Ölüler ülkesi yazıları: Erkekler atak yapıyor
Depodan herkese yemek, içecek ve alet dağıtılıyor. Muhabirimizin aktardığına göre, depoda duran erkeklerden yaşlıca olanı, göklerdekinin sayesinde bu sene çok ürünleri olduğunu, depoların dolup taştığını; herkes işini iyi yaparsa ve Ulu Gökbeyi’ne saygısızlık etmezse, seneye daha da çok olacağını duyurmuş.
Kadının tarihini anlatmaya çalıştığımız bu yolculukta, ilk insan topluluklarından Neolitik devrime kadar geçen süreci geride bıraktık. Kadınlar, tüm bu zaman boyunca, hem yaradılışlarından kaynaklanan nedenlerle hem de kendi başarıları sayesinde, erkeklere karşı büyük bir üstünlük elde etmişti. Şimdi sıra geldi, erkeklerin güç mücadelesine.
Haydi gidelim o günlere, bir maç spikerinin ağzından, olan biteni canlı dinleyelim.
- Evet, sevgili seyirciler, Kalkolitik Çağ’da ilginç gelişmeler oluyor. Erkekler bir anda kaliteli seramikler üretip bunları, güneyde Basra Körfezi’nden, batıda Akdeniz kıyılarına, hatta kuzeyde Van civarına kadar uzanan geniş bir coğrafyada, satmayı başarıyorlar. İcadından o güne kadar, bir kadın uğraşı olan kap kacak yapımını sen al; onu profesyonel bir işe dönüştür, üstüne bir de başkasına sat. Bak sen şu erkeklere, isteyince neler yapıyorlar değil mi?
- Sonra, besin üretiminde neler oluyor öyle? Erkekler, herkesi şaşırtacak bir hamle buldu: nehirden tarlaya kanal kazıyorlar. Tarlalar için yağmur beklemeye son deyip sevinecektim ama, bu iş burada kalmayacak gibi görünüyor.
- Evet sayın seyirciler, gözlerime inanamıyorum. İyi sulanan tarlalar ne biçim ürün verdi böyle? Herkes şokta.
- Kasabada, toplanan ürünleri koyacak yer kalmadı resmen. Evet, o da ne? Bir grup erkek hızlıca bir depo inşa ediyor. Birkaç tanesi, fazla ürünleri depoya taşırken, diğer ikisi, ıslak kilden yaptıkları dikdörtgen bir şeye, gelen ürünlerin resmini çiziyor. Anladım efendim, bunlar kesinlikle kayıt tutmaya çalışıyor, anladım anlamasına ama şaşkınlıktan dilim tutuldu. Bu arada, depo tıka basa doldu ama tarladan hala ürün fışkırıyor.
- Şimdi ne oluyor? Bir süre göz göze gelen birkaç erkek, depoya sığmayan ürünleri aldı gidiyor. Kısa bir süre bekleteceğim, durumu anlamak için tarla kenarındaki muhabirimize bağlanıyorum. Evet, hımm, oo, anladım. Efendim, komşu yerleşmeye gidiyorlarmış. Yapabilirlerse, buğday verip badem almayı düşünüyorlar. Bu zekice hareket, izleyenlerden alkış alıyor.
- Bu arada, arka tarafta bir hareketlenme var. Tanımlayamadığım bir grup insan, ellerinde mızraklar ve oklar ile depoya doğru ilerliyor. Ooo, bunlar yukarı tepeliler. Onların yaşadığı yerde tarla yok. Sanırım, depodaki ürünü zorla almaya geliyorlar. Erkeklerde bu sefer bir tereddüt göremedim sayın seyirciler, okunu, yayını, mızrağını kapan koşuyor. Evet, hemen yolun altında, gelen grubun önlerini kestiler. Of, of, of. Çok kötü şeyler oluyor. Efendim, malum yasalar, bu görüntüleri ne yazık ki yayınlayamıyoruz. Hiç tasvip edilmeyen şeyler bunlar. Yazık, çok yazık.
- Neyse, olaylar durulmuş görünüyor. Evet, yukarı tepeliler, elleri böğründe, gerisin geriye dönüyorlar. İzleyenlerin, alkışları, çığlıkları size kadar ulaşıyor sanırım. İnsanlar, depoya yardıma koşan erkeklerin bazılarını omuzlara aldılar. Bir saniye, evet içlerinden birisi açıklama yapıyor. “- İstenmeyen şeyler oldu, çok üzgünüz. Ama, kimse merak etmesin, biz erkekler burada olduğumuz sürece, hiç kimse depodaki ürünlerimize göz dikemez. Buna asla izin vermeyiz-”. Alkışlardan cümlenin sonunu duyamadım sayın seyirciler. Ancak, konuşanın gururu ile ona bakanların hayranlığı buradan bile belli oluyordu.
- Bu sırada, komşuya gidenler geri dönüyor. Bakıyorum elleri dolu, sanırım istediklerini yapamadılar, ürünleri geri getiriyorlar. Oh, hayır hayır, yanlış görmüşüm. Gerçekten yanılmışım sevgili seyirciler. İstediklerinden de fazlası gerçekleşmiş. Bademler, elmalar, mercimekler deponun önüne yığılıyor. Sanırım birkaçının elinde kurutulmuş balık bile vardı. Evet, mesela şu son gelen, elinde birkaç oğlağın ipini tutuyor. Böyle bir şey bu güne kadar görülmüş, duyulmuş değil. Halk mutluluktan kendinden geçti resmen.
- Evet, o dikdörtgen killer yine ortaya çıktı, fakat anlamadığım şekilde, eli boş olan herkes deponun önünde sıraya geçiyor. Bir sorun var sanıyorum.
- Yine yanılmışım, aceleci davrandığım için sizlerden özür dilerim. Ortada bir sorun değil, aksine yine zekice bir çözüm olduğunu söylemem gerekir. Depodan herkese yemek, içecek ve alet dağıtılıyor. Muhabirimizin aktardığına göre, depoda duran erkeklerden yaşlıca olanı, göklerdekinin sayesinde bu sene çok ürünleri olduğunu, depoların dolup taştığını; herkes işini iyi yaparsa ve Ulu Gökbeyi’ne saygısızlık etmezse, seneye daha da çok olacağını duyurmuş. Evelallah biz burada oldukça, bu ürünü Ulu Gökbeyi’nin kullarına, hep bol bol dağıtacağız, diye de eklemiş. Söylediklerine inanmamak elde değil sayın seyirciler; ortada tek bir kadın olmadan, tek bir bereket töreni yapılmadan, bunca bolluk, bunca bereket… Gerçekten inanmamak elde değil.
- Efendim bize ayrılan sürenin sonuna gelirken, tüm ülkeye bu mutluluğu yaşatan erkeklere ve tabii ki yukarıdaki Ulu Gökbeyi’ne şükranlarımızı sunuyoruz. Onlar oldukça, bundan sonra sırtımız yere gelmez.
Canlı canlı her şeye tanık olan sevgili okurların tahmin edeceği gibi, bundan sonrasının kadınlar açısından pek de iç açıcı olmayacağı aşikar. Ama ne demişler? Gün doğmadan neler doğar. Umudu kaybetmek olmaz.
Söylencemiz Sürecek. VİYA BÖYLE!