YAZARLAR

‘Oğlum uykusuz öldü!’

Savaşa mühimmat yetiştirmek için hızlandırılmış üretim, ulu orta duran aşırı patlayıcı stoku, günde 16 saatlik çalışma, yorgunluk, uykusuzluk ve sadece 21 bin lira bir ücret… Balıkesir’de 11 işçinin yaşamını yitirdiği patlama göz göre göre geldi. Fidan hanım isyan ediyor: “Çalışırken hiç dinlenemiyordu. Oğlum uykusuz öldü.”

Balıkesir’e bağlı Karesi İlçesi’ndeki mühimmat fabrikası ZRS Patlayıcı AŞ’de yaşanan toplu iş cinayeti hızla gündemden düştü. 11 işçinin yaşamını yitirdiği patlama ile ilgili soruşturma sürüyor. Yıkılmış aileler ise kaygılı. Çünkü sadece olay anına bakacaklar. Ve birilerinin ‘ihmali’ bulunup, mesele kapanacak. Kehanet değil bu; MKE’de, Hendek’te ve daha bir sürü fabrikada yaşananlar ortada.

Oysa bağıra bağıra gelen, bile isteye yolu döşenen bir toplu iş cinayeti bu. Her gün onlarca insanın yaşamını yitirdiği bir savaşa mühimmat yetiştirme hevesinin hızlandırdığı üretim, güvenli bir yerde durması gereken hammaddenin üretime yetiştirilmek için ulu orta aşırı yığılması, çalışma saatlerinin uzatılması, yorgunluk ve bütün bunların bedeli olarak verilen asgarinin biraz üstünde bir ücret…

Çoğu yoksul ailelerin çocukları olan işçiler mutsuz, yorgun, uykusuz öldüler. Yaşarken de başka bir şansları hiç olmadı zaten.

İşte onlardan birisi 38 yaşındaki Çetin Karamüftüoğlu’ydu. İşe 2024 yılının Ağustos ayında başlamıştı. Daha yeni işçi olmuştu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunuydu. Fotoğraf çekmeye meraklıydı. Instagram’daki ‘karamuftuolu’ hesabından sokaklardaki hayat kavgasını anlatan fotoğrafları paylaşıyordu. Hatırı sayılır takipçisi, beğeneni vardı.

Mezun olduktan sonra uzun süre iş bulamadı. O da hobisini mesleğe çevirmeye karar verdi. Genel seçimlerde CHP Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı’nın, yerel seçimlerde ise şu anki Belediye Başkanı Ahmet Akın’ın kampanyasını yürüten Gram Ajans’ta çalışmaya başladı. Seçimlerde gece gündüz yoğun çalışmasının karşılığında ödenen ücrete itiraz edince işten atıldı. Devamını annesi Fidan Yılmaz anlatıyor: “Oğlumu tanıdıkları için milletvekili Sarı ve Başkan Akın’a oğlumun CV’sini gönderdim. Torpil istemedim. İşe alımlarda bir şans vermelerini istedim. Hiç ses çıkmadı.” Bir gün Çetin’in kendisinden habersiz fabrikaya başvurduğunu öğrenmiş. Çok tehlikeli bulduğu bu işe girmesini istememiş.

Fabrikada çalıştığı yer ‘tabla’ denilen bölüm. Elleri daha uygun diye patlayıcıyı kapsüllere yerleştirme işini kadınlar yapıyormuş. Doldurulan kapsüller Çetin’in bulunduğu banda geliyormuş. Ayrıca pres işi de yapıyormuş.

Fidan hanım her gece oğlundan dinlediği fabrikadaki durumu şöyle anlatıyor:

“Son aylarda üretimi aşırı hızlandırdılar. Çetin şefleri ile sık sık tartışıyordu. ‘Bizi öldüreceksiniz’ diyordu. Normalden daha fazla patlayıcı ulu orta duruyordu. Tiner bidonları da öylece yığılıydı. Makineler ise sürekli arızalanıyordu. Sabah 7’de işe başlıyordu. Tam 16 saat çalışıyordu. Gece 01.00’da eve gelip yatıyor ve sadece 4-5 saat ancak uyuyabiliyordu. 21 bin lira kazanıyordu. İşe girdikten sonra hep uykusuz yaşadı. Ve oğlum uykusuz öldü!”

Fidan hanım konuşmakta zorlanıyor. Çünkü ancak ilaçla ayakta durabiliyor. Eğitim-Sen üyesi. Avukat tuttu ve bu cinayetin sonuna kadar takipçisi olacak. Ama çoğu aile yoksul ve çaresiz. Avukat bile tutamamışlar. Onlarla sık sık görüşüp destek olmaya çalışıyor. Çünkü kendisini ‘şanslı’ sayıyor! Şanstan ne kastettiğini açıklıyor hemen: “Ben en azından oğlumu beden bütünlüğü içinde gömdüm. Sadece çocuğunun başını gömebilen var. Buna şans mı denir, bilmiyorum. Ama insan evlat acısında bir şeylere tutunmak istiyor.”

Peki patlamadan sonraki günlerde neler yaşandı? Medyanın karşısında kıldıkları cenaze namazından sonra siyasetçiler, yetkililer, şirket ailelere destek oldu mu?

Fidan hanım patlamadan hemen sonra gelen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a da şirketin üç yönetim kurulu üyesine de fabrikadaki çalışma şartlarını tek tek anlatmış. Şirket yöneticilerine “Siz çocukları nasıl 16 saat çalıştırabiliyorsunuz” diye sormuş. “Biz sadece yönetimden sorumluyuz. Fabrikanın işleyişi ile ilgimiz yok” demişler.

Siyasetçilere dair eleştirilerini ise özellikle yazmamı istedi Fidan hanım. Ben iletmiş olayım…

Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Akın’ı cenazeden sonra bir daha görememişler. Sadece 11 gün sonra eşi taziyeye gelmiş. Karesi Belediye Başkanı Mesut Akbıyık’ı gördüğünde ise havaların soğuk olması sebebiyle bir taziye çadırı ve çay servisi istemiş. “Hakkını yemeyeyim bunları hemen yaptı. Ne var ki, başka da bir destek göremedik. AKP’liler ise hemen her gün arıyor, geliyorlar” diyor.

Lakin her şeye rağmen artık tek beklentisi var: Adalet. Olayı inceleyen ve verecekleri raporla davanın seyrini belirleyecek olanların ise vicdan sahibi olduklarını umuyor.