Nurhak Kılagöz, Taybet İnan için müzik yaptı

Nusret Kılagöz, Silopi’de sokağa çıkma yasakları döneminde öldürülen ve cenazesi 7 gün sokakta kalan Taybet İnan için müzik yaptı. Kılagöz’ün yaptığı müzik, Ali Bozan’ın ödüllü kısa filmi '7 Gün 7 Gece'ye ses oldu.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Şırnak’ın Silopi ilçesinde sokağa çıkma yasaklarının olduğu 19 Aralık 2015 tarihinde keskin nişancılar tarafından öldürülen Taybet İnan’ın (Taybet Ana), yaşamını yitirişinin üzerinden 5 yıl geçti. Aynı gün Taybet Ana’nın cesedini almak için sokağa çıkan kayınpederi Yusuf İnan da keskin nişancıların açtığı ateş sonucu katledildi.

Kamuoyunda Taybet Ana olarak bilinen Taybet İnan için dün Silopi’de bir anma gerçekleştirildi. Anmaya Tevgera Jinên Azad (TJA), Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven, Hakların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekilli Nuran İmir, TJA aktivisleri, HDP Şırnak il ve ilçe örgütlerinin yanı sıra Barış Anneleri Şırnak İnisiyatifi ile birçok yurttaş katıldı. Nur Mahallesi’nde bir araya gelen kadınlar, Taybet Ana'nın katledildiği yere kadar yürüdükten sonra karanfiller bıraktı. 

HDP’li milletvekil Nuran İmir, burada yaptığı konuşmada, Taybet Ana’nın bedeniyle adaletin de 7 gün 7 gece yerde kaldığını dile getirerek, şöyle dedi: “Adalet 5 yıldır Silopi sokaklarında yerlerde.”

 ÖDÜLLÜ FİLM İÇİN MÜZİK

Bu arada müzisyen Nurhak Kılagöz’ün yaptığı Dayika Taybet adlı parça, yönetmenliğini Ali Bozan’ın üstlendiği “Yedi Gün Yedi Gece” isimli kısa filmle birlikte paylaşıldı.

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu tarafından düzenlenen, 7. AB İnsan Hakları Film Günleri’nde ödül alan film, Marmaris Kısa Film Festivali’nde kurmaca film kategorisinde ikincilik ödülüne de layık görülmüştü. Bozan, filmini, “Öfke ve çaresizliği Taybet Ana özelinde anlatan bir film” olarak tarif etmişti.

Nurhak Kılagöz ise yaptığı müziğin filmle buluşmasını şöyle anlattı: “Film 2017 yılında Ali Bozan’ın yönetmenliğinde çekilmişti. Filmin bu acı gerçeği hafifletmeden, muğlaklaştırmadan tüm gerçekliğiyle çok iyi anlattığını düşünüyorum. Taybet Ana’nın 7 gün 7 gece cansız bedeniyle sokakta bırakılması, ailesine, tüm topluma bu acının reva görülme hali hiç unutamadığım, etkisinden kurtulamadığım bir acıydı. Filmi izledikten sonra da annenin yerdeki hali hep gözlerimin önündeydi. Müziği ilk 2017 yılında yazmaya başlamıştım, fakat bir türlü kayıt altına alma gücünü bulamıyor, sürekli erteliyordum. Müziği bitirdikten sonra, dinlerken müzikle birlikte film gözlerimin önündeydi. Sonra Ali ile müziği paylaştığımda, ‘Sanki müzik film için, film de müzik için yapılmış gibi hissettim’ dedi. Ardından birlikte tekrar yayınlama kararı aldık. Kendisine tekrar teşekkür ederim.

ÜÇ BÖLÜMDE TRAJEDİ

Kılagöz’ün Taybet Ana için hazırladığı müziği, Taybet Ana’nın, ailesinin hatta bütün toplumun yaşadığı trajediyi dile getirme çabası olarak yorumlamak mümkün. Kılagöz, “Bugün dahi toplumla, toplumu yönetme iddiasını sürdürenler arasında çok ciddi bir güven sorunu olduğunu ve bu güvensizliğin yarattığı boşluğu da her türlü haliyle şiddetin doldurduğunu görüyoruz. İnsan ve hakkına dair her türlü hakkın göz ardı edildiği gerçeğin ta kendisi” diyor.

Taybet Ana’nın öldürülmesini de bu gerçeğin bir sonucu olarak değerlendiren Kılagöz, “Bu zamana kadar bu durumu tarif edebilecek bir sözüm olmadı. Hâlâ da yok. Muğlaklaştırmadan, hafifletmeden bu acıyı kabul edip, unutmamanın ve unutturmamın sorumluğudur esas olan. Yaptığım müzik de bu çabanın bir sonucu sadece” ifadesini kullandı.
“Müzik üç bölümden oluşuyor” diyen Kılagöz, şunları söyledi: “İlk bölüm tüm gerginliğiyle o süreçteki çatışmaları anlatıyor. Yaylı çalgıların uzun sesler tuttuğu ikinci bölüm, asırlar sürmüş gibi annenin cansız bedeniyle yerde kaldığı yedi günü anlatıyor. Son bölüm ise annenin defnini anlatıyor. Kontrbasın baştan sona ısrarla dem tuttuğu, duduğun sesiyle başlayıp, sonradan vokallerin de birlikte söylediği melodiyle annenin defnini ve acımızı dile getirmeye çalıştık.”

CEZASIZLIK HALİ DEVAM EDİYOR

Taybet İnan’ın vurulmasının üzerinden 5 yıl geçti. Failleri hakkında bir işlem yapılmadı. Mahkemeler İnan’ın üzerinden Öcalan’ın fotoğrafının çıktığını iddia ederek cinayeti muğlaklaştırmaya çalıştı. Dönemin İçişleri Bakanı, İnan’ın öldürülmesiyle ilgili verilen soru önergelerini dayanaksız iddialarla boşa çıkarma gayreti gösterdi.

Faillerin bulunup yargı önüne çıkarılmamasını değerlendiren Nurhak Kılagöz, şunları söyledi: “19 Aralık tarihi birden fazla gerekçeyle kara bir leke olarak anılmaya devam ediyor. 2000 yılında cezaevlerinin büyük tecrit alanlarına dönüşmesine direnen siyasi tutsaklara yönelik gerçekleştirilen operasyonda onlarca insan yaşamını yitirmiş, onlarcası da hayatının devamını büyük engellerle yaşamak zorunda bırakılmıştır. O zamanki cezasızlık hali birçok olayda karşımıza çıkmaya devam etti. Aradan yirmi yıl geçti ama Türkiye’nin demokratik geleceği açısından hiçbir şey değişmedi. Uğur Kaymaz’ın, Ceylan Önkol’un faillerine yönelik cezasızlık, Cemile Çağırga’nın, Taybet Ana’nın ölümünü getirdi. Kemal Kurkut kameraların önünde öldürülmedi mi? Taybet Ana’nın faillerinin cezasız kalması da Kemal’i getirdi. Hâlâ devam eden bu cezasızlık hali, başka cinayetlerin habercisi olmaya devam ediyor.”