Oğuz Oyan: 'Uluslararası ilişkilerde örneği olmayan bir oyalama/aldatma ilişkisi'

Prof.Dr. Oğuz Oyan, Türkiye-AB ilişkilerinin uluslararası ilişkiler tarihinde örneği görülmemiş bir oyalama/aldatma ilişkisi olduğunu belirtti, Türkiyeli politikacıların da buna katkı sunduğunu yazdı.

Fotoğraf: Arşiv
Google Haberlere Abone ol

DUVAR- Prof.Dr. Oğuz Oyan, 12 Eylül 1963'de İsmet İnönü döneminde başlayan Türkiye-AB ilişkilerinin 60 yılı aşan tarihinde, Doğu Avrupa ülkelerinin çoğu üye yapılırken Türkiye'nin adının bile geçmemesini 'tarihin en uzun süren oyalama/aldatma ilişkisi olarak' tanımladı, "Bu aldatmacanın başka bir aldatmacaya/ikincil statülü bir ilişkiye evrilmesi elbette mümkündür ama üyelikle sonuçlanması artık gündem dışıdır." diye yazdı. Birgün'deki "CHP hâlâ AB pazarlıyor" başlıklı yazısında Türkiye-AB ilişkilerinin kısa tarihini aktaran Oyan, 1 Ocak 1996'da Gümrük Birliği Anlaşması'nın yürürlüğe girmesi ile AB açısından Türkiye'nin üyelik sürecinin nihayete erdirildiğini ifade etti. 

Yerli siyasetçilerin Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin mümkün olduğuna dair bir aldatmacayı kendi siyasi çıkarları açısından kullanmaya devam ettiklerine değinen Oyan şu görüşleri dile getirdi:

"2016 sonrasında ikiyüzlülükte baskın taraf artık yerli siyasetçiler olmaya başlayacaktır. Sanki tam üyelik hâlâ mümkünmüş gibi yapmak veya tıkanmanın sadece AKP iktidarından kaynaklandığını sanmak, 'biz gelirsek tıkanan süreci hızla aşarız' kof iddiasını sürdürmek, dünya egemen sistemi içinde yer tutmak konforunun dışına çıkılamadığını gösteriyor. Bir başka açıdan, hiçbir düzen partisi 'kral çıplak' diyemiyor. AB’ye üyelik olasılığının tükendiğini itiraf etmenin yol açacağı siyasi tartışmayı göğüsleyemeyeceğini düşünen çapsız politikacılar bu bulvar tiyatrosunu sürdürmeye kararlı gözüküyor.

(...)

Kapitalizm ile liberal demokrasi eşleşmesinin giderek tarihsel bir paranteze dönüştüğü bir dönemde 'Avrupa' illüzyonunu devam ettirmeyi bir 'siyasi faydacılık' ilişkisi üzerinden görme oportünizmi sürebiliyor. Gerçi AB’nin İsrail’in Gazze soykırımına açık destek vermesi ve Ukrayna savaşının uzaması ve yayılması için her türlü kışkırtmayı yapması sonrasında eski konumlarda ısrar etmek zorlaştı. Birçok AB ülkesinde ırkçıların/faşistlerin yükselmesi bir yandan, iktidardaki sosyal demokratların (Almanya, İngiltere) barıştan değil savaştan ve soykırımdan yana olmaları diğer yandan, AB’nin demokrasi cilasının fena halde döküldüğü bir dönemden geçilmekte.

Peki ama CHP Genel Başkanının 'CHP iktidara gelince, 10 yıl içinde hızla AB’ye üye olacağız' (16-17 Eylül Balıkesir konuşmaları) söylemini nereye oturtacağız?"

(ALINTI)