YAZARLAR

Oscar Parra: Türkiye'ye kokain Venezuela ve Karayipler'den aktarılıyor

Kokain üretim merkezi olarak bilinen Kolombiya’da durum daha kötüye gidiyor. Prof. Dr. Oscar Parra, "Türkiye'ye giden kokain büyük oranda Venezuela üzerinden ya da Karayipler'den aktarılıyor" diyor.

Türkiye’ye gelmesi hesaplanan ancak Kolombiya otoritelerince ele geçirilen beş ton uyuşturucu, gözlerin bu ülkedeki uyuşturucu üretimine dönmesine neden oluyor. Kolombiya özellikle kokain üretiminde ve ticaretinde son yıllara kadar lider konumundaydı. 500-600 milyar dolarlık ticari ağı olduğu tahmin edilen uyuşturucu üretiminin yüzde 40’tan fazlası Kolombiya’da gerçekleşiyor. Kolombiya’nın 'narko-devlet' olarak anılmasına neden olan bu durumun altında yatan faktörler neler? Neden Kolombiya’da kokain üretimi artış gösteriyor? Hükümet ile uyuşturucu tüccarları arasında bir ilişki var mı? Bu durum ülkeyi şiddet sarmalına mı sürüklüyor? Bu soruları Kolombiya Ulusal Üniversitesi’nin akademisyeni ve uzun yıllar gazetecilik yapan Prof. Dr. Oscar Parra ile konuştuk.

'YOKSUL ÇİFTÇİLER SEÇENEKLERİ OLMADIĞI VE KARTELLER BASKI YAPTIĞI İÇİN KOKAİN EKİYORLAR'

Kolombiya denildiğinde maalesef ilk akla gelen kokain oluyor. Kolombiya’da kokain üretimi nasıl gerçekleşiyor?

Kolombiya’da kokain ekimi yeni değil ama 2013’ten sonra hızla artmaya başladı. Bunda pek çok faktör etkili. Aslında Kolombiya hükümeti Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) ile barış görüşmelerine başladığında düşüş de gördük, çünkü üretimde 1980’lerden beri FARC’ın da kontrol ettiği gruplar var. Hükümet bu dönemde yeni bir programla kokain yetiştiriciliğini önlemeye çalıştı. Ülkemizde kokain ekimi yapan insanlar, aşırı yoksul çiftçiler, çoğu yardıma muhtaç durumunda. Başka seçenekleri olmadığı için bu üretimi yapıyorlar. Çoğu şehir dışında yaşıyor, yaşadıkları yerde doğru düzgün yol bile yok. Sadece askeri karakollar var; devlet adına, hukuk ve alt yapı adına hiçbir şey yok.

Devlet çiftçilere destek olmak için bir şey yapmıyor mu?

Bazı çabalar oldu. Hükümet geçtiğimiz yıllarda bir program başlattı. Çiftçilere kokain yerine, palmiye yağı, mısır, kakao gibi ürünler ektikleri takdirde sübvansiyon veriyordu. Ama hükümet değişti, FARC arasındaki barış görüşmeleri bitince kokain üretimi engelleme programı da rafa kalktı. FARC’ın sürecin dışında kalması, FARC liderlerinin öldürülmesi, kendi içinde bir dağınıklığa neden oldu. Kokain üretimi de kontrolden çıktı.

Bu dönemde barış görüşmelerinin sonlanması FARC’ın hem kendi içinde hem de paramiliter gruplarla arasındaki çatışmaları da tetikledi. Paramiliter gruplar bu sefer sadece büyük şiddet olaylarına neden olmadılar aynı zamanda uyuşturucu rantı için birbirlerine düştüler.

