Omicron varyantı iki doz olanlar için ne anlama geliyor?
Uzmanlar, yeni varyantın öncekilerden daha dirençli olabileceğini söylüyor. Bu, Covid-19'a karşı iki doz aşılananlar için ne anlama geliyor?
Linda Geddes
Omicron varyantının ortaya çıkışı, Delta da dahil olmak üzere, var olan varyantlara kıyasla Covid-19 aşılarına karşı daha dayanıklı olabileceğine ilişkin geniş çaplı spekülasyonlara neden oldu. Peki bu durum, iki kez aşılanmış ortalama bir insan açısından ne anlama geliyor?
Şu anda İngiltere’de kullanılan aşıların tamamı, ACE2 reseptörüne bağlanarak hücreleri hasta etmek için kullandığı bir anahtar olan korona virüsü başak proteinine karşı bağışıklık sistemini eğiterek işini yapar. Omicron, bu reseptöre yapışan özel kısım olan “reseptör bağlantı alanı”ndaki (RBD) 10 mutasyon da dahil olmak, bu proteinde 30’u aşkın mutasyon barındırıyor. Delta’da ise iki adet RBD mutasyonu mevcut.
SAVUNMA ARAÇLARIMIZ NE KADAR ETKİLİ?
Öte yandan, bütün bu değişimlere karşın, daha önceki enfeksiyona ya da aşıya yanıt olarak gelişen antikorların ve T hücrelerinin yanıt verebileceği alanlar (epitoplar) var olacaktır.
Imperial College London’da immünoloji profesörü olan Danny Altmann “Şayet mutasyonları başak proteininin kristal yapısının resminin üzerine karalar ve bunu bilinen bütün temel antikor faaliyetleriyle bağlantılandırırsanız, bu biraz ürkütücü görünür: Elinizdeki çözüm yolları, tıpkı antikorca zararsız hale getirilen hedeflerinizin büyük kısmı gibi parçalara ayrılır; bu durumda, bağışıklık korumanızdan geriye ne kalır?” diye soruyor: “Ve buna karşılık, Güney Afrika’dan elde ettiğimiz veriler durumun aşırı ciddi görünmediğini ortaya koyuyor gibi görünüyor ve hastaneye giden insanlar aşılılardan çok aşısızlardan oluşuyor; sanki aşı, insanlara hâlâ biraz da olsa koruma sağlıyormuş gibi görünüyor.”
Bunun dışında, virüs bulaşan hücreleri ayırt eden, onlara saldıran ve antikor üreten B hücrelerini karşılaştıkları viral risk hakkında eğiten, yani bağışıklık hücreleri olan ‘T hücreleri’ mevcut.
Altmann, “Hepimiz T hücrelerinin [varyantlar arasında ortaya çıkan] farklılıkları ayırt edebileceğini ve T hücrelerinin sahip olduğu repertuarın buna karşı çok daha koruyucu olduğunu düşünüyoruz; bu da size biraz koruma sağlayabilir” diyor.
AŞILARLA NE KADAR KORUMAYA SAHİBİZ?
Asıl soru şu ki, aşılar bizi ne kadar korur? Hâlihazırda, bunun olma ihtimali aşılanmamış kişilerden neredeyse üç kat daha düşük olsa bile, çift doz yaptırmış insanların da Delta varyantına yakalanabileceğinden ve hastalığı bulaştırabileceğinden haberdarız. Bundan daha önemli olan husus, aşılanan bireylerin hastalığa yakalanmaları halinde hayatlarını kaybetme ihtimalinin yaklaşık dokuz kat daha az olması.
Her ne kadar Omicron ile hastalığa yakalanmak daha da muhtemel gibi görünse de, Cardiff Üniversitesi’nde görevli bir immünolog olan Profesör Paul Morgan şunları ifade ediyor: “Bana göre, en muhtemel sonuç, tamamen bir bağışıklık kaybından daha çok, bir baskılamanın gerçekleşmesi. Büyük olasılıkla virüs, yüzeyinde bulunan her bir epitopu* yitirmez; zira, eğer böyle olsaydı başak proteini artık bir işe yaramazdı. Hâl böyleyken, virüsün önceki örneklerine ya da aşılara karşı üretilen antikorların ve T hücresi klonlarının bir kısmı etkili olmayabilirken, bir diğer kısmı da etkili olmaya devam edecektir.”
Bu yüzden, üçüncü doz Covid-19 aşılarına ulaşma imkânını genişleterek bu korumayı daha da artırmak iyi bir fikir. Morgan sözlerine şöyle devam ediyor: “Eğer bağışıklık tepkisinin yarısı veya üçte ikisi ya da her ne kadarı kaldıysa, bu etkili olmayacaksa ve geriye yarısı oranında koruma kalmışsa, o durumda bu koruma ne kadar artarsa o kadar iyidir.”
Çift aşılı ve Delta varyantına yakalanmış insanlar söz konusu olduğunda, tablo daha da iyi görünüyor. Bristol Üniversitesi’nde viroloji profesörü olan David Matthews, “Şayet iki aşı vurulduysanız ve sonrasında Delta varyantına yakalanıp iyileştiyseniz, büyük ihtimalle aklınıza gelebilecek neredeyse her varyantı kapsayan çok geniş ve etkili bir bağışıklık tepkisine sahipsiniz demektir” diyor.
