Öğrencilere ‘yüz yüze eğitim’ davası: ‘Okula gitmek istemenin bedeli bu olamamalı’
Maraş merkezli depremlerin ardından alınan uzaktan eğitim kararına karşı DEÜ Rektörlüğü önünde bir araya gelen ve gözaltına alınan 21 öğrenci hakkında dava açıldı. Mahkeme kararını 26 Mart’ta verecek.
İZMİR - İzmir'de 17 Şubat 2023 günü “yüz yüze eğitim” talebiyle Alsancak'ta bulunan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Rektörlüğü önünde bir araya gelen öğrenciler rektörlük yetkilileri ile görüşmek istemiş, ancak polisin sert müdahalesi sonucu darp edilerek gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan 21 öğrenci emniyetteki işlemlerinin ardından serbest bırakıldı. Aradan geçen bir yılın ardından öğrenciler hakkında “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na Muhalefet” suçundan dava açıldı.
SAVCI CEZA İSTEDİ
Davanın iddianamesinde güvenlik görevlilerinin ifadeleri, kamera görüntüleri ve tanık beyanları yer alırken, öğrencilerin kanunsuz eylem yaptığı ve rektörlük binasına zorla girmeye çalıştığı iddia edildi. Konu ile ilgili polis merkezinde ifade veren bir öğrenci ise rektörlük önünde açıklama yapmak istedikleri sırada polis ekiplerince engellendiklerini, rektörlük binasına girmeye çalışmadıklarını, kendilerini eyleme yönlendiren kimse olmadığını dile getirdi. İddianameyi hazırlayan cumhuriyet Savcısı, öğrenciler hakkında “Kanuna aykırı toplantı ve gösteri” ve “direnme” suçlarından ceza istedi.
KARAR DURUŞMASI 26 MART GÜNÜ GÖRÜLECEK
Davanın ilk duruşması bugün İzmir Adliyesi Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya sanık öğrenciler ve avukatları katıldı. Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada ifade veren öğrenciler haklarındaki suçlamaları kabul etmedi. Davanın karar duruşması ise 26 Mart tarihine ertelendi.
‘TEK İSTEĞİMİZ NİTELİKLİ EĞİTİM GÖREBİLMEKTİ’
Davada sanık olan öğrencilerden Zilan Kubat, o gün yaşanan olayı anlatarak, "Yalnızca yüz yüze eğitim görebilmek istemiştik. DEÜ rektörlüğü önünde arkadaşlarımız yetkililerle görüşerek yüz yüze eğitim için topladıkları imzaları teslim etmek istemişlerdi. Direk ablukaya alındık. Rektörlük binasına dokunma, kapıyı zorlama gibi bir durum söz konusu olmadı. Aksine darp edilerek gözaltına alındık. Gözaltında da bu işkence hali devam etti. Tuvalete götürülmedik, çeşitli hakaretlere maruz kaldık. Yetmedi, yazın online eğitim sürecindeyken okulda da soruşturma açıldı. Memlekette olduğum için yazılı savunma verdim. Rektörlüğü işgal etmeye çalıştığımız ve polis mukavemet ettiğimiz iddia ediliyordu. O dönem polisler ailelerimizi arayarak 'Çocuğunuz terör örgütleri ile ilişkileniyor' diye yalan yanlış söylemler de kullanmışlardı. Biz üniversiteliler olarak yüz yüze eğitim talep ederek oturma eylemi yaptık. Rektörlüğü falan da işgal etmedik" dedi.
Pandemi sürecinde de uzaktan eğitim gördüklerini belirten Kubat, “Çoğumuz pandemide üniversiteyi kazandık. Bir yıl boyunca online eğitim gördük. Biz tam yüz yüze eğitim göreceğimiz zaman tekrar online eğitime dönüldü. Birçok akademisyen bu eğitim tarzının sağlıklı olmadığını söylüyor. Bu bizim eğitim hakkımızın gasp edilmesi anlamına geliyordu. Tek isteğimiz nitelikli bir eğitim görebilmekti” ifadelerini kullandı.
‘OKULA GİTMEK İSTEMENİN BEDELİ BU OLAMAZ’
Davanın sanıklarından Selman Yağmahan, “Yalnızca taleplerimizi rektöre iletmek istemiştik. Bunun kriminalize edildiği ve psikolojik-fiziksel şiddete maruz kalarak gözaltına alındığımız bir süreç yaşadık. Şimdi de yargılama ile karşı karşıyayız” dedi. Nitelikli yüz yüze eğitim istediklerini dile getiren Yağmahan, “Okula gitmek istemenin, yüz yüze nitelikli eğitim görebilmek istemenin bedeli bu olamaz. Öğrencilerin bir araya gelmesini ve hakkını aramasını bir şekilde kriminalize etmeleri gerekiyordu. Bunun da yöntemi dava açmak oldu. Çok meşru ve haklı bir talebimiz vardı. Depremzede aileleri KYK yurtlarına yerleştirmenin kalıcı bir çözüm olmayacağını o zaman da söylemiştik. Bugün halen daha Hatay’da veya diğer deprem bölgelerinde yaşanan sorunları görüyoruz. Üniversiteleri uzaktan eğitime döndürmenin yaşanan sorunlara çözüm olmadığını bugün de görüyoruz” ifadelerini kullandı.