Orman yangınlarıyla nasıl mücadele edilir?
Türkiye'de son 10 yılda orman yangınları nedeniyle 709 bin hektardan fazla alan yandı. Yangınlarda iklim değişikliği dahil pek çok faktör etkili.
DUVAR - Türkiye'de 2024 yılının ilkbaharı tüm zamanların en sıcak ilkbaharı olarak kayıtlara geçerken Meteoroloji Genel Müdürlüğü'ne göre hava sıcaklıklarının daha da artması bekleniyor.
Meteorolojiden alınan hava tahminleri, hava sıcaklıklarının yükseleceği ve rüzgarın kuvvetli olarak etki göstereceği 27 ilde Orman Yangınları Mücadele Komisyonlarını da harekete geçirdi. Bu illerde ormanlara giriş yasaklandı.
Piknik yasakları orman yangınlarını azaltmak için alınan önleyici tedbirlerden biri.
Peki orman yangınlarıyla mücadele kapsamda afet öncesi, esnası ve sonrasında atılması gereken diğer adımlar neler?
TÜRKİYE'DE ORMAN YANGINI RİSKİ NE ORANDA?
Türkiye orman yangınlarında Akdeniz'in en riskli ülkeleri arasında yer alıyor. Ülkede 1 Mayıs ve 31 Ekim tarihleri arası yangın mevsimi olarak kabul ediliyor. Bu dönem içinde en riskli aylar Temmuz ve Ağustos.
Orman yangını riski, sıcaklıkların arttığı ve buna karşılık yağışların ve hava neminin azaldığı zamanlarda yükseliyor. Bu nedenle genel olarak yaz aylarında yangın riski daha yüksek.
Ağaçların ya da çalıların yapılarında yeterli su olmaması, o bölgenin yeterince yağış almaması ve toprağın nemi tutmaması ormanların kuru olmasına yol açıyor. Bu durum yangınların yayılmasında etkili oluyor.
Yaz mevsimi giderek kuraklaşırken, çok kurak dönemler üst üste geldiğinde oluşan fönlü hava tipi de orman yangınlarını artıran etkenlerden biri.
Ancak yangında orman alanlarının kaybedilmesinin tek nedeni küresel ısınma ya da iklim değişikliği değil.
YANGINLAR NEDEN ÇIKIYOR?
Orman yangınlarıyla mücadele için öncelikle yangınların nedenlerini iyi analiz etmek gerekiyor.
Orman Genel Müdürlüğü'nün (OGM) verilerine göre Türkiye'de yangın çıkış nedenlerine göre kaybedilen alanlara bakıldığında en fazla kayıp "ihmal ve kaza"dan kaynaklanıyor. Verilere göre 2013-2022 döneminde 88 bin 636 hektar orman ihmal ya da kaza sonucu kaybedildi.
Yangın çıkış nedenlerinde ikinci sırayı ise "sebebi bilinmeyen" kategorisi alıyor. Öyle ki 10 yılda 79 bin 800 hektarlık ormanın neden yandığı tespit edilememiş durumda.
Orman yangınlarının yüzde 48'inin yangın çıkış nedenleri bilinmezken, nedeni bilinmeyen bu yangınlarla yanan orman alanları ise yanan toplam orman alanlarının yaklaşık 36'sını oluşturuyor.
YANGININ ÇIKIŞ NEDENİ NASIL BİLİNEMİYOR?
DW Türkçe'ye konuşan İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Doğanay Tolunay'a göre bu durumun nedeni mevcut yasal düzenlemeler.
Örneğin anız yangınının (Hasadın ardından ekinlerin tarlada kalan sap ve köklerinin yakılması) ormana sıçramasıyla çıkan bir orman yangınında anızı yakanın kim olduğuna dair bir kayıt olmadığı için bir yasal işlem yapılamıyor.
"2011 yılı öncesine kadar bu işlem, yangının çıkış nedeni olarak kaydedilip yangına yol açan belirlenemediği zaman faili meçhul olarak belirtiliyordu. Ancak faili meçhul dosyaların uzun süre kapatılmaması nedeniyle bu işlemden vazgeçildi ve 'sebebi bilinmeyen' diye bir uygulamaya geçildi" diyen Tolunay, bu durumun yangınlarla mücadeleyi olumsuz olarak etkilediği görüşünde.
Tolunay'a göre çıkış nedeni bilinmeyen yangınlara karşı önleyici tedbirler alınması güçleşiyor. Bunun için faili belli olsun ya da olmasın bütün yangınların çıkış nedeninin belirlenmesi gerekiyor.