Bunun sebebi, böylesi bireylerin virüse (Delta varyantına yakalanma yoluyla) ve orijinal alt türünden (aşılanma yoluyla) gelen başak proteinine maruz kalmasıdır. Matthews, “Bu, hem daha eski hem de modern alt türleri kapsayan bir antikor yanıtına ve yalnızca başak proteinine karşı değil, Sars-COV-2’nin ürettiği diğer tüm proteinlere karşı çok geniş çaplı bir T hücresi tepkisine sahip olduğunuz anlamına gelir ve bu inanılmaz derecede faydalıdır” diyor.
TEMEL SORUN AŞILANMAMIŞ İNSANLAR
En büyük endişe aşılanmamış insanlarla ilgili. Matthews, “Eğer bu virüsün Delta’dan daha hızlı bulaştığı konusunda haklılarsa -ve öyle görünüyor-, bu, virüsün aşılanmamış insanlara bulaşma ve onları hastanelik duruma getirme oranını ve dolayısıyla Ulusal Sağlık Hizmetleri [NHS] üzerindeki baskıyı artıracaktır” diyor: “Hastaneye yatış oranları belirgin bir sınırın üzerine çıkarsa, her ne sebeple olursa olsun, kamusal bir kapanmayı da gerektirecektir.”
Buna rağmen, iyimser olmak için de kimi sebepler mevcut. İlki, Omicron varyantının İngiltere gibi yüksek oranda aşılanmış bir toplumda nasıl davranacağını henüz bilmiyor oluşumuz. Bulaşıcı hastalık kontrolü alanında emekli bir danışman olan Dr. Peter English, “Var olan aşılardan iki ya da daha iyisi üç doz yaptırmış olan insanların bu varyanta karşı iyi bir düzeyde korunmaları fazlasıyla muhtemel” diyor: “Yine de bu yeni varyanta karşı var olan aşılarla çok daha az korunmamız da ihtimal dahilinde. Şimdilik cevabı bilecek kadar bilgiye sahip değiliz.”
BAZI İLAÇLAR DE İŞE YARIYOR
Bir diğer sebep, Omicron’un hâlâ duyarlı olduğu düşünülen ‘molnupiravir’ benzeri antiviral ilaçların var olması. Bu ay, günde iki kez alınan bu haptan yaklaşık yarım milyon adet teslim edilecek ve NHS tarafından sürdürülen ulusal çaptaki bir çalışmada, yaşlı Covid hastalarına ve bağışıklık sistemi zayıflığı gibi belirli sağlık sorunlarına sahip kişilere öncelik verilecek. İlaç, hastalığın ilk günlerinde hastaya verildiğinde en etkili biçimde müdahale ettiği için, İlaç ve Sağlık Ürünleri Denetleme Dairesi [MHRA], Covid testinin pozitif çıkmasından ve semptomların ortaya çıkmasından sonraki beş gün içinde, mümkün olan en kısa sürede kullanılmasını öneriyor.
Anti-enflamatuar bir ilaç olan ‘deksametazon’ gibi tedavi araçlarının da Omicron’a karşı işe yaraması muhtemel görünüyor; zira virüsün kendisinden daha çok vücudun virüse vereceği tepkiyi hedefliyor.
Son olarak, şayet aşıya bağlı bağışıklık tepkilerini gerçekten de önemli ölçüde arttırırlarsa, var olan aşıları Omicron varyantına uyum sağlayacak biçimde değiştirme ihtimali söz konusu; yine de, bu, birkaç hafta boyunca emin olamayacağımız bir husus.
English sözlerine şunları ekliyor: “mRNA ve vektör sahaları, kullanılan belirli antijenler üzerinde süratli biçimde değişiklikler yapılmasına olanak sunuyor. Bu, kısmen (birkaç ay gibi) hızlı bir şekilde, yeni bir varyanta karşı uyarlanan antijenleri kullanarak bir aşı üretmenin mümkün olacağı anlamına geliyor.”
Şüphesiz, Omicron, bizi bu salgından çıkaracak olan yol üzerindeki bir tümsek ya da büyük ihtimalle büyük bir çukur; yine de şu ana dek öğrendiklerimize baktığımızda, bizi bir yıl önce bulunduğumuz noktaya geri götürmesi pek olası görünmüyor. Bununla birlikte, ne kadar çok insan tam olarak aşılanır ve üçüncü dozlara ulaşabilirse, bundan aynı oranda emin olmamız muhtemel hale gelir.
*Epitop, (antijenik belirleyici), bir antijenin antikora ve B hücrelerine bağlanan kısmıdır. Epitopun bir kısmı ‘majör histokompatibilite kompleksi’ (MHC) tarafından sunulan peptitlere çevrilip T hücrelerine de bağlanabilir. Bu bağlar nedeniyle epitoplar antijenlerin bağışıklık sistemi tarafından tanınmasını sağlar.
Yazının orijinali The Guardian sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)