Öğretmenler yılda bir kez hatırlanmak istemiyor: Maaş hızla eriyor
Öğretmenler, Öğretmenler Günü’nü çok sayıda sorunla karşıladı. “En kötü durumda olan memurlarız” diyen öğretmenler, eğitim sistemindeki sorunları ve geçim mücadelelerini anlattı.
Nur Kaplan
ANKARA – Milyonlarca öğretmen Öğretmenler Günü’ne birçok problemin gölgesinde girdi. İktidarın düzenlemelerine karşı günlerdir eylem yapan öğretmenlerin ortak talebi yaşam koşullarının iyileştirilmesine dönük adımlar atılması.
Öğretmenler, günlerinin kutlandığı bugünü, geçim derdi, maaşların yetersizliği, sosyal ve özlük haklarının eksikliği ve güvencesizlik gibi çok sayıda sorunla karşılıyor. Öğretmenler, eğitimde yaşanan köklü değişiklerin açığa çıkardığı sorunları, enflasyon karşısında eriyen maaşlarıyla birlikte geçim mücadelelerini anlattı.
EN DÜŞÜK ÖĞRETMEN MAAŞI 5 BİN 740 TL
Milli Eğitim Bakanlığı istatistiklerine göre, örgün eğitim kapsamında 1 milyon 139 bin öğretmen okullarda görev yapıyor. Öğretmenler, kadrolu, sözleşmeli, ücretli, özel sektörde çalışan gibi oldukça farklı statülerle mesleklerini icra ediyor. Ayrıca, Öğretmenlik Meslek Kanunu kapsamında yapılan sınavın ardından önümüzdeki günlerde ‘uzman öğretmen’, ‘başöğretmen’ şeklinde bir başka ayrım da hayata geçecek.
Yoksulluk sınırının 24 bin liraya, açlık sınırının 7 bin liraya dayandığı bugünlerde, öğretmenlerin maaşları da oldukça düşük. Haziran ayı enflasyon rakamlarıyla birlikte kadrolu öğretmenlerin aldığı en düşük maaş 10 bin TL iken, en yüksek öğretmen maaşı 12 bin TL. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından istihdam edilen sözleşmeli öğretmenlerin maaşları da 8 bin 500 TL ile 9 bin 200 TL arasında değişiyor. Haftada 30 saat derse girerse ücretli öğretmenlerin alacağı maaş ise 5 bin 740 TL’ye denk düşüyor. Özel okullarda çalışan öğretmenlerin maaşları da genel olarak asgari ücret.
‘EN KÖTÜ DURUMDA OLAN MEMURLARIZ’
Öğretmenlik mesleğinde 20 yılı geride bırakan ve kadrolu öğretmen olan Melek Aşır, üniversiteden mezun olurken ‘dünyayı değiştirebilirmiş’ gibi hissettiğini ancak her geçen gün eğitimin kalitesi ve öğretmene verilen değerin düşmesi sebebiyle okula ‘off’ diyerek gittiğini söyledi. "Devlet memurları içerisinde en kötü durumda olanların başını çekiyoruz" diyen Aşır, şöyle devam etti:
“Sürekli değişen bir sistemin içerisinde öğretmenler de allak bullak oldu. Öğretmenlerin geçinemez olduğu unutuldu. 2 bin lira için bir sınava girmemiz isteniyor. Ben neden sınava giriyorum, zaten hak ediyorum. Öğretmenlere yol, yemek, giyim yardımı yapılmıyor. Bir kuru maaşı var, hızla eriyor. Eski Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, ‘üzerimizdeki en büyük yük personel maaşı’ demişti. Açıkağızdan söylüyorlar. İstanbul’a en son 10 bin öğretmen ataması yapıldı. Aynı hafta geçim endişesi sebebiyle 3 bin 500 öğretmen yer değişikliği için belge istedi."
‘KARIN DOYURMA MÜCADELESİ’
Öğretmenlerin bir meslek kanununa ihtiyacının olduğunu ancak getirilen kanunun talepleri karşılamadığı söyleyen Aşır, aynı işi yapan öğretmenler arasında ücret farkı olmasının ‘kabul edilemez’ olduğunu ifade ederek, "20-30 yıllık öğretmenler sınava gözlük kutularıyla girdiler. O insanlar zaten 2 yıl içerisinde emekli olacak. Onu o halde sınava sokmaya utanır insan" dedi.
Meslek hayatı boyunca yoksulluğun pek çok çeşidine tanık olduğunu, şu anda kamu binaları içerisinde bulunan her insanın bir başka yoksulluk yaşadığını söyleyen Aşır, şöyle devam etti:
"Eskiden bir yoksullar bir de zenginler vardı. Şimdi tamamen karın doyurma mücadelesi var. 34 kişilik sınıfta, 20 öğrencinin beslenme çantası var. Neredeyse hepsi makarna ya da pilav getiriyor. Kitap, kalem alamayan öğrencilerim var. Esnaf, memur, asgari ücretle çalışan bir aile, çocuğuna her gün nasıl harçlık versin."
