Ölümünün 50. yılında Kıvılcımlı’nın mirası

Gerek devrimci yaşamı, gerekse ürettiği eserlerle bizlere çok önemli deneyimler bıraktı Kıvılcımlı. 69 yıllık yaşamının 50 yılı teorik-pratik savaşın içinde geçti.

Google Haberlere Abone ol

Ahmet Kale

Türkiye sosyalist hareketinin kurucu kadrolarından, teorik ve pratik yaşamıyla örnek savaşçısı Dr. Hikmet Kıvılcımlı 50 yıl önce 11 Ekim 1971 tarihinde Belgrat’ta öldü. İçinde bulunduğumuz 2021 yılı Kıvılcımlı’nın hem 50. ölüm yıldönümü, hem de Komünist Gençler Birliği üzerinden örgütlü harekete katılışının 100. yılı.

Gerek devrimci yaşamı, gerekse ürettiği eserlerle bizlere çok önemli deneyimler bıraktı Kıvılcımlı. 69 yıllık yaşamının 50 yılı teorik-pratik savaşın içinde geçti. Örgütlü mücadeleye olan inancı, devrime bağlılığı yanında yazıp bizlere bıraktığı 100’ü aşkın eserle de yolumuzu aydınlatmaya çalıştı.

1902 yılında bugünkü Kosova’nın Priştine kentinde doğmuştu. Posta müdürü olan babasının Hicaz’a tayin edilişinden sonra geri dönmeyişi üzerine babasız büyümüş. 10 yaşında bir çocukken patlayan Balkan Harbi ile dağılan Balkanlardaki Osmanlı nüfusu ile yollara düşüp önce İstanbul’a, sonra Kuşadası’na yerleşmiş. Gencecik bir İdadi öğrencisi iken Yörük Ali çetesiyle Kuvayımilliye’ye katılıp, bir süre Köyceğiz Kuvayımilliye Askerî Kumandanlığı emrinde görev yapar. Daha sonra Köyceğiz’deki geri hizmeti reddederek İstanbul’a dönüp Vefa Lisesi’nde yatılı okur.

Daha 19 yaşında bir Askeri Tıbbiye öğrencisi iken, kendi deyişiyle; “İmamın arkasındaki en sadık cemaat iken, Kafirun Suresi’nden materyalizme atla[r].”

Askeri Tıbbiye'de okurken tanıştığı genç komünistler aracılığıyla Türkiye Komünist Partisi’nin gençlik kanadı olan Komünist Gençler Birliği’ne katıldı ve gençlik çalışmalarında yer aldı. 1923’te Komünist Partili olur. 1925 yılında yapılan TKP kongresine gençlik hücresi delegesi olarak katıldı ve gençlik sorumlusu olarak MK’ya seçildi. Bu dönemde partinin yayın organı olan Aydınlık’ın özel gençlik sayılarında Ahmet Tevfik imzasıyla yazılar yazdı. Aynı yıl ilk tutuklanmayı yaşadı. 1925 Şubat ayında gerçekleşen Şeyh Sait İsyanı bahanesiyle 1 yıl sonra çıkarılan ve hükümete sınırsız yetkiler veren Takrir-i Sükûn Kanunu ve o kanunla kurulan İstiklal Mahkemeleri dönemin komünistlerini de hedef aldı. Kıvılcımlı da tıbbiyeyi bitirdiği yıl Ankara İstiklal Mahkemesi tarafından tutuklanıp yargılandı ve 10 yıl kürek cezasına çarptırıldı. Af kanunu ile kısa sürede çıktı ama 1927 yılında ünlü TKP dönekleri Vedat Nedim Tör ve Şevket Süreyya Aydemir gibilerin partiyi tümden polise teslim etme girişimleri sonucu yeniden tutuklandı ve 4 ay ceza aldı.

2 yıl sonra, bu defa İzmir’de açılan TKP davası ile ilgili yeniden tutuklanacak ve yargılanacaktır. 1929 İzmir Tevkifatı, Kıvılcımlı’nın siyasi yaşamında önemli bir dönüm noktası olacaktır. Tutuklanma ve yargılanma sonucu, 4 yıl 6 ay hapse mahkûm edilir. O zamanki İzmir Hizmet gazetesinin 29 Temmuz tarihli haberine göre, “Dr. Hikmet ise, kahverengi şapkasını giyerek, büyük bir soğukkanlılıkla; ‘Hepimiz, çıkarken Kızıl bir profesör olarak çıkacağız’ demiş ve gülmüştür.”