Öte yandan Tolunay, bu konuda OGM'deki uzman personel sayısının da yetersiz olduğunu söylüyor. Yangın sonrasında yangınların çıktığı alanların koruma altına alınması, kriminal suçlardaki gibi olay yeri inceleme ekiplerinin yangın çıkış nedenlerini ortaya koyacak çalışmalar yapması gerektiğine işaret ediyor.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ETKİSİ NE?
OGM'nin verilerine göre doğal nedenlerle çıkan yangınlarda kaybedilen alan, toplam yanan alandan en düşük payı alıyor.
Ancak iklim değişikliği ve küresel ısınma, yangınların hızla yayılmasında önemli bir etken.
Doğanay Tolunay'a göre Türkiye'nin orman yangınlarını iklim değişikliğine bağlamak yerine yangınlarla mücadele yaklaşımını bu yeni normale göre yeniden ele alması gerekiyor.
İklim değişikliğiyle artan sıcaklık ve kuraklıkların ormanlardaki yanıcı madde miktarını artırdığını, bu yanıcı maddelerin tutuşma sıcaklığını ve süresini düşürdüğünü ifade eden Tolunay, "Böylece insanların başlattığı kıvılcım eski normalde büyük yangınlara dönüşmezken, günümüzde kısa sürede çok geniş alanlara yayılarak yangınların söndürülmesini güçleştiriyor" diyor.
YANGINLARDA NE KADAR ALAN KAYBEDİLDİ?
European Forest Fire Information System (EFFIS-Avrupa Orman Yangını Bilgi Sistemi) verilerine göre Türkiye'de son 10 yılda 709 bin hektardan fazla alanı orman yangınlarında kaybetti. Bu alan yaklaşık 998 bin adet futbol sahasına denk geliyor.
EFFIS verileri orman yangınlarını ve ormanlar dışındaki kırsal yangınlar olarak adlandırılan anız vb yangınları da içeriyor. Bu nedenle OGM'nin verileriyle tam olarak örtüşmüyor.
Ancak hem EFFIS hem de OGM verilerinde özellikle 2019-2021 arasında yangın sayısı ve yanan orman alanı miktarında artış gözleniyor. Yanan orman alanı, yangın sayısına göre daha hızlı artıyor.
Ormancılar Derneği'ne göre de 2012'den bu yana ortaya çıkan yangınlar ele alındığında 1500 hektardan büyük 25 yangının 19'u 2021 yılında, üçü 2020 yılında yaşandı. Peki bu yıllarda yangınlar neden arttı?
MÜCADELE NEDEN ETKİLİ OLMADI?
Ormanlardan verilen çeşitli izinler orman yangınlarını artıran etmenlerden biri olarak görülüyor.
Ormancılar Derneği'nin 2023 yılı raporu, 2012-2022 yılları arasında kazaya dayalı çıkan yangınlarda enerjinin yüzde 20'den fazla oranla açık ara başı çektiğini gösteriyor.
Doğanay Tolunay, ormanların içindeki enerji tesisi ve iletim hatları sayısının 1984-2011 yılları arasında 19 bin civarındayken 2011-2022 yılları arasında 34 bine çıktığını vurguluyor.
Tolunay'a göre çoğu özel şirketlere ait olan bu elektrik nakil hatlarının güzergahlarının belirlenmesinde, bakımlarının yapılmasında ve buralarda orman yangınlarına karşı önlem alınmasında sorunlar var. Elektrik nakil hatlarının yanı sıra ormanlardan verilen yol gibi diğer izinlerdeki artışlar da orman-insan etkileşimini artırdığı için yangın sayılarını artırıyor.
"Yangın sayısı ve yanan orman alanı artışındaki artışın diğer bir nedeni yangınların yoğunlaştığı Ege ve Akdeniz Bölgelerindeki deneyimli personelin yerine deneyimsiz personelin görevlendirilmesi" diyen Tolunay, orman yangın işçi sayısının da 2021 yılı yangınlarına kadar yetersiz olduğunu belirtiyor: "Yangınları söndürmekte kullanılan arozözlerde minimum altı personel olması gerekirken bu sayı ikiye kadar düşmüştü."
Tolunay, 2021 yılı ve öncesinde ortaya çıkan tabloda kamuoyunu bilinçlendirme ve denetim eksikliklerinin de payı olduğu görüşünde.
Bir diğer neden ise 2019-2021 yılları arasında yangınlara havadan müdahalede kullanılan hava araçlarının sayısının yetersiz olması.
2019 yılında havadan müdahale filosunda 30 helikopter bulunurken hiç uçak bulunmadığını hatırlatan Tolunay, bu durumun kamuoyunda eleştirilmesi üzerine 2020 yılında 3 jet motorlu uçak kiralandığını, mega yangınların yaşandığı 2021 yılında da yangın mevsimi başladığında hava filosunun 39 helikopter ve 3 uçaktan oluştuğunu söylüyor.