'MEKSİKA’DAN GELEN KARTELLER KOKAİN EKMEYEN ÇİFTÇİLERİ ÖLDÜRÜYOR'

Tüm bu olayların ortasında Meksika’dan iki kartel Kolombiya’ya geldi. Kokain üretimini hem artırmak hem de kontrol altına almak için. FARC ülkeden çıkınca hükümet çiftçileri korumak için bir şey yapmadı. Bu iki kartel ile Kolombiyalı gruplar arasında çatışmalar çıktı. Hükümet çiftçilere verdiği sözleri unuttu, sübvansiyonları kaldırdı. Bu iki kartel, hükümetten sübvansiyon alan çiftçileri tespit etti, bir kısmını öldürdü. Kalan kişileri kokain üretmeye zorluyorlar. Çiftçiler direndiklerinde öldürülüyor. Bu kartellerden çiftçileri korumak için bir adım atılmıyor. Şimdi üretim yeniden arttı.

Anlıyorum. Peki bu tarlalar nerede? Her yerde kokain ekiliyor mu?

Evet her yerde ekilebiliyor ama bahsettiğimiz durum özellikle Kolombiya’nın doğu ve kırsal bölgelerinde gerçekleşiyor. Daha önce de söyledim. Burada hukuk, devlet imkanları yok. Yol dahi yok. Bu imkansızlıklar da çiftçileri kokain ekmeye itiyor. Bu kokain ticareti yolları yeniden etkin hale getirildi. Kaldı ki diyelim ki bir çiftçi mısır ekti. Bunu topladı, pazar götürecek aracı yok. Daha önemlisi pazara gitmek için fiziki yol yok. Yani ürününü satamıyor. Satıcı bulamıyor. Ancak karteller onlara nakit para veriyor. Ürünleri gelip tarladan alıyor. Çiftçinin yol, taşıma derdi kalmıyor. Zaten dediğim gibi eğer kokain üretmeyi redderlerse çiftçiler öldürülüyor.

'TÜRKİYE’YE KOKAİN VENEZUELA ÜSTÜNDEN YA DA KARAYİPLER'İN KIYILARINDAN TRANSFER EDİLİYOR'

Bu kokain ticareti için yollar etkin hale geldi dediniz. Hani rotalar bunlar? Türkiye’de de bugünlerde Kolombiya otoritelerinin yakaladığı beş tona yakın kokain konuşuluyor. Türkiye’ye hangi rotadan sevk ediliyor olabilir?

Genelde üç ana rota var. Birincisi Kolombiya’nın Pasifik kıyısından Meksika’ya giden kol-Panama bölgesi. İkincisi Venezuela üzerinden giden trafik. Sonuncusu Karayipler'den. Bunu kesin olarak söylemem zor ama Türkiye ve Avrupa’ya giden kokain büyük oranda Venezuela üzerinden ya da Karayipler'in kıyılarından aktarılıyor.

'TARİHSEL OLARAK UYUŞTURUCU TACİRLERİYLE POLİTİKACILAR ARASINDA İLİŞKİLER VAR, ESCOBAR DA KONGRE ÜYESİYDİ'

Gerçekten çok karmaşık bir ilişki ağı. Pablo Escobar dizileri, belgeselleri izlediğimizde de gördüğümüz gibi bu ticaretin bir politik ayağının da olduğunu biliyoruz. Yani politikacılar, bakanlar bu ticarete göz yumuyor maddi ya da siyasi menfaat sağlıyor. Kolombiya’da politikacıların bu sürece dahli var mı?

Aslında politikacılar ile uyuşturucu tacirleri arasında tarihsel bağlantılar var. Örneğin sizin de değindiğiniz Escobar, bir kongre üyesiydi.

1990’larda işler biraz değişti. Escobar’dan sonra üretim biraz parçalandı ve küçük gruplar belirdi. Şimdi üretim yapanlar paramiliter gruplarla ve politikacılarla ilişkilerinin olduğunu söylüyor. Paramiliter gruplar komünistlerle, gerilla ile savaştıklarını söylüyorlar ancak kokain ticaretinde de rolleri var. Hükümet “Ben bu konuda hiçbir şey bilmiyorum” demekle yetiniyor, bununla beraber bazı isimlerin, partilerin bu paramiliter gruplarla ilişkisi var. Örneğin 2005-2006 arasında Kolombiya Kongresi’nin yüzde 10’nu bu kirli ilişkileri nedeniyle hapse atıldı. Bu aslında paramiliter grupların da gücünü gösteriyordu.