Hükümlülerin hepsi değil ama Hikmet Kıvılcımlı, hapishaneyi, her anını çalışarak ve üreterek geçirdiği bir üniversiteye dönüştürmeyi başarmıştır. 1933 yılında Elâzığ cezaevinden çıkarken, onlarca cilt çeviri ve orijinal eserler vardır dağarcığında. On yıllık parti yaşamının deneyimleriyle yazdığı ve o zamanki Merkez Komite'ye tartışılması umuduyla sunduğu TKP’nin Eleştirel Tarihi: YOL adlı 9 ciltlik eseri de bunlardandır. Bu eserler: Genel Düşünceler, Yakın Tarihten Birkaç Madde, Parti’de Konaklar ve Konuklar, Parti ve Fraksiyon, Strateji Planı, Düşman: Burjuvazi, Strateji Planı, Müttefik: Köylü, İhtiyat Kuvvet, Milliyet: Şark ve Legaliteyi İstismar başlıklarıyla bölümlenirler. YOL serisi, yazılışlarından 45 yıl sonra, 1978 ve sonrasında ancak yayımlanabilmiştir.

1935-38 DÖNEMİ

Cezaevinden çıktıktan sonra, “kendi elimle Parti’ye mal ettiğim” dediği Marksizm Bibliyoteği Yayınları’nı 1935 yılında kurar. Bu yayınevinden Gündelikçi İş ile Sermaye (Marx), Karl Marks’ın Ekonomi Politiği, Sosyalizmi, Taktiği (Lenin), Karl Marks’ın Hayatı, Felsefesi, Sosyolojisi (Lenin) ve Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesi’nin Sonu (Engels) kitapları Kıvılcımlı’nın çevirileri olarak çıkar. O zamanki hayat arkadaşı ve partili devrimci yoldaşı olan Fatma Nudiye Yalçı’nın çevirdiği Enternasyonal Açış Hitabesi (Marx) ve Marksizmin Prensipleri (Engels) ile Çeviren: C.M. imzasıyla, Maymun’un İnsanlaşması Prosesinde Emeğin Rolü (Engels) kitapları da çeviri serisinden çıkarılır. Yine aynı yayınevi ve daha sonra kurulan Emekçi Kütüphanesi Yayınları’ndan telif eserler olarak da, Türkiye İşçi Sınıfının Sosyal Varlığı, Marksizm Kalpazanları Kimlerdir?, Edebiyatı Cedide’nin Otopsisi, İnkılapçı Münevver Nedir?, Emperyalizm: Geberen Kapitalizm, Demokrasi, Türkiye Ekonomi Politikası, Marks-Engels, Hayatları, Sosyete ve Teknik (F.N. Yalçı), İspanya’da Neler Oluyor (Hasan Ali imzasıyla) ve Sovyetlerde Stahanov Hareketi (Hasan Ali imzasıyla) kitapları ardı ardına yayımlanır. Bu yayın serisiyle Kıvılcımlı, bir yandan Marksizmin temel kavramlarını çevirilerle yaymaya, diğer yandan da orijinal araştırmalarla işçi sınıfının kurtuluşu yolunu aydınlatmaya çalışmaktadır. Telif eserlerden Türkiye’de İşçi Sınıfının Sosyal Varlığı’nda, o günkü istatistiklerle, Türkiye işçi sınıfının niceliksel ve niteliksel varlığı ortaya konur. Varlığı ve eylemleriyle işçi sınıfının öncülüğü kavratılır. Edebiyat-ı Cedidenin Otopsisi kitabı, Kıvılcımlı’nın cezaevinde iken okuduğu bir Edebiyat-ı Cedide seçkisinin eleştirisidir. Bu eleştiri, Cemil Meriç’in deyimiyle “bir edebiyat eleştirisiyle, bir çağın hastalıklarının teşhiri”dir. Emperyalizm Geberen Kapitalizm, Lenin’in kitabından benzetmeyle, Türkiye finans-kapitalinin nasıl gelişip, emperyalist ilişkiler içinde yer aldığını daha o günlerde (1935) ortaya koyar. İnkılapçı Münevver Nedir? broşüründe, o günlerde ölen Fransız komünisti Henri Barbüs’ün kimliğinde devrimci bir aydının karakterini tespit eder. Devrimci bir aydını, kitle adamı, parti adamı ve enternasyonalist olarak tanımlayıp, Barbüs’ü örnek gösterir. Marksizm Kalpazanları Kimlerdir? eserinde ise dönemin kalp (sahte) Marksistlerini Kerim Sadi’yi prototip alarak teşhir eder.

