YAZARLAR

Ortak muhalefetin önünde müsilaj katmanları

Hakikaten bir gün AKP iktidarı MHP’den kurtulmak isterse, İYİP’in bir ihtimal yükselen oylarının -ki bu biraz da CHP’den kopan oylarla olacak- imdada yetişmeyeceğinin garantisi var mı?

Siyasal muhalefetin ufkunu da Marmara Denizi gibi müsilaj kaplamış bence. Kıpırdayamıyor. Bu arada bu “müsilaj” lafını da nereden bulup çıkardılarsa artık, ömrümde duymamışım. Birdenbire herkes bir ağızdan İstanbul kıyıları müsilajla kaplanmış demeye başladı. Sanırsın herkesin doğduğu gün kulağına müsilaj fısıldanmış. Bir ben bilmiyormuşum bu terimi. Her şey bir tuhaf. Ankara’ya da kış geri döndü resmen. Mafya filminden fırlamış bir karakter gibi peçeteye notunu yazıp masaya bıraktı. “Geri döndüm.” İmza: Kış. Mayıs ayında yaşadığımız kısa bir yaz döneminden sonra haziranla birlikte yaz resmen gitti. Günlerdir yağmur, rüzgar, kıyamet...

Ne yapalım buna da şükür. Foseptik gibi patlayan bunca olaydan sonra, mevsimler hiç gelmemeye karar verse diyecek lafımız olmaz. Yaz gelsin de üzerine beton mu döksünler, mafyası, müsilajı boğazına mı çöksün? Gelmiyor tabii...

Kasada ödeme yapmak için sıra beklerken, gözüm dışarıdaki yağmurda, bunları düşünüyorum. Sıramız gelmiş meğer. Kasiyer sanırım ikinci kez “Adınızı alabilir miyim” diye soruyor sabırsızlıkla. Alışveriş yapınca hayat hikayeni borçlanıyorsun sanki. Öyle gıcık kapıyorum ki o kadar olur. Gel gör ki her mağazada isim soyadı ve telefon numarası vermemek için direnip durmaktan da yılmışım, yorulmuşum. Zaten kasiyerin suçu da değil bu. Niye bunaltayım onu. Benim adımı öğrenmeye çok mu meraklı? Bir süreden beridir tümden yalan da olmayan bir mağaza adım var zaten. Fakat bu sefer kendisi de yanımda ve alışveriş sırasının bize gelmesini bekliyor. Haydi hayırlısı... "Sevil Özen" diye, anca duyulan bir sesle cevap veriyorum. İnşallah açık etmez. Fakat cep telefonunda bir şeylere bakmakta iken, Sevil Özen dememle birlikte “zınk” diye kafasını bana çeviriyor. Neyse ki tuhaf tuhaf bakmak dışında bir şey yapmayacak kadar da tedbirli. Ödemeyi yapıp çıkıyoruz. Çıktığımız an koluma yapışıyor.

-O neydi o, kod adın mı?

-Ayyy adım soyadım işte. Ne olacaktı? Allah Allah ya, iki çorap aldım diye el âlemin mağazasına şeceremi bırakacak değilim. Adımı iki harf kısaltarak söyledim işte. Özen de ikinci soyadım. Çelenk’i aradan çıkardım o kadar.

-Vay be kırk yılda bir soyadımı kullan, o da mağazada olsun! Kendi soyadımı tanıyamadım resmen...

Neyse ki “kod adı Sevil Özen” olayı çok da uzamadan başka bir dükkana dalıyorum ben. Oradan da alınacak birkaç şey var. Konu kapanıyor. Bir saç boyası ile el kremi alıyorum. Kasada kimse adımı sormuyor neyse ki...

Eve dönünce biraz da gecikmeli olarak Meral Akşener’in Halk TV’de katıldığı programı izliyorum. “HDP ayrı Cumhurbaşkanı adayı çıkarmalıdır” diyor. Sağ olsun buna bari engel olmuyor. Fakat sonuçta insan nereden koptuysa oradan çok da uzağa gidemiyormuş demek ki. MHP’den kopa kopa kopulan yer buraya kadar. Sanırsın önünde aşamadığı müsilaj tabakaları var. HDP kendisi aday çıkarsınmış. “Çıkarır çıkarmaz kendine, sana mı soracak” diye söyleniyorum. Baksana yirmi yılımı birlikte geçirdiğim insan, “kod adın mı” diye koluma yapışıyor. Sonuçta İzmirli olsam aklına “kod adı” gelir mi, gelmez. Bir toplum ruhundan söz ediyoruz. Kolay iflah olmuyor.

Aslında bence esas HDP’nin İYİP ile filan yan yana resim mesim vermemesi lazım da işte ülke darda, ne yapacaksın? Zira yarın bir gün koptuğu milli ve yerli mutabakata gerisin geri döner bu İYİP. 7 Haziran 2015’te Dr. Bağçalı ile yaşadığımız sürprizi bu sefer İYİP ve Meral Akşener’le yaşarız gibime geliyor, bakın buraya not ediyorum.

Ayan beyan görünmüyor mu bu ihtimal? Yer yerinden oynamış, ortalığa saçılmayan fenalık kalmamış. Boğazımıza kadar müsilaja batmışız. Millet fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş, suç örgütü üyelerinin masa düzeninden, yüzük sektirmesinden, kitap listelerinden medet umuluyor. Vedat Türkali’nin Bir Gün Tek Başına kitabının sadece Sedat Peker önerdi diye bir saat içinde baskısı tükeniyor. Onlar neyle uğraşıyor? Neymiş HDP kendi adayını çıkarsınmış. Bence de çıkarsın, Selahattin Demirtaş’ı çıkarsın, olmadı çiçek gibi yepyeni bir isim çıkarsın. Açın önünüze TBMM 27. Dönem vekillerini, bir bütün diğer partilerin vekillerine, bir de buradaki HDP’li 55 isme bakın. O listeden bir kadın aday çıkarsın mesela. Benim aklıma hemen gelen en az üç şahane kadın ismi var. Yazmayayım şimdi...

