Ölüleri yıkamak ahlakı kirinden arındırır mı?
Bir kara mizah örneği olarak Gassal, trajedi ile komikliğin iç içe geçtiği, absürt sahneleriyle içeriksiz, çelişkili ve kendine-yönelimli dil ve söylemler kullanarak keskin bir sosyal eleştiri yapar.
Gassal adlı dizide ölü yıkayıcısı, bekar genç erkek Baki’nin hikayesini izliyoruz. Baki, mutsuz, yalnız ve kederli biridir; bunun temelinde yatan şey, bir aile faciası gibi görünür. Annesini küçük yaşta kaybetmiş, hayta babası hapishaneye girmiş, üstelik akrabalarıyla görüşmemekte ve alabildiğine yalnızdır. Taşradaki insan, can ve varoluş sıkıntısının arabesk müzikle harmanlanıp yaşam ile ölüm arasındaki köprüde yoğun bir sorgulamanın olmasının istenmiş olması, kimi diyaloglarda işlenmiş. Ölüm, arabesk, dram, trajedi, yalnızlık, reddedilme, cinayetle akıp giden sahnelerde son durağın ölüm ve gassal olduğu sürekli hatırlatılmış. Temel izlek, teneşirdeki mevta ile bir bakıma ölü gibi, yani cansız bir hayat yaşayan Baki’nin mutsuz varlığı arasındaki paralelliklerdir ancak Baki, istediği gibi “yaşayamadığı” hayatın içindeki canlı-kanlı insanlarla iletişim kurmakta zorlanırken, “soğuk” mevtaları teneşirde “severek”, “içten” ve “profesyonelce” yıkar (suyun derecesi bile önemlidir, o derece profesyonel). Baki, ölüleri yıkadıkça biraz daha fazla ölmekte, ölümün çekiciliği tarafından sanki ayartılmaktadır. Annenin ölmesiyle çocuklukta yaşadığı travma, zaman zaman sanrılar görmesine neden olmakta, bu da onu gerçeklikten koparmakta, hayata uyum sorunu ve sosyalleşmesinde problemler yaratmaktadır. Ancak bütün bunların nedeni sadece ailesel travma, kendisinin anti-sosyal kişiliği ve çekingenliği değildir.
***
Baki, mesleğine aşık gibi görünse de gassalliğe ilişkin toplumdaki korkuyla karışık iğrenme, küçümseme ve irkilmeden payını alır ve bir türlü sosyalleşemez, ev kuramaz, evlenemez. Babasının kendisine bir baba, annesine bir koca olamamasıyla boşlukta, askıda veya “eksik” kalan aile mefhumunu kendi ailesini kurarak aşmak ister ama bunu beceremez. Canlı bir hayatın peşinde olan zamane insanları genelde ölü yıkayıcısına yanaşmak istemez veya onu kıyasıya eleştirirler. Burada gassale tepkinin ardında, ölüme yönelik insani korku yatar. Kız isteme sahnesinde gassalim dediğinde kızın anne ve babası irkilir. Baki, işinin sigortalı olduğunu ekler ama yine de kafalarda soru işareti belirir. Değil midir ki herkes hayatını yaşam yönünde kurarken ölüyü yıkamak sanki bu dünya ile öteki alem arasında arafta kalmışlığı ifade eder. Bütün bu ölü yıkama, yalnızlık, anneyi küçük yaşta kaybetmenin yarattığı travma, bir aile kuramama ve sosyalleşmede güçlük çekme, Baki’yi bu dünyadan koparıp öteki dünyayı düşünmeye zorlar ve dizinin merkezindeki soruyu ona sordurur.
***
Ölünce beni kim yıkayacak? Bu kaygı ve yıkayacak birini arayış, Baki’yi bu dünyanın kirinden arındırıp öteki aleme temiz biçimde göndererek rahatlatacak bir duruma yöneltir. Baki’nin sosyalleşme çabası her seferinde, toplumsal sorunlara çarpıp geri döner: Girdiği kozmetik ürünler dükkanında piyasanın soğuk yüzüyle karşılaşır, yakın arkadaşı Ahmet’in yaramaz çocuklarına uygulanan “güya mutlu” ebeveynlik pozlarından sıkılır, uzatılan bebeği bile kucağına almaz, evlenmek istediği hemşire Elif onunla evlenmek istemez vb. Baki, insan ilişkilerindeki sahtelik, bencillik, şiddet, kendine yontma, norm ve kurallardan dolayı hep şaşkın biri gibi görünse de bunları sorgular ve dayanmaya çalışır.