Marksizm Bibliyoteği Yayınevi’nin kapatılması üzerine kurduğu Emekçi Kütüphanesi ile yayınlarına devam eder. 1937 yılında yayımladığı Demokrasi, Türkiye Ekonomi Politikası kitabı için ilerde kendisi şöyle diyecektir:

“Ölüm döşeğinde Mustafa Kemal, kendisini çoktan öldürmüş, mumyalamış ve içinden çıkılmaz bir mezar-ehrama gömmüş bulunan finans-kapitale en son hizmetini yaptı: Toprak reformu geveleyen İnönü’yü düşürdü. Yerine İş Bankası haydut yatağında: “Bir torba altın verdim, bana bir çuval altın getirdi” dediği Celal Bayar’ı Başvekil yaptı.

Bunu beklemiyor değildim. Hatta Emperyalizm kitabında, yazılı olarak daha 1935 yılı, Bayar’ın 1937’de olduğu gibi, Türkiye Ekonomi ve Politikasının başına buyruk olacağını yazmış, 1950 DP saltanatını sezmiştim.

1937 Darbesi, Naziliğin Türkiye’yi finans-kapital dehlizlerinden teslim alış prosesini taçlandırmıştı. (…) O vesile ile oturdum Demokrasi: Türkiye Ekonomi Politikası’nı yazdım. Orada ne dediklerim yayımlandı.” (Günlük Anılar s. 297).

Bu yayınların yanında o dönem yayımlanan Yeni Adam, Her Ay gibi dergilerde yazılar da yazmaktadır. Nihayet 1937 1 Mayıs’ından başlayarak, Karl Marx’ın Kapital’ini fasiküller halinde yayımlamaya başlar. 20’şer sayfalık bu fasiküller ancak 7 sayı yayımlanabilir. O dönemde yazdığı ve yayımlayacağını ilan ettiği, Din Tarihinin Materyalizmi, İslâm Tarihinin Materyalizmi, Osmanlı Tarihinin Materyalizmi ve Bergsonizm adlı kitaplarını yayımlayamadan, ünlü Donanma Davası provokasyonu ile yeniden tutuklanır ve 12 yıl hüküm giyer. Sultanahmet ve Çankırı cezaevlerinden sonra 11 yılını Kırşehir cezaevinde geçirip, 1950 affıyla çıkar. Yine onlarca eserle tabi.

Burada adı geçen Din Tarihinin Materyalizmi, İslâm Tarihinin Materyalizmi, Osmanlı Tarihinin Materyalizmi eserleri için Kıvılcımlı’nın yayımlanmamış bir önsöz denemesinde şöyle bir saptaması var:

“1938 Yavuz davasında, gerek Osmanlı, gerek İslâm tarihinin maddesi üzerine olan el yazmaları, gizli polisçe birer suç belgesi imişçe gasp edildi. Ve bir daha o el yazmalarının tek tük, eksik taslaklarından başka izini tozunu bulamadık. Hele Kur’an-ı Kerim’i satır satır izleyerek özenle temiz ettiğimiz ‘İslâm Tarihinin Maddesi’ kitabın 1.cildi bağırta çağırta yok edildi. Söz verilmişken, yıllarca sonra bulunamadığı gerekçesiyle geri verilmedi.” (Tarih Yazıları s. 12, Sosyal İnsan Yayınları).

İşte o yok edilen 1. cilt muhtemelen Din Tarihinin Materyalizmi incelemesidir. Kalan artıklar ise daha sonra Allah-Peygamber-Kitap başlığıyla toplandı. Osmanlı tarihi üzerine yazdığı 3 ciltlik çalışması da Sosyal İnsan Yayınları tarafından tam metin olarak 2007 yılında tek kitap Osmanlı Tarihinin Maddesi olarak yayımlandı. Kıvılcımlı, Osmanlı Tarihi üzerindeki bu incelemesini hem orijinal Tarih Tezi’nin bir uygulaması, hem de bugünkü Türkiye Toplumu’nun içinden çıktığı Osmanlı toplum yapısının özgün ve alternatif bir değerlendirilmesi olarak yapmıştır.