‘ÜCRETLİ ÖĞRETMEN YOK HÜKMÜNDE’
3 sene boyunca ücretli öğretmen olarak çalışan, geçtiğimiz şubat ayındaki atamasının ardından sözleşmeli öğretmen olarak mesleğine devam eden Şirin Demir*, ücretli öğretmenlik yaparken devamlı ‘yerinden olma’ kaygısı yaşadığını, hata yapmaktan çekindiğini, en ufak bir sorunda ‘şikâyet edeceğim’ cümlesi ile karşılaştığını ifade etti. Demir, şöyle devam etti:
“Ücretli öğretmen olarak çalışırken bulunduğum sınıf kadroya açık, boş görünüyordu. Kadrolu, sözleşmeli bir öğretmen atanabilir, tayin gelebilirdi. Ücretli öğretmen ‘yok’ hükmünde. Çok az maaş alındığı için motivasyon hep düşük. Resmi tatillerde dahi maaş kesiliyor. Velilerin ücretli öğretmenlere bakışı çok farklı. Kendini asla güvende hissetmiyorsun."
‘HER AN ATILABİLİRİM KAYGISI, ‘ŞİKÂYET EDECEĞİM’ TEHDİTLERİ’
Sözleşmeli öğretmen olarak devam ettiği bu süreçte kadrolu olarak çalışan öğretmenlerle aralarında çok ciddi farkın olmadığını ancak veliler arasında ayrıma maruz kaldığını söyleyen Demir, "Bizden ‘sözleşmeliler’ diye bahsediliyor, acemi olduğumuza gönderme yapılmaya çalışılıyor. Biz yüksek puanlarla atandığımız halde sürekli yeni sıfatlar ekleniyor" diyerek şöyle devam etti:
"Sözleşmeli öğretmenler daha taze beyinlere sahip, daha özverili ve demokratik eğitim anlayışını benimsemiş oldukları halde uzman öğretmenin gerisinde görünüyor. Çocuklara yol göstermek, rehberlik etmek ya da oyun arkadaşı olmak isterken bunu bir yere kadar uygulayabiliyorum. Her an atılabilirim kaygısı, ‘şikâyet edeceğim’ tehditleri, hevesimize ket vuruyor."
‘YIL SONUNDA BİZİ NEYİN BEKLEDİĞİNİ BİLMİYORUZ’
Psikolojik Danışman ve Rehberlik Öğretmeni olan Ali Yurt* ise KPSS’ye atanamayacağını bildiği için daha önce hiç girmediğini, mezun olur olmaz özel okullara iş başvurusu yaptığını, 5 yıllık meslek hayatında 4 kez okul değiştirdiğini anlattı. “Umutla ve beklentiyle çıktığım bu yolculukta, maaşımı alamadığım için okula gidemediğim günler oldu” diyen Yurt, şöyle devam etti:
“Temel ihtiyaçlarımızı karşılama konusunda zorluk yaşıyorken, KPSS kitaplarına para vererek, atanma ihtimalinin zayıf olduğu bir sisteme koca 1 yılımı veremezdim. Daha önce çalıştığım kurumlarda maaş ödemeleri, sigorta, özlük hakları gibi birçok sorunla karşılaştım. Bir okulda maaşım yatmadı, 50 bin lira alacağım vardı. Özel sektörde bir öğretmen olarak çalışıyor olmak gelecek vaat etmiyor. Burada verdiğiniz emeğin sonucunu görmeniz mümkün değil. Yıl sonunda bizi neyin beklediğini bilmiyoruz.”
‘BİZ YILDA 1 DEFA HATIRLANMAK İSTEMİYORUZ’
Özel okullarda çalışan pek çok öğretmenin asgari ücretin altında ücretle çalışmak zorunda bırakıldığını söyleyen Yurt, işverenlerin bazı okullarda fakültelerden mezun dahi olmamış öğrencileri çalıştırdığını ifade etti. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in özel sektör öğretmenlerine dönük, “Devlette çalışan ve özel okulda çalışan öğretmen arasında bir fark yok” sözlerini hatırlatan Yurt, MEB’in fiili olarak bu ifadeleri hayata geçirmesi gerektiğini dile getirdi. Yurt, şunları kaydetti:
"Bugün Öğretmenler Günü. Birçok kanaldan mesaj gönderiliyor. MEB de öğretmenler günümüzü tebrik ediyor. Samimi bulmuyoruz. Bizim istediğimiz yılda bir defa hatırlanmak değil. Bütün bir yıl öğretmenin çalışma koşullarının patronun insafına bırakılmaması. Milli Eğitim Bakanlığı özel okullarda çalışan öğretmenlere sahip çıkmalı ve onlara güvence vermeli."
*Öğretmenlerin isimleri talepleri doğrultusunda değiştirilmiştir.