'BAŞKAN DUQUE’NİN SEÇİM KAMPANYASINDA BÜYÜK BİR UYUŞTURUCU TACİRİ GÖREV ALDI'

Şimdiki hükümetin uyuşturucu tacirleriyle ilişkisi var mı?

Şöyle, mevcut devlet başkanımız Ivan Duque’nin seçim kampanyasında rol üstlenen isimlerden biri, -Nany diyorlar kendisine- uyuşturucu taciriydi. Nany, iki yıl önce Brezilya’da öldürüldü. Kendisi Başkan Duque’nin seçim kampanyasında görünürdü ve çalıştı.

Duque bu konuya dönük bir açıklama yapmadı mı?

Duque ve ekibi Nany’nin resmi olarak kampanyasında yer almadığını ve onunla çalışmadığını söylemekle yetindi. Ama bununla ilgili ses kayıtları, videolar var, bunlar Nany’nin Duque’ün kampanyasında çalıştığını oy ve para bulmaya çalıştığını gösteriyor. Nany, uyuşturucu trafiğinde güçlü ve önemli biriydi.

'BAŞKAN YARDIMCISI RAMİREZ’İN EŞİNİN ORTAĞI UYUŞTURUCU TACİRİ'

Başkan dışında uyuşturucu tacirleriyle ilişkisi olan başkaları var mı?

Maalesef evet. Örneğin Başkan Yardımcı Marta Lucía Ramírez’in eşinin ortağı Memo Fantasma, paramiliter gruplarla ilişkileri olan tuhaf bir isim. Aslında kimse tam olarak ne iş yaptığını bilmiyor ama uyuşturucu üretiminden çok büyük paralar elde ettiği ve bu parayı akladığını biliyoruz. Şimdi İspanya’da. Sözde bir şirketi olduğu için oradaymış, sanki hiç suçlu değil gibi, sanki hiçbir şey yapmamış gibi. Oysa hem buradaki medya hem de ABD’dekiler bu ismin kirli işlerini ifşa etti.

Ne tür bilgiler verdi medya bu konuda?

Memo Fantasma’ya 'Hayalet' deniyor. Onun üzerinde yıllardır araştırma yapan gazeteciler sadece işlerini ifşa etmedi, Başkan Yardımcısı Ramirez ve Álvaro Rincón (Ramirez’in eşi) ile ilişkisini de ifşa ettiler.

'HÜKÜMETTE BAZILARININ NARKO-TRAFİKLE İLİŞKİSİ VAR, AMA BUNU KANITLAMAK ÇOK ZOR'

Ama Ramirez’e bir şey olmadı galiba. Bildiğim kadarıyla hala başkan yardımcısı?

Evet bu iddiaları reddetti, yapılan bir soruşturmada kendisiyle Fantasma arasında doğrudan bir ilişki bulunmadı. Ancak sizin de söylediğiniz gibi bu iddialara rağmen görevini sürdürüyor. Elbette tüm Kolombiya hükümeti uyuşturucu tacirleriyle ilişki içinde demiyoruz, diyemeyiz de. Ama hükümetten bazı isimlerin bu narko-trafikle ilişkisi var. Örneğin iktidar partisinde yer alan bazı isimler, bu uyuşturucu tacirlerinin ya çocukları ya da yakın akrabaları.

'URUGUAY BÜYÜKELÇİMİZİN ÇİFTLİĞİNDE KOKAİN LABORATUVARI BULUNDU'

Peki bu süreçte gazeteciler nasıl bir rol üstleniyor? Yani bu ilişki ağını ele alabiliyorlar mı?

İmkanlar dahilinde bu ilişkileri araştıran gazeteciler var. Ancak bir cinayet mahallinden bahsetmiyoruz. Kan yok. Yani kanıt bulmak çok zor. Ama iktidar partisindeki bazı isimlerin anneleri ya da babalarının, akrabalarının uyuşturucu taciri olduğunu biliyoruz. Başka bir skandaldan bahsedeyim, Kolombiya’nın Uruguay Büyükelçisi’nin Bogota yakınlarında bir çiftliği vardı. Polis buraya baskın yaptı ve kokain laboratuvarının olduğunu gördü. Elçi bunu çalışanlarının üzerine attı.

