Okulların temizlik sorunu TYP ve İUP'la çözülemez!
Eğitimde "tasarruf" diyerek geçici ve düşük ücretli iş gücü teminine başvurmak, güvencesiz esnek koşullarda eleman çalıştırmak ve bu emek sömürüsünü devlet eliyle olağanlaştırmak çok yanlıştır.
Okulların açılmasından bu yana neredeyse dördüncü hafta bitmek üzere. Geçen bu süre zarfında okullarda özellikle temizlik sorunu hızla öne çıktı.
Türkiye'nin farklı illerindeki okullarda; sınıfların, koridorların ve tuvaletlerin hijyen kuralları ile bağdaşmayan kötü görüntüleri, yazılı ve görsel basında manşet olmaya başladı. Bazı illerde duyarlı veliler, temizlik araç ve gereçleri ile sınıfların temizliğini yaparken, muhalif eğitim sendikaları ve bazı veli dernekleri de basın açıklamaları ile yaşanan bu olumsuz duruma karşı tepkilerini dile getirdiler. Eğitim-Sen "Temizlik hizmetlerinin yetersizliği, öğrencilerin sağlığını olumsuz etkilerken, eğitim emekçilerinin de iş motivasyonunu düşürmektedir. Temizlik, eğitimin niteliği açısından vazgeçilmez bir ihtiyaçtır ve bu alan tasarruf yapılacak bir yer olmamalıdır.“ açıklamasını yaptı.
İstanbul TBF Basketbol Spor Lisesi İşbirliği Protokolü imza törenine katılan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e çıkışta gazeteciler, okullardaki temizlik ve hijyen sorunları ile ilgili sorular yönelttiler. Bu sorulara yanıt vermekten kaçınan Bakan Tekin, “Bugün gündemimiz basketbol. Başka bir ortamda onları da konuşuruz" ifadelerini kullandı.
Bazı illerdeki okul yöneticileri ve velilerin temizlik talepleri üzerine, belediyeler, okulların temizliğini yapmaya başladılar. Belediyelerin okul temizliği çalışmaları, Milli Eğitim yetkililerini rahatsız edince, Ankara Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Buca Belediyesi'nin temizlik çalışmaları yarıda kaldı. Yani temizlik engellenmiş oldu. Temizlik tartışmasının günlerce sürmesi üzerine MEB, okullarda temizlik personeli eksikliği sorununu kabul etti.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, İşgücü Uyum Programına (İUP) 120 bin istihdam alanı oluşturulmasına rağmen, başvuruların yüzde 25 oranında doldurulabildiğini ve bu talep eksikliklerinden dolayı okullarımızda böyle bir sıkıntının çıktığını, yeni 30 bin temizlik personeli alınacağını ifade etti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da yaptığı açıklamada "30 bin kontenjanı Milli Eğitim Bakanlığı'mıza tahsis ettik" dedi.
Peki, okul temizliği sorunun bu kadar boyutlanacağı baştan belli değil miydi? Evet, belliydi. 8 Eylül'de Gazete Duvar'daki "Büyüyen sorunlarıyla yeni eğitim- öğretim yılı" başlıklı yazımda pek çok temel sorunun yanında okul temizliği için taşeron firmalar aracılığıyla alınan temizlik personelinin İUP (İşgücü Uyum Programı) anlaşmasına göre haftanın 3 günü çalışacaklarını açıklamış ve ardından haftanın geri kalan günlerinde okul temizliğinin kimler tarafından yapılacağını sormuştum.
MEB'in en son yaptığı açıklamaya göre resmi okul sayısı 60 bin 487. (Daha önce eğitim öğretim yılı başında bir TV canlı yayınında Milli Eğitim Bakanı Tekin bu rakamı 60 bin 600 olarak ifade etmişti.) Bu okullarda 17 milyon öğrenci, 1 milyon 131 bin öğretmen ve idareci bulunmakta. Bu kadar büyük bir kitlenin içinde yer aldığı okulların temizliği ve hijyeni eğitim ve öğretimin sağlıklı yürütülmesi bakımından çok önemlidir. Temizlik bilinci, genelde toplumsal uygarlık düzeyinin göstergesidir. Topluma, genel anlamda bir yararı olmayan birçok alanda, kurumda tasarruf yapılmazken, eğitimin işleyişinde "tasarruf yapıyorum" diyerek geçici ve düşük ücretli iş gücü teminine başvurmak, güvencesiz esnek koşullarda eleman çalıştırmak ve bu emek sömürüsünü devlet eliyle olağanlaştırmak çok yanlıştır.
MEB içindeki Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü, okulların temizlik, bakım, onarım, güvenlik ve lojistik destek gibi idari hizmetlerinin sorunsuz bir şekilde yürütülmesinden sorumludur. Bakanlığın verdiği son bilgilere göre şu anda 49 bin 578 kadrolu temizlik emekçisi bulunmakta. İhtiyaç olmasına rağmen okullara kadrolu yardımcı hizmetli alınmamaktadır. Süreç içinde kadrolu temizlik emekçilerinin sayılarının azaltılmasına çalışılmaktadır. Emekli olanların yerine de İŞKUR bünyesinde bulunan Toplum Yararına Program kapsamındaki geçici işçiler alınmıştır. TYP programı; afet, salgın, acil durum, sosyal kriz ve diğer mücbir sebepler durumlarında uygulanmaktadır. TYP'nin uygulama süresi 6 ay, haftalık yararlanma süresi 45 saattir. Her çalışana 22.05.2003 tarih ve 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri çerçevesinde asgari ücret komisyonu tarafından belirlenen asgari ücret miktarının katılım sağlanan gün sayısı ile çarpımı sonucu bulunan tutar kadar ödeme yapılıyor.