***
Bir bakıma “kara mizah” örneği olarak Gassal, trajedi ile komikliğin iç içe geçtiği çoğu kez absürt sahneleriyle içeriksiz, çelişkili ve kendine-yönelimli dil ve söylemler kullanarak keskin bir sosyal eleştiri yapar. Yalnızlık, evlilik, ebeveynlik, meslek, arkadaşlık, yaşam ve ölüm gibi pek çok temanın iç içe geçtiği bu çok katmanlı dizide asıl mesaj, İslam’ın ölüm vurgusudur: Bir gün her canlı ölümü tadacaktır. Ölümü unutma der gibi olan dizide Baki, mevtaları yıkasa da toplumu kirinden arındırmakta güçlük çeker. Toplumsal çürümeye karşı mevtaları yıkayarak karşı koyar gibi görünür. Su sürekli akar, temizler ve kirden arındırır ama Baki’yi her ölüm yorar. Çoğu zaman mesleğini profesyonelce, duygusuzca ve prosedürel biçimde yapıyor görünse de hayat ile ölüm arasında gider gelir. Annesinin ölümü, helvası, yıkanması aklından çıkmaz. Annenin ölümü, babanın hapishanede olması, akrabalarla görüşmeme, onu yapayalnız biri durumuna sokar ama asıl yalnızlığı kafasındadır: Ahlaken kirlenmiş bir toplumun insanı, öldükten sonra gasilhanede önüne gelir ama mevtayı yıkamak, reel toplumu temizlemeye yetmez. Gassal, mevta, cenaze ve mezarlık gibi kavramların insanların duygu haritasında estirdiği soğuk hava, dizide sıcak insan ilişkileriyle çözülmeye çalışılmış ama bu sıcaklık aslında riyakarlık, bencillik ve yalnızlıkla donma noktasına gelmektedir.
***
Baki’nin asıl trajedisi, her ölüyle her seferinde birlikte ölmesi ve işi bittikten sonra tekrar dirilmesidir. Nitekim yaptığı işte mevta, acılı aileler, cenaze aracı, mezarlık vb. onu üzmekte ve kendi içine biraz daha dönmesine neden olmaktadır. Her mevta yıkayışında ölümü kendisi de tadacakmış gibi düşünmeye meyleden Baki, adının ifade ettiğini tersine, her an bu dünyadan gidecekmiş gibi görünür ya da yaşar. Bir seferinde kendisini teneşirde yıkar, ölüme hazırlık yapar gibi; bir başka kez trafik kazası geçirir, ölümden döner vb.
***
Gassal, basit bir dizi değil. AKP’nin devlet bütçesini (TRT) kullanarak laik kesime karşı açtığı çok boyutlu kültür savaşlarının hegemonik yeni bir aşamasını simgeliyor. Burada İslam’ın en güçlü yanı olduğu düşünülen ölümün kutsanması üzerinden bir öte dünya muhasebesi yapmaya yönelten film aslında taşradaki çeşitli sıkıntı ve problemleri öne çıkarırken muhafazakâr çevrenin bir eleştirisini de yapıyor bir bakıma. Taşra, hep eksiktir: Baki babasıyla hesaplaşırken anne özlemi çeker (eksik-anne), aile kurma hayali kurar ama bebeği bile kucağına almakta zorlanır (eksik-çocuk). AKP’nin idealize ettiği aile, evlilik ve çocuk üçgeni, Baki için eksik-sacayağına dönüşür. Ne bir kadın bulabilir evlenebilmek için ne de çocuk yapabilir; evi gibi kendisi de yalnızdır. Toplumsal kirlenmenin ahlaki kodlarını eleştirirken sürekli saldırı ile savunma arasında bir arayüzde kalır. Ortadoğu coğrafyasında ölümü yücelten, habire öte dünyayı hatırlatan, fanilik diskuru çeken bir kültür bu dizide de epey egemen. İşin sırrı şu: Ölüler gassal tarafından bol suyla yıkanıp temizlenirken siyasal iktidar kaynaklı ahlaki kirlenme nasıl paklanacak?