1950-65 ARASI VATAN PARTİSİ (1954) DÖNEMİ

Bu arada 1951 yılında o zamana kadarki en büyük TKP tutuklamaları olur. Mevcut TKP yöneticileri toplanır. Kıvılcımlı son yıllarda hapiste olduğundan tutuklama dışında kalmıştır. Burjuvazinin “Komünistlerin kökünü kazıdık” demagojilerine karşılık, dışarıda kalan kadrolardan kimileri ve işçileri toplayarak, “İşçi sınıfının hak ve varlığını korumak” sloganıyla, 1954 yılında Vatan Partisi’ni kurar. Vatan Partisi 3 yıllık ömründe fazla bir örgütlenme başarısı gösteremez ama gerek varlığıyla, gerekse 1957 seçim kampanyasındaki faaliyetleriyle sosyalistlerin sesinin kısılamayacağını dosta düşmana gösterir. Bu dönemde, 1953 yılında, İstanbul’un fethinin 500. yılı dolayısıyla yayımladığı Fetih ve Medeniyet broşürüyle, daha sonra geliştirip yayımlayacağı Tarih Tezi ışığında İstanbul’un fethini yorumlar. Bu fethi, önemli bir şehrin alınmasının çok ötesinde, antika tarihte oldukça önemli bir olay olarak belirler. Fetih kelimesinin bir başka anlamı olan “açmak” fiili olarak yorumlar İstanbul’un fethini. Tıkanan ticaret yollarının açılmasıdır aynı zamanda bu fetih. Dolayısıyla Batı medeniyetinde Rönesans'ın da yolunu açan önemde bir olaydır. Bunun dışında daha çok parti çalışmalarına ilişkin yayınlar yapar Kıvılcımlı. Vatan Partisi’nin kuruluş gerekçesi olan Kuvayımilliyeciliğimiz, 1956 yılında İstanbul Üniversitesi Anayasa Kürsüsü’nün bir anketine cevaben yazdığı ve Suat Şükrü imzasıyla yayımladığı Anayasa Teklifi ve 1957 yılı Bütçe’si eleştirisi olarak yazdığı Siyasetimiz ve bir sendika kongresini hicvettiği uzun şiirden oluşan, Dede Hande ismiyle, Soğan Ekmek Kongresi’ni yayınlar. Bu sırada, Partinin yayın organı olarak, aylık çıkan ve ancak 4 sayı yayımlanabilen “Vatandaş” gazetesi de çıkarılır. Bu yayınlardan Vatan Partisi Programı, Kuvayımilliyeciliğimiz ve Anayasa Teklifi bir bütün halinde Türkiye’nin Demokratik Devrimi’nin asgari programını oluştururlar.

1957 seçimlerine katılan Vatan Partisi, iktidar yanlılarının kışkırtma ve saldırıları altında kısıtlı bir seçim çalışması yapar. İstanbul’un Eyüp ilçesindeki seçim mitinginde yaptığı ünlü “Eyüp Konuşması”ndan sonra tutuklanır ve Vatan Partisi’ne de kapatma davası açılır. 2 yıl süren ağır tutukluluk hali ve yargılamalardan sonra Vatan Partisi beraat eder. Buraya bir-iki cümle ekleyelim: Bilir bilmez çok kişi Vatan Partisi’ni anarken “kapatıldı” belirlemesi yapıyorlar. Vatan Partisi kapatılmamış, 3 yıla yakın yargılama sonucu beraat etmiştir.

Burada Eyüp konuşması üzerine de kısa bir yorum yapmak lazım. Bu konuşmada İslâmiyet'in doğuş çağındaki, mülkiyete ve faize karşı olan özünün sosyalizm açısından değerlendirilmesi yapılır. Bu bakımdan son derece orijinal ve öncü bir değerlendirmedir. Ancak konuya yüzeysel bakıldığında sanki günümüzde de İslâmiyet övülüyormuş izlenimi çıkarılmaktadır. Nitekim Kıvılcımlı için, çoğu zaman iyi niyetle “Müslüman Komünist” nitelemesi yapılabilmektedir. Kıvılcımlı ne herhangi bir dinden, ne de herhangi bir dine karşıdır. O, kendi ülkesinin insan yapısını iyi kavramış, bilinçli bir tarihsel materyalisttir. Kendi kaleminden yazdığı yaşam öyküsünde: “Kul ya eyyühel Kâfirun… suresinden materyalizme atlayış” diyerek kendi konumunu açıkça belirtir.

27 Mayıs olmuştur. Milli Birlik Komitesi görevdedir. İşçi sınıfının politik bir örgütü yoktur ama Kıvılcımlı işçi sınıfı adına MBK’yı yönlendirmek amacıyla iki açık mektup yazar MBK’ya. Ve bunları II. Kuvayımilliyeciliğimiz adıyla kitaplaştırır.

1961 yılında kurulan Türkiye İşçi Partisi’ne ihtiyatla yaklaşır Kıvılcımlı. Ancak karşıya da almaz, izlemeyi sürdürür. 1965 seçimlerinden sonra TİP’e uyarı ve eleştirilerinden oluşan Uyarmak İçin Uyanmalı, Uyanmak İçin Uyarmalı (TİP’e teklifler) kitabını yayınlar. Eleştirisi suskunluk ve kızgınlıkla karşılanır. Yine o yıllarda TİP’in Üsküdar ilçesine yaptığı üyelik başvurusu “eski ve tescilli komünist” olduğu için genel merkeze başvurması gerektiği öne sürülerek reddedilir.

Yarın: 1965-71 dönemi Kıvılcımlı’nın son yılları, son atakları