştuk. Kural, "Sinemanın anlatılmamış konuları ele alma ve bunları tartışılır kılma gücü büyük" dedi.
DUVAR - Türkiye’nin ilk kadın filmleri festivali olan Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, bu yıl 26'ncı kez düzenleniyor. Bu yıl “Daha Fazlası, Daha Azı Değil” temasıyla düzenlenen festivalde, dokuz bölümde dünyanın dört bir yanından toplam 64 film izleyiciyle buluşacak.
Festival Direktörü Nil Kural'la festivalin 26'ncı yılını ve sinemanın kadın mücadelesine etkisini konuştuk.
26. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin özellikle günümüzde düzenlenmesi büyük bir önem taşıyor. Festivalin amaçlarından söz edebilir misiniz?
Festivalin amacı 26 yıldır kadın sinemacıların imzasını taşıyan filmleri görünür kılan bir platform olmak. Son yıllarda kadın sinemacıların dünyanın en saygın festivallerde büyük ödülleri kazandığını görüyoruz. Mesela bu yıl Altın Aslan ödüllü “Dünyanın Tüm Güzellikleri ve Acıları”, Altın İstiridye ödüllü “Dünyanın Kralları” ve Altın Leopar Ödüllü “34. Madde” festival programında. Bu filmlerin görünürlüğe ihtiyacı yok. Ancak festivalin temalara göre bölünmüş bölümleri o yılın sanatsal film yaratımında hangi temaların öne çıktığını ve dünyanın dört bir yanından sinemacıların ortaklaştıkları yönleri gösteriyor. Zaten izleyicinin merakla beklediği filmlerin yanına keşif niteliği olan filmlere de yer vererek, kadın sinemacıların yıl boyunca olan üretiminin bir tür röntgenini çekiyor.
'ÜRETİMİN TEŞVİK EDİLMESİ GEREKİYOR'
Festival bu yıl "Daha Fazlası, Daha Azı Değil" temasıyla gerçekleştirilecek. Bu yılki temadan ve bu temanın nasıl seçildiğinden bahsedebilir misiniz?
Festivalin teması hem kültür sanat hem de genel kadın hakları alanında hak talebini vurguluyor, sinemada kadın sinemacıların filmlerini daha fazla görmek istiyoruz, üretimin teşvik edilmesi gerekiyor. Yukarıda saydığım ödüller alan ve platform sağlandığında ortaya çıkan tablonun sonucu. Ama temayı sadece sinema için seçmedik. Kadınların hak mücadelesi hiç bitmiyor. En basit hakları bile tekrar tekrar talep ediyoruz, daha fazlasını istemeyi de hatırlatmak istedik.
'KADIN YÖNETMENLERİN İMZASINI TAŞIYAN 60'IN ÜZERİNDE FİLM GÖSTERİLECEK'
26. Uçan Süpürge seçkilerinde nasıl yapımlar yer alacak? Festival kapsamında gösterilecek başlıca filmler neler? Film seçkilerini belirleme kriterleriniz nelerdir?
Uçan Süpürge’de bu yıl kadın yönetmenlerin imzasını taşıyan 60’ın üstünde film gösteriliyor. Filmleri sanatsal değerleri ve duruşlarına göre seçtik. Şöyle söyleyeyim, çok önemli bir konuyu işleyen ancak sinema dilini yeterli bulmadığımız bir filmi seçmediğimiz gibi sinema diline çok hakim ama kadın konusuna yaklaşımını sorunlu gördüğümüz bir filme de seçkide yer vermedik.
Festival kapsamında Belmin Söylemez: Şehirde Kâinatı Aramak adlı retrospektif bölümüne çok değer veriyoruz. Bu yıl Bilge Olgaç Başarı Ödülü’nü alan Belmin Söylemez’in kısa ve orta metrajlarına yer veren program bizim için önemli. Ayrıca Türkiye’den Kadın Filmleri bölümündeki filmlerin de özel bir yeri var. Güney Kore’den “Sıradaki Kız”, Meksika’dan 2022 Berlinale yarışmasında yer alan “Totem”, yine Berlin’den En İyi Senaryo Ödüllü “Müzik” örnek verebileceğim filmler. Türkiye’den iki belgeseli; Somnur Vardar’ın İstanbul Film Festivali’nden En İyi Belgesel Ödülü ile dönen “Boşlukta”sı ve İdil Akkuş, Ekin İlkbağ’ın yönettiği “Düet”i de mutlaka öneririm.