Normalde şunları yazacaktım. Cumhurbaşkanlığı için muhalefetin ortak aday çıkarması bu ülkenin bu çamurdan kurtulması için şarttır diyecektim. Bu başarılabilirse muhalefete güven gelir. Ortak aday milletvekili genel seçimlerine de kaldıraç etkisi yapar. Partiler ittifaksız tek tek girmiş olsa bile Cumhur İttifakı karşısında her birinin oyu yükselir. Bu kadar açık. Oysa ne görüyoruz? Meral Akşener HDP’nin ayrı aday çıkarmasını öneriyor. Yirmi yıldır, tarihi, kültürel ve doğal varlıklar kadar insan varlığımızı da kurumları da hızar gibi biçip geçmiş, üzerimize beton dökmüş bir iktidar karşısında, tam da o iktidara “Artık yeter” dediği için, damgalanan, yok sayılan ve seçmen iradesi gasp edilen bir partiyle yan yana durmak istemiyor! Defalarca FETÖ dememiş, “hayırsever iş adamı” yahut mafya üyesi dememiş, Susurluk kalıntıları dememiş herkes tarafından “kandırılmış” yirmi yıllık bir iktidarla bu konuda aynı noktada olmakta sakınca görmüyor. Sadece ve sadece AKP’ye karşı etkili bir siyaset ürettiği için, uyduruk, çelişkilerle ve yanlışlarla dolu iddianamelerle, üyeleri cezaevlerinde yıllardır rehin tutulan bir partiyi kriminalize eden anlayışı da çekincesiz sahipleniyor. Ne istiyor bu İYİP’liler, kafalarında ne var. Kod adları ney? Biliyor muyuz, bilmiyoruz. Ne yapılsın yani şimdi, İYİP’le birlikte resim veremeyiz mi densin? Densizlik bu işte. Densizlik dedim de aklıma geldi, Akşener’in Halk TV’de iki lafından biri “Hukuk attaya gitti.” Bu nedir Allah aşkına, hukukun gidişini sevimlileştirmek, yanağından makas almak da ne oluyor?

Hakikaten bir gün AKP iktidarı MHP’den kurtulmak isterse, İYİP’in bir ihtimal yükselen oylarının -ki bu biraz da CHP’den kopan oylarla olacak- imdada yetişmeyeceğinin garantisi var mı? Yerli ve milli mutabakatın bu kez İYİP ile kurulmayacağının, iktidarın İYİP’le bölüşülmeyeceğinin, Meclis’te farklı konularda ihtiyaç duyulan vekil sayılarının bu sefer AKP-İYİP ittifakıyla sağlanmayacağının garantisi ne?

Önümüze son beş yılın seçim sonuçlarını ve mayıs ayı kamuoyu yoklamalarını koyalım. Olası bir seçimde AKP eriyip gidecek gibi görünmüyor çok. Muhtemelen çekirdek oy oranı ilk kez yüzde 30’un altına düşse bile, yüzde 27-28’den de az olmayacak. Şu saate kadar da muhalefetten ana muhalefet partisi CHP dahil bu oy oranını yakalayan yok. Bu ortamda muhalefeti bir arada tutmak yerine ayrıştıran söylemlerle devam eden herkes AKP iktidarına çalışıyor demektir. HDP ayrı aday çıkarsın demek de bu anlama geliyor.

Oysa tam da bugün her görüşten her kesimden yurttaş sosyal medyada #HADİ dedi. Hadi, hadi, hadi “Hak Adalet Demokrasi İstiyoruz” dedi. Muhalefetin bunun için ortak tavır alması gerekliliğinin de altı çizildi. Yurttaşın sesine kulak vermek şart. Hadi hadi demektir. #HADİ 


Sevilay Çelenk Kimdir?

Sevilay Çelenk Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema bölümünde öğretim üyesi iken barış imzacısı olması nedeniyle 6 Ocak 2017 tarihinde 679 sayılı KHK ile görevinden ihraç edildi. Lisans eğitimini aynı üniversitenin Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde 1990 yılında tamamladı. 1994 yılında kurulmuş olan ancak 2001 yılında kendini feshederek Eğitim Sen'e katılan Öğretim Elemanları Sendikası'nda (ÖES) iki dönem yönetim kurulu üyeliği yaptı. Türkiye'nin sivil toplum alanında tarihsel ağırlığa sahip kurumlarından biri olan Mülkiyeliler Birliği'nin 2012-2014 yılları arasında genel başkanı oldu. Birliğin uzun tarihindeki ikinci kadın başkandır. Eğitim çalışmaları kapsamında Japonya ve Almanya'da bulundu. Estonya Tallinn Üniversitesi'nde iki yıl süreyle dersler verdi. Televizyon-Temsil-Kültür, Başka Bir İletişim Mümkün, İletişim Çalışmalarında Kırılmalar ve Uzlaşmalar başlıklı telif ve derleme kitapların sahibidir. Türkiye'de Medya Politikaları adlı kitabın yazarlarındandır. Çok sayıda akademik dergi yanında, bilim, sanat ve siyaset dergilerinde makaleleri yayımlandı. Birçok gazetede ve başta Bianet olmak üzere internet haberciliği yapan mecralarda yazılar yazdı.