'GAZETECİLERİN KOKAİN ÇİFTLİKLERİNE GİTMESİ DEMEK ÖLDÜRÜLMELERİ DEMEK'

Bunun gibi çok fazla skandal var, gazeteciler bunu araştırıyor ancak tarihsel olarak bu ilişki ağını kanıtlamak çok zor. Örneğin çok değil, 10 yıl önce kokain üretimi yapan çiftçilerle gazeteciler konuşuyor, bölgelere gidiyordu. Ancak son dönemde bu mümkün değil. Bu bölgelere yaklaşamıyorsunuz bile, o alana girmeye çalışmanız öldürülmeniz demek.

'KOLOMBİYA HALKI 90’LARA DÖNDÜK DİYOR'

Kolombiya toplumu bu duruma nasıl bakıyor?

Aslına bakarsanız, 90’lara döndük diyorlar. Kolombiya’da çok ciddi bir yoksulluk var. Kokain eken çiftçiler de aşırı yoksul, bir nevi seçeneksizliğe itiliyorlar. Bir yanda siyasilerle ilişkili devasa bir narko-ekonomi dönüyor. Çiftçilere, artık “Kokain ekmeyin” demek çok anlamlı olmuyor, çünkü aşırı yoksullar, alternatif bir seçenek için de destek sunulmuyor. Dahası öldürüldüklerinde kimse bir şey yapmıyor. Gördüğümüz yalnızca arada askerlerle üretim yapan büyük gruplar arasında zaman zaman çıkan çatışmalar. Örneğin bu operasyonlardan sonra “İşte Un Sismo Cartel'inin lideri yakalandı” deniyor, sonra başka bir lideri yakalanıyor, sonra başkası… Oysa biz temel sorunla savaşmıyoruz, sadece bazı isimlerin peşine düşüyoruz. Örneğin burada güçlü bir paramiliter grup var, Clan del Golfo (Körfez Klanı, Kolombiya Gaitanist Özsavunmacıları olarak biliniyorlar).

Clan del Golfo, Kolombiya’daki üretimde yüzde 70’lik paya sahip. Siyasi ve ideolojik bir grup olduklarını söylüyorlar ancak uyuşturucu trafiğinde çok güçlüler, ayrıca kiralık katillik de yapıyorlar. Hükümet bazen bunlardan bir iki ismi yakalayıp onlarla mücadele ettiğini gösteriyor. Fakat gerçek dünyaya baktığımızda bu grup her geçen gün gittikçe büyüyor. Hükümet kontrolünü kaybetmiş gibi. Maalesef gün geçtikçe demokrasimiz kan kaybediyor. Gördüğümüz küçük bir grup büyüyor, diğerlerini yiyor ve güçleniyor. Sanki bir döngünün içinde yaşıyoruz ve buna çözüm üretmek gün geçtikçe zorlaşıyor.


Mühdan Sağlam Kimdir?

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda doktorasını yapmıştır. Enerji politikaları, ekonomi-politik, devlet-enerji şirketleri ilişkileri, Rus dış politikası ve enerji politikaları, Avrasya enerji politiği temel ilgi alanlarıdır. Gazprom’un Rusyası (2014, Siyasal Kitabevi) isimli kitabın yazarı olup, enerji ve ekonomi-politik eksenli yazıları mevcuttur. Barış için Akademisyenler “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzaladığı için 7 Şubat 2017'de çıkan 686 sayılı KHK ile üniversiteden ihraç edilmiştir. 8 Kasım 2023'te Ankara İdare Mahkemesi kararıyla Mardin Artuklu Üniversitesi'ndeki görevine iade edilmiş, ancak 27 Şubat 2024'te İstinaf Mahkemesi kararıyla yeniden ihraç edilmiştir. 2017-2023 yılları arasında aralarında Gazete Duvar, Almonitor, Kısa Dalga ve Artı Gerçek'in de bulunduğu medya kuruluşlarında çalışmıştır.