Festivalde film gösterimlerinin yanı sıra başka etkinlikler de olacak mı?
Evet, 4 Haziran’da Belmin Söylemez’in Goethe Enstitüsü’nde saat 16.00’da bir ustalık sınıfı olacak. Söylemez, 25 yıla ulaşan sinema kariyeri üzerinden tecrübelerini aktaracak. Kadınların Eğitim ve İstihdam Hakkı adlı bir panelimiz olacak yine 4 Haziran’da saat 14.00’da. Zeynep Atakan moderatörlüğünde Prof. Gülay Toksöz, Doç. Dr. Emel Memiş ve Prof. Dr. Reyhan Atasü Topçu’nun katılımıyla Goethe Enstitüsü’nde gerçekleşecek panelde kadınların eğitime ve istihdama katılamaması, kadınların çalışma ve eğitim hayatlarında karşılaştıkları eşitsizlikler ve buna dair yapılabilecekler tartışmaya açılacak.
Bir diğer panelimiz ise 6 Haziran’da saat 19.00’da yine Goethe Enstitüsü’nde gerçekleşecek Kadın Kamera paneli. Kadir Has Üniversitesi bünyesinde yürütülen önemli bir proje var; Türkiye ekranlarındaki güncel kadın temsillerinin ve kamera arkasındaki kadın iş gücünün çeşitliliğini ve niceliğini ortaya koymayı amaçlayan TÜBİTAK “Türkiye Ekranlarında ve Kamera Arkasında Kadın: Temsilin ve İş Gücünün Güncel (2017-2021) Görüntüsü” adlı proje. Proje ekibinden Doç. Dr. İrem İnceoğlu, Dr. Neşe Öztemir, Dr. Ayça Çiftçi ve Doğa Cinel’in katılımıyla gerçekleşecek panelde film ve dizi sektöründe cinsiyet temelli eşitsizliklere dair çıkarımlar ve sorular konuşulacak. Araştırmanın bugüne kadar derlenen sonuçları da katılımcılarla paylaşılıp, analiz edilecek.
'SİNEMANIN ANLATILMAMIŞ KONULARI TARTIŞILIR KILMA GÜCÜ BÜYÜK'
Sinemanın kadın mücadelesine nasıl bir etkisi var? Sizce sinema sektöründe kadın varlığını büyütmek için neler yapılmalı?
Sinemanın anlatılmamış konuları ele alma ve bunları tartışılır kılma gücü büyük. Dolayısıyla bence diyalog yaratması çok önemli. Kadın varlığını büyütmek için tek yol kültür politikası olarak bunu hedeflemek ve üretimin özgür, kolay bir ortamda teşvik edilmesi.
Festivalde ayrıca İranlı kadınların özgürlük mücadelesi ile dayanışma göstermek amacıyla “İranlı Kadınlar Konuşuyor: Tarih, Sanat, Direniş” seçkisi yer alacak. Bu seçkide izleyicilerle neler buluşacak?
Bu seçkide yakın dönem İran sinemasından kadın yönetmenlerin imzasını taşıyan belgeseller Sinematek/Sinema Evi ile ortak hazırlanan bir seçkide izleyiciyle buluşuyor. Seçkideki “Sessiz Çoğunluk Konuşuyor”da geçen bir meselenin bu seçkiyi özetlediğini düşünüyorum: Unutmaya ve sessizliğe karşı kayıt altına almanın önemi…
'HERKESİ BEKLİYORUZ'
Son olarak, festivali takip edecek olan sinemaseverlere neler söylemek istersiniz?
Herkesi bekliyoruz, çok uzun süren bir çalışmanın sonunda gerçekten çok severek hazırladığımız bir programımız var. Seyirciler biletler satışa çıktığı andan itibaren yoğun ilgi gösterdi. Bu nedenle Ankara seyircisine çok teşekkür ederiz.