Önüm arkam sağım solum sobe: Çocuk hakları nerede?

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. 1989’da imzalanan Çocuk Hakları Sözleşmesi, çocukların mutlu ve sağlıklı büyümelerini güvence altına alıyor gibi görünse de gerçeklik, ne yazık ki, bu idealden uzak.

Google Haberlere Abone ol

Çocukların bir oyunu başlatırken söyledikleri şu tekerlemeyi, çocuk gelişiminde oyunların öneminden bahsettiğim bir yazının başlığı olarak kullanmış olmayı dilerdim: Önüm, arkam, sağım, solum sobe! Ancak 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne, oyunlarla büyümesi gereken çocukların hak ihlalleri ve ağır yaşam koşullarıyla mücadele ettiği bir dünyada giriyoruz. Haliyle odağımız, sıkı sıkıya tutunduğumuz ve her geçen gün yaşamsal önemini daha da fazla vurgulamak zorunda olduğumuz çocuk hakları ve yazımın başlığını da bu kritik soru şekillendiriyor: Çocuk hakları nerede?  

ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ: İDEALLER VE GERÇEKLER

Bugün, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. 20 Kasım 1989’da imzalanan Çocuk Hakları Sözleşmesi, dünya genelinde en fazla ülke tarafından onaylanmış insan hakları belgesi olarak kabul ediliyor. Türkiye, bu sözleşmeyi 1990’da imzaladı ve 1995’te yürürlüğe koydu. Sözleşme; her çocuğun yaşam ve gelişim hakkını desteklemek, tüm durumlarda çocuğun yüksek yararını gözetmek, ayrım yapmaksızın tüm çocuklara eşit uygulanmasını sağlamak ve çocukların katılım hakkını güvence altına almak gibi temel ilkeleri içeriyor. Kâğıt üzerinde bu ilkeler, çocukların mutlu ve sağlıklı büyümelerini güvence altına alıyor gibi görünse de gerçeklik, ne yazık ki, bu ideallerden çok uzak.

Özellikle savaşlar, çatışmalar, afetler, derin yoksulluk gibi krizler ile sarsılırken, çocuk hakları hayat mücadelesinin gölgesinde kalıyor ve bu koşullar ciddi hak ihlallerini doğurmaya devam ediyor. Yakın geçmişte, pandemi nedeniyle çocuk haklarına yönelik ihlallerde büyük bir artış gözlemlemiştik. Birçok çocuğun eğitim ve sağlık hakkına erişemediği, ev içi şiddete ve istismara maruz bırakıldığı ve derinleşen yoksulluk nedeniyle gelişimlerinin ciddi şekilde olumsuz etkilendiği bir zamandan geçtik. Pandemi gündemimizden çıkmış olsa da bıraktığı izler hala görünür. Ardından yaşanan afetler, bu hak ihlallerini daha da derinleştirdi. 6 Şubat Depremleriyle evini kaybeden çocuklar, barınma alanlarında sağlık, hijyen, beslenme bakımından yetersiz koşullarda, sosyal ve kültürel gelişimleri sekteye uğramış şekilde yaşıyor. Güvenlik önlemlerinin yetersizliği nedeniyle çocuklar, barınma alanlarında istismar, şiddet ve kaçırılma gibi risklere açık haldeler. Okulların yıkılması, eğitime ara verilmesi, ulaşım imkânlarındaki kısıtlılıklar ise yine çocukların eğitim hakkının ihlali ile sonuçlanabiliyor.

TÜRKİYE'NİN ÇOCUK HAKLARI KARNESİ: ÇOCUKLAR NEREDE?

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre 2023 yılı sonu itibariyle Türkiye'nin çocuk nüfusu 22 milyon 206 bin 34. Peki, nüfusun yüzde 26'sını çocukların oluşturduğu ülkemizde çocuk hakları konusunda hangi noktadayız?

TÜİK’in 2023-2024 verilerine göre, zorunlu eğitim çağında olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaklaşık 612 bin çocuk, eğitim dışında kalmış durumda. Buna ek olarak, ülkede yaklaşık 242 bin ‘yabancı çocuk’ da eğitimden mahrum kalıyor. Eğitimden kopuşun özellikle ekonomik koşullar, çocuk işçiliği ve çocuk yaşta erken ve zorla evlendirmeler gibi nedenlerle giderek arttığı belirtiliyor.

Çocuk yoksulluğu en kritik konulardan biri. EUROSTAT verilerine göre, Türkiye'de çocukların yüzde 45,4'ü yani neredeyse yarısı yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında. TÜİK'in Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nın verileri de çocukların yüzde 30'dan fazlasının yoksullukla mücadele ettiğini gösteriyor. Ekonomik darboğazın etkisiyle çocuk işçiliği de dramatik bir şekilde artıyor. Elimizde bu konuda net sayı yok, ancak yine TÜİK verilerine göre, Türkiye'de zorunlu eğitim çağındaki 15-17 yaş grubunda çocukların yüzde 22,1’i iş gücüne katılıyor. Ve koşullar bu çocuklar için çok ağır. Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği (FİSA) Çocuk Hakları Merkezi verilerine göre, 2023 yılında ağır ve kayıt dışı işlerde çalıştırılan en az 45 çocuk, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

Son olarak Eylül ayında, 8 yaşındaki Narin’in öldürülmesiyle bir kere daha görünür olan toplumsal bir yara da çocuklara yönelik şiddet ve kayıp vakaları. FİSA’nın yalnızca medyada yer alan haberleri tarayarak elde ettiği bilgilere göre 2022 yılından bu yana en az 133 çocuk ev içi şiddet sonucu, çocuk cinayetlerinde veya şüpheli ölümler nedeniyle yaşamını yitirdi.

Çocuk yaşta erken ve zorla evlilikler de önemli bir sorun olmaya devam ediyor. TÜİK Evlenme İstatistikleri’ne göre, 2023 yılında 16-17 yaş grubunda 11 bin çocuk erken yaşta zorla evlendirildi. Bu durum, özellikle kız çocuklarının eğitim hakkını elinden alarak hayatlarını kalıcı şekilde etkiliyor.

Dünya genelindeki durum da kaygı verici. UNICEF’in verilerine göre, yaklaşık 370 milyon kız çocuğu 18 yaşına gelmeden cinsel istismara maruz bırakılıyor. Çevrimiçi şiddet ve psikolojik baskılar da eklendiğinde bu sayı 650 milyona ulaşıyor. Bu tür ihlaller, çocukların temel haklarının dünya genelinde ciddi bir tehdit altında olduğunu gösteriyor.

ÇOCUK HAKLARI İÇİN YOL HARİTASI

Yoksulluk, işçilik, ihmal ve istismar, kaybolma, dışlanma, ayrımcılık, şiddet, ölüm… Çocuk kelimesiyle bir arada anılmaması gereken tüm bu vakalar, atılması gereken adımların aciliyetine işaret ediyor. Çocukların karşılaştıkları hak ihlalleri ve karşı karşıya kaldıkları risklerle mücadele etmek için yapılabilecekleri birkaç başlıkta ele alabiliriz:

  • Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Çocuk Koruma Kanunu ayrım gözetmeksizin tüm çocuklar için uygulanmalı; hak ihlallerine hızla müdahale eden bir izleme ve raporlama sistemi kurulmalı.
  • Konteyner kentler ve çadır alanları gibi geçici yerleşimler başta olmak üzere, her çocuğun güvenli barınma, hijyen, sağlıklı gıda ve temiz suya erişimi sağlanmalı.
  • Taşınabilir veya çevrimiçi eğitim materyalleri kullanılarak her çocuğun eğitime erişimi sağlanmalı. Eğitime erişemeyen çocuklar için sosyal ve ekonomik destekler sağlanmalı ve ihmal durumunda kamu güçleri tarafından gerekli yaptırımlar uygulanmalı.
  • Çocukların çalıştırıldığı iş kolları tespit edilmeli ve çocuk işçi çalıştıran iş yerleri etkin şekilde denetlenmeli.
  • Engeli olan çocukların ve ailelerinin sosyal hayata aktif şekilde katılımını sağlayacak tedbirler hayata geçirilmeli ve erişilebilirlik hakları güvence altına alınmalı.
  • Çocuklara ve yetişkinlere yönelik ihmal, istismar, çocuk hakları, mahremiyet gibi konularda farkındalık çalışmaları yürütülmeli.
  • Çocuklar için güvenli ve destekleyici çevre koşulları oluşturulmalı; park, yeşil alan, spor ve sanat faaliyetlerine uygun alanlar sağlanmalı.
  • Çocuklarının fiziksel ve duygusal olarak güvende hissetmeleri ve kendilerini koruyabilmeleri için farkındalık çalışmaları yürütülmeli, yaş gruplarına uygun geliştirilmiş ‘güvende olma’ oturumlarıyla riski fark etme ve yardım isteme yolları çocuklarla bire bir çalışılmalı.
  • Sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere, toplumun her üyesi tarafından, haklarına erişemeyen her bir çocuk için savunuculuk çalışmaları yaygınlaştırılmalı ve çocuk haklarını destekleyen toplum temelli etkinlikler teşvik edilmeli.
  • Çocuk koruma riskleriyle karşı karşıya kalan çocuklar ve aileleri için erişilebilir ve etkili psikososyal destek hizmetleri sağlanmalı.
  • Çocukların kendilerini ilgilendiren tüm konularda karar alma süreçlerine aktif katılım sağlayacağı mekanizmalar oluşturulmalı.
ÇOCUK HAKLARI HER YERDE DİYEBİLMEK İÇİN

Bir insani yardım çalışanı olarak yıllardır çocuklarla yürüttüğüm çalışmalar, bana çocukların haklarına saygı gösterildiğinde ne kadar büyük bir değişim yaratılabileceğini gösterdi. Hayata Destek Derneği çatısı altında uzun yıllardır yer aldığım ruh sağlığı ve psikososyal destek çalışmaları kapsamında çocuklarla duygular, benlik algısı, sosyal ilişkiler, akran zorbalığı, toplumsal cinsiyet eşitliği, ergenlik dönemi ve üreme sağlığı ve daha birçok başlıkta yapılandırılmış oturumlar düzenliyoruz. Çocuk hakları, hijyen, mahremiyet farkındalığı, cinsel istismar ve sömürüden korunma başlıklı oturumlarla çocukların kendilerini korumaya yönelik farkındalıklarının artmasına eşlik ediyoruz. Çocuklarla birlikte oluşturduğumuz komitelerde, çocukların kendilerini etkileyen karar süreçlerine etkin katılımına alan açıyoruz. Hatta bu 20 Kasım’da, basın bültenimizi Hatay ve Şanlıurfa’daki çocuk komiteleri hazırladı. Sloganlarıysa şu: “Kimse bizden hakkımızı alamaz.” Çocuklarla yürüttüğümüz tüm çalışmalarda tanık oluyoruz; çocuklar öğrendiklerini akranlarına aktarırken, çevrelerindeki hak ihlallerine karşı da seslerini yükseltmeye başlıyor. Uzmanlaşmış psikolojik desteklerle ve ebeveynlerle yaptığımız çalışmalarlaysa, çocukların güçlenmeleri ve güvenli ortamlarda büyümeleri için çalışıyoruz.

Yürüttüğümüz faaliyetlerin yanı sıra, çocukların karşı karşıya kaldığı riskleri ortadan kaldırmak için mevcut yasaların uygulanması ve çocuk koruma mekanizmalarının işlemesi için taleplerimizi de yüksek sesle dile getirmeye devam ediyoruz.

“Çocuk hakları nerede?” sorusuna tüm çocukların “her yerde” cevabını verebileceği zamanlara tanıklık etmek en büyük dileğimiz. Başta çocuklar olmak üzere, bu mücadelede yanımda yer alan tüm meslektaşlarıma ve ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Ve bir son söz; Dünya Çocuk Hakları Günü, sadece bir kutlama değil; hak mücadelesi için bir çağrıdır. Bu çağrıya tüm çocuklar için hep birlikte kulak verelim.

* Hayata Destek Derneği Ruh Sağlığı ve Psikososyal Destek Sektör Yöneticisi

** Bu yazının hazırlanmasında Hayata Destek Derneği Ruh Sağlığı ve Psikososyal Destek Program Takım Lideri Remziye Yeşilyaprak değerli katkılar sağlamıştır.