Nilüfer Barajı kurudu: Bursa’nın suyunu halk değil sanayi kullanıyor
Uzmanlar, Bursa’nın içme suyu kaynaklarından olan Nilüfer Barajı’nın kurumasının asıl sebepleri olarak iklim değişikliğini ve yanlış su politikalarını işaret ediyor.
Pelin Akdemir
BURSA - Bursa’nın önemli içme suyu kaynaklarından biri olan Nilüfer Barajı, tamamen kurudu. Barajın kurumasında, yağış azlığı kadar suyun aşırı ve yanlış kullanımı ön plana çıkıyor.
2007 yılında faaliyete geçen Nilüfer Barajı’nın suyu, geçtiğimiz günlerde destek olması amacıyla aynı havzadaki Doğancı Barajı’na aktarıldı. Ancak şehir, yaklaşık bir buçuk aydır yağış almadı. Yağışsızlık ve yer altı sularının azlığı, Nilüfer Barajı’nın tamamen kurumasına neden oldu. Barajın susuz kaldığı görüntüler, uzun zamandır kuraklık tehlikesi yaşayan Bursa’daki su krizini de ayyuka çıkardı.
Uzmanlar konuyla ilgili, Bursa’daki günlük su tüketiminin yüzde 80’inin tarım ve sanayi tarafından yapıldığını belirterek uyarıyor: Yanlış politikalar su kaynaklarını kurutuyor.
BAŞKAN AKTAŞ'TAN HALKA TASARRUF ÇAĞRISI
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, 16 Kasım’da yaptığı açıklama ile yıllık 60 milyon metreküp su kapasiteli Nilüfer Barajı’nın suyunun Doğancı Barajı’na aktarıldığını ve kentin 70 günlük suyunun kaldığını söyledi. Ayrıca Aktaş şu sözlerle halka tasarruf çağrısı yaptı: “Evlerde, camilerde veya iş yerlerinde kullandıkları suları ziyan etmeden değerlendirsinler.”
Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER) Başkanı Sedat Güler, Aktaş’ın çağrısına tepkili. Güler, Bursa’da günlük su tüketiminin sadece yüzde 20’sinin halk tarafından yapıldığına dikkat çekerek tasarrufu halkın değil, suyun yüzde 80’ini kullanan sanayi ve tarım sektörlerinin yapması gerektiğini söylüyor.
ÇINARCIK BARAJI’NDAKİ SULAR SANAYİYE AKATARILIYOR
Bursa Su ve Kanalizasyon İdaresi'nin (BUSKİ) paylaştığı verilere göre, Nilüfer Barajı yüzde 1, Doğancı Barajı yüzde 50 doluluk oranına sahip. Halkın su ihtiyacının yüzde 85’i barajlardan, kalanı ise DSİ’nin açtığı 130 adet su kuyusundan karşılanıyor.
Bursa’nın kış aylarında bir su krizi yaşama ihtimali olduğunu geçtiğimiz haziran ayında yaptığı açıklamayla Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş duyurmuştu. Aktaş, hesaplamalara göre, barajlardaki suyun aralık ayında biteceğini söylemişti. Ancak barajlardaki su seviyesinin ‘kritik’ seviyeye ulaşması aralık ayından önce gerçekleşti. Aktaş aynı açıklamasında tasarruf tedbirleri ve devreye alacakları Çınarcık Barajı ile Bursa’nın susuzluk çekmeyeceğini belirtmişti. Ancak susuzluğa ‘çare’ olarak işaret edilen Çınarcık Barajı’nın suyu, sanayi tarafından kullanılıyor.