HAVA FİLOSU NEDEN TEK BAŞINA ÇÖZÜM DEĞİL?
Türkiye'de 2021 yılı yangınlarından sonra uçak, helikopter ve yangın gözetleme için İHA sayısı artırılırken, hava araçları kiralamak yerine hava filosu oluşturmak için adımlar atılmaya başlandı.
Geçen yıldan itibaren hava filosundaki araç sayısı yüzü geçti. Bu yıl da 105 helikopter, 26 uçak ve 14 İHA kullanılacağı açıklandı.
Peki orman yangınlarıyla mücadele uçak-helikopter sayısı ve yangın söndürme imkanları üzerinden değerlendirilebilir mi?
Hava filosunun yangınlarla mücadelede önemli olsa da etkinliğinin yangının başlangıç aşamasıyla sınırlı olduğunu ifade eden Tolunay, bu nedenle yüzden fazla hava aracının kullanıldığı 2023 yılında hem yangın sayısının hem de yanan orman alanının bir önceki yıldan daha fazla olduğunu vurguluyor.
İklim değişikliğinin oluşturduğu sıcak ve kurak şartlara şiddetli rüzgar da eklendiğinde orman yangınlarının birkaç saat içinde kilometrelerce alana yayılabildiğini ve bu nedenle yangınları söndürmenin güçleştiğini dile getiren Tolunay, büyümüş ve şiddeti artmış yangınlarda hava araçlarıyla atılan suyun yere düşmeden buharlaştığına işaret ediyor.
Diğer yandan aynı anda birçok yerde yangın çıkabildiğini belirten Tolunay, "Ülke genelinde yaz aylarında günde yüz kadar yangın çıkabiliyor. Bu kadar yangın, ekiplerin bölünmesine yol açtığı için müdahalede sorunlar olabiliyor" diyor.
Doğanay Tolunay bu nedenle yangın sayısının azaltılmasına dönük önleyici tedbirlere odaklanılması gerektiğine dikkat çekiyor.
HANGİ EKSİKLİKLER VAR?
Orman Genel Müdürlüğü 2021 yılından sonra eksik olan yangın işçi sayısına takviye yapsa da bu sayının halen yetersiz olduğunu ifade eden Tolunay, Dünya Bankasından alınan 400 milyon dolarlık krediyle 4 yıl sürecek İklime Dayanıklı Ormancılık Projesi'nin ise olumlu bir adım olduğuna dikkat çekiyor.
Yine farkındalık çalışmalarının arttığını ancak buna rağmen eksiklikler olduğunu dile getiren Tolunay, "Örneğin yangın mevsimi başladıktan sonra orman yangınlarının yoğun olarak yaşandığı bazı orman bölge müdürlüklerinde değişimler yaşandı. Oysa yangınlarla mücadelede teknik ekibin çalıştığı yöreyi tanıması oldukça önemli" uyarısı yapıyor.
Sıcaklıkların artmasıyla birlikte ormanlara girişlerin yasaklanmasına ilişkin ise Tolunay, "Ancak denetlenmeyen yasaklar, çözüm değil. Bu nedenle önümüzdeki yaz aylarında denetimler artırılmalı. Bu konuda OGM'nin personel sayısı az olduğu için kolluk kuvvetlerinden de destek alınmalı" diyor.
VATANDAŞLARA NE GİBİ GÖREVLER DÜŞÜYOR?
Orman yangınlarının azalması vatandaşların bu konuda bilinçlenmesinden de geçiyor.
Doğanay Tolunay, öncelikle yaz aylarında orman içinde ve yakınında orman yangınlarına yol açabilecek piknik gibi faaliyetlerden kaçınmak gerektiğini söylüyor. Diğer yandan sıcak ve rüzgârlı havalarda kaynak makinesi gibi araçlarla tamirat yapılmamak, anız yakmamak, bahçe temizliği yapmamak, balya makinesi gibi tarım araç gereçlerinin bakımını yapmak gibi alınabilecek çok sayıda önlem var.
Tolunay, yangınlara ilk müdahaleyi yani yangın anında nasıl davranılacağını öğrenmenin de hem yangın sayılarını azaltacağı hem de yangınlardan korunmayı sağlayacağı görüşünde.
"Vatandaşların yapabileceği diğer şey ise örneğin kuru otların yoğun olduğu, yol kenarları gibi yanıcı maddelerin olduğu yerleri belediye ve OGM birimlerine bildirmek, altı temizlenmeyen elektrik nakil hatları için ilgili kuruma durumu iletmek" diyen Tolunay'a göre yangın riski yüksek noktalar konusundaki izleme ve kamusal denetimler de yangınların azaltılmasını sağlayabilir veya büyümesinin önüne geçebilir.
(HABER MERKEZİ)