Bakanlık, TYP uygulamasına bu yılın eğitim ve öğretim yılı başında son verdi. Bunun yerine daha ucuz maliyetli İUP'tan (İşgücü Uyum Programı) temizlik görevlisi istihdamı yoluna gitti.
Engelli, yaşlı ve hasta bakımı ile çocuk bakımı, kamusal alanların temizlik, bakım ve onarımı, ağaçlandırma faaliyetleri, tarımsal üretim, parkların ve yeşil alanların korunması ve hayvancılık faaliyetleri gibi pek çok faaliyet alanında uygulamayı hedefleyen İUP'ta, program süresi 10 ay. Çalışanlar, çalıştıkları her gün için 566,73 TL cep harçlığı alıyor. İUP'ta programın ilk dört haftası 5 gün ve 37,5 saat çalışılırken, devam eden haftalarda ise 3 gün ve 22,5 saat çalışılıyor. Aldıkları ücret toplamda 7 bin lira civarında. Çalışanlara sadece çalıştıkları günler için 5510 Sayılı Kanun'un 5. maddesinin birinci fıkrasının(e) bendi kapsamında ortaya çıkacak yüzde 5,5 oranında sosyal güvenlik prim giderleri ödenirken, emekliliğe esas sigorta primi ise yatırılmıyor. Programda izin süreleri ve devamsızlık hakları da bir dizi yasaklarla sınırlandırılmış.
Asgari ücretin yarısından daha az bir ücretle çalıştırılmak istenen ve emeklilik sigortası yatırılmayan böyle bir programa tabii ki yeterli başvuru olmaz. Bakanlık, enflasyon artışı ve hayat pahalığına rağmen verdiği cep harçlığı ile temizlik emekçisini ne zamana kadar çalıştırabilir? 120 bin kontenjan ayrılmasına rağmen 63 bin 777 kişinin başvurması sorunu çözmemiş, tekrar başa dönülmüştür. İUP programına başvuranların büyük çoğunluğunun kadın olması, kadın emeğinin güvencesiz istihdamını öne çıkartmaya yönelik bir tutumdur. İUP programında haftanın 3 günü temizlik yapılırken, geri kalan günlerde temizlik yapılmamasının kötü sonuçları yaşanılarak görüldü.
Kırsalda ya da yoksul semtlerde okul temizliğini öğrenciler ve veliler kendileri gerçekleştirmektedirler. MEB'in tedbir olarak Toplum Yararı Programı (TYP) kapsamında 30 bin temizlik işçisi kontenjanını istihdam edip, tam zamanlı olarak göreve başlatması da okulların temizlik sorununa çare olamayacaktır. Aynı iş yerinde aynı işi yapan fakat farklı maaş alanların olması bir adaletsizlik örneğidir. Gerçek ve kalıcı çözüm doğru ihtiyaçların tespiti ve kadrolu yardımcı temizlik emekçilerin istihdamı ile sağlanabilir.
Öte yandan MEB, PİCTES (Türk Eğitim Sisteminde Çocuklar İçin Kapsayıcı Eğitimin Desteklenmesi Projesi) kapsamında yabancı uyruklu (Suriye, Irak, Afgan, Filistin, Somali, Yemen) çocukların eğitim gördüğü 29 ildeki okullarda malzemesiz genel temizlik hizmet alımını 01.10.2024- 31-01.2025 tarihleri arasında yapacak. Teknik şartnameyi de yayımladı.
Okulların temizlik sorunu tartışılırken ana muhalefet partisi yetkilileri ile iktidarın karşılıklı söz düellosu devam etti. Türkiye'nin pek çok yöresinde temizlik krizi devam ederken, MEB'in okulların kirliliğine ilişkin görüntüler için 'münferit' demesi de dikkat çekti. Bakanlığın açıkladığı 8 bin "Okulum Temiz Tetkik Görevlileri" okullarda hijyen şartlarını yerinde neden denetleyememişlerdir? Okullarda, velilerden bağış adı altında toplanan paralarla düşük ücretli temizlik personeli temini, eğitimin sağlıklı yürütülmesini de etkiler. Halen görevde olan 143 bin 355 temizlik görevlisinin okul temizliği ve hijyen sağlamadaki yeterliliğini yaşayarak göreceğiz.
İnsanlar günlük yaşamlarında temiz gıda, temiz barınma alanı ihtiyacı kadar sağlıklı olabilmek ve iyi bir görünüm için de temizliğe ihtiyaç duyarlar. Öğrencilere küçüklükten itibaren bireysel temizliklerinin yanında yaşanılan çevrenin temizliğinin önemi de kavratılmalıdır. Okullarımızda sınıflar, koridorlar, tuvaletler, lavabolar veya okul bahçeleri maalesef bazı öğrenciler tarafından temiz bir şekilde korunmuyor. Nasıl olsa birileri temizler anlayışı hakim. Burada asıl görev aileye sonra okula ve tüm eğitim emekçilerine düşüyor.
*Eğitimci- Yazar