‘SUYU KAYNAĞINDAN ÇIKAR ÇIKMAZ KİRLETİYORLAR’
Yaşanan kuraklığın halka yeterince duyurulmadığını söyleyen DOĞADER Başkanı Sedat Güler, Bursa’nın her sene sonbahar aylarında kuraklık riski yaşamasının nedenlerini şöyle anlatıyor: “Dibimizde Uludağ gibi bir su kaynağı varken kaç günlük suyumuz kaldığının hesabının yapılmaması lazım. Uludağ’da, her gelene izin vermişler. Mermer ve taş ocakları zirve yapmış. Suyu kaynağından çıkar çıkmaz kirletiyorlar. Şehri besleyen su kaynağının olduğu yerleri yok ediyorlar. Maden ocakları, kaçak yapılaşma, turizm baskısı, sanayileşme, nüfus artışı, suyun kontrolsüz kullanımı…”
‘TASARRUF YAPMAYI SÜREKLİ HALKA YÜKLÜYORLAR’
Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın tasarruf çağrısına tepki gösteren Güler, bir tişört için 750 kilo, bir araba için 35 ton su harcandığı bilgisini veriyor. Güler, sanayinin su kullanımına dikkat çekerek, “Kentte 4 milyona yakın insan yaşamasına rağmen halkın tüketimi yüzde 20’lerde. Su kullanımında tasarruf yapmayı sürekli halka yüklüyorlar. Fabrikalara su kullanımıyla ilgili herhangi bir yaptırım yok. Sanayi ve tarım, kesinlikle bu tasarrufu yapmıyor. Tarımda da verimli sulama sistemlerine bir türlü geçiş olmadı. Sanayinin, temiz suyu kirletmesi yetmiyormuş gibi temiz olan dereleri de kirletiyor” diyor.
Çok yüksek su tüketimi olduğunu ifade eden Güler, “70 gün daha yağmur yağmazsa ne yapacağız? Yeraltı suları da Uludağ’dan geliyor. Kuraklık devam ederse, o da bitecek. O zaman ne yapacağız?” diye soruyor.
‘BİR KARAR VERMEMİZ LAZIM’
Resmi rakamlara göre, Bursa Ovası’nın 117 milyon metreküp olan su kapasitesinin yaklaşık 112 milyon metreküpü kullanılıyor. Kaçak kullanımlarla birlikte bu rakam daha yukarılara çıkıyor. Uludağ’dan çıkan yer altı su kaynağının çoğunluğu fabrikalar tarafından şişeleniyor. Böylece barajlara gelecek olan su, daha kaynağından engellenmiş oluyor.
Sanayinin su kaynağına yakın olmak amacıyla RAMSAR Sözleşmesi’yle korunan Uluabat Gölü etrafında toplandığına dikkat çeken Uludağ Üniversitesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü'nden Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, 1998’de dönemin belediye başkanı Erdem Saker’in artık organize sanayi bölgelerinin olmaması gerektiği yönündeki söylemini hatırlatıyor. Aksoy, “Sanayiciler ve iş adamları hala ‘Bizim sanayi alanlarımız yetersiz’ diyor. Dolmamış sanayi bölgeleri var. ‘Yer pahalı, oradan yer alamıyoruz’ diye şikayetleri var. Bir karar vermemiz lazım. Su kaynaklarımızı sürdürülebilir kullanarak yaşamak mı istiyoruz, yoksa sanayiye teslim olup, susuz kalıp Bursa’yı terk mi edeceğiz?” diye konuşuyor.
‘KUYULARDA SU AZALDI, REZERV ALANLAR TOKİ’YE DEVREDİLDİ’
TEKNOSAB’a Çınarcık Barajı’ndan 18 milyon metreküp su kullanım izni verildiğini ifade eden Aksoy, “Demirtaş Barajı’nın yıllık kapasitesi 14 milyon metreküp. Demirtaş Barajı’ndan çok daha fazla suyu TEKNOSAB, kullanmak üzere izin aldı. Küresel ısınmanın bizi tehdit ettiği, kuraklığın, taşkınların, afetlerin yaşanacağı bir süreçte suları dikkatli kullanmamız gerekiyor” uyarısında bulunuyor.
Kuraklık için “Böylesi daha önce yaşanmamıştı” ifadesini kullanan Aksoy, Türkiye’de en büyük felaketlerden birisinin rezerv olarak bırakılması gereken yer altı sularının aşırı tüketilmesi olduğunu kaydediyor. Su ihtiyacı fazla olan sanayi bölgelerine ihtiyaç olmadığını, izin verilmemesi gerektiğini vurgulayan Aksoy, şunları söylüyor: “Şu an buğdayın tarlalara ekilmesi lazımdı. Ancak yağış olmadığı için tarlalar sürüldü ve bekliyor. Bursa Ovası’nda önceden su kuyuları 20 metrelerdeyken şimdi 200 metrelere kadar düştü. Demirtaş’taki sanayiciler, 300 metrelerden su çektiklerini söylüyorlar. Samanlı merası içme suyu kuyularının kritik zamanlarda rezerv alanıydı, şimdi TOKİ’ye